49
製品を
レビュー
594
アカウント内に
製品

Sirâyet の最近のレビュー

< 1  2  3  4  5 >
49件中 11-20 を表示
3 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 12.5 時間
Sackboy™: Büyük Macera

Sackboy, PC platformuna gelen, PlayStation’ın özel oyunlarından biridir. Keyifli oynanış mekanikleri ve bölüm tasarımlarıyla üç boyutlu platform, aksiyon ve macera türlerinin bir arada bulunduğu bir oyundur.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3029792816
Dualsense’in Haptic Feedback özelliğini en etkili şekilde kullanan oyunlardan biridir. Karakterin üstünde yürüdüğü zemine göre dokunsal geri bildirimler sunarak oyunculara gerçekçi bir hissiyat yaşatıyor. Ayrıca, karakterin bazı etkileşimleri ve saldırı hareketleri sırasında gelen ses efektlerinin bir kısmı Dualsense’den geliyor. Eğer Dualsense’e sahipseniz, bu özel deneyimi yaşamanızı tavsiye ederim.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3029792954
Oyunda Türkçe seslendirme bulunuyor ve bu seslendirme, gerçekten kaliteli bir şekilde yapılmış. Bu sayede oyunun masalsı atmosferi, küçükken okuduğumuz masal kitaplarındaki gibi bir dünyayı yansıtıyor. Bu sebeple, çocuğunuzla veya eşinizle oynamak çok daha keyifli olacaktır.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=3030261807
投稿日 2023年9月12日. 最終更新日 2023年11月23日
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
27 人がこのレビューが参考になったと投票しました
1人がこのレビューが面白いと投票しました
記録時間: 10.6 時間
High On Life
High On Life, benim için tam anlamıyla “eğlence” kelimesini karşılayan bir oyundu. Doom benzeri aksiyonuyla ve Rick and Morty benzeri mizah dolu hikâyesiyle saf bir eğlence sunuyor. Karakter tasarımları da bir o kadar özgün ve mizahi. Oyunu, bu yönleriyle üç başlık altında inceleyeceğim.

Oynanış
Oyuna ilk başladığınızda zaten Doom benzeri bir oynanış ile karşılaşıyorsunuz. İlerleyen bölümlerde de tıpkı Doom’da olduğu gibi yeni silahlar bulup sürekli bunlar arasında geçiş yaparak bol bol aksiyona giriyorsunuz. Bu aksiyonları farklı kılan ise her silahın farklı bir kişiliği ve hikâyesi olması. Bir silahınız esprili konuşurken başka bir silahınız ise daha ciddi şeyler söylüyor. Silahlar da birer karakter gibi özgün ve akılda kalıcı olarak tasarlanmış.

High On Life, aslında dümdüz ilerlediğiniz bir aksiyon oyunu değil. Açık dünyada etrafı keşfedebilir, yan görevler yapabilir ve toplanabilir ögeleri toplayabilirsiniz. Ama oyun, sizi bunları yapmanız için zorlamıyor. Dümdüz oynasanız bile hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Ama oyunu severseniz ve oyunda daha fazla vakit geçirmek isterseniz çevreyi keşfetmek isteyebilirsiniz. Bu keşifler sonucunda da tatmin edici ödüllerle karşılaşıyorsunuz.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2988513919
Mizah
Muhtemelen oyun hakkında en çok konuşulan şey, oyunun Rick and Morty’nin yapımcısının oyun stüdyosu tarafından geliştirilmiş olmasıdır. Bunu bilmiyor olsanız bile anlamanız çok uzun sürmeyecektir. Çünkü oyunun, kendini ciddiye almayan ve çoğunlukla yetişkinlere hitap eden mizah dolu bir yapısı var. Oyunun neredeyse her anında mizahi bir unsur ile karşılaşıyorsunuz. Bunların birçoğu beni güldürdü ve hatta bazı espriler, bir anlığına durup düşünmeme sebep oldu.

Karşılaştığınız karakterlerle girdiğiniz diyaloglardan, elinizdeki silahların hem aksiyon esnasındaki hem de normal zamanlardaki konuşmalarına kadar hepsi güzel yazılmış. Fakat, özellikle oyunun başlarında, silahların biraz fazla konuştuğunu düşünebilirsiniz. Yapımcılar da bu durumu göz önünde bulundurarak ayarlar kısmına, bu durumdan rahatsızlık duyabilecek oyuncular için diyalogların sayısının azaltılabileceği bir seçenek eklemiş. Ben hiçbir ayarı değiştirmeden varsayılan ayarlarda oynamayı tercih ettim ve konuşmalara alıştıktan sonra artık dinlemek eğlenceli gelmeye başladı, hatta bazı durumlarda ne diyeceklerini merak ettiğim dahi oldu.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2993441345
Karakter Tasarımları
Oyundaki karakterlerin tasarımını gerçekten beğendim. Her biri özgün ve kendi mizahı olan karakterler. Her berinin kendine özgü en az birkaç repliği var. Bu arada, her ne kadar yersiz bir eleştiri olsa da hâlâ başka gezegenlerdeki canlılar tasvir edilirken, iki ayağı üzerinde duran ve düz bir gövdesi olan canlılar tasarlanıyor. Bu konuda belki biraz daha farklı bir yola gidilebilirdi ama zaten bu oyundan böyle bir beklentim de yoktu. Ayrıca, oyunun bir kısmında kız kardeşimiz ile bir karakter arasında geçen diyalogdan, uzaylı karakterlerin de bizden farklı fiziksel özellikleri olduğunu anlıyoruz ama bahsettiğim şey bu değildi elbette :)

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2988514321
Sonuç
Kısaca özetlemem gerekirse High On Life; oynamaya değer, keyifli ve eğlenceli bir aksiyon oyunu. Oynarken birkaç yerde bug yaşasam da son kayıt noktasını yüklediğimde düzeldi ve çok büyük bir sıkıntı yaşamadım. Eğer kafa yormadan bolca aksiyona girdiğiniz ve aynı zamanda mizahi unsurlarla dolu bir dünyada esprili diyaloglar dinlemekten keyif alacağınız bir oyun arıyorsanız, bu oyun tam size göre. Ayrıca, fiyatı hâlâ 92 TL ise indirim beklemeden bile alabilirsiniz. Şimdiden iyi eğlenceler...
投稿日 2023年6月26日. 最終更新日 2023年6月26日
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
19 人がこのレビューが参考になったと投票しました
2 人がこのレビューが面白いと投票しました
記録時間: 4.6 時間
Mortal Shell
Potansiyelinin altında kalmış, güzel grafikleri olan ham bir Souls-like oyunu.

Mortal Shell, grafikleri ve atmosferiyle Souls-like oyunlarını seven bir oyuncu olarak ilgimi çekmişti. Küçük bir grubun geliştirmesi sebebiyle de pek bir beklenti içinde değildim açıkçası. Ama bu kadar beğenmemeyi de hiç beklemiyordum.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2980023725
Tasarım Hataları
Oyunda birçok tasarım hatası bulunuyor ve bunlar da benim oyundan aldığım keyfi çok düşürdü.

Tar ve Glimpse Sistemi
Souls-like türündeki oyunlardan bildiğimiz, düşmanları öldürdüğümüzde kazandığımız ve öldüğümüzde kaybedebildiğimiz soulların bu oyundaki ismi Tar. Soulsborne oyunlardakinin aksine, geliştirme yapmak için istenilen Tar miktarı çok az ve kolayca Tar bulabiliyorsunuz. Geliştirmeler için Tar ile birlikte bir de Glimpse adında bir eşya isteniyor. Glimpse’ler zor bulunuyor ama Tar’ların aksine, öldüğünüzde kaybolmuyorlar. Yani öldüğünüzde, zor bulunan eşyalar kaybolmuyor ama kaybolan eşyaları da kolayca elde edebiliyorsunuz. Bu sepele, ölme ihtimalinin hiçbir gerginliği kalmıyor. Bu da Souls-like türündeki bir oyunun tasarımını çok zayıflatıyor.

Harita Tasarımı
Oyunun atmosferi ve grafikleri güzel olsa da haritalar tasarımı oldukça kötü. Dark Souls oyunlarının bile sonraki oyunlarda vazgeçtiği, öldükten sonra boş boş koşmanızı gerektiren bir harita tasarımı var maalesef. Haritanın bazı yerleri ise gerçekten bomboş. Sırf büyük gözükmek için yapılmış gibiler. Bazı zamanlarda oyunun beta testindeymiş gibi hissettim.

Mekân Tasarımı
Büyük bir tasarım hatası olarak gördüğüm bir durumdan bahsetmek istiyorum. Oyunun bir yerinde çukur gibi bir yere girdim. Karakter zıplayamadığı için ve herhangi bir çıkış yolu da olmadığı için burada kaldım. Aslında, bonefire’a dönmek için kullanılan Tarnished Mask isminde bir maske var. Fakat bu maskeyi kullanırsanız üstünüzdeki zorla biriktirdiğiniz Glimpse’lerin hepsi gidiyor. Bu noktada oyundan çok soğudum işte.

Bahsettiğim yer:
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2980893146
Keşif Hissi
Oyunun tasarımını kötü yapan başka bir özellik ise keşif hissinin az olması. Oyunun açık dünya olması sebebiyle gidebileceğiniz birçok farklı yer var fakat sizi keşfetmeye iten bir şey yok. Bunun en büyük sebebinin de oyuncuyu yeterince ödüllendirememesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Can Yenileme
Keşif hissinin az olmasının bir sebebi de Dark Souls oyunlarındaki Estus Flask gibi sürekli yenilenen bir can doldurma eşyamızın bulunmuyor olması. Tıpkı Bloodborne’daki gibi, düşmanları öldürerek can yenileme eşyası düşürüyorsunuz. Fakat ben, yukarıda bahsettiğim keşif hissinin zayıflığından ve can doldurabilecek eşyam az olduğundan dolayı her yeri keşfetmek istemedim. Keşfetmeyince de can doldurma eşyası toplayamadım. Bu şekilde bir paradoks hâlinde oynamaya devam ettim.

Gereksiz Eşyalar
Oyunun bir noktasında, bir boss savaşını kazanarak yeni bir silah aldım ve bu silahı beğendiğim için geliştirip kullanmaya başladım. Biraz ilerledikten sonra da envanterimdeki eşyalara bakmak istedim. Oyunundaki bir eşyanın ne işe yaradığını görmek için onu kullanmanız gerekiyor. Ben de bir eşyayı kullandım ve elimdeki kılıcın yerine, oyunun başında kullandığım kılıcı geri verdi. Kılıcımı tekrar değiştirmek için ise çok gerideki bir yere gitmem gerekiyordu. Mecburen oyunun geri kalanını o güçsüz kılıçla oynamak zorunda kaldım.

Ham Mekanikler
Tasarım hatalarının yanında, oyunun mekaniklerini de pek beğenemedim. Vuruş hissi güzel olsa da oyunun mekanikler pek akıcı değildi.

Parry Sistemi
Parry mekaniğinin Sekiro’daki gibi olmasını beklemesem de bu kadar kullanışsız olacağını da tahmin etmemiştim. Parry tuşuna bastığınız anda karakteriniz, parry yapmak için kolunu kaldırma animasyonuna giriyor. Yani tam saldırı yapılacağı zaman değil de saldırı yapılmadan 1 saniye önce falan parry yapmanız gerekiyor. Bu da ne keyif veriyor ne de kullanışlı oluyor.

Hardening Mekaniği
Oyundaki farklı ve güzel sayılabilecek bir mekanik olan Hardening mekaniği, taşa dönüşmenizi sağlayarak bir sonraki saldırıdan korunmanızı sağlıyor. Ama maalesef pek kullanışlı değil. Çünkü tekrarlayan saldırı yapan düşmanlar, size bir kere vurduktan sonra tekrar vurabiliyor ve o ikinci vuruştan kaçmanız çok zor oluyor. Parry sistemine bir alternatif gibi olmaya çalışsa da bu özellik biraz ham kalmış.

Shell Özelliği
Mortal Shell, Dark Souls gibi sınıf seçerek başladığınız bir oyun değil. Oyunda ilerledikçe açılan toplamda 4 tane giyilebilen Shell var ve bunların özellikleriyle sınırlısınız. Bunları geliştirebiliyor olsanız da temel özelliklerine pek etki edemiyorsunuz. Oyuncunun bu şekilde kısıtlanması, rol yapma özelliğini büyük bir ölçüde ortadan kaldırıyor.

Ölmeden Önce
Sekiro’daki gibi, ölmeden önce size bir şans daha veriliyor. Giydiğiniz Shell’den çıkıyorsunuz ve tek hasarlık bir canınız kalıyor. Tekrar bedeninize girip tam canınıza ulaşabiliyorsunuz. Aslında güzel bir mekanik olabilirdi ama bu da biraz ham kalmış. Çünkü siz bedenden çıktığınızda, daha ayağa kalkmanıza fırsat vermeden düşmanlar sizi öldürebiliyor ve bu mekaniğin de bir anlamı kalmıyor.

Zayıf Düşmanlar
Oynadığım süre boyunca Souls-like türüne yakışan zorlukta bir düşmanla karşılaşmadım açıkçası. Normal düşmanların sayısı bazı yerlerde az, bazı yerlerde de gereksiz fazla geldi bana. Ayrıca, yukarıda bahsettiğim tasarım hataları yüzünden düşmanlarla ilgilenecek motivasyonu da bulamadım. Bu sebeple sürekli, karşına çıkanı kes ve ilerle şeklinde bir ilerleyişim oldu. Bu da bir süre sonra sıkılmama sebep oldu.

Boss Savaşları
Beni hayal kırıklığına uğratan unsurlardan biri de boss savaşları. Boss savaşları çok az ve hatta genel olarak düşman çeşitliliği çok az. Ve en kötüsü de boss savaşlarının akılda kalıcılığı yok. Savaştığımız atmosfer ve çevre tasarımı dışında ilgi çekici hiçbir şey yok. Ayrıca pek zor olduklarını da söyleyemem. Pattern’larını ezberleyerek ve oyunun mekaniklerine alışarak en kötü kılıçla bile kesebilirsiniz. Nereden bildiğimi sormayın :)

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2980023764
Peki Hiç mi Güzel Değil?
Bu kadar olumsuz özelliklerden bahsettikten sonra beğendim birkaç şeyden de bahsetmek istiyorum ki eminim birçoğunuzun bu oyunu merak etme sebepleri arasında bunlar da vardır.

Güzel Grafikler
İncelememde yeri geldikçe bahsettiğim gibi, bu oyunun en çok ilgimi çeken yönü grafikleriydi. Grafikler gerçekten güzel ve grafiklerin yanında atmosfer de güzel. Soulsborne oyunlarının karanlık ve gerici atmosferini yansıtmayı başarmışlar.

Yeni Özellikler
Klasik Souls-like özelliklerinin yanında, yeni özellikler getirmeye çalışmalarını da takdir ettim. Her ne kadar geliştirebilir olsalar da Shell özelliği ve Hardening mekaniği, zaman zaman size farklı bir deneyim sunuyor.

Vuruş Hissi
Mekanikleri eleştirsem de vuruş hissinin güzel olduğundan bahsetmiştim. Düşmana vurduğunuz zaman gerçekten vurduğunuzu hissediyorsunuz. Ama bazen hasar adlığınızı pek anlayamıyorsunuz. Yine de eşyaların kozmetik görünüşlerinin katkısıyla tok bir vuruş hissi yaşıyorsunuz.

Sonuç Olarak
Bu kadar olumsuz özelliğini saydığım bir oyunu maalesef tavsiye edemeyeceğim. Eğer Souls-like türündeki oyunları çok seven biriyseniz bu oyunu da sevebilirsiniz. Ama bu tür oyunlara karşı aşırı bir ilginiz yoksa, Mortal Shell’in iyi bir Souls-like oyun olmadığını söyleyebilirim. Yeni ve farklı şeyler denemesine saygı duyuyorum ve daha da geliştirilerek güzel bir şeyler çıkabileceğini düşüyorum ama şu hâlde oyun çok ham duruyor. Değil herhangi bir Dark Souls oyununa, klonlarına bile alternatif olması çok zor benim için.
投稿日 2023年5月26日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
23 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 24.2 時間 (レビュー時に22.7時間)
Uzun zamandır oynadığım en keyifli oyunlardan biri.

Inscryption hakkında ne kadar az şey bilirseniz o kadar fazla zevk alacağınızı düşünüyorum. Bu yüzden, oyun hakkında hiçbir şeyden bahsetmeyeceğim. Oyunu alıp kendiniz deneyimlemenizi tavsiye ederim. Eğer kart oyunlarını ve bulmaca türünü seviyorsanız bu oyunu da kesinlikle seveceksiniz.

Şunu da söylemeliyim ki bu oyun sadece roguelike bir kart oyunu değil. Oyun sonradan açılıyor ve 4-5 saatte bitmiyor. Olumsuz yorum yapanların çoğu, bu aşamaya gelememiş. Bu sebeple, daha ilk bölümü bile bitirememiş olan insanların olumsuz yorumlarını dikkate almamanızı tavsiye ederim.
投稿日 2023年5月6日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
14 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 43.0 時間
Oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.

Uzun yıllardır geliştirilen Prison Architect, adından da anlaşılacağı üzere, hapishane inşa edip yönettiğimiz iki boyutlu bir inşa oyunudur. Detaylı bir oyun olduğu için ilk bakışta karmaşık gelebilir fakat oynadıkça öğreniyorsunuz ve öğrendikçe de oyundan aldığınız zevk artıyor.

Oyun içinde senaryo modu mevcut. Senaryoyu tamamlayana kadar bir yandan oyunu öğreniyorsunuz. Senaryo modu haricinde, isterseniz kendiniz sıfırdan bir hapishane oluşturabiliyorsunuz, isterseniz hâlihazırda oluşturulmuş olan hapishaneleri kullanabiliyorsunuz. Atölye desteği sayesinde hem kendi oluşturduğunuz hapishaneyi Steam’de paylaşabilir hem de başkalarının paylaştığı hapishaneleri kullanabilirsiniz.

Bunların yanında, oyunda bir de hapishaneden kaçma modu bulunuyor. Hapishanedeki bir mahkûm olarak oynadığınız bu modda, hapishanede belli başlı aktiviteler yaparak şöhretinizi arttırıp kendinizi geliştiriyorsunuz. Eğer isterseniz, kendinize bir çete de oluşturabilirsiniz. Modu bitirebilmek için ise çetenizdeki herkesin hapishaneden kaçmasını sağlamalısınız.

Sonuç olarak Prison Architect, başından kalkmadan uzun süre oynayarak keyifli vakit geçirebileceğiniz eğlenceli bir oyun. Özellikle inşa etme oyunlarını sevenlerin mutlaka oynamasını tavsiye ederim.
投稿日 2023年4月19日. 最終更新日 2023年4月19日
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
52 人がこのレビューが参考になったと投票しました
5 人がこのレビューが面白いと投票しました
2
1
記録時間: 32.1 時間
The Last of Us™ Part I
Benim için yeri çok başkadır The Last of Us’ın. Hikâyeli oyunları bana sevdiren ve sevdiğim oyun türünün oluşmasını sağlayan çok değerli bir oyundur. Tam anlamıyla bir şaheser ve âdeta oyun dünyasına sunulmuş bir lütuftur benim gözümde. Bir oyun düşünün ki her sahnesinde size farklı duygular hissettirsin, oyundaki karakterlerle bağ kurmanızı sağlasın, en önemlisi de atmosferindeki ve oynanışındaki gerçekçi detayları sayesinde size o dünyada yaşıyormuşsunuz gibi hissettirip hayatta kalma hissini sonuna kadar yaşatsın. İşte o oyun, The Last of Us.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2954933915
İncelemeye başlamadan önce şunları da söylemeden geçemeyeceğim; bundan tam 10 sene önce çıkmış bir oyunun, bilgisayara port edilebilmek için grafiklerinin ve arayüzünün geliştirilip birkaç sahne eklenip çıkarılarak tam fiyattan satılmasını pek doğru bulmuyorum açıkçası. Bir de üstüne teknik sorunlarla çıkış yapmış olması gerçekten üzücü bir durum. Her ne kadar olaylı bir çıkış yapmış olsa da oyundaki sıkıntılar zamanla düzeltilecektir ama böyle bir oyun, kesinlikle bundan daha iyisini hak ediyordu.

Etkileyici Hikâye
Teknik sorunları bir kenara bırakırsak The Last of Us’ı benim için bu kadar özel yapan unsurların en büyüğü, güzel kurgulanmış olan hikâyesidir. Hikâyede, yaşanan kordiseps salgınından dolayı dünyanın nasıl değiştiği, insanların nasıl hayatta kaldığı ve yeni kurulan toplum düzeninin nasıl olduğu gibi farklı konular ele alınıyor. Genel olarak bakıldığında ise Ellie ve Joel’un baba-kız ilişkisini konu alınıyor gibi görünse de aslında biz, güçlü bir kız olan Ellie’nin hikâyesini deneyimliyoruz. Bu hikâyeyle beraber, harika bölüm tasarımları, oyuncuya farklı duygular yaşatan olay örgüsü ve tadında bırakılmış senaryosu sayesinde unutulmaz bir deneyim sunuyor bizlere.

Şahane Atmosfer
The Last of Us’ı ilk gördüğümde, beni en çok etkileyen şey oyunun atmosferi olmuştu. Oyunun dünyası, kıyamet sonrası atmosferini başarılı bir şekilde yansıtıyor. İnsanların etkisi azaldığında dünyanın ne hâle geldiğini birinci elden deneyim edebiliyoruz. Grafiklerin ve çevre detaylarının gerçekçiliği bir yana, sinematikler, animasyonlar ve karakterlerin mimikleri de neredeyse göze batmayacak derecede gerçekçi olarak tasarlanmış.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2959412603
Tatmin Edici Mekanikler
The Last of Us’ın en sevdiğim kısımlarından biri de oynanış kısmı. Silahları ateşlerken verdiği vuruş hissinden, diğer bütün aletlerin kullanım hissiyatına kadar oynanış muazzam derecede tatmin edici. Ayrıca oyunun gerçekçi yapısından dolayı kaynakların ve cephanelerin az bulunması, kaynak yönetimi yaparken daha planlı olmanızı ve her bir cephanenizi kullanırken daha dikkatli olmanızı gerektiriyor.

Gerçekçi Yapay Zekâ
Oynanış demişken, yapay zekâlardan bahsetmeden geçmek olmaz. Dost karakterlerin yapay zekâsı pek iyi olmasa da düşmanların yapay zekâsı için oyunlarda gördüklerimin en iyilerinden olduğunu söyleyebilirim. Düşmanların, merminiz bittiğinde elinizdeki silahın boş ateşleme sesini duyduktan sonra kendi takım arkadaşlarına, “Bunu duydunuz mu çocuklar?” diyerek üzerinize koşmaya başlamaları ve hatta seçtiğiniz zorluk seviyesine bağlı olarak şarjör değiştirme sesinizden yerinizi tespit edebilmelerine kadar olağanüstü gerçekçi bir yapay zekâ sistemi bulunuyor.

Müzikler ve Türkçe Dublaj
The Last of Us’ın şüphesiz en güzel yanlarından bir diğeri de müzikleri ve Türkçe seslendirmeleri. Gustavo Santaolalla’nın bestelediği muhteşem müzikler, tüm oyun dünyasında iz bırakmış birer şaheser olmuşlardır. Müziklerin yanında, yerelleştirilmiş Türkçe çeviriyle beraber yapılmış harika Türkçe dublajlar da oyunu bizim için özel bir hâle getiriyor.

Left Behind
Aslında DLC olan ama ana oyundan ayrı satılmayan Left Behind hakkında kısaca fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Left Behind bölümünde, ana hikâyenin öncesinde ve ana hikâyede anlatılmayan bir kısımda Ellie’nin neler yaşadığına tanıklık ediyoruz. Ana hikâyede güçlü ve umursamaz bir karakter olarak tanıdığımız Ellie’nin daha çocuksu ve masum yönlerini görüyoruz. Left Behind, her ne kadar güzel bir hikâye sunup eksik parçaları tamamladığı için oynamaya değer olsa da ana hikâye kadar etkileyici bulmadığımı belirtmek isterim.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2956586054
Dijital Deluxe Sürüm
DLC olarak satılan bu ek paketi almanızı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Neden böyle bir DLC çıkarttıklarına da anlam veremedim çünkü, pakette bulunanların tamamını hatta daha fazlasını oyunu bir kere bitirince elde edebiliyorsunuz. Yalnızca ilk oynayışınızı etkileyecek birkaç silah görünüşü ve ek takviyeler için bu paketi satın almanıza gerek olmadığını düşünüyorum.

Okuduğunuz İçin Teşekkürler!
İncelemenin sonuna gelirken, buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim. The Last of Us Part I, benim için çok özel bir oyundur ve hayatımda edindiğim unutulmaz bir deneyimdir. Herkesin kesinlikle bu oyunu bir şekilde deneyimlemesini tavsiye ederim. En kısa zamanda The Last of Us Part II’yi de Steam’de görmek dileğiyle…
投稿日 2023年4月10日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
2 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 4.9 時間
Basit ve eğlenceli, roguelike türünde bir kart oyunu. Kendinize bir deste oluşturup, karşınıza çıkan düşmanları sırayla yenmeye çalışıyorsunuz. Her bir düşman tipinin kendine özel stratejisi var. Belli sayılarda düşman öldürdükçe yeni kartlar açılıyor. Roguelike türündeki her oyunda olduğu gibi, öldüğünüzde baştan başlıyorsunuz ve açtığınız yeni kartlarla farklı stratejiler oluşturabiliyorsunuz. Bazı kartları beraber kullanarak kombo yapabiliyorsunuz.

Herhangi bir beklentiye girmeden alırsanız beğenebileceğinizi düşünüyorum. Ara sıra vakit geçirmek için oynanabilecek basit bir oyun.
投稿日 2023年4月9日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
3 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 14.8 時間
TUNIC

Bu incelemede, ilk başlarda oyunu silme derecesine kadar gelmişken zamanla bu oyunu nasıl çok sevdiğimden bahsedeceğim. Aynı zamanda, ilk oynayışımda her şeyi keşfederek “Secret Ending” ile bitirmiş birisi olarak, oyun hakkında kafanızda soru işaretleri varsa bu incelemenin size yardımcı olacağını düşünüyorum. Eğer oyun hakkında hiçbir bilginiz yoksa, bir sonraki paragrafı mutlak okuyun.

