92
Products
reviewed
286
Products
in account

Recent reviews by DördüncüReaktör

< 1  2  3 ... 10 >
Showing 1-10 of 92 entries
12 people found this review helpful
2
27.3 hrs on record
Beni çağırıyor…
Psikolojik gerilimli ve katmanlı oyunları, filmleri vs çok severim. Remake duyurulduğunda çok çok mutlu oldum. Bu oyunun orijinalini hep duyup asla oynayamamıştım. Sadece sembolizmini yarım yamalak hatırlıyordum. Konami yazısını görünce heyecanımın yarısı kahve köpüğü gibi uçtu gitti. Ellerine yüzlerine bulaştırırlarsa asla oynamazdım. İlk fragmanlara kısık gözlerle bakıp geçtim. Erişime açılıp herkesin “iyi g*t olduk” dediğini duyunca dedim “acaba?”…

Bindik bi alamete, gidiyoz kıyamete
Bu yazıdaki spoiler içeren kısımlar sansürlenmiştir. Gizemleri kazmayı ve eşelemeyi çok seviyorum. Sanırım en uzun 2. incelemem olacak. Size hikâyedeki sembolizmleri ve oynarken keşfettiğim noktaları aktaracağım, bir de birkaç bir şey daha var.

Silent Hill neyin nesidir?
Bu kasabanın hikâyesi çok uzun ama inanılmaz kısaca şöyle söyleyebilirim ki; bu kasaba çektiği insanları, içlerinde bastırdıkları travmaları ile yüzleştiriyor. Silent Hill, bir "mekân" olmaktan çok bir tür metafiziksel boyut gibidir. James Sunderland buraya , karısı Mary’nin ölümüne dair suçluluk ve pişmanlık duygusuyla çekilir.

Karakterler ve sembolik anlamları

James ilerledikçe birkaç farklı karakterle karşılaşır. Bu karakterlerin kasabaya çekilme nedenleri birbirlerinden farklıdır. Dolayısıyla etraflarını görme biçimleri de…
Laura: Masumiyet ve saflık. Laura henüz bilinçli olmadığından günah da işlememiştir. Kasabayı canavarla dolu bir yer olarak görmez. Silent Hill onun için bir oyun parkı…
Eddie: Bastırılmış öfke. Eddie kasabayı öfkesini serbest bırakabileceği buz gibi bir yer olarak görür. Sinema sahnesinde önce Eddie’ye sonra James’e dikkâtle bakın. Eddie konuşurken ağzından buhar çıkar ama James’den çıkmaz. Zaten onu bir sonraki –ve son kez- göreceğimiz mekân da dev bir bir et dolabıydı.
Angela: Travma ve dehşet. Angela, Silent Hill’i tamamen bir cehennem olarak algılar. Etrafı her zaman alevlerle çevrilidir. Angela’nın babasının istismarını ve travmasını temsil eden Abstract Daddy, onun zihin dünyasını şekillendiren en korkutucu ve rahatsız edici unsurlardan biridir. Belki de hikâyesi en karanlık ve umutsuz olan karakter.
Maria: İdealleşmiş Mary, suçluluk, cinsellik dürtüleri, inkâr. James’in Mary’yi özlediğini ama aynı zamanda onun hastalık sürecindeki zayıflığından yorulduğunu ve ona öfkelendiğini, oluşan mesafeyi kapatma arzusunu temsil eder. Mary’nin hastalığı sırasında bastırdığı cinsel dürtüler, Maria’nın varlığıyla yüzeye çıkar. Mary’nin ölümüyle ortaya çıkan derin pişmanlığın da somutlaşmış hâlidir Maria.

Peki ya o ikonik yaratıklar?
Oyunla bütünleşmiş bir ikon olan Pyramid Head ve hemşirelerin anlamı:
Pyramid Head: James’in kendisini cezalandırma arzusu ve şiddet içeren dürtülerinin bir yansımasıdır.
Hemşireler: James’in Mary’nin hastalığı sırasında bastırdığı cinsel arzularını temsil eder.

Oynarken Farkettiğim Detaylar
• Save alırken genelde James direkt kameraya bakıyor. Angela’nin cehennem sahnesinden sonra gözlerini kaçırıyor.
• Sağlığınızın durumuna göre haritaların ve menünün rengi değişiyor.
Otherworld’a geçince bazı sesler bozuluyor.
• Sıkılan uzva göre yaratıkların dönüp düşmesi ve kan efektlerini gerçekten iyi yapmışlar.
Maria ile oynadığımız bölümlerde o, yanında cam kırılmasına, yüzüne fener tutulmasına ve silah ateşlenmesine tepki veriyor.
Maria ile Jack’s Inn ‘e hemen gitmeyip beraber zaman geçirirseniz opsiyonel diyaloglar ve bazı gizemler çıkıyor. Maria’nın orijinal kıyafetini bulması gibi.
Glimpse’ler ya da memolar ile eski oyundaki yer ve eşyalara bakabiliyoruz. Bir nevi déjà vu…
• Oyunun başlarında göz torbası olmayan James’in gözaltlarının gittikçe morlaştığını görebilirsiniz. Hatta haritaya bakarken tırnakları da git gide kirlenmeye başlıyor.
• Oyunu bitirdikten sonra NG+ açılıyor. Bu modda başlarsanız yeni yerler, yeni filtreler elektrikli testere açılıyor. Hatta oyunun en başında arabanızın içine “outlined” filtresi ile bakarsanız Mary’nin battaniyeye sarılmış vücudu (In Water ending’indeki) duruyor.

Psikolojik Gerilim Öğeleri
Gizemli mekanlar, ilk bakışta anlam verilemeyen olayları çok seviyorum. Oyun tıpkı Twin Peaks edasıyla bunu başarıyor. Tabi ki Silent Hill’in atmosferinin çok daha karanlık ve depresif olduğunu söyleyebiliriz. Müziklerine zaten aşığım ki birazdan değineceğimden şu anlık pas geçiyorum. O “içine çekilme hissini” yavaş yavaş öyle güzelce yedirmiş ki oyun, oyunun sonlarına doğru bir sahnede resmen çaresiz hissettim.

Oyunun sonlarına doğru gerilim zaten tırmandıkça tırmanıyorken Lakeview Hotel’in en alt katına giden asansöre geldiğinizde, evet o sahne, adeta gerim gerim gerilmiş oluyorsunuz. Eğer oynamayıp yine de spoilerları okuyorsan bence bundan sonrasını okuma, ilk elden tecrübe et. Asansöre binmeniz için üzerinizdeki her şeyi bırakmanız gerekiyor. Oyun boyunca taşıdığınız Mary’nin mektubu, fotoğrafı, silahlarınız, şırıngalar… Sanki benliğimi o dolaba bırakmış gibi hissettim. Dikkât ederseniz bu bölümü oynarken James’in ifadesi hatta postürü bile değişiyor. Ürkekleşiyor.

Oynanış ve zorluk
İlk oynayışımda daha sinematik bir deneyim yaşamak adına combat-puzzle zorluğunu standarta çektim. Survival horrorları büyük bir zevk alarak ve –demem lazım- zor modları bile kolayca oynadığımdan bana standart mod fazla kolay geldi. Hatta bir ara 70 tabanca mermisi ve 25 şurup, 10 şırınga ile god mode açmış gibi geziniyordum. Puzzle’lar zorlamadı. Bir dahaki oynayışımda puzzle zorluğunu da zora çekip oynamak istiyorum. (Silent Hill’in zorlu puzzle’ları meşhurdur.)

Yaşanmış Silent Hill Vakası
1962’de, Centralia kasabasındaki bir çöplükte çıkan yangın, yeraltındaki kömür damarlarına sıçradı ve kontrol edilemez hâle geldi. Yangın o kadar genişledi ki kasaba altından sürekli yanmaya başladı, cehennem gibi . Zehirli gazlar, sıcaklık artışı ve çökme tehlikesi, kasabanın tamamen boşaltılmasına neden oldu. Bugün Centralia, yanan bir yeraltı cehenneminin üzerinde kalan bir hayalet kasaba olarak bilinir. Yangın yüzünden yüzeye çıkan devamlı dumanlar, ilham kaynağı olmuşa benziyor.

Müzikler
2 kelime: Akira Yamaoka…

https://www.youtube.com/watch?v=NXVV1fkCz6A
https://www.youtube.com/watch?v=8N_PXTGdlGw
https://www.youtube.com/watch?v=TWVhb1vcUxQ

Bir gün piyano öğrenmeye kalkarsam sebebi 2.link’tir. Küçükken dinlediğim zamanki gibi aynı etkiye sahip hâlen…

Teşekkürler Bloober Team SA
Gerçekten…










Posted 9 January.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
19.4 hrs on record
Omertà

Sessizlik yemini... Sicilya mafyasının en önemli kuralı. Bozulması dâhilinde yaşama mâl olan bir kural...

Devam oyunu Mafia II'de karakterimiz Vito Scaletta ile beraberiz. Şahsen bu oyunun hikâyesinin, önceki oyun kadar iyi olduğunu düşünüyorum. Sadece görüntülerin "gerçekten" cilalanmış ve daha naturel olmasını dilerdim (bu seri bazında konuşuyorum).

Oynanış kısmında, ilk oyundan farklı olarak görev sırasında da gezip tozabiliyorsunuz. Görevden göreve koşturmanız zorunlu değil. Bu sefer halktan biri olarak değil, asker olarak başlıyoruz hikâyeye. Scaletta II.Dünya Savaşı İtalya'sında savaştıktan sonra Amerika'ya döner.Savaş kahramanı Vito Scaletta, babasının borçlarını ödeme umuduyla mafyaya bulaşır. Arkadaşı Joe ile birlikte Vito kendini ispatlamak için çalışır ve daha büyük ödül, statü ve sonuçları olan suçlar ile ailede yükselir.
Tommy Angelo'yu öldürürler. , çünkü Omertà...

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3374896726

Oyunun yer yer gerçekleşen ani twistler ile cidden şoka uğrattığı oldu. Henry Tomasino'nun Çinliler tarafından vahşice öldürülme sahnesini ağzım açık izledim.
Geçmişte sizi kurtaran adamı kurtarmak mı yoksa bağlılık yemini ettiğiniz adama itaat mi?

Oyunda farklı sonlar vs yok. Aslında bakarsanız bu, klasik bir mafya hikâyesi ama gidişat sizin elinizde. Aksiyonuyla ve sürükleyiciliğiyle dolu dolu 10-12 saat geçirirsiniz. Okumak isterseniz Mafia:Definitive Edition incelemem aşağıda.

Mafia:Definitive Edition incelemem👇🏻
https://steamproxy.net/profiles/76561199005305171/recommended/1030840/

Okuduğunuz için teşekkürler!






Posted 30 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
27.0 hrs on record
Cosa Nostra
Mafia oyunlarının eski versiyonlarını delirmemek adına bilerek oynamadım. O yüzden kıyaslamalı bir inceleme olmayacak. Fakat spoiler olacak. Zor modda oynadığım için bazı noktaları daha net görebilme şansım oldu. Başlayalım...

