Recent reviews by Mert

2014 yılında ''Square Enix Montreal'' tarafından mobil platformlara çıkarılmış olan Hitman GO, ''Definitive Edition'' versiyonu ile Steam'e de gelmiş bulunmakta. Hitman GO, 7 bölümden oluşuyor ve teorikte basit gibi duran oyun yapısı (Santranç taşlarına benzer Ajan 47'yi dama oyunundaki gibi bir ileri bir geri yaparak düşmanları alt etmeye ve bölümü geçmeye çalışıyoruz.) içine girildiğinde karmaşık ve zorlayıcı bir hal alıyor.

Uzaktan bakıldığında Hitman GO mobil platform haricinde oynanamaz bir oyun gibi durmasına rağmen gayet akıcı ve rahat bir şekilde PC platformunda da oynanabilir. Oyunda hiçbir hikaye ya da text ile anlatım yok, sadece bölüm bölüm ilerleyen bir yapıya ve her bölümde yapılacaklar listesine (Briefcase bulma, tüm düşmanları öldürme ya da hepsini sağ bırakma, hızlı öldürme, bölümü belirli adım aralığında bitirme vs.) sahip.

7 bölümde - oyun mekaniklerinin imkanları dahilinde - her biri ayrı mekanikler ve seçenekler ile karşılaşıyoruz. Her bölüm kendi içinde 15'er bölümden ( Hitman: Blood Money ve Hitman 2: Silent Assassin'den ilham alınarak yapılmış bölümler kendi içinde 8'er bölüm.) oluşuyor.

Eğer Hitman'i seviyorsanız ve zeka gerektiren, zorlayıcı bir oyun arıyorsanız indirim dönemlerinde almanızı tavsiye ederim.

''Arco'' adında daha kendisinin prenses olduğunu dahi bilmeyen bir çocuk, meteorun içerisinde ''Deiland'' isimli bir gezegene düşer. Gezegende keşfe çıkmaya karar verir ve yıldızlarası devriye gezen ''Mûn'' ile karşılaşır. (Sonrası tipik hayatta kalma oyunu.)

''CHIBIG ve S.L.U.'' isimli geliştirici şirketlerin yapımını birlikte üstlendiği Deiland, gerek müzikleri gerek renkli artwork'leri ile oynanmaya değer bir yapım. Deiland, neredeyse tüm hayatta kalma oyunlarında rastladığımız temel mekanikleri ve ''Antoine de Saint-Exupéry'' tarafından yazılan ''Küçük Prens'' adlı masalı - ortalama bir hikaye ile - başarılı bir şekilde harmanlamış. Tarım, balıkçılık, madencilik, mutfak işleri, araç gereç yapma, laboratuvarda belirli iksirler oluşturma, eşya geliştirme vs. her türlü içerik mevcut oyunda. Küçük Prens'in ''B – 612'' adlı gezegeninden esinlenilmiş olan Deiland adlı gezegenimize belirli aralıklar ile birçok misafir geliyor ve onlardan görevler (Genellikle yardım istiyorlar ya da Arco'ya yeni araç gereç tarifi veriyorlar.) alıyoruz.

Kafa yormadan ve güzel müzikler ile hayatta kalma tarzı bir oyun arayanlar için ideal. (Ana hikaye 9 saat civarı, Ana hikaye + yan görevler ise 13-14 saat civarı sürüyor.)

L.A Noire, dönem filmi havası taşıyan güzel atmosferi ve müzikleri ile ilgimi çekmiş olan bir yapımdı (Malesef aksiyon, araç dinamikleri ve açık dünya kısmı tek düze kalmıştı).
Çıktığı yılda neredeyse hiçbir oyunda bulunmayan ''Motion Capture'' teknolojisi ile oluşturulmuş yüz animosyonları oyunun en iddialı yanıydı.

Oyunu 2 yıl önce (2018'de) indirip oynamıştım ve ilk 5. saatinde sürekli aynı şeyleri tekrar ettiğimizden dolayı sıkılmıştım. İnsanların bu oyunu neden oynadığını ve bitirmek için kendilerinde hangi motivasyonu bulduğunu merak ettiğimden dolayı tekrar (2020'de) indirdim. Oyunu açtığımda optimizasyon ve uzak çizim mesafesinin berbat olduğunu, ışıklandırma kalitesinin 2000'lerin başlarında çıkmış oyunlardan (Bir oyunda asla grafiklere ya da animasyonlara dikkat etmem fakat L.A Noire'nin grafiklerinde hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen ışıklandırma, uzak çizim mesafesi ve optimizasyonu berbattı.) dahi kötü olduğunu gördüm. Kararım oynamaya devam etme yönündeydi fakat ilk 20. dakikada oyundan attı ve bir daha giremedim. İnternette küçük bir araştırma yaptığımda ise neredeyse oyunu indiren herkesin bu tip hatalarla karşılaştığını gördüm. Zaten Rockstar Games çıkarmış olduğu eski oyunların sorunları ile pek fazla ilgilenmez (Grand Theft Auto IV hariç.)

Oyun, BlackGate Hapishanesi'nde çıkan bir isyan sonucu Batman'in oraya intikal etmesiyle başlar. Batman'in öğrendiğine göre; Black Mask (Roman Sionis) adındaki mafya lideri ve uyuşturucu baronu BlackGate Hapishanesi'ni abluka atlına almıştır. Kara Şövalye Batman'in Gotham Şehri sokaklarında suçluları dize getirme yeteneği Black Mask tarafından duyulur ve Batman'i öldürmek için para bağladığı katilleri (Bane,Deadshot,Killer Croc,Deathstroke,Copperhead,Firefly,Lady Shiva,Electrocutioner) harekete geçirir. Batman maskenin ardında kim olduğunu öğrenmek için ve alt etmesi gereken 8 düşmanı bozguna uğratmak için araştırmaya koyulur.


+ Hikaye ilk 2 oyuna göre çok daha dramatik. (Sinematik ögeler ve sunum tarzı ile dramatize daha da kuvvetlendirilmiş.)
+ Arkham Origins ara sahne ve prodüksyon kalitesi olarak oldukça başarılı. (Yan görevler de dahil olmak üzere her şey sinematik sunum ile süslenmiş.)
+ Dedektif modu çok daha işlevsel hale gelmiş. (Olay mahalinde gerçekleşmiş olan olaylar WayneTech teknolojisi sayesinde tekrardan canlandırılabiliyor.)
+ Gotham şehrinin gotik ve bir okadar da büyüleyici olan atmosferi başarılı bir şekilde aktarılmış.
+ Gotham'ın varoş tarafları (Batman Arkham City'de hapishane olan tarafları) bu oyunda eski hali ile karşımıza çıkıyor.
+ Boss savaşları oldukça başