133
Products
reviewed
2213
Products
in account

Recent reviews by Mert

< 1  2  3  4 ... 14 >
Showing 11-20 of 133 entries
51 people found this review helpful
2 people found this review funny
11.1 hrs on record
RYSE: SON OF ROME

Oyun, bir barbar istilasına karşı ana karakterimiz General Marius Titus'un öncülüğünde yürütülen Roma'nın direnişi ile başlar. Marius, Roma İmparatoru Nero'yu güvenli bir yere götürmek ile görevlidir. Uzun uğraşlar sonucu barbarlardan oluşan etten duvarı yararak hedefine ulaşan Marius, imparator Nero'yu bulur ve ona eskortluk eder. Ölüm korkusunu iliklerine kadar hisseden Nero, soluklanmak üzere bir yerde durur ve ikili sohbet etmeye başlar. Marius, Nero'nun ısrarı üzerine hayat hikayesini anlatmaya başlar. Hikayeye göre Marius II. Lejyon'da görev yapan bir askerdir ve ailesini ziyaret etmek üzere evine döner. Babası ile ufak bir antrenman yapan Marius'un ziyareti barbarların saldırısı üzerine yarıda kesilir. Eski bir asker olan babası ile ne kadar direnseler de barbarlar annesini ve kız kardeşini katleder. Ağır yaralı olan babası ise saldırının ardından kan kaybından vefat eder. Marius intikam yemini etmiştir, barbarların kökünü kazıyacak ve Roma'ya tekrardan barışı getirmek için kanının son damlasına kadar savaşacaktır fakat çoktan çizilmiş olan kaderi onu daha başka yollara götürecektir...

Oyunun hikayesi öyle aman aman olmasa da anlatımı, sinematik sunumu, ara sahneleri ve günümüz için bile son derece göz alıcı duran grafikleri hikayenin albenisini bir hayli arttırmış. Gerek uzak çizim mesafesi olsun gerek dönemin mimarisini yansıtan çevresel detaylandırmalar olsun gerekse de ses ve müzik dizaynı olsun oyunun hikayesinin ve anlatımının toplu bir paket halinde gayet gideri var. Toplanabilirler, günlükler ve belgeler de hikayeyi destekler nitelikte. Ayrıca göz alıcı grafikler ve ışıklandırmalar sayesinde Roma atmosferini de iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Çizgisel yapıya bir nebze olsun dinamizm katan bölüm tasarımları ise hafif mistik yöne kayan hikaye ve tema açısından gayet uygun. Sinematik sunumu destekliyor ve hikayeyi çevresel etmenler ile de anlatmayı başarıyor diyebilirim. Roma'nın her ne kadar savaş içerisinde olsa da renkli sokakları, sahilleri, ormanları, koyları, savaş alanları, mistik mağaraları, askeri üsler ve barbar kampları vesaire atmosferi kuvvetlendirmiş. Ayrıca hikayenin sonlarına doğru karşılaştığımız turnuva bölümü de oldukça keyifli olmuş.

Ryse: Son of Rome'un oynanışı için ise bu kadar olumlu olamayacağım. Çünkü, oynanış kendini çok fazla tekrar ediyor ve yapımın diğer kısımları ile karşılaştırıldığında oyunun en zayıf halkası diyebilirim. Aksiyon macera türündeki oyunumuz üçüncü şahıs bakış açısından oynanıyor ve yakın dövüş odaklı bir yapısı var. Yakın dövüş ilk 3 saat iyi hissettirse de sonrasında dediğim gibi aşırı tekrara düşüyor ve bayıyor. Kısıtlı olan karakter gelişimi, ''QTE'' sekansları, mancınık silahları ve mızrak gibi uzak menzilli silahlar da maalesef bu tekdüzeliği kıramıyor. Her şeye rağmen düşmanı sersemlettiğimizde yaptığımız bitirici hareketler ve kusursuz saldırılar sonucu açılan öfke modu oyundan sıkılmamı engelledi. Düşman çeşitliliği de bu uzunluktaki bir oyun için yeterli diyebilirim.