Tommy Angelo mafyaya nasıl girdi?
Angelo, ABD'deki Büyük Buhran vakitlerinde taksicilik yaparak geçimini sağlamaktaydı. Dönemde alkol yasağı gerçekten vardı ve İtalyanlar kaçak olarak alkol satıp illegal yoldan ceplerini büyütmekteydi. Mafya böyle böyle güçlendi.
Angelo bir gece taksisine yaslanmış müşteri beklerken, uzaktan bağırış çağırış sesleri işitir. İki tane takım elbiseli adam onun taksisine doğru koşarken Angelo sigarasını fırlatır ve aracına atlar. Bu iki adam da araca biner. Angelo'ya uzağa sürmesini söylerler.
Kendilerini tanıtınca bu kişilerin Sam ve Paulie olduğunu anlarız. İkisi de Salieri mafyasında yüksek rütbelerde çalışmaktadır. Başlarını beladan kurtardıkları için Salieri, Angelo'ya aracını tamir ettirmek için parasını verir ve kapısının ona açık olduğunu söyler. Angelo çok da umursamaz. Ta ki ertesi güne kadar...
24 saat bile geçmeden gün ortasında Angelo'nun taksisi, rakip mafyanın adamları tarafından bir güzel yamultulur. Üstüne adamımız dayak da yiyince soluğu Salieri'nin yanında alır ve mafya macerası böyle başlar.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3342187811

Oynanış
Ana hikâyedeyken kısmi bile olmayan açık dünyasındasınız, Oyun size gezip tozma imkanı vermiyor. Bunu isterseniz ana menüden "free roam" modunu seçerek yapabilirsiniz. Araçlarla bir hayli haşır neşir olacaksınız. 1930'lardaymışçasına bir sürüş keyfiniz oluyor. Kötü anlamda demiyorum. Bence zevkliydi. Devam oyununda daha zevkli hatta. Ana karakterimiz asker vs olmadığından çok mükemmel bir doğrulukla ateş edemiyor. Bu da sizi sıka sıka gidemediğiniz, dikkatli olmanız gereken bir oynanışa sürüklüyor. Gizlilik ve yakın dövüş kısmı çok meh kalmış. Neyse ki çok az var bu bölümlerden.
Bu arada ayarlarda polis zorluğu, araç zorluğu, araç zamanını kısaltma gibi özellikler varmış. Ben bunu görmediğimden yollarda epey bir zaman geçirdim :/

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3342825556

Final
Oyunun son 1-2 saati bana maalesef alelacele hazırlanmış gibi geldi. Belki ben Yakuza'ların kompleks hikâyelerine çok alıştığımdan da olabilir. Lakin, Salieri'nin tutuklanması, Tommy'nin ölümüne kadar olan süre çok kısa geldi bana. Bunlar dışında oyun zaten cillop gibi olmuş. Müzikleri de çok hoştu.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3350175850

Okuduğunuz için teşekkürler!
Posted 27 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
3 people found this review helpful
96.3 hrs on record
İlk kez bir Yakuza oyunu beni sinirlendirdi

Bu seriyi bazı demode kalmış özelliklerine rağmen çok seviyorum. 6.oyuna kadar gelmiş olmazdım diğer türlü. Kendimi Yakuza Veteran'ı olarak tanımlıyorum. Yani diyeceğim bu seriyi seviyorum ve ilk kez negatif bir inceleme yazıyor olmak biraz üzse de dürüst olmalıyım. Bölüm bölüm ayırarak gideceğim.

Bu yazıda SPOILER bulunacak.

ÇOKLU KARAKTER FURYASI
Yakuza 4'te başladı öncelikle. Yakuza 0'dan beri %90 Kiryu, %10 Majima olarak oynamıştık ve bu karakterlere inanılmaz bağlanmıştık. "Majima bu kadar az süreye sahipken nasıl oluyor bu?" diye soruyor olabilirsiniz. Hikâyeye sürekli bir katkısı vardı ondan. Bir de otantik yapısı sevdirdi kendisine tabi ki. Yakuza 4'e geldiğimizde Kiryu'ya Majima değil de BAMBAŞKA 3 karakter eşlik edecekti.
18 adamı tekte indiren efsanevi ex-yakuza Saejima, işgüzâr ve rahat hâlleriyle kendini sevdirten tefeci Akiyama (ilk oyunlarla çok dolaylı yoldan ilişkisi vardır) ve de hiçbir eski bağlantısı olmayan polis Tanimura.
"Bu Yakuza oyunudur, evirir çevirir bir şekilde bağlarlar" demiştik ve öyle de olmuştu. Belki de ilk kez bu formülü denediklerinden gözümüze çok batmamıştı. AMA...
KOCAMAN BİR AMA...
Bu oyunda asla dövüşemeyen, tekme atma sahnesi bile olmayan Haruka (Kiryu'nun manevi kızı) ve yine anlamsız eklenen 4. bir karakter olan Shinada eklenmişti. "E bu kadar da eşeğin şeyine su kaçırır gibi olmaz artık". Bunu da kategorisel olarak açıklamam lazım kafa karışıklığı olmasın:

ACT I: KAZUMA KIRYU
Oyunun ilk bölümünü bu sefer direkt efsanenin kendisiyle başlayınca içimden bi "EYVAH" dedim. Çünkü çoklu karakterlerde direkt böyle başladıysak ağır s*çacaktık ki öyle de oldu. Kimliğini değiştirip taksici olarak da devam etsen geçmişin seni bırakmaz ki. Neyse başları sıkıcı olsa da yarış mini oyunları falan eğlenceliydi. Burada fazla sıkılmadım. Next:

ACT II: TAIGA SAEJIMA
Saejima ve hapis maceraları vs iyiydi, aktı gitti zaten ama sonrasında kar fırtınası yüzünden yolunun dağ köyüne düşmesi falan... DANANIN KUYRUĞUNUN KOPMAYA BAŞLADIĞI İLK YER BURASI ! Şimdi bu seriye takmış olan kişilerde başarım açma sevdası falan oluyor. Karakteri fulleyeyim vs vs Arkadaşlar Saejima'nın dağdaki av side quest'leri inanılmaz sıkıcı , bölüm tasarımı da gıcık olduğundan buraları direkt es geçin. İki üç kürk satacağım diye saatlerinizden olmayın. Şehre tekrar dönecek zaten ilerleyen kısımlarda. İnanamıyorum yani o kadar saat kaybettirdi ki son iki bölümü bu kısmın!