Oyun Hakkında
Oyunu almadan önce herkesin bilmesi gereken şey, bu oyun “Souls-like” türünde bir oyun. Yani, Zelda oyunlarına benzer tatlı grafikleri ile sizi kandırmasın, TUNIC zor bir oyun ve herkese hitap etmeyebilir. Aynı zamanda bir keşif yapma ve bulmaca çözme oyunu. Bu iki tür birleştiğinde ise gerçekten başlangıçta sıkıntı çekebileceğiniz bir oyun ortaya çıkıyor. Çünkü oyunda ilerlemek için risk almanız gerekebilir, bir eşyanın ne işe yaradığını çözmek için onu boşuna kullanmanız gerekebilir, bir yere nasıl gideceğinizi çözmek defalarca ölmeniz de gerekebilir. Fakat, bir yandan metroidvania türünün özelliklerini barındırdığı için, eğer başlangıçta pes etmezseniz oyun gittikçe kolaylaşıyor ve aslında daha keyifli hâle geliyor.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2927762226
Başlarken
Oyuna başladığınızda, herhangi bir yönlendirme yapmadan sizi açık dünyaya bırakıyor. Eğer bu türe alışıksanız yolunuzu bir şekilde bulabilirsiniz fakat ilk defa bu türde bir oyun oynuyorsanız başlarda biraz zorluk çekebilirsiniz. İlerledikçe elinizde bulunan kullanım kitapçığının sayfalarını elde ediyorsunuz ve bu şekilde oyunu yavaş yavaş çözüyorsunuz. Kullanım kitapçığı güzel dizayn edilmiş ama eğer içindeki özel ipuçlarını bulmak istiyorsanız kitapçığı çok iyi incelemeniz gerekiyor. Fakat, kitapçık Tunic dilinde yazılmış olduğu için tamamını anlamanız pek mümkün olmuyor. Arada normal kelimeler olsa da bazen yetersiz gelebiliyor ve kendi hayal gücünüzü kullanmanız gerekiyor. İşte tam bu noktada, oyundaki yönlendirme eksiği biraz canınızı sıkabiliyor.

Yönlendirme eksikliği konusunda kendi tecrübelerimden bahsetmem gerekirse, bazı noktalarda ne yapmam gerektiğini çözemediğim için motivasyon kaybım oldu ve gördüğüm kadarıyla birçok kişi bu sebeple oyundan soğuyup bırakmış. Fakat bir şekilde nereye gitmem gerektiğini çözüp kaybettiğim motivasyonu geri kazandım. Oyunun sonuna kadar tamamen kendi kendime bulmacaları çözerek geldim fakat gerçek sona ulaşmak için internetten yardım almam gerekti çünkü bazı noktalarda ne yapmam gerektiğini çözemedim. Tamam, farklı bir son olduğunu anladım fakat ona nasıl gideceğimi çözememiştim. 1-2 saat boş boş dolandıktan sonra internetten biraz araştırma yaparak ne yapmam gerektiğini buldum. İşte bu noktada, oyun bana biraz daha yardımcı olsaydı çok daha keyif alabilirdim diye düşündüm.

Mekanikler
Tunic’in, bulmaca ve metroidvania türünün karışımı olan özellikler gerçekten çok güzel. Bu özelliklerle, aslında gözünüzün önünde olan şeyleri sonradan fark etmenizi sağlıyor. Örneğin, oyun boyunca gördüğünüz anlamsız şekillerin aslında bir anlamı olduğunu, ulaşılamaz gibi duran bir sandığa aslında çok kolay ulaşılabildiğini ve en önemlisi de hep gözünüzün önünde olan ama daha önce fark edemediğiniz gizli yollar olduğunu gördüğünüzde şaşırmamanız mümkün değil. Bir yoldan girip, kayıt noktasına yakın bir yerdeki gizli yoldan çıktığınızı görünce gerçekten oyun zevkiniz artıyor. Aslında o yol hep gözünüzün önündeydi fakat oradan gidilebildiğini bilmiyordunuz. Bu özelliğiyle beraber souls-like türüne farklı bir renk katmış diyebiliriz. Fakat bunun oyun zevkini kaçıran bir noktası var ki o da her yerde gizli yol aramaya çalışmak oluyor. Oyunda izometrik bakış açısı olduğu için ve kamera açısını değiştiremediğiniz için önünü göremediğiniz her duvara dayanarak gitmek istiyorsunuz ve belki gizli bir yol bulabilirim diye gördüğünüz her boşluğa kafanızı sokuyorsunuz. Bu da oyunun ivmesini düşürerek şahsen benim oyun zevkimi azaltan bir unsur olmuştu.

Gözüme çarpan bir diğer olumsuz özellik ise savaşlarda spamleyerek düşmanları kolayca kesebiliyorsunuz. Vuruş hissiyatı güzel, düşman dizaynları fena değil, mekanikler idare eder, fakat spamlayarak düşman kesmek, bütün souls-like zorluğunu ortadan kaldırıyor. Neredeyse her düşmanı bir köşeye sıkıştırarak saldırmasına fırsat vermeden spamlayarak kesebiliyorsunuz. Bunun böyle olmasının aslında iki sebebi var. İlk sebebi, çoğu zaman vuruşunuz düşmanın dengesini bozarak onun size saldırmasını engelliyor. İkinci sebebi ise vuruşlarınız stamina götürmüyor fakat staminanız azsa onun dolmasını engelliyor. Bu iki durum, zor olması gereken savaşları kolaylaştırarak oyun zevkinizin azalmasına sebep olabiliyor.

Sırlar ve Gizemler
Oyunda birçok gizem mevcut fakat hepsini kendi başınıza çözmeniz çok zor. Daha önceden birçok bulmaca türünde oyunlar oynamış ve hatta yarışmalara katılmış birisi olarak, her ne kadar oyundaki gizli bulmacaları tatmin edici bulsam da çözme aşamasında birkaç eksik olduğunu düşünüyorum. Daha önceden bahsettiğim yönlendirme ve ipucu eksikliği burada da karşınıza çıkıyor. Onların dışında, bulmacaları çözmek için o bulmacayı oluşturan kişi gibi düşünmeniz gerekiyor. Örneğin, eğer birkaç ihtimal varsa hangi ihtimalin doğru olduğunu çözmek için hepsini denemeniz gerekiyor. Deneme aşamasında da hata yapabilmeniz çok olası. Bu sebeple, bulmacaların zor olmadığını ama eksik olduğunu söyleyebilirim.

Merak edenler için ek bilgi olarak, oyunun “End-game content” dediğimiz oyun sonu içerik kısmı çok dolu. Yani eğer oyunu bitirdikten sonra devam etmek isterseniz (ki muhtemelen istersiniz), size güzel içerikler sunuyor. Aynı zamanda New Game + özelliği de mevcut. Fakat oyunu bitirdiğinizde direkt New Game + açıldığı için oyunu bitirmeden önce yapacak işleriniz varsa yapmanızı tavsiye ederim.

Sonuç
TUNIC’i tek cümle ile tanımlamak gerekirse tam olarak, Zelda benzeri sevimli grafikleri olan ve izometrik bakış açısıyla oynadığımız keşif-bulmaca türünde souls-like bir metroidvania oyun. Bu türlerin karışımı olan bir oyunu denemek isterseniz, bu oyun tam size göre. Kendince eksikleri olsa da bağımsız bir yapım olarak gayet başarılı bir oyun. Zor olması gözünüzü korkutmasın, sabrederseniz oynadıkça alışırsınız. Eğer oyunu severseniz, size ana senaryo dışında çözülmesi gereken birçok gizem sunuyor ve keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. İleride bir gün bu oyunun devamı niteliğinde olan bir oyun gelirse çok daha güzel olacağına inanıyorum.

Okuduğun için teşekkürler!
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2927762328
投稿日 2023年2月4日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
12 人がこのレビューが参考になったと投票しました
1人がこのレビューが面白いと投票しました
記録時間: 1.2 時間 (レビュー時に1.0時間)
Portal RTX, çıkış tarihi 2007 olan Portal oyununun Nvidia'nın RTX Remix teknolojisi ile geliştirilerek bize sunulmuş olan bir teknoloji demosudur. Gösterdiği performans bakımından akıcı bir şekilde oynanabilir bir oyun değildir. Çünkü RTX teknolojisini göstermek için, oyunu optimize etmeden yalnızca Ray Tracing ekleyerek ve 4K çözünürlükte modellemeler yaparak, nasıl olsa DLSS'in gücünden faydalanırız düşüncesi ile hazırlanmış olduğu için 30xx serisi ekran kartlarda bile 30 FPS'in altında performans gösteriyor. Bu sebeple, orijinal Portal oyununu 500 FPS'de oynamış birisi olarak her ne kadar 4K çözünürlükteki modelleri ve ışık hüzmelerinin gerçekçi fiziğini görebiliyor olsam da 20 FPS ile oynamaktan pek keyif alamadım.

Yeni teknolojiler geliştirildiğinde, bu teknolojilerin gücünü göstermek ve reklamını yapmak amacıyla bize bu tarz oynanabilir içerikler sunuluyor. "Reklamını yapmak" tabirini anlamak için oyuna ilk girdiğimizde bulunduğumuz odadaki masanın altında RTX 4090 ekran kartını görmek yeterli oluyor:

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2903945598

Yine de ücretsiz olduğu için eğer RTX destekleyen bir ekran kartınız varsa denemek isteyebilirsiniz. Ama söylediğim gibi oyunu oynayıp bitirmek istiyorsanız performans bakımından doğru bir tercih olmayacaktır.
投稿日 2022年12月20日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
13 人がこのレビューが参考になったと投票しました
記録時間: 22.2 時間
Dishonored

Yıllar önce oynayıp beğenmeyerek haksızlık yaptığım Dishonored için bir inceleme hazırlamak istedim. İlk oynadığımda, oyunun mekaniklerini tam anlayamadan yanlış bir şekilde oynamıştım. Bu sebeple de keyif alamayarak oyundan çıkıp bir daha girmemiştim, şimdi tekrar oynayana kadar.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2836030893
Hikâye
Yönettiğimiz karakter, Dunwall şehri imparatoriçesinin muhafızı olan Corvo. Oyunun başında, veba salgınına çare bulmak için imparatoriçe tarafından görevlendirildiğimiz bölgeden geri dönüyoruz. İmparatoriçeye rapor vermek için Dunwall Kulesi’ndeki imparatoriçenin yanına gidiyoruz. Bu esnada baş kötü karakterimiz olan Daud isimli suikastçı ile karşılaşıyoruz ve Dishonored, burada yaşanan olaylarla beraber başlıyor.

Dishonored, veba salgının yaşandığı distopik bir orta çağ evreninde geçiyor. Bu sebeple de atmosfer biraz karanlık ve boğucu. Fakat gizlilik ve suikast teması ön planda olduğu için bu atmosfere uyum sağlamak zor olmuyor.

Hikâye, başından sonuna kadar bütünlüğünü koruyor ve gereksiz görevler içermiyor. Her bölümde farklı bir olay gerçekleşiyor ve bu olaylar, bir sonraki bölümde yaşanacak olayları etkileyebiliyor. Oynanış temposu hiç düşmüyor. Ortalama uzunlukta süren bir hikâyeden sonra oyun sonlanıyor. Ana hikâyeyi bitirdikten sonra DLC’lere de bakmanızı öneririm.