SONUÇ

Oyun tüm zamlara rağmen hala 18,5 ₺ ve kesinlikle bu fiyatı hak ediyor. Oynanış her ne kadar tekrara düşse de 6,5 saat uzunluğundaki bir oyun için ideal. Fazla vaktinizi almayan, kafanızı yormadan oynayabileceğiniz bir aksiyon oyunu arıyorsanız belli bir kalitenin üzerinde olan bu yapımı alıp bir denemenizi öneririm.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 23 January, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
147 people found this review helpful
9 people found this review funny
0.3 hrs on record
Rick and Morty'nin yaratıcısı Justin Roiland tarafından kaleme alınmış ve seslendirilmiş olan High On Life yurt dışında 60 dolar olmasına rağmen Türkiye'de şuan sanırım bir hata sonucu 92 liraya satılıyor. Vakit kaybetmeden alın derim çünkü, oyunun kafası tıpkı Rick and Morty gibi bambaşka.

EDIT: Beni tema ve hikaye olarak sarsa da oynanış olarak pek sarmadı...
Posted 13 December, 2022. Last edited 16 December, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
41 people found this review helpful
3 people found this review funny
0.6 hrs on record
APERTURE DESK JOB

Cave Johnson Aperture Science'ı kurmuştur ve başarmak istediği çılgın projelerinde eşek gibi çalışması için az maliyetli işçiler aramaktadır. Bu sırada imdadına turuncu bir masa başında önüne gelen ürünü sorgusuz sualsiz test edecek olan biz yetişiriz. İşimiz aslında çok basittir, şirket tarafından üretilen klozetleri dayanıklılık ve çalışabilirlik açısından test etmek ve paketlemeye göndermektir. Başımıza gözcü olarak getirilen Grady isimli ufak robot, görevimizin inceliklerini ve yapılması gerekenleri anlatır. İşimizi yaptığımız sırada arızalı bir klozet, mühimmat mermi götüren bir taşıma borusunu tahrip eder ve içerisine onlarca mermi dolar. Bu durumdan ilham alan Grady, klozet ve taretleri birleştirmeye ve bu dahiyane fikrini Cave Johnson'a sunmaya karar verir. Kendisi bağlı olduğu çekirdekten çıkamayacağı için de onun bize ihtiyacı vardır. İkili aylar süren çalışmaların ardından nihayet istedikleri ürünü yapabilir ve kurucunun odasına doğru yola koyulur...

Aperture Desk Job, aslında Steam Deck'i test etmek adına çıkarılmış bir teknoloji demosu fakat bu sizi yanıltmasın çünkü, öyle baştan savma bir iş değil. Her ne kadar kısa da sürse anlattığı bir hikayesi ve o çok sevdiğimiz Portal evrenine kattığı birtakım şeyler var. Öncelikle şunu söyleyeyim, oyunu eğer bilgisayarda oynayacaksınız bir kontrolcünüzün olması gerekir, aksi halde klavye desteklemiyor. Hikâye kısmında da bahsettiğim turuncu masa aslında bizim oyun alanımız. Belli tuşlara basarak ürünleri test ediyoruz, tuvalet ve taret karışımı makineyi ateşliyoruz. Yani anlayacağınız o masanın başından hiç ayrılmıyoruz. Oyunun arayüzü vesaire oldukça sade, alışması da bir hayli kolay ve zaten hikâye daha ana odakta diyebilirim. Sunum da gerçekten oldukça başarılı.

Portal evreni zaten komedi ile bilim kurguyu o kadar güzel harmanlıyor ki bu oyuna sadece o formüle uymak ve işini Valve kalitesinde yapmak kalıyor. Cave Johnson'u seslendiren J. K. Simmons'ın o tok sesi ve Wheatley'i andıran geveze robot Grady'nin diyalogları sizi geçmişe götürüyor ve tekrardan ana oyunları oynama isteği uyandırıyor. Ayrıca oyunun görselliği ve animasyon kalitesi de bu denli küçük çaplı bir yapım için oldukça üst düzey.

SONUÇ

Eğer Portal oyunlarına bir açlığınız varsa bu oyunu oynayın çünkü, daha da çok acıkacaksınız. 30 dakikalık bir oyun olmasına rağmen akılda kalıcı ve güldüren o kadar çok sahnesi var ki ''Hadi artık Valve çıkar artık şu üçüncü oyunu da oynayalım.'' dedirtiyor insana. Bu arada oyun ücretsiz, eğer kontrolcünüz varsa kesinlikle tavsiye ederim. Zaten Türkçe dil desteği de mevcut.

İNCELEME PUANI : 80 / 100
Posted 28 October, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
44 people found this review helpful
3 people found this review funny
0.2 hrs on record
SAMOROST

Oyun, ana karakterimiz olan Gnome ismindeki ufak bir yaratığın kendine ait küçük gezegeninde evreni gözetlemesi ile başlar. Teleskobu ile uzaklara daldığı esnada gezegenine çarpmak üzere olan başka bir gezegen görür ve telaşa kapılır. Elindeki tek varlığı olan küçük gezegenini korumak için uzay mekiğine atlar ve huzurlu yaşantısını tehdit eden bu garip gezegene doğru yolculuğa çıkar. Amacı, elbette ki bu gezegeni yörüngesinden çıkarmak ve evini kurtarmaktır...

Samorost orijinalde 2003 yılında çıkmış olan kısa mı kısa bir oyun. 2021 yılında oyunu elden geçirip tekrardan yayınlamışlar. Görsel iyileştirmelerin yanı sıra müzikler de yenilenmiş. Oyunun türü Point & Click yani, doğru noktaya doğru ekipman ile tıklayarak bulmacaları çözdüğümüz bir tür. Evet, bulmaca demişken oyunda çok basit de olsa birkaç bulmaca var ve eğlenceli de aslında. Hiç zorlanmıyorsunuz, aksine oyun elinizden bile tutuyor diyebilirim.

Oyunun oynanıştan ziyade en çarpıcı yanı elbette sanat tarzı. Fotorealistik görseller, çürümüş ağaç kökleri ve üzerinde oynamalar yapılarak eklenmiş fotoğraflar oyunu bir hayli çekici kılmış. Üzerinde bulunduğumuz gezegen sanki çürümüş tonla ağaç ve mantarın yosunlar aracılığıyla bir araya gelerek oluşturduğu canlı organizma gibi. Bakarken kendinizi yıllar öncesinde ölmüş bir ormanın içinde gibi hissediyorsunuz. Bu da oyunu muadillerinden ayıran en büyük özelliği.

SONUÇ

Yukarıda da bahsettiğim gibi oyun o kadar kısa ki 15 dakika gibi bir sürede bitiriliyor ki oyun zaten ücretsiz. Bulmacalar da oldukça kolay. Kısacası eğlencelik ve rahatlamalık bir oyun da diyebilirim. Türü pek sevmeseniz de çok da vaktinizi almayacağından dolayı bir denemenizi öneririm.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 27 October, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
367 people found this review helpful
6 people found this review funny
4
2
1
5.3 hrs on record
Tam 9 aydır oyunun yerelleştirme çalışmalarında dirsek çürüten Lockpick ekibine ve bu ekibe gereken finansmanı sağlayan ZA/UM'a siz Türk oyuncular adına teşekkürlerimi sunuyorum (NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!1!1!). İşin şakası bir yana gerçekten oyunun içeriği yapımcı firmaya 3 dolar bile kazandırmayan 61₺'lik fiyatını fazlasıyla karşılıyor. Adamlar her ne kadar Türkiye'den para kazanmasa da yaptıkları oylamaya sadık kalıp eninde sonunda Türkçe dil desteğini getirdiler. Text bazlı RPG oyunları seviyorsanız hiç düşünmeden alın derim.
Posted 24 October, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
39 people found this review helpful
3 people found this review funny
4.3 hrs on record
THE TURING TEST

Uzak bir gelecekte geçen oyunumuzda, Uluslararası Uzay Ajansı tarafından Jüpiter'in uydusu Europa'ya kazı amacı ile gönderilen bir ekibin üyesi olan Ava Turing'i canlandırıyoruz. Ava, kriyojenik (Soğutucu bir tüp içerisinde uzun süreli uyku yöntemi.) uykudan uyandırılmadan, ekibin diğer kalanı araştırma üssünü kurar ve diğer çalışmalara başlamak için aya seyahat planları yapar. Aradan geçen uzun bir süreden sonra projeyi takip eden T.O.M. adındaki bir yapay zekâ tarafından uyandırılan Ava, neler olduğunun farkına dahi varamaz. Bu yapay zekâ Ava'ya ekip arkadaşlarının tehlikede olduğunu ve onlara yardım etmek için derhal harekete geçmesi gerektiğini söyler. Bir fırlatma aracı ile Europa'ya iniş yapan Ava, ekip arkadaşlarının yapmış olduğu üssü görür ve içerisine girer. T.O.M. üssün dahili konfigürasyonunun değiştiğini görür, bu nedenle kompleksin içerisinde ilerlemek için Ava'ya ihtiyacı vardır. Elbette Ava'nın da neler olduğunu anlamak için T.O.M. adındaki bu yapay zekaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle birbirleri ile iletişim halinde bu tesisi keşfetmeye başlarlar...

Plot kısmından da anlaşılacağı üzere oyunun teması bilim kurgu. Açıkçası oyun bu temayı oldukça iyi işlemiş. Gerek sunumu olsun gerekse de oyunda geçen ikili diyaloglar olsun gayet yerinde. Stanley Kubrick'in 2001: A Space Odyssey filmindeki yapay zekâ ile insanın psikolojik savaşı ve hangi tarafın üstünlük çabasında galip geleceği konusu oldukça başarılı bir şekilde anlatılmış. Seslendirmesini bir hayli beğendiğim, T.O.M. adındaki yapay zekanın da bilime ve mantığa dair eleştirileri insanı düşündürmeyi başarıyor. Ayrıca oyun esnasında bulduğumuz ses kayıtları ve notlar da hikâyeyi çok güzel özetler nitelikte. Bunların yanı sıra oyunun ilerleyen kısımlarında yeni katılan karakterler de merak unsurunu belli bir düzeyde tutarken hikâyenin tek düzeliğini de kırıyor.

The Turing Test, birinci şahıs kamera açısına sahip bilim kurgu temalı bir bulmaca oyunu. Karakter kontrol ve animasyonları gayet iyi olan oyunumuzda belirli soketlere enerji topları fırlatabildiğimiz bir silahımız var. Bu silah belli başlı mekanizmaları etkinleştirerek bulmacaları çözmemize yarıyor. Oyunun temel mekanikleri bundan ibaret fakat bulmacalar bir hayli çeşitli. Enerji topları ile kapıları aktif etme, mıknatıslı mekanizmalar, köprü oluşturabilme, süre sınırlı bulmacalar, hareket sensörlü engeller, uzaktan kontrol edebildiğimiz drone ve robotlar gibi birçok bulmaca çeşidi oyunu hem zor hem de eğlenceli kılıyor. Bu bulmaca ögeleri oyun ilerledikçe kompleks bir hal aldığından dolayı da oyuncunun dikkatini sürekli kendi odağında tutmayı başarıyor. Ayrıca oyunda sınırlı da olsa çevre etkileşimi de mevcut.

Bunların yanı sıra oyunun bölüm tasarımları da hem temaya uygun şekilde fütüristik hem de kendine has. Europa'da bulunan terkedilmiş bir araştırma tesisinde insanlar tarafından zorunlu olarak bırakılmış yaşam alanlarını gördükçe yalnız kaldığınız ve size hiçbir insanın hiçbir şekilde ulaşamayacağı hissini gayet iyi veriyor. Ayrıca üzerinize yığınla atılan bulmaca sekanslarından sonra soluklanıp biraz da keşif yapabileceğiniz bölümler iyi düşünülmüş.

SONUÇ

Portal serisini ve evrenini seviyorsanız bu oyunu zaten çoktan görmüş ve deneyimlemişsinizdir fakat gözünüzden kaçtıysa kesinlikle öneririm. Oyunun bir müddet sonra zorlayan bulmacaları, bilim kurgunun en sevdiğim modeli olan insan ve yapay zekanın savaşını anlatan hikayesi ve gelecek teknolojisini sade bir biçimde resmeden bölüm tasarımları oldukça başarılı. Oyunun yurtdışı fiyatı 20 dolar olmasına rağmen ülkemizde hala 31 lira gibi oldukça ucuz bir fiyata satılıyor. Tabii indirim dönemlerinde 5-6 liralara kadar da düşebiliyor. Keşfederek oynarsanız da ortalama 6 saatte bitirebilirsiniz.

İNCELEME PUANI : 80 / 100
Posted 30 September, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
122 people found this review helpful
49 people found this review funny
1
3.3 hrs on record (0.2 hrs at review time)
Türkçe dil desteğinde bulunmadıklarından dolayı Ember Lab'e sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. (!)

Haa bir de tam 1 yıldır beta testine katkıda bulunduklarından ötürü Epic Games oyuncularına da ayıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu arada oyun o kadar ucuz ki, hesaplamalarıma göre 9 tane somun ekmek falan ediyor. Yemeklerinizi tam 9 öğün ekmeksiz yiyerek oyuna sahip olabilirsiniz...
Posted 27 September, 2022. Last edited 22 November, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
77 people found this review helpful
3 people found this review funny
9.9 hrs on record
SOMA

En yakın arkadaşı Ashley Hall ile araba yolcuğu yaparken onun ölümüne, kendisinde ise kalıcı beyin hasarı oluşmasına sebep olan kazayı kabuslarında gören Simon Jarrett, yataktan bir hışım ile uyanır. Beyin hasarından dolayı artık gerçeklik ile rüya arasındaki çizgiyi çoktan aşmıştır. Tedavisi çok da umutlu olmasa da devam eden Simon, doktoru David Munshi'nin de kesin sonuç gözüyle baktığı başka bir deneysel tedaviyi kabul etmek zorunda kalır. Doktorunun tedaviden önce ona içmesi gerektiğini söylediği ''Tracer Fluid'' isimli sıvıyı alır ve yola koyulur. David, ona tedavinin son derece güvenli olduğunu ve göz açıp kapayıncaya kadar biteceğini söyler. Doktoruna güvenen Simon, hiç düşünmeden kendini ona bırakır. Beyin taraması sırasında sürekli halüsinasyon görür ve aniden adını dahi bilmediği, sanki yıllardır terkedilmiş gibi duran garip bir tesiste uyanır. Oraya nasıl geldiği ve neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur fakat kendini tedaviden önceki halinden çok daha iyi hissediyordur. Hızlıca toparlanır ve neler olduğunu sorabileceği birilerini aramaya başlar fakat tek bir canlıya dair iz bulamaz. Biraz araştırma yaptıktan sonra uçsuz bucaksız bir okyanusun yüzlerce fersah altında bulunan ürkütücü bir tesiste olduğunun farkına varır. Çok geçmeden Catherine Chun adındaki bir kadınla telsiz bağlantısı kurar. Bu kadın, onu oradan çıkaracağını, sadece talimatlarını izlemesi gerektiğini söyler. Buradan kurtulmak için tek şansının bu olduğunu bilen Simon, telsizdeki kadın ne diyorsa onu yapmaya başlar...