ACT III: HARUKA SAWAMURA
Normalde direkt küfürle dalacaktım ama kendimi frenledim. ARKADAŞLAR, direkt bu kızın bölümü 1 saatlik sinematiğe yayılıp verilebilirmiş ama onun yerine boşu boşuna karakter kastığınız, kastığınız özelliklerin HİÇBİR ŞEYE yaramadığı, zaman israfı bir kısım! Banane Haruka'nın idol macerasından. Daha durun bir de bu idol macerasını hikayeye yedirmek için ekledikleri bomboş bir karakterimiz daha var.

ACT IV: TATSUO SHINADA
Sen ne mal bir karaktersin ya, sen gereksiz, yıkık bir karakterin tekisin. SIRF Haruka'nın b*ktan macerası ucu açık ray gibi kalmayıp hikayeyi anasının gözüne kadar fırlatmasın diye buna da lore kasmışlar. Bu kısımda daha da sinirlendim. Zaten geçen oyunda en son karaktere ısınamamıştım, şimdi yine yepyeni bir karakter ve zorlama bağlanması delirtti. Bu karakteri hiiiç kasmadım. Bu kısımda xp falan umrumda değildi. Yapmadığım şeyleri yapıp diyalogları, sinematikleri skiplemeye başladım.

EE NE OLDU ŞİMDİ?
Zorlama plot twistler (Majima'yla Haruka'nın ölen mentoru evliymiş falan), yine ezberlediğimiz final bossuna gidene kadar canımızın çıktığı bölüm tasarımı, tahmin edilebilen intikam sahneleri, ve yine VE YINE EVET YINE , MILLENIUM BINASININ TEPESINDE BITEN FINALLER. Bu kısmın cutscene'i çıktığında sinirim bozuldu ve kahkaha atmaya başladım artık.
Serinin en uzunu bu oyundu. Ama inanın şu davar Shinada'yı komple çıkarın, Haruka'nın hikayesini 1-2 saatte verin, Saejima'nın gereksiz köy macerasını atın oyundan rahat 30 saat gidiyor. Hikayeden aman aman bişey eksilmez de. Sırf uzasın diye suyunu çıkarmışlar. 100 saatimin 60 saati boşa gitti. Sizinki gitmesin diye önereceklerim var:

ABLA TAVSİYESİ
Oyunu zor modda oynamıyorsanız karakterleri aşırı kasmanıza gerek yok. Saejima'nın köye vardığı andan itibaren oyunda tempo inanılmaz düşüyor, side questlerde eğlenirim belki diye düşünmeyin çünkü tam tersi oluyor. Haruka'yı da aman diyim sakın kasmakla uğraşmayın. Finalde bir şey değişmiyor zaten. Shinada kısımlarında direkt uyuyabilirsiniz.

Tabi bu oyun beni Yakuza 6'yı oynamaktan soğutamaz. Güzel bir finalle taçlandıracağım.

Okuduğunuz için teşekkürler!
Posted 25 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
59.9 hrs on record
Kütük mütük ama sevdim
The Witcher serisinin, külliyatının ilk gözbebeğini taze taze bitirmişken bu incelemeyi yazıyorum. Muhtemelen oyun hakkında en çok duyduğunuz "kombat çok kötü", "çok kütük" tarzı cümlelerdir. Yani katılmıyorum dersem yalan söylemiş olurum. Acısa da öldürmez, bir zaman sonra alışıyorsunuz ve o kütüklük zaten "hikâyede birazdan ne olacak?" düşüncesinin verdiği merakın içinde eriyip gidecek.

2008 grafikleri diye bir kavram var
Sizi bilmem ama ben bu tarz grafiklere bayılıyorum. "2010 yılı aşırı cheesy ps3 grafiği" değil dediğim tabi ki hahah. Evrenin temasına da gitmiş. Ben ekstradan mekânlar ve yüzler için modlar indirerek, oynanış zevkini artırmaya oynadım. Bazen sadece o güzel ortaçağ müzikleri eşliğinde suyun akışı izledim.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3275126958

Hikâye ve Seçimlerin Etkisi
Uzun uzun hikâyeyi yazmayacağım fakat bazı yerlerde ciddi ters köşeler yaşandı. Belki de benim seçimlerim doğrultusunda öyle olmuştur. İlk oyunda da, 3.oyunda olduğu gibi seçimleriniz her şeyi değiştirebiliyor. Bazen affettiğiniz birisi ya da bir yaratık, ileride size destek çıkabiliyor. Yan görevlerin hepsi olmasa da bazıları eğlenceliydi. Ben her açık/kısmi açık dünya oyununda olduğu gibi ilk saatleri skyrim loot yapmakla geçirdim haha. Belli bir noktadan sonra ise tamamen ana göreve odaklandım.
Kullandığım modların bir etkisi mi yoksa oyundan mıdır bilinmez, bazı yan görev eşyalarımın kayboldukları oldu. Bence final boss savaşını daha etkileyici yapabilirlermiş. Azar Javedd'i son boss olarak beklerdim ama çıkmadı. Buna rağmen en zor savaş da ona aitti, tuhaf

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3287910866

Bazen alakasız gözüken bir parşömen...
Farkettiğim bir nokta; Bulanık Sular'da hana girip erkek hancıyla konuşurken çıkan bir diyaloğu seçerseniz, size Cirilla'nın hikâyesini anlatmaya başlıyor. Kehanet gibi anlatıyor. Bu noktada Geralt henüz Ciri'yi tanımıyor. Bir de göl kenarında dolanan beyaz saçlı küçük bir kız var. İsmi yok kızın ama bana nedense Ciri gibi geldi. Bilemiyorum Altan...
Geralt'in ünlü gümüş kılıcını ise Gölün Hanımı adlı tanrıça, emekleri karşılığında ona takdim eder.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3286802577

Tavsiyelerim
Geralt'in hızını artıracak modlardan birini seçip kurmanız çünkü bu oyunda at yok ve Geralt yavaş koşuyor. Ben moddan sonra, oynanışın daha hızlı aktığını fark ettim.
Oyunun başında sağlam oren kasmanız. Bunun için de biraz amelelik yapmak şart oluyor.
Posted 12 July, 2024. Last edited 12 July, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
5 people found this review helpful
0.4 hrs on record
The game randomly lags and it's possible to lose your saves. Such an unfortunate thing, i would have loved this game.
Posted 29 June, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
28 people found this review helpful
63.3 hrs on record
Yunan Savaş Tanrısı Midgard'da!

God of War serisiyle aram hep 'gördüğüm ama bir türlü oynayamadığım, fırsat bulamadığım' seviyede kaldı. Duyardım ama ilgimi de fazla çekmezdi belki de. Oyun serisiyle ilgili tek bildiğim, Kratos'un tanrıları öldürdüğü ve klasik hack n slash tarzında oluşuydu. Bu kısıtlı bilgilerle 2018 yapımı God of War'a başladım. Bu evrenin İskandinav mitolojisi evreninde geçtiğini biliyordum. Hâtta oyun, bana yıllardır okumadığım İskandinav mitolojisi kitabını tek oturuşta bitirtti. Hack n slash oyunlarında kıvrak oluşuma güvendiğimden oyunu zor modda başlattım. Dipnot geçeyim, bu incelemede SPOILER olacak.

İlk saatler

Oyun gayet dinamik bir şekilde açılış yapıyor. Uzun uzun hikâyeyi anlatmaktansa bu çok daha iyi bir yöntem. Oğlumuz Atreus ile evden çıkış yapıyoruz. Atreus'un ölmüş annesi Faye'in küllerini de alıp ava gidiyoruz. Maceramızın ortasında bir yabancı çıkıyor karşımıza. Bizi tanıyor gibi gözüken, oldukça yılışık ve gevşek ağızlı biri... Bu kişinin Baldur oluşunu duymuştum önceden, kötü bir spoilerdı. Bu yabancının niyetinin kötü olduğunu çok geçmeden anlıyoruz. Bir tanrıydı bu adam!
Bu dövüş tatmin ediciydi. Bir savaş tanrısını kontrol ettiğimi hissettirdi. Hele zor modda daha da iyi. Yabancı gibi güçlü biri tabi ki hemen alt edilip unutulacak bir karakter değildi. Karşımıza 2 defa daha çıkacaktı.

Freyja sen kimsin?

Bu gizemli kadın, yardımsever bir... tanrıça aslında. Mitolojide Baldur(ya da Balder) 'un annesi değildir. Baldur'un annesi Frigg'dir. Freyja sarışın tasvir edilir, cadı ormanında yaşamaktadır. Maceramızda bize yardımı dokunmuştur.
Oyun Midgard'ın ortasına bırakır bizi. Ve keşfe başlarız. Normalde açık dünya oyunlarında keşifleri çok sevdiğim söylenemez ama bu oyunda hem oyun içi hem steam başarımlarını %100 tamamladım. Nasıl olduğunu açıklayacağım ileride.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3269993353

Koca adama kürek çektirdim kaç saat

O geçit senin, şu gizli liman benim derken her bölgeyi, her sandığı, her zümrüt kuşu (Odin'in gözleri) yok ettim. Oyun bu çabanızı güzel ödüllediriyor. Özellikle gizli alanları açarsanız. Ejderhaları serbest bıraktım, diyar yırtıklarını kapattım. Ödüller efsanevi zırhlar, efsanevi rünler, bolca kertikgümüş oldu. Yan görev motivasyonunu artırıyor böyle güzel şeyler.

Midgard sonrasında Alfheim, Helheim, Muspelheim, Niflheim ve Jötünheim diyarlarını açtım. Bu diyarlar hakkında kısaca bilgi:

Alfheim
: Elfler diyarı. Özellikle alt haritası kafamı karıştırmıştı.
Helheim
: Ölüler diyarı. Çok soğuk ve depresif bir diyar. Loki'nin kızı Hel buradadır.
Muspelheim
: Ateş devlerinin diyarı. Cehennemvari bir yer. Surtr buradadır.
Niflheim
: Sis diyarıdır. Bu haritada RNG var.
Jötünheim
: Devlerin diyarıdır. En yüksek nokta buradadır.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3272873083

Brok ve Sindri

Mitolojide gerçekten olan iki cücedir. Brokk ve Eitri olarak da bilinirler. Thor'un Mjöllnir'i bu iki cücenin ellerinden çıkmıştır. İkisinin atölyesinde zırh,silah vs üretebilir, geliştirebilir veya kaynak alıp satabilirsiniz. Oynarken küçük bir nokta keşfettim. Bir diyardan inip onların yanından koşarak geçerseniz, Sindri size sitem eden cümleler kuruyor.

Kafamın içindeki sese benziyor: Mimir

Odin'in sürdüğü, her şeyi bilen tanrı. Oyunda onu zirveden, hapsolduğu ağaçtan kurtarıyoruz...kafasını keserek. Mimir cidden beni bazı yerlerde çok güldürdü. Bazen Audhumla memeleri aşkına diye bağırmıştı, kahkaha attım. Audhumla, ilk dev Ymir'i besleyen bir inek bu arada. Mimir'in bazen yardım etmekten çok sadece öykü anlattığını düşünüyorum hahah.

Metroidvania öğeler olduğunu bileydim...

"Gözümün önündeki sandığı açamıyorum" nidalarının takip ettiği bir düşüncedir hahah. Siz de benim gibi her yeri yağmalamak istiyorsanız, merak etmeyin oyunda ilerledikçe o açamadığınız kapıları açacak malzemelere sahip oluyorsunuz.

Uçan düşmanlardan nefret ediyorum

Revenant en nefret ettiğim düşman olabilir. Main boss bile değil biliyorum lâkin delirtti bu düşman tipi beni. Hel savaşında ya da son Baldur kapışmasında bu kadar sövmedim. Dev karakterlerle kapışmak çok eğlenceliydi.

Oynarken fark ettiğim minik detaylar
  • Mimir ile onun bulunduğu ağaca geri dönerseniz Mimir 'çok komikmiş' tarzı bir cümle kuruyor.
  • Baldur'u yendikten sonra Freyja'nın evine gitmeye çalışırsanız, Mimir 'sizi öldürmek için plan yapıyor olabilir evlat' diyor Atreus'a.
  • Tüm valkürleri serbest bırakınca, valkür kraliçesi bize Freyja'nın eski bir valkür olduğunu söylüyor.
  • Hikâyeyi bitirdikten sonra evinize geri dönüp uyursanız. Atreus rüyâsında Thor'un onları ziyaret ettiğini görüyor. Bu sahne sonra Ragnarök fragmanında kullanıldı (aşağıdaki sahne).

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3269869836

Mitolojiden alınmış başka öğeler

  • Suyun içinde bulduğunuz Aegir altınlarını hatırlıyor musunuz? Aegir de bir tanrı. Diğer tanrılara bira pişirir. Baldur'un ölümü sonrası diğer tanrılar Aegir'in evinde ziyafet verip yas tutarlar.
  • Baldur oyunda gösterildiği gibi intikamcı bir tanrı değildir. Çok yakışıklı, adaletli ve kibar olmasıyla tanınır.
  • Baldur'u dolaylı yoldan Loki öldürür. Frigg oğlunu koruma altına alır. Sadece ökseotuna karşı Baldur zayıftır. Bu zayıflığı Loki öğrenir ve Baldur'un kör kardeşi Hod'a ökse otundan yapılmış bir ok vererek Baldur'a nişan almasını sağlar.

63 saat süren maceram

Oyun akıcılığıyla sizi alıp götürecek. Sadece 1 haftamı kendine gömdüren, bir kitabı tek oturuşta bitirten bir oyun, daha ne denir...
Posted 22 June, 2024. Last edited 22 June, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
6.8 hrs on record
Feel like a hero yet?

Spec Ops: The Line ismini ilk kez bir oyun öneri videosunda duymuştum. Öneren kişi, oyunun hikâyesinin diğer shooter oyunlardan farklı ve derin olduğunu söylemişti. 6 saatlik bir deneyim sonunda bunu doğrulayabilirim. Oyun hakkında negatif yorumlar, tahmin ettiğim kadarıyla Call of Duty kafasına çok alışmış, saf aksiyon umuduyla oyuna başlamış kişilerden geliyor. Bu oyun kesinlikle bam güm sıka sıka gidebileceğiniz bir oyun değil. Detaylara ve diyaloglara önem verirseniz, eski usül fps shooter özelliklerine sabrederseniz (ben her önemli sahne arası düşman öldürüp durmaktan bıktığımdan da olabilir) oyun daha lezzetli hâle geliyor. Bu yazıda spoiler olacaktır.

Hikâye ve diğer detaylar

Oyunda Walker adında bir askeriz. 2 adamımızla birlikte (Adams ve Lugo) Dubai'ye 33.müfrezeyi kurtarmak adına gidiyoruz. Sivilleri öldürme gibi bir görevimiz yok. Oyunun en başında da buna değiniliyor. Her ne zamanki oyun başlıyor. Yolumuz eli silahlı mülteciler tarafından engelleniyor. Walker ve adamları öncelikle ne olduğunu anlamaya çalışıyor, ta ki mültecilerin onların canlarına kastetmek istediklerini anlayıncaya kadar. Tam burada gidişat düşündürüyor: "Demin kimseyi vurmak yok denildi, neler oluyor?"
İlerledikçe, John Konrad adında eski bir komutanın ismi daha da anılmaya başlanıyor. Walker onunla telsizle konuşuyor, bize ihanet etti diyordu. Fakat şöyle bir detay var ki Walker'ın telsizinin pilleri bile yok...
Bu sahnede Adams ve Lugo'nun hâllerinden de anlıyoruz ki, Walker'ın akıl sağlığı şüpheli. Hatta dikkâtli oyuncular fark etmiş olmalı; oyunda yerlerden geçerken bazı heykellerin değiştiğini, yemyeşil olan ağacın biz kafamızı çevirince ölmesi, etrafta Konrad'ın dev reklamlarının bulunması (ki bu zaten belli ediyor olayı), hatta bazı reklamların kafamızı tekrar çevirince başka reklamlara dönüşmesi gibi.

Daha da derine inecek olursak
"O" sahne hakkında konuşmam gerek. Mâlum beyaz fosfor ile 33.müfrezeyi ve yüzlerce sivili katlettiğimizi farkettiğimiz o ana gidelim.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3271114544

Bu sahneden 10 saniye önce haklı olduğumuzu zannediyordum. Sonuçta insanları Yuva adlı yerden alıp öldüreceklerdi...? Ta ki katliamı görene kadar, evet. 33.müfrezenin ikiye bölündüğünü ve bu bölüğün halka yardım ettiğini diğer yarının Konrad'a çalıştığını, biz cesetlerin yanından geçerken bir askerin yanmış yüzüyle konuştuğunda öğreniyoruz. Burada oyun sizi, yaptığınız şeyle yüz yüze bırakıyor. İnsanlara sıkıp geçtiğiniz bir bölüm değil. Size gerçekleri en saf hâliyle gösteren sert bir bölüm.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3271114862

Bu sahnede, Walker anne ve kızının cesedine bakarken arkada Adams ve Lugo'nun tartıştığını görüyoruz. Lugo'nun 'bizi birer katile çevirdi, hepsi onun suçu' deyişini unutmayacağım. Adams "gereken yapıldı" fikrini savunuyor, Lugo ise "doğru olanın yapıp yapılmadığını". Tam burada şunu düşündürüyor: Bu iki karakter de tıpkı Konrad gibi hâyâli olabilir mi? Bu çıkarımı oyun yükleme ekranındaki bir metinden yürüttüm:

"Bilişsel uyumsuzluk, birbirine karşı gelen iki fikri aynı anda zihinde tutmaktan kaynaklanan rahatsız edici bir durumdur."

Oyun ilerledikçe Walker'ın şizofrenik olduğunu görmeye başlıyoruz. Yaptığı yanlış seçimler yüzünden vicdan azabı da üzerine eklenince bir nevi TTSB geçiriyor. Çok fazla böyle detay var ama hepsini yazarsam çok uzun olacağından biraz da oynanışa geçelim.

Oynanış

Atanmış kontrollerle oynanmıyor. Ben kendi tarzıma göre atasam da yine de kontrollerin zıvanadan çıktığı, kameranın beni delirttiği yerler oldu. Vuruş hissiyatı aşırı süper diyemem. Oyunu zor modda oynamama rağmen çok fazla ölmedim demek isterdim ama öldüm, çoğu da kontrollerin şekli yüzünden. Bazı bölüm tasarımları çıldırttı (helikopter sahnesi). Önceden bahsettiğim gibi oyun eski tarz fps shooter, bir yerden sonra baymak çok normal.

Oyunun son bir saati hakkında

Dananın kuyruğunun koptuğu saatlerdir. Yolumuz Lugo ile ayrı düştükten sonra onu yerli halk tarafından asılmış olarak buluyoruz. Kurtarmaya çalışsak da her şey Lugo için çok geçtir... Zaten esprili karakterler hep ölmez mi... Bu sahneden sonra o intikam hırsıyla tüm halkı kurşuna diziyoruz ve zevk almadım değil heheh. Geri dönecek olursak, Walker'ın vizyonları da azıtmaya başlamıştır. Çünkü başarısızlığının altında ezilmektedir ve kaçış yolu olarak bahaneler sunmaktadır.
Nihayet Konrad'ın kaldığı kuleye ulaşıyoruz. Bizi 33.müfreze karşılıyor ki bu sahnenin de vizyon olduğuna eminim. Konrad'ı tablo yaparken görüyoruz.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3271115577

Konrad bizi karşıladıktan sonra bir anda tablonun arkasına geçip ortadan kayboluyor. Size finale hazırlamanın bir diğer yolu. Konrad'ı odanın diğer köşesinde bir sandalyenin yanında görüyoruz. Sandalyeyi çevirince gerçek Konrad'ın iskeletini görüyoruz. Şaşkınlığımı anlatamam. Bunca zaman Walker'ın bozuk gerçekliğinde sıkışıp kalmışzı meğersem. Sahte Konrad bize dönüp "Kendini olmadığın biri gibi hissetme isteğin yüzünden bu hâldesin" diyor. Burada farklı sonlara ulaşmak için ya Konrad'ın size ateş etmesini ya da sizin Konrad'a ateş etmeyi seçebilirsiniz.

Konrad size ateş ederse
Ölüyorsunuz. İntihar yani. Oyun orada bitiyor.

Konrad'a ateş ederseniz
Yarattığınız cehennemi balkondan izliyorsunuz. Amerikan askerleri sizi kurtarmaya geliyor. Elinizde silah var. Silahı bırakırsanız eve dönüyorsunuz. Arabayı süren asker nasıl hayatta kaldığımızı sorunca "hayatta kaldığımı mı" diye cevap veriyor Walker. Kendi cehenneminde sıkışıp kalmıştır artık.

Silahı teslim etmezseniz:
Askerler sizi öldürürse, orada can veriyorsunuz. tam tersi siz askerleri öldürürseniz Dubai cehenneminde sıkışıp kalıyorsunuz. Yerdeki telsizi alıp "Dubai'ye hoş geldiniz beyler" diyorsunuz Amerikan askerlerine.

Bu oyunda mutlu son yok

Hangi sona ulaşırsanız ulaşın Walker'ın cehennemindesiniz. Takım arkadaşlarınızla Amerikanvari wohoo nidalarıyla arkada gaz bir müzikle bitmiyor oyun. Bu yüzden de cesur bir hareket geliştiricilerden.
Oyun Steam'den kaldırılmış bu arada...
Posted 19 June, 2024. Last edited 19 June, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
51.9 hrs on record
SHUN AKIYAMA, BALLI ÇÖREĞİM...

Diye giriş yapma isteği uyandıran Yakuza oyunudur. Ana serinin kronolojik olarak 5. oyunu ve İLK kez 4 karakteri yönetiyoruz. Bu karakterler birbirlerinden bağımsız gözüken Akiyama, Saejima, Tanimura ve efsane Kazuma Kiryu. Final bölümünden önce oyun size karakterler arası geçiş yapabilme özelliğini sunuyor.
Ben final bölümünden önce silah geliştirmesi ve substoryler derken bayağı bir saat geçirdim. Silah kısmına yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim.
Yakuza 3'ten beridir "sanki kopuk gözüken ama olmayan" olaylar silsilesi var burada da. Olmazsa olmazı zaten Yakuza'nın. Oynarken "Majima nerede lan" hissiyatı vuruyor meltem gibi. Çünkü yok. Çok az gözüküyor. İlk kez Goro Majima'nın bu kadar olmadığı Yakuza oyunu tecrübe etmek değişikti. Onun yerini Akiyama'cığım doldurdu hahah. Spoiler vermeyeceğim, rahat rahat okuyabilirsiniz devamı.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3013577611
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2984079838
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3242964579
Çok goofy ass bir karakter ya

Yakuza oyunları hep aynı değil mi? Nesini bu kadar çok seviyorsun?