Oynanış
Oynanış kısmı, hiç şüphesiz bu oyunun en güçlü yanı. Oynanıştaki çeşitlilik, oyunu birçok farklı şekilde oynamanıza olanak sağlıyor. En sık kullandığımız özelliklerden birisi olan Blink yani ışınlanma özelliği, oynanışa yüksek miktarda akıcılık ve mobilite katıyor.

Yakın dövüş silahı olarak kılıç kullanıyoruz. Ayrıca arbaletler ve bombalar da kullanabiliyoruz. Bunların yanında, özel yeteneklerimiz de bulunuyor. Yukarıda bahsettiğim Blink özelliğinin yanında, zamanı durdurabildiğimiz Bend Time, yerden fareler çıkartabildiğimiz Devouring Swarm, düşmanların zihnini kontrol edebildiğimiz Possession” gibi birçok farklı yetenek bulunuyor. Her bölümde topladığımız rünlerle bu yetenekleri açıp geliştirebiliyoruz. Yeteneklerin kullanımı da oyuncuya bırakılmış, isterseniz bütün yetenekleri kullanabilirsiniz veya hiçbirini kullanmayabilirsiniz. Oynanış özgürlüğü ve çeşitliliği de buradan kaynaklanıyor.

Bazı NPC’lerden alabileceğiniz yan görevler de mevcut. Bu görevleri yaptığınız taktirde ödül olarak para veya rün kazanmanın yanında, bulunduğumuz görevi kolaylaştıracak bir kısa yol tarzı ödüller de kazanabiliyoruz.

Böyle bir oynanışı olan oyun için de kolay demek yanlış olabilir fakat kesinlikle zor değil. Bazı bölümlerde zorlanabilirsiniz fakat birçok farklı yol olduğundan bir şekilde o bölümü geçebiliyorsunuz. Eğer oyunun mekaniklerini anlarsanız, hiç adam öldürmeden veya hiç kimseye görünmeden bile rahatça bölümleri geçebilirsiniz ki zaten bunlara özel başarımlar da mevcut.

Hazır bu konuya değinmişken, oyundaki kaos olayından da bahsetmek istiyorum. Gizli gitmek veya herkesi öldürüp ilerlemek oyunun gidişatını değiştiriyor. Örneğin, kimseyi öldürmeden gizli bir şekilde ilerlerseniz kaos seviyeniz düşük oluyor ve böylece bir sonraki bölümlerde daha az düşmanla karşılaşıyorsunuz. Ama herkesi öldürerek ilerlerseniz kaos seviyeniz yüksek oluyor ve düşman sıklığı artıyor.

Müzikler ve Sesler
Dishonored’ın seslerini ve müziklerini maalesef pek sevemedim. Özellikle de ses efektleri bir süre sonra kalitesiz gelmeye başlıyor. Oyunun çıktığı döneme göre değerlendirecek olursak belki ortalama seviyede diyebiliriz ama günümüze göre zayıf kalıyor.

Aynı şekilde müzikler de atmosfere pek uyumlu değiller. Güzel müzikler var elbette ama bana soracak olursanız, o atmosferi daha iyi hissettirmeleri de mümkündü elbette.

DLC
DLC’lerle birlikte birkaç yeni mekanik eklenmekle beraber ana hikâyeyi başka açılardan da görüp hikâyenin tamamlandığını hissetmenizi sağlıyor. Bu sebeple ana hikâyeyi bitirdikten sonra DLC’lere de kesinlikle bir şans vermenizi tavsiye ederim.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2836030495
The Knife of Dunwall

Bu ek pakette, adından da anlaşılacağı üzere ana hikâyedeki baş düşmanımız olan Daud ile oynuyoruz. Hikâye aynı şekilde imparatoriçenin ölümüyle başlıyor fakat bu sefer olayları Daud’un gözünden görüyoruz. Daud ile oynarken de ona özel yetenekleri kullanıyoruz. Örneğin, yanımıza yardımcı bir suikastçı çağırabiliyoruz. Ayrıca ışınlanma özelliğini kullanırken zaman duruyor. Bu özellikleri kullanarak oynamak ve hikâyeyi farklı açılardan görmek, sadece ana hikâyeyi oynamakla Dishonored’ın tam olarak bitmediğini fark etmemizi sağlıyor.

The Brigmore Witches

Bu ek pakette yine Daud ile oynuyoruz. Hikâyeye bir önceki ek paket olan The Knife of Dunwall’ın bittiği yerden başlıyoruz. Bu sefer baş düşmanımız, cadılar meclisinin başkanı olan Delilah. Eğer The Knife of Dunwall’ı oynadıysanız, oradaki seçimlerinizi, kaos seviyenizi ve eşyalarınızı bu DLC’ye aktarabiliyorsunuz.

Sonuç
Özet olarak Dishonored, kendine has mekanikleri ve etkileyici atmosferiyle kesinlikle kendi türünde eşine rastlanmayan bir oyun. Bu sebeple oynanmak için en az bir şansı kesinlikle hak ediyor.

Günümüzde de hâlâ oynanabilir durumda ve kolay kolay da eskimeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca oyunu bitirdikten sonra da tekrar oynama isteği uyandıracak bir yapım kendisi.

Yakın zamanda gelen zamdan sonra fiyatı biraz artmış olsa da eğer hiç oynamadıysanız hâlâ fiyatına değeceğini düşünüyorum.

Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür eder, iyi oyunlar dilerim…
投稿日 2022年8月27日.
このレビューは参考になりましたか? はい いいえ 面白い アワード
< 1  2  3  4  5 >
49件中 11-20 を表示