Soma'nın arka plan hikayesi ve alt metni oldukça kuvvetli ki bunu merak uyandırıcı girişi olsun, ikili diyalogları olsun, etraftan bulduğumuz videolar, ses kayıtları ve raporlar olsun, aniden karşılaştığımız biyolojik robotlar ile etkileşimlerimiz olsun gayet iyi bir şekilde anlatıyor. Tabii bir yere kadar. Çünkü, oyunun asıl odaklandığı şey görsel anlatım. Görsel ögeler ile süslediği o muhteşem atmosferin ardında keşfedilmesi gereken tonla hikâye, çıkarılması gereken yüzlerce anlam mevcut. Bilim kurgunun ve insanın bu denli iç içe kullanıldığı kaliteli oyun sayısı bir hayli az. Soma, sunumu ve bu kadar karıştırılabilecek bir hikâyeyi oldukça sade bir şekilde aktaran olay örgüsü ile de sınıftan geçiyor. Bilinmeyene karşı olan korku ile mekanik ve teknolojiye karşı olan korku birleştirilerek öykünün ilgi çekiciliği arttırılmış. Hikâye hakkında daha fazla bir şey söylemem demek oynayacak olan oyuncuya haksızlık yapmam demek. O yüzden söyleyebileceğim tek şey, kendiniz oynayın ve görün olur.

Soma, birinci şahıs açısından oynadığımız atmosferik bir korku oyunu. Kapana kısıldığımız koskoca tesis yüzünden yalnızlık hissini oyuncuya vererek en başından gerilimi sağlayan oyunumuz asla ucuz korku ögelerini kullanmıyor. Bilim kurgunun sınırlarını gerçeklik dahilinde zorlayarak oyuncuyu hem düşündürten hem de korkutan nadir oyunlardan biri. Soma aslında bir yürüme simülasyonu. O yüzden içerisinde pek fazla bir oynanış mekaniği barındırmıyor. Korkuyu atmosfer ve saldıramadığımız, sadece kaçmak zorunda kaldığımız ürkütücü düşmanlar aracılığı ile veriyor. Bulmacaları ise son derece basit, kod bulup girmekten, şalteri kaldırıp kapıyı açmaktan, ''Omnitool'' adındaki neredeyse tesisin tüm sistemine ulaşabildiğimiz bir alet ile çeşitli zorlukları aşmaktan ve birkaç mini oyundan oluşuyor.

Bölüm tasarımları ise oyunun hem anlatıcılığını hem de atmosferini kuvvetli kılan yegâne öge. Eğer hikâyeyi tam anlamıyla deneyimlemek istiyorsanız etrafı keşfetmeniz ve her ayrıntıya dikkat etmeniz gerekiyor. Zaten oyun size bu keşif hissini fazlasıyla aşılıyor. Okyanusun dibine gömülmüş bu ürkütücü tesisi ve onun etrafında kurulmuş şehri bir bir keşfetmek korkutucu olmakla birlikte bir o kadar da merakınızı cezbediyor. Kısacası oyunun dünyası çok iyi.

SONUÇ

Günümüz atmosferik korku oyunlarının atası olan Penumbra ve Amnesia gibi oyunların da yapımcılığını üstlenen Frictional Games bu oyunda da çitayı bir üst seviyeye taşımış. Soma kesinlikle deneyimlenmesi gereken bir oyun. Elbette içerisinde çok çeşitli oynanış mekanikleri barındırmıyor fakat hikayesi ve atmosferi son derece kuvvetli. Zaten günümüzde oyun fiyatları git gide artıyor. O yüzden bu oyunu indirimde yakaladığınız gibi almanızı tavsiye ederim. Soma, keşfederek oynarsanız 10 saat sürebiliyor.

İNCELEME PUANI 85 / 100
Posted 10 August, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
32 people found this review helpful
4 people found this review funny
24.5 hrs on record
THIEF GOLD

Kendini bildi bileli evsiz ve kimsesiz olan Garrett, daha ufacık bir çocukken hayatını yan kesicilik ve getir götür işleri yaparak kazanıyordu. Bir gece, adını sonradan öğrendiği gizemli bir adam gördü. O, Artemus'tu. Artemus, tıpkı bir gölge gibi hareket ediyordu. Garrett, onda değerli bir şeyler olabileceğini düşünerek yan kesicilik yapmaya karar verdi ancak Artemus onu yakaladı. Açlıktan dolayı hırsızlık yaptığı her halinden belli olan Garrett'a ceza vermek yerine onun bu yan kesicilik yeteneğinden etkilenmiş gibi gözüken Artemus, ona yeni bir hayat teklif etti. Bu hayat, ''Keepers'' adı verilen gizli bir örgütte şehrin istikrarını koruma ve gözlemleme göreviydi. Başka bir seçeneği olmayan Garrett, işi kabul ederek bu gizemli adamın ardına düştü. Yıllar boyu süren eğitimin ardından Garrett nihayet hazırdı. İlk işi basitti. Şehrin hiyerarşik yapısında yüksek mertebede bulunan soylu insanlarla sıkı bağlantıları olan Lord Bafford adındaki adamdan bir biblo çalmaktı. Aldığı eğitimin boşa olmadığını kanıtlamak isteyen Garrett, gece çökünce Bafford'ın malikanesine doğru yola koyuldu...

Gizlilik denince ilk akla gelen oyunlardan biri olan Thief'in hikayesi ve anlatım tarzı gayet iyi diyebilirim. Döneminin imkanları dahilinde hazırlanmış ara sahneler de sunum kalitesini bir hayli arttırmış. Garret ile başlayan kişisel hikâye, olay örgüsünün akıcılığı ve sadeliği ile çok tutarlı bir şekilde toplumsal yöne doğru kayıyor. Elbette günümüzde ara sahneleri, hikâye anlatıcılığı ve sunum tarzı yavan gelebilir fakat 1998 yılı için eminim çok büyüleyiciydi. Hikâye hakkında çok bir bilgi vermeden diyebileceğim son şey ise final kısmının hikâyenin genel temposuna yakışmadığı ve çok da iyi bitmediği olabilir.

Thief, birinci şahıs açısından oynadığımız bir gizlilik oyunu. Gizlilik tanımının barındırdığı içerikleri döneminin imkanları dahilinde sonuna kadar kullanan bir oyun. Gölgelerde saklanıyoruz, düşmanlarımıza sinsice yaklaşıp öldürüyoruz ve uzaktan yay ile saldırıyoruz. Bu anlattıklarım şu an çok basit geldi değil mi? Çünkü, bu mekanikler artık her açık dünya oyununda var fakat dediğim gibi oyunun çıkış tarihi 1998 ve bu mekanikler o dönem için çok çok yeni şeyler. Elbette oyunun mekanikleri bunlarla sınırlı değil. Her ne kadar iyi olmasa da kılıç, sopa ve hançer ile yakın dövüşe de girebiliyoruz, bomba, gaz ve mayın gibi fırlatılabilir ekipmanlar kullanabiliyoruz, maymuncuk ile kapıları açabiliyoruz, çeşitli iksir ve yiyecekler ile can tazeleyebiliyoruz ve sınırlı da olsa yüksek yerlere tırmanabiliyoruz. Tüm bu anlattıklarım kulağa hoş geliyor fakat 5. saatin sonunda acayip tekrara düşüyor. Bir de oyun artık günümüz sistemlerinde çalışmıyor. Düşük çözünürlük, kullanışsız arayüz, ses sorunları ve oyun içi bazı hatalar oynanış zevkini baltalıyor. Bundan dolayı oyunun topluluğu TFix 1.27 [www.ttlg.com] adında bir düzeltme modu paylaşmış. Oyunu oynamadan önce bu moda bir bakmanızı öneririm.

Oyunun görev yapısı ise bölümler halinde ilerliyor. Bir görev bitince oyun ekranına dönüyoruz ve diğer görevi seçmek durumunda kalıyoruz. Kullanacağımız ekipmanları, görevin detaylarını ve opsiyonel olan yan unsurları seçerek görevin zorluğunu ayarlıyoruz. Bu görevler de genellikle gizlilik ve hırsızlık üzerine oluyor. Bölüm tasarımları da kaleler mağaralar, askeri üsler ve sokak araları gibi görev yapısını destekler şekilde fakat pek iç açıcı olmadığını söylemeliyim. Çünkü bir müddet sonra acayip tekrara düşüyor.

