133
Products
reviewed
2209
Products
in account

Recent reviews by Mert

< 1  2  3  4  5  6 ... 14 >
Showing 31-40 of 133 entries
22 people found this review helpful
1 person found this review funny
7.4 hrs on record
KONA

1970 yılının Ekim ayında, Kanada'nın Quebec şehrine bağlı bir kasabada zengin iş adamı W. Hamilton'un evine kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırılar sonucu o tarihlerin en ünlü dedektiflerinden biri olan Carl Faubert bir mektup ile Quebec'e çağrılır. Carl, çağrıldığı lokasyona varmaya çalışırken karşısından gelen bir araç ile kaza yapar ve bayılır. Uyandığında ise Ekim aynının ortasında her yere kara kışın hâkim olduğunu farkeder ve kar fırtınasından dolayı on adım ötesini dahi göremez olur. Ne yapıp edip varması gereken lokasyona ulaşan Carl, orada müvekkiline ve herhangi bir canlıya dair iz bulamaz. Arabasına binip kasabanın daha derinlerine gitmeye karar verir fakat yol kenarında rastladığı gizemli parlak kristaller onun içine çoktan bir kuşku düşürmüştür bile. Burada esrarengiz olayların olduğunu anlar ve mesleğinin de getirmiş olduğu dedektiflik yeteneklerini kullanarak gizemi çözmeye koyulur...

Kona'nın hikayesi başlarda klasik bir dedektiflik hikayesi gibi görünse de dış sesin iyi yazılmış anlatısı ve sunum tarzı oyunu bambaşka bir noktaya taşımış. Zaten oyunun girişi direkt merak uyandırıyor, ''Acaba ilerleyen saatlerde neler olacak?'' sorusunu sordurtuyor ve hikaye akabinde bu tempoyu kendini keşfetmeye müsait kılarak belli bir düzeyde tutuyor. 70'lerin atmosferini gerek çevre tasarımları gerek o dönemi yansıtan güzel müzikleri gerekse de grafik tarzı ve renk paletinden dolayı sonuna kadar yaşıyorsunuz. Bir de oyunda dedektifimizin karşılaştığı her konu hakkında yazıp çizdiği ajandası ve diğer insanların anılarını görme gücü sayesinde hikayenin içine çok çabuk girebiliyorsunuz.

Oyunun türü biraz birinci şahıs hayatta kalma biraz da hikaye anlatıcılığı ön planda olan yürüme simülasyonu denebilir. Hiçbir tarafa ağırlık verilmemiş, bu türlerin bir sentezi oluşturulmuş fakat asla her iki tarafta yüzeysel kalmamış, gayet tadında olmuş ve denge sağlanmış. Kona, özenilmiş karakter animasyonları ve rahat kontrolleri sayesinde kullanıcı deneyimini belli bir düzeyde tutmayı başarmış. Sınırlı da olsa oldukça dolu bir açık dünyası ve bu açık dünyada keşif yapabileceğimiz yerler, seyahat edebileceğimiz kar aracı ve kamyonet gibi araçlar, karşı koymamız gereken düşmanlar, yakın ve uzak dövüş silahları ve oynanışı çeşitlendiren ufak tefek bulmacalar bulunmakta. Bunlardan ziyade elbette oyunun anlatmak da istediği bir hikayesi var ve bunu dediğim gibi gayet iyi anlatıyor fakat hayatta kalma mekaniklerini de es geçmiyor. Hayatta kalma kısmını etraftan eşya toplama ve envanter yönetimi, strese karşı akıl sağlığı mekaniği, soğuğa karşı dayanıklılık ve açlık-susuzluk idaresi oluşturuyor. Ayrıca hikaye ilerledikçe ve keşif yaptıkça karakter gelişim hissi de oldukça iyi sağlanmış.

SONUÇ

Uzun lafın kısası, ben hayatta kalma oyunlarını asla sevmem ama Kona anlattığı hikayesi ile beni içine çekmeyi başardı. Beni meraklandıran hikayesi ve kurgusu, asla oynamam dediğim hayatta kalma türünü bana oynattı. Eğer türe uzaksanız ve girmek istiyorsanız o oyun kesinlikle Kona olmalı. Oyun, hem daha açık ve sade bir hayatta kalma mekaniği barındırıyor hem de hikayesi ile oyuncuya oynama motivasyonunu veriyor. İndirim dönemlerinde 3 ₺'ye kadar düşen oyunumuz yaklaşık 5 saat gibi bir sürede de bitiyor.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 10 March, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
38 people found this review helpful
2 people found this review funny
4.3 hrs on record
ALIEN SHOOTER

Daha orijinal oyun kültürü Türkiye sınırları içerisinde pek oturmamışken herkes korsan oyun indirip oynuyordu. Bense tahminen 7-8 yaşlarındayken, daha okuma yazmayı yeni yeni öğrendiğimden dolayı bilgisayara pek hâkim değildim ve haliyle korsan oyun dahi indiremiyordum. Her ne kadar uğraşsam da ya saçma sapan reklamlar ya da oyunla alakasız virüslü dosyalar indiriyor, bilgisayarın anasını ağlatıyordum. Bir gün nasıl olduysa 100'e yakın ufak ufak oyunların olduğu yaklaşık 2 Gigabyte'lık bir klasör indirdim. Oyunların %90'ı birbirinin aynısı internet tabanlı, saçma sapan özensiz şeylerdi. Onların içerisindeki o zamanki bana göre altın değerinde olan Alien Shooter'ı ilk kez o zaman oynamıştım. Oyun kültürümün noksan olduğundan mı bilinmez bu oyun o dönemde benim için paha biçilemez bir zevke sahipti. Yıllar sonra Steam'de gezinirken oyunun kapağındaki, uzaylıları katletmek için elinde silahı ile hazırda bekleyen abiyi tekrar gördüm ve anılarım birden geri canlandı. Hemen satın aldım ve oynadım, gelin şimdi çıkışının üzerinden tam 19 yıl sonra bu oyunun gideri var mı, hâlâ oynanır mı bir bakalım...

Alien Shooter, izometrik kamera açısına sahip korku-aksiyon türündeki bir oyun. Hikaye anlatımı falan yok, direkt aksiyonun içine salıyor oyun sizi. Karşınıza çıkan binlerce uzaylıyı oyunun size sağlamış olduğu 10'a yakın silah ile katlediyorsunuz. Bölümler genellikle araştırma tesisine benzeyen odalardan oluşuyor ve amacınız ya güç kaynağını açıp enerjiyi sağlamak ya da uzaylıların gelmiş olduğu kaynakları patlatarak akışı durdurmak oluyor. Bölüm aralarında ise oyun içerisinde topladığınız paralar ile silahlarınızı, ekipmanlarınızı ve mühimmatınızı genişletip geliştirebiliyorsunuz. Evet, oyun kısaca bundan ibaret, çok kompleks bir tarafı yok. Birkaç uzaylı öldürüp kafa dağıtıyorsunuz o kadar.

SONUÇ

Yabancıların ''Childhood memories'' dediği güneşin cildimizi kavurana kadar dışarıda oyun oynayıp akşamdan da sabahlara kadar bilgisayar başında olduğumuz o güzel çocukluk anılarını geri getiren, basit eğlencelik bir oyun Alien Shooter. İncelemenin başında bahsettiğim ''Günümüzde hâlâ oynamaya değer mi ?'' sorusunu evet olarak yanıtlayabilirim. Evet, teknik sıkıntılar, en fazla 480P çözünürlük desteği ve oynanışta birkaç yavanlık olsa da bu oyun beni şu gün bile eğlendirdi. Zaten 4 saat falan sürüyor. Fiyatı da indirim dönemlerinde 1 somun ekmekten daha ucuz. Mutlaka bir denemeniz gerek, kesinlikle tavsiye ederim.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 26 February, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
34 people found this review helpful
2 people found this review funny
7.3 hrs on record
WOLFENSTEIN 3D

Wolfenstein 3D, 2. Dünya Savaşı'nı Nazilerin kazandığı alternatif bir tarihi konu ediniyor. Polonya kökenli bir Amerikan casusu olan William J. Blazkowicz, Nazi rejimini yok etmek üzere ''Eisenfaust'' (Demir Yumruk) Operasyonu'nun planlarını çalmaya çalışırken yakalanır ve Nazilerin yüksek güvenlikli Wolfenstein Kalesi'ne hapsedilir. Operasyon planının içeriği, Nazi Ordusu'nun ölümsüz mutantlar yaratmak için yaptığı çalışmaları kapsadığından dolayı dünyanın geleceği için ölüm kalım meselesidir. Blazkowicz, hücresinden kaçarak ilk adımı atar ancak en zor işi olan bu ölüm kalesinden de kaçması gerekir...

Evet, oyunda hikaye anlatımı ya da sinematik bir sunum yok. O dönemki imkansızlıklardan olacak ki hikaye bölüm aralarında birkaç satırlık yazı ile geçiştiriliyor. Zaten böyle bir oyunda hikayenin çok da önemli olduğunu düşünmüyorum. Ana odak elbette ki oynanış, çünkü Wolfenstein 3D türünün ilk örneği ve bu durumun getirmiş olduğu tüm dezavantajları da barındırıyor ama bu günümüz şartlarında oynayacak olanlar için geçerli tabii. Yoksa zamanı için devrimsel nitelikte bir yapım olduğu aşikar.

Birinci şahıs kamera açısı aksiyon oyunlarının atası olan Wolfenstein 3D, türün günümüz oyunlarına bakıldığında temel zemini oluşturduğu her halinden anlaşılacak derece de kısıtlı ve basit. Oyunda yukarı ya da aşağı bakamıyorsunuz, fare sadece sağa ve sola dönüyor, bölüm tasarımları birbirinin aynı ufak ufak odalardan oluşuyor, görev dizaynı ise anahtarı bulup bir sonraki odanın kilidini açmaktan öteye gidemiyor. Oyun mekan dizaynı bakımından 3 boyutlu evet fakat silahlar, düşmanlar ve nesneler 3 boyut illüzyonu oluşturulmuş 2 boyutlu piksellerden oluşuyor. Elbette tüm bu yapılanlar 1992 yılının imkanları dahilinde zekice düşünülmüş çözümler ki zaten bunları bir eksi olarak değil, günümüz şartlarında oynayacak olan oyuncular için söylüyorum. Ayrıca oyunda her bölümün sonunda yenilmesi güç ''Boss'' savaşları da var.

SONUÇ

Bu oyunu kesinlikle seriye merakı olanlar için önerebilirim, eğer merak etmiyorsanız, sanat tarzı ve düşük çözünürlüğü yüzünden göz yoran, baş döndüren hatta mide bulanıklığına bile yol açabilecek bir oyun Wolfenstein 3D. Günümüz şartlarında değerlendirip çok acımasızca yorumlar yapmak istemiyorum fakat bazı sekanslarda her ne kadar eğlenceli gelse de teknik açıdan oynaması güç. Söylediklerime rağmen hala ''Ben seriyi merak ediyorum, oynarım.'' diyenler için oyun 7 saat gibi bir sürede bitiyor, indirim dönemlerinde de 2₺'ye kadar düşüyor.

İNCELEME PUANI : 60 / 100
Posted 2 January, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
21 people found this review helpful
4 people found this review funny
6.1 hrs on record
TRINE 3 : THE ARTIFACTS OF POWER

2. oyundaki son olayların ardından inzivaya çekilen kahramanlarımız yine havada uçan ışık hüzmesi ''Trine'' tarafından göreve çağrılırlar. Bu sefer Astral Akademi'de çıkan ufak bir sorun yüzünden rahatsız edilen Amadeus, Zoya ve Pontius, tekrar bir araya gelmek zorunda kalır. Sorun, akademinin kapısına dayanan büyülü canavarlardır. Bu sorunu çözmek üzere yolan çıkan kahramanlarımız yolculuk esnasında kaza sonucu Trine'ı parçalarına ayırırlar ve ''Sarek'' olarak bilinen kötü bir ruh serbest kalır. Sarek, kötü kalpli bir büyücüdür. Bu kötü kalpli büyücünün tekrar gücünü toplayıp dünyaya hükmetmeden durdurulması gerekir. Kahraman üçlümüz bu gibi durumlara önceki maceralarından dolayı alışıklardır ve onu durdurmak için ellerinden geleni yapacaklardır...

OYNANIŞ MEKANİKLERİ

Trine 3, bir önceki oyunların aksine 3 boyutlu bir tasarıma sahip ama oyunun türü hâlâ aksiyon, platform-bulmaca. Elbette bu 3 boyutlu olma durumu başlarda serinin ruhuna aykırı bir durummuş gibi hissettiriyor fakat oynadıkça alıştım ve mekanlara bir derinlik katmasından dolayı sevdim de diyebilirim. Keza oynanış mekaniği de ilk oyunlardaki gibi özenilmiş ve gayet akıcı. Her karakterin kendine has oynanış tarzı var, nesne ve karakter fizikleri yine çok iyi, az da olsa yine yaratıcı düşmanlar ve aksiyon sekansları var ama sanki oyun aceleye gelmiş gibi nitelik bakımından biraz zayıf. Hem oyunun başında karakterlerimize verilen özellik sayısı çok az hem de bir önceki oyunlardaki gibi tecrübe puanı toplayıp karakterlerimizi geliştirme imkanı elimizden alınmış. Bu durum maalesef sadece savaş kısmını değil bulmaca ve platform kısmını da köreltmiş. Gelişim hissi ve oynanış dinamizmi tamamen ortadan kalkmış.

HİKAYE ANLATIMI VE SUNUM

Trine'ın hikayesi, fantastik orta çağ temasının en renkli kısımlarını anlatmasından dolayı her zaman ilgimi çekmiştir. Ne var ki 3. oyun da hikaye anlatımı bakımından bir öncekiler kadar iyi. Hatta sinematik anlatım bu oyunda biraz daha arttırılmış ve sunum çok daha kuvvetli hale gelmiş. Tok sesli anlatıcı ve fantastik müzikler oyuncuyu atmosferin içine çekmeyi başarıyor. Ayrıca evrene dair daha fazla bilgi edinmek isteyenler için bölüm aralarında notlar da mevcut.

BULMACA VE PLATFORM ÖGELERİ

Maalesef bulmaca mekanikleri bir önceki oyunların aksine çok daha yüzeysel kalmış. Elbette yine parkur yaparak engelleri aşıyoruz, fizik tabanlı bulmacalar çözüyoruz, karakterlerin özelliklerini kombine ederek bölümleri geçiyoruz ama dediğim gibi fazla yüzeysel kalmış. Kısacası seriye mekanik anlamında ne yeni bir şey katmış ne de bir önceki oyunlarda yaptığı güzel şeyleri kullanmış bir oyun Trine 3.

BÖLÜM TASARIMLARI VE SANAT TARZI

Tüm inceleme boyunca Trine 3'ü bir önceki oyunlarla karşılaştırıp durdum. Çünkü, eski oyunlara göre büyük oranda yetersiz görüyorum ama bölüm tasarımları gayet iyi. Ormanlık alanlardan sahil kenarlarına, antik kalıntılardan karlı dağlara, karanlık kalelerden ıssız yamaçlara yine göz dolduran bölümler mevcut. Zaten Trine serisinin sanat tarzı, ışıklandırma kalitesi, atmosferi ve görselliği muazzam. 3 boyutlu olması da görselliğe ayrı bir derinlik katmış. Ayrıca oyunda istediğimiz bölüme dönebildiğimiz bir harita sistemi ve her karaktere özel ufak meydan okuma bölümleri de var.

SONUÇ

Oyunu her ne kadar beğensem de tavsiye etmekle etmemek arasında kaldım. Trine 3 basite kaçan ve bu yüzden de 6 saat gibi kısa bir sürede %100 bitirilebilen bir oyun. Elbette serinin ilk iki oyununu sevenler indirim dönemlerinde alabilirler, çünkü 8 ₺'ye kadar düşüyor ama dediğim gibi bu oyunun nitelik bakımından önceki Trine oyunlarının kalitesinde olmadığını da göz önünde bulundurun. Ayrıca oyun her zamanki gibi arkadaşlarınızla oynama olanağına ve Türkçe dil seçeneğine de sahip.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 2 January, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
20 people found this review helpful
4 people found this review funny
5.2 hrs on record
SUMOMAN

Tek hayali profesyonel bir sumo güreşçisi olmak olan genç sumocumuz her zaman gittiği amatör sumo müsabakasından köyüne döndüğüne çok trajik bir durum ile karşılaşır. Köyün bütün sakinleri amansız bir uykuya yakalanmıştır. Bunun nedeni ise yapılan karanlık bir büyüdür. Sumocu, evine döndüğünde ise babaannesinin de uykuya daldığını görür. Tek uyanık olan kendisidir ve halkını kurtarabileceğini düşünerek maceraya atılır...

Açıkçası oyunun hikayesi de sunumu da pek iç açıcı değil, -normal bir oyuna göre oldukça kısıtlı olan- ara sahnelere birazcık uğraşılmış, bir de bazı bölüm aralarında karşılaştığımız NPC'ler ile etkileşime geçip hikaye hakkında bilgi edinebiliyoruz o kadar. ''Side-scrolling'' türünün en temel mekaniklerini barındıran, platform-bulmaca ögeleri de içeren oynanış ise başlarda mücadele hissine bağlı olarak eğlendiriyor fakat 30 dakika sonra o da bayıyor. Şöyle ki, kontrolü zor sumocumuz hacıyatmaz gibi bir sağa bir sola yatıyor, bu esnada son derece basit olan fizik tabanlı bulmacaları çözmeye çalışıyoruz. Oyun, sizi bulmacanın zorluğu ile değil de karakterimizin kontrolü ile yormaya çalışmış fakat bu belli bir süre sonra işkenceye dönüyor. Zaten bunu yapımcı da farketmiş olacak ki oyuna zamanı geri sarma mekaniği eklemiş ama bu durumu kurtarmaya yetmiyor. Oyun kendini ilk saatin sonunda aşırı tekrar etmeye başlıyor.

''Peki bölüm tasarımları nasıl olmuş ?'' sorusuna diyebileceğim şu ki, oyunun en düzgün yaptığı şey o. Japonya atmosferini iyi yansıtan küçük ada köyü, mağara, kasaba, ıssız ormanlar, antik tapınaklar, nehirler, dereler ve mistik harabeler gayet yeterli derecede. Ayrıca final bölümü de oyunun genel akışına göre daha iyi ilerleyip sonlandı diyebilirim.

SONUÇ

Çok az da olsa umut vadeden bir mekaniği aşırı sıkıcı hale getirerek işkenceye çeviren Sumoman'i ben her ne kadar beğenmek istesem de beğenemedim. Oyunun süresi 5 saat gibi kısa bir süre olduğu için oynayıp bitirdim. Ayrıca oyunda Türkçe dil desteği ve iki kişi oynayabilme özelliği de mevcut. Zaten indirim dönemlerinde de 3₺'ye kadar düşebiliyor.

İNCELEME PUANI : 40 / 100
Posted 21 December, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
31 people found this review helpful
2 people found this review funny
3.4 hrs on record
ZUMA'S REVENGE

Tapınaktan tapınağa renkli topları patlatıp kurtarmaya çalıştığımız, yer yer bölümü geçemeyip saatlerce uğraştığımız ''Zuma Frog'' intikamını almak için geri döndü. PopCap Games'in yaptığı en iyi oyun türü basit eğlence olabilir. İlk Zuma oyunu da bu türün kült yapımlarından biri. Her ne kadar günümüzde yeni bir oyunu çıkmasa da, çok az bir kitleye hitap etse de zamanında herkesin bilgisayarına bir defa girmiş bir oyun. Serinin devam oyunu Zuma's Revenge ise elbette nostaljik duyguları karşılayamıyor fakat eski tadı vermeyi başarıyor.

Bu tür oyunlarda hikaye pek önemli değildir, odak noktası oynanıştır. Oynanış ilk oyundaki gibi kurbağanın ağzından çıkan renkli topları bir araya getir, patlat ve bölümü geç mantığında fakat çok daha akıcı ve konforlu. Bölümler, etrafımızda dönen platformun yanı sıra su altı bölümleri, düz kayan platform ve kurbağayı iki ayrı konuma sıçrattığımız sekanslar aracılığıyla daha karmaşık ve eğlenceli hale gelmiş. Zorluk ise ilerledikçe eklenen yeni renk toplar, komplike bölüm tasarımları ve gitgide hızlanan oyun temposu ile sağlanmış. Bir de oyunda bizim her hareketimizi taklit eden düşman gibi konsepte uygun ''Boss'' savaşları da bulunmakta. Ayrıca ilk oyundaki zamanı geri sarma, top patlatma, zamanı yavaşlatma, nişangah ve bu oyunla birlikte yeni eklenen önüne gelen her topu yok eden gülle fırlatma, yıldırım yağdırma ve lazer silahı özellikleri var. Bunların yanı sıra oyunun macera bölümünü bitirdikten sonra hâlâ oyunu oynamak isterseniz birkaç mücadele modu ve bölümleri daha zorlayıcı hale getiren çeşitli oyun modları da mevcut.

SONUÇ

İlk oyunu oynayıp sevdiyseniz bu oyunu kesinlikle öneririm fakat illaki ilk oyunu oynamanıza da gerek yok. Teknik anlamda günümüze pek de yatkın olmayan ilk oyun düşük çözünürlüğü ile gözlerimi kör eder diyorsanız direkt bunu da oynayabilirsiniz. Zaten indirim dönemlerinde 2₺'ye kadar düşüyor. Basit eğlence oyunlarını sevenlerin bir göz atmasını öneririm.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 18 December, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
25 people found this review helpful
1 person found this review funny
2.2 hrs on record
BARRIER X

Geçmişte ''Arcade'' salonlarında şimdilerde ise daha çok mobil platformlarda popüler olan, zorluğuyla oyuncuyu çıldırtmayan, aksine tekrar oynama hissini aşılayan oyunları sever misiniz ? Barrier X tam o kafada bir oyun. Yansanız bile -ki sürekli yanacaksınız emin olun- hızlı oynanışı sayesinde ''Ben bunu yaparım kesin, tekrar oynamalıyım.'' hissini oyuncuda uyandırıyor. Kısacası alışması kolay fakat ustalaşması zor olan oyunlardan biri. Türüne bir ad koyamasam da -belki ''Hyper-Casual'' denebilir- müzik ve ritme dayalı ''Arcade'' oyunu diyebilirim. Genel hatlarıyla oyunu anlattığıma göre oynanış kısmına geçebiliriz; Barrier X, kontrolü bize verilen bir ok işaretiyle düz çizgide ilerlerken karşımıza çıkan bariyerleri sağa ve sola kaçarak aşmaya uğraştığımız, bu bariyerleri aşarken müziğin ritmine ve gittikçe hızlanan oyun yapısına da ayak uydurmaya çalıştığımız bir oyun. Evet, oyun bundan daha basit açıklanamazdı. Zaten oyunun mekaniği de açıklaması kadar sade ve basit ama emin olun oynanışı oldukça zorlayıcı. Ayrıca oyunun retro müzikleri de oldukça iyi diyebilirim.

SONUÇ

Eğer türü seviyorsanız kesinlikle almanızı öneririm, normal fiyatı 6₺ iken indirim dönemlerinde 1₺'ye kadar düşebiliyor. Oynanış saatiniz ise oyuna ne kadar alıştığınıza bağlı olarak değişebiliyor, ben 2,5 saat sürmeden tüm başarımları açtım. Bir de epilepsi hastalığınız falan varsa dikkat edin, oyunda çok fazla ışık geçişleri ve patlamaları var.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 16 December, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
29 people found this review helpful
1 person found this review funny
4.7 hrs on record (1.8 hrs at review time)
Early Access Review
RETROWAVE

80'leri sever misiniz ? Peki neon ışıklar ile kaplı nostaljik retro havayı ? Açıkçası ben öyle müptelası değilim fakat Retrowave atmosferi itibari ile benim bile ilgimi çekti. Evet biliyorum, Amerikan olmadığımız için o kültür bize ve o dönemin Türkiye'sinde yaşamış insanlara bir hayli uzak fakat dediğim gibi gerek pembe mor karışımı neon ışıklar ile bezenmiş atmosferi olsun gerekse de retro-fütüristik müzikleri olsun Retrowave o dönemi oldukça hoş yansıtıyor.

Oyunun en ilgi çekici kısmını bir kenara bırakıp oynanışa gelecek olursak; Retrowave, klasik ve oldukça basit bir araba oyunu. Yarış oyunu demiyorum çünkü diğer araçlar ile yarışmak yerine uçsuz bucaksız bir yolda yapabildiğimiz kadar puan toplamaya çalışıyoruz. Bu kulağa sıkıcı gibi gelebilir fakat retro atmosfer ve o dönemin müzikleri eşliğinde pek de sıkılmıyorsunuz. Oyunun, tek ve çift şeritli yol, zaman karşı yarış ve bomba yüklü aracı hız kesmeden sürme gibi 4 farklı modu var. Ayrıca yoldaki araç sayısını ayarlayabildiğimiz bir zorluk seviyesi, 10'dan fazla harita ve parçalarını değiştirip geliştirebildiğimiz 15'e yakın 80'lerin ikonik araçları da mevcut. Eğer ben yine de sıkılırım pek tarzım değil diyorsanız, bir video izlerken ya da ''Podcast'' dinlerken bire bir olduğunu da söylemeliyim.

SONUÇ

Fazla söze gerek yok, retro-fütüristik bir atmosfer ve 45'ten fazla ''synthwave'' müzik eşliğinde epilepsi krizlerine hazır olun. Fiyatı indirim dönemlerinde 2₺'ye kadar düşebiliyor. Oynanış süresi ise size kalmış, istediğiniz kadar oynayın.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 24 September, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
35 people found this review helpful
2 people found this review funny
16.4 hrs on record
TRINE 2 : COMPLETE STORY

Trine 2, ilk oyunda yaşananların birkaç yıl sonrasında geçiyor. Zulmün hüküm sürdüğü krallığı deviren ve dünyaya barış getiren üçlü, tekrardan kendi sıradan hayatlarına dönmüş ve günlerini geçirmenin derdine düşmüşlerdir. Büyücü Amadeus, tekniğini geliştirmek üzere çalıştığı yorucu bir günün ardından uykuya dalar ancak evinin üzerine çöken garip bir ışık tarafından onu takip etmesi için uyandırılır. Tedirgin olan Amadeus, ışığın kaynağının ''Trine'' olduğunu ve insanların tekrardan ona ihtiyacı olduğunu anlar, ailesini mecburen geride bırakarak ışık hüzmesinin içine girer. Bir diğer yanda ise köyünde sakin bir hayat süren Şövalye Pontius, köy sakinlerinin çiftliklerini işgal eden sarmaşıkları bir bir temizlemekle uğraşıyordur. Aynı ışık kaynağını ve eski dostu Amadeus'u gören Pontius da her şeyin farkına vararak sorgusuz sualsiz ışık hüzmesine dalar. İkili, ışık hüzmesinin eşliğinde çevikliği ve yay kullanma becerisi ile ün salmış Hırsız Zoya'nın yanına gider. Zoya, eski günlerine geri dönmüş ve zenginden çal kendine ver mottosu ile hırsızlık yapmaya devam ediyordur. Eski yol arkadaşlarını geçmişten tanıdık gelen bir ışık hüzmesi beraberinde gören Zoya, monotonlanmış hayatını geride bırakarak onlara katılır. Yıllar sonra yeniden bir araya gelen ekip, daha ne yapacaklarını anlamadan gizemli ve ıssız bir ormana bırakılırlar. Bunca zaman sonra neden tekrar göreve çağrıldıklarını ise yolda karşılaştıkları amansız tehlikeler sayesinde anlayacaklardır...

OYNANIŞ MEKANİKLERİ VE KARAKTER GELİŞİMİ

İlk oyunu bilmeyenler için açıklamak gerekirse, Trine, 2 Boyutlu ''Side-Scrolling'' denilen platform-bulmaca ögeleri de içeren bir aksiyon-macera oyunu. Kısacası birbirinden farklı 3 ana karakter ve o karakterlerin özellikleri sayesinde belli başlı zorlukları aşarak bölümleri tamamladığımız bir oyun. Büyücünün büyüleri sayesinde bulmaca kısımlarını çözüyoruz, şövalyenin kılıç ve kalkanı sayesinde düşmanları öldürüyoruz ve hırsızın halat atan yayı sayesinde ise akrobatik platform kısımlarını geçiyoruz. Karakterlerin özelliklerine daha detaylı girecek olursak, Büyücü küp ve plaka şeklinde objeler yaratarak hem bulmacaları çözmemizi kolaylaştırıyor hem de oyun alanını genişletiyor, şövalyenin kılıç, kalkan ve engelleri yıkan balyozu ile düşmanlara karşı işimiz çok kolaylaşıyor, hırsızın yayı ve efektif olarak kullandığı ok çeşitleri ile hem uzak saldırı yapabiliyoruz hem de yüksek engelleri rahatlıkla aşabiliyoruz. Ayrıca oyunun savaş mekanikleri ilkine nazaran çok daha oturaklı, karakterler arası geçiş çok daha konforlu, oynanış oldukça akıcı, çevre detaylandırmaları fazla ve objeleri efektif olarak kullanabilme olasılığı daha yüksek, düşman çeşitliliği arttırılmış ve oyun fizikleri gerçeğe daha yakın. Karakter gelişimi ise herhangi bir rol yapma oyunu kadar ayrıntılı olmamakla birlikte bu tür bir oyun için gayet yeterli diyebilirim. Klasik var olan karakter özelliklerini geliştirmenin yanı sıra büyücü için küp içerisine düşman hapsetme, ögelere mıknatıs ekleme, şövalye için dondurucu kalkan, ateşli kılıç, fırlatılabilir balyoz, hırsız için ise dondurucu, patlayıcı ve alevli ok, görünmezlik ve yerçekimsiz alan oku bulunuyor. Karakterlerin bu özelliklerini kombine etmemizi gerektiren durumlar oynanışı çeşitlendirmiş ve oyunun tamamına çok iyi bir şekilde adım adım yedirilmiş. Bu yüzden tekdüzelik büyük bir oranda kırılmış.

HİKAYE ANLATIMI VE SUNUM

Fantastik orta çağ temalı eserleri her zaman çok sevmişimdir. Trine ise bu temayı çok daha renkli ve mizahi anlatarak benim gözümde bir üst seviyeye çıkardı diyebilirim. Gerek dış sesin karizmatik anlatı tarzı gerek ana karakterlerimizin birbirleri arasındaki diyalogları gerekse de anlatıyı kuvvetlendiren çizim tarzındaki ara sahneler olsun çok iyi bir bütün oluşturmayı başarmış. Trine, o cıvıl cıvıl dünyasına kötülüğü de çok iyi bir matematikle oturtmuş. Aynı çocukluğumuzda dinlediğimiz masallar gibi hiç gri karakter yok, bu dünyada ya beyazsın ya siyah. Haliyle bu durum hikayeyi çok daha sade ve anlaşılır kılmış. Sunum ise dediğim gibi ilk oyuna nazaran çok daha sinematik olmakla birlikte alabildiğine canlı renklere sahip çizimler ve bu çizimleri destekler tarzdaki fantastik göz alıcı ögeler ile iyi bir şekilde kotarılmış.

BULMACA VE PLATFORM ÖGELERİ

Oyunun belki de en kilit noktası olan bulmaca ve platform kısmı muadillerini de geride bırakarak çıtayı bir hayli yukarı taşımış. İlk oyunun da en büyük özelliği gerçeğe yakın fizik tabanlı bulmacalarıydı fakat ikinci oyun bu durumu daha akıcı bir oynanış ile geçmeyi başarmış. Bulmacalar da platform ögeleri de ne geçilmeyecek kadar zor ve yıldırıcı ne de çocuk oyuncağı kadar basit diyebilirim. Çeşitlilik ise 3 karakterin de özelliklerini bir nebze de olsa kombine ederek oynamamıza olanak sağlayan klasik engel aşma, fizik tabanlı bulmacalar, hava akımı bulmacaları, alevler, sular, taretler, dikenli tuzaklar ve portallar sayesinde sağlanmış. Kısacası platform-bulmaca kısmı oyun boyunca her zaman yenileniyor, gelişiyor ve genişliyor.

BÖLÜM TASARIMLARI VE GÖRSEL KALİTE

Başlangıcından sonuna kadar geçtiğimiz her bölüm oynanış ve atmosfer dinamizmini taze tutmayı başarıyor. Issız ormanlardan sessiz vadilere, karanlık bataklıklardan yaşayan ağaç gövdelerinin içerisine, terkedilmiş kraliyet salonlarından golbin askeri bölgelerine, nemli mağaralardan dev mantar diyarına, rengarenk deniz kıyılarından yosun tutmuş zindanlara, Karlı dağlardan antik harabelere kadar uzanan bir macera. Oyunun görsel tarafı ise bu atmosferi göz kamaştıran ışıklandırması, çevre detaylandırmaları, sanat yönetimi ve grafik tarzı ile bir hayli besliyor.

''GOBLIN MENACE'' GENİŞLEME PAKETİ

Bu paket hikayeyi ana oyunun bittiği yerden devam ettiriyor. (SPOILER !!) Kısaca anlatmak gerekirse, karakterlerimiz dünyayı ele geçirmek isteyen kötü kalpli cadıyı ve onun vahşi ejderhasını alt ederek dünyaya barışı yeniden getirmişlerdir ancak sinsi goblin çetesi büyücü Amedeus'un karısını kaçırır ve köyleri yağmalamaya başlar. Bir handa dinlenen üçlü kargaşanın farkına varır ve tekrar maceraya atılır. ''Goblin Menace'' genişleme paketi olmasına rağmen sunum açısından ana oyunun kalitesine ulaşmış. Yenilikçi 7 farklı bölümü ve yeni tür düşmanları ile oynamaya değer bir paket olmuş.

SONUÇ

Türü sevenler ve bilenlerin bu seriyi atlamış olması imkansız ama eğer siz bu türe uzaksanız ve girmek istiyorsanız Trine kesinlikle başlangıç oyununuz olmalı. Oyun indirim dönemlerinde 7 liraya kadar düşebiliyor ve sindire sindire oynarsanız 16-17 saate kadar oynayabilirsiniz. Daha fazla söze gerek yok, alın aldırın oynayın...

İNCELEME PUANI : 95 / 100
Posted 5 September, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
36 people found this review helpful
1 person found this review funny
1.5 hrs on record
RUSTY LAKE HOTEL

Teşhis yani kişileştirme sanatı olarak da bildiğimiz, insani özelliklerin başka bir canlı ya da cansız varlığa aktarılmasını hayvanlar üzerinden işleyen oyunumuz, 1893 yılında, ıssız bir yerde olan, adını da tam ortasında bulunduğu gölden alan Rusty Lake Hotel'de geçiyor. Otelin sahibi Mr. Owl, bir ziyafet vermek üzere cemiyetteki belli hayvan arkadaşlarını mekanına davet eder. Tüm konuklar teşrif ettiklerinde ise otel yönetiminin akşam yemeği hazırlaması gerekir ama yemeklerin ana malzemesi elbette ki konuklardır. Hal böyle olunca da konukları bir bir öldürmeli ve akşam yemeği için lazım olan malzemeleri toplamamız gerekir...

Olay örgüsü ve kurgu öyle aman aman bir kalitede olmasa da hikayenin alt metni, anlatılmak istenen durum, bazı konulara getirdiği sosyolojik eleştiriler ve bu anlatıyı dayandırdığı grotesk ögeler on numara diyebilirim. Zaten yaratılan gergin ve gizemli atmosfer sayesinde kendinizi oyuna kaptırıyorsunuz.

Oynanışa gelecek olursak, ''Point and Click'' bulmaca türündeki oyunumuzun muadillerinden pek de bir farkı yok. ''Şu odadaki materyalleri birleştir, bulmacayı çöz ve diğer bölüme geç.'' mantığında ilerliyor. Hatta bulmacalar bana biraz basit bile geldi. Sanki oynanıştan çok anlatıya önem vermişler gibi. Ayrıca yapımcı firma daha öncelerde de ''Web'' tabanlı, evreni birbiriyle ilintili birçok bulmaca oyunu çıkarmış fakat ''Steam'' üzerinden yayınladıkları ilk oyun Rusty Lake Hotel. Dediğim gibi diğer oyunlar ile evren olarak bir bağlantısı olsa da hikaye açısından bağımsız.

SONUÇ

Bulmaca oyunlarını seviyorsanız Rusty Lake Hotel'i çoktan görmüşsünüzdür fakat kaçırdıysanız bile kesinlikle tavsiye ederim. Biraz sade duran sanat tarzı dışında -kendi türü içerisinde- pek de bir kusuru yok diyebilirim. Türkçe dil seçeneği ve 4 ₺'lik fiyatı ile şans verilmeye değer bir oyun. Zaten 1,5 saat gibi kısa bir sürede de bitiriliyor.

İNCELEME PUANI : 72 / 100
Posted 4 July, 2021. Last edited 4 July, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3  4  5  6 ... 14 >
Showing 31-40 of 133 entries