Aynı kısmından kastın haritaysa evet neredeyse aynı harita var. Seviyorum ben, aklımda her dükkan xd Dövüş kısmı da her oyun aynı değil. Ha, şu var ki, Haritada gezerken random NPClerin musallat olması bazen can sıkıyor, özellikle heyecanlı bir bölümdeysem. Her Yakuza oyununda olan "Boss'a kadar kat kat düşman salma" olayını tamamen kaldırmışlar. İyi olmuş da ben o var diye silah kasmıştım o kadar hü. Lakin, silahlar sayesinde en son dövüşü çok kolay geçtim ki ilk kez denedim. Tanimura'nınki bir tık uğraştırdı yalan yok. Çünkü adamın envanterine Tauriner atmamışım.
Bir de Saejima olarak oynarken karşılaşacağınız bir kişi var (ipucu verirsem anlarsınız), hakikaten o dövüş zorladı. Hazırlıklı olun diyeceğim de sanırım güçlendirme yapamıyorduk o sırada. Yani aklınızda bulunsun, yeteneklerinizi test edecek bir dövüş var karşınızda.
Arada eski olaylara gönderme de var. Mesela:

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3004953577
anlayan anladı kim için dediğini ;)

Tabi ki yine absürt substory'ler mevcut, olmazsa yanarız. Hatta ben çok tuhaf, zindan gibi bir yer buldum. Eski oyunlardan Palyaço Bob da oradaydı. Adam zaten Florist gibi, her yerde. Karaktere göre yan görev unsuru gelmiş. Örneğin, Saejima karakteri dolayısıyla mesafeli olduğundan hostes kulüplerine vs girmiyor.
Başka bir İLK ise, çatıdan yeraltına kadar her yere girebiliyoruz. Yerin baya altına hem de, kafam karışmıştı ilk kz gördüğümde. Çatı kısımlarında "Revelation", silah dükkanı vs var.

Kendimi Yakuza veteranı olarak görüyorum. Dolayısıyla birkaç önerim var. Oynayışı tekdüzelikten kurtraması adına bunlar hep.
Radar satın almanız veya bulmanız. Lokasyonu internette yazıyordur. Bu parlayan yıldızları bulmanıza yardımcıdır. Yıldızların bazılarını yakalayabilirsiniz ama çoğu gizli. Oradan çıkan itemleri locker roomlardan temin edip bunu paraya çevirebilir veya çıkan itemin özelliğine göre craftiing yaparken kullanabilirsiniz.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3260685195

Silah geliştirmesi yapacaksanız hepsini bir anda satmayın derim. Mesela ben şak diye bloody cloth parçasını satmışım, ilerleyen vakitlerde bunun güçlü bir silah için gerekli olduğunu gördüğümde sövdüm bir tur. Geri kalan tek yol Kolezyum'da 30k'ya almaktı. Ve bunu sadece 10 tur dövüşerek elde edebiliyorsunuz.
"Revelation" yakalayıp dövüşlerinizde hızlı yükselme kat edebilirsiniz. Komaki Reis (evet var) ile de yapabilirsiniz. Sanırım sadece Kiryu için mevcut ama emin değilim bu bilgi hakkında.
Substory kasarak kolay xp elde edebilirsiniz. Bunlar orb olarak birikiyor ve istediğiniz alanın yükseltmesinde kullanabiliyorsunuz.
Tanimura final dövüşü için Tauriner stoklayın. Benim yaptığım gibi, adamı dıpdızlak çıkartmayın düşman karşısına xd

İnceleme sonuna geldik. Yakuza 4, ilklerin oyunu olmuş seride. Yakuza 3 sonrası ilaç gibi geldi. Nedenini merak edenler için link:

https://steamproxy.net/profiles/76561199005305171/recommended/1088710/

Sizi yine şok edici, twist'lerle dolu bir hikâye bekliyor. Zaten bu kadar oyunu oynadıysanız, bunu tahmin etmesi zor değil hahah.
Posted 3 June, 2024. Last edited 3 June, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
46.0 hrs on record
Macera ve adrenalin dolu bir 46 saat sonrası nihayet inceleme vakti geldi. Seriye bu oyunla başladığımı söylemeliyim. Neyse ki Uncharted 4, ağır lore bilgisi istemiyor. O yüzden "ilk 3 oyunu oynamadım, zorunda mıyım?" diye endişe etmenize gerek yok.
Türkçe dublaj olması, ne güzel nimetmiş bu arada. Vallahi içim acıyor düşündükçe; yani insan istiyor ki Arthur Morgan'ı, Chris Redfield'ı, Sebastian LaCroix'yı Türkçe sesiyle duysun...
Tabi ki oyun PlayStation için geliştirildiğinden, görsel olarak da göze hitap ediyor. Yakaladığım birkaç manzaraya aşağıdan ulaşabilirsiniz👇

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3257137530
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3255884861
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3251008597
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3137898900

Sinematikle yedirilmiş oynanışları her zaman sevmişimdir. Tamamen kopartmıyor, film izliyormuşsun moduna sokup oynanışı zedelemiyor. Oyunda bir Nathan Drake senaryosu bir de Drake sonrasını anlatan Chloe Fraser senaryosu var. İkisini de sevdim. Hatta Chloe'ninkini daha eğlenceli buldum da diyebilirim sanki.
Zor modda oynadım ve keyfi daha çok çıkıyor. Tersine, ben daha akıcı bir oynanış istiyorum derseniz Normal ve altını oynayabilirsiniz.
Oyunu bitirince bonuslar açılıyor. Oyun filtreleri, kıyafetler, silahlar... Oyunu bitirdikten sonra sınırsız cephane ve roketatar kombosu uygulayarak bir süre daha oynadım. Gördüm ki yıllar sonra tekrar ziyaret edilebilir, en zor modda bu sefer ama hahah. Nathan Bey için geri dönü-
Uzun uzun yazardım ama kalite belli zaten. Dolar kuruna geçtiğimizden, indirim sezonunu bekleyin diye önerimi yapıp incelemeyi burada bitiriyorum.

Posted 3 June, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 ... 10 >
Showing 1-10 of 92 entries