SONUÇ

Bu oyun klasikler arasında sayılıyor ve kesinlikle deneyim edilmesi gereken oyunlardan biri fakat günümüzde oynaması oldukça zor. Karakter kontrolleri çok hantal, oyun için arayüz çok kısıtlı ve anlaması zor. Ayrıca yapay zekâ da görevleri kilitleyecek kadar çok zorluk çıkarıyor. Yine de yukarıda da bahsettiğim TFix 1.27 [www.ttlg.com] isimli düzeltme modunu indirerek şansınızı deneyebilirsiniz. Oyun indirim dönemlerinde 2₺'ye kadar düşebiliyor ve sırf ana hikâyeden ilerlerseniz 24-25 saat kadar sürebiliyor.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 8 August, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
24 people found this review helpful
5 people found this review funny
6.0 hrs on record
DISTRUST : POLAR SURVIVAL

Distrust, izometrik bakış açısından oynanan bir hayatta kalma oyunu. Adından da anlaşılacağı üzere Kuzey Kutbu'nda helikopter kazası sonrası terkedilmiş araştırma tesisinde mahsur kalan bir grup kâşifi hayatta tutup oradan kurtarmaya çalışıyoruz. Oyunun türü ''Point & Click'' yani karakterlerimizi fare aracılığı ile yönetiyoruz. Oyunda klasik hayatta kalma oyunlarından da aşina olduğumuz karakterin açlığına, vücut ısısına ve mental sağlığına dikkat etmek, etrafı iyice araştırıp materyal toplamak ve envanterde bulunan malzemeleri en verimli şekilde kullanmak gibi hesaba katmamız gereken oynanış mekanikleri var. Oyunun açık dünyası birden fazla keşfedilebilir ufak bölgelerden oluşuyor. Bir bölgedeki görevleri yaparak diğer bölgeye geçmemiz ve karakterlerimizi olabildiğince hızlı kurtarmamız gerekiyor. Bu esnada araştırma tesisindeki anomali denilen farklı özelliklere sahip düşmanlar karakterlerimizi rahat bırakmıyor ve onların akıl sağlığı ile oynamaya çalışıyor. Oyuna ilk başladığımız gibi bitirmemiz neredeyse imkânsız. Olabildiğince ileri giderek daha fazla tecrübe elde edip bir sonraki oynanışta daha iyisini yapmaya dayalı bir oynanış mantığı var. Oyunda 10'a yakın karakter ve bu karakterlerin her birinin kendine has özellikleri var. Her yeni oyunda daha ileri gidip yeni karakterler açarak oynayış tarzımıza en uygun karakteri bulmamız gerekiyor ama bu durum oyunu oldukça sıkıcı bir hale getirmiş.

Oyunun görev yapısı keşfet ve hayatta kal mantığına dayalı. Bölüm tasarımları ise birbirinin aynısı tesis alanlarından oluşuyor ve bir noktadan sonra acayip tekrar ediyor. Distrust'ı diğer muadillerinden ayıran tek özelliği karakterlerin hastalanıp akıl sağlıklarını kaybetmeleri olabilir.Yaralanıp iş göremez olabiliyorlar, delirip akıllarını oynatabiliyorlar ve geçici körlüğe sahip olabiliyorlar. Bu durum oynanışa direkt etki ettiğinden dolayı farklı ve güzel bir eklenti olmuş fakat tüm oyunu kurtaracak kadar ilgi çekici değil. Ayrıca oyunda çevrimiçi co-op oynama özelliği ve Türkçe dil desteği de mevcut.

SONUÇ

Ben oyunu indirim döneminde görsel tarzını çok beğendiğimden ötürü ucuz bir fiyata satın almıştım fakat oynadığım süre içerisinde beni bir hayli sıktı. Zaten hayatta kalma oyunlarını bünyesinde bir hikâye barındırmıyorsa oynamayı pek tercih etmiyorum. Yine de türü seviyorsanız bakabilirsiniz fakat dediğim gibi başlarda her ne kadar ilgi çekici gelse de oyun bir müddet sonra acayip tekrara düşüyor. Ben oyunu bitirip inceleme yazmak adına 6 saat kadar dayanabildim.

İNCELEME PUANI : 40 / 100
Posted 7 August, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3  4 ... 14 >
Showing 11-20 of 133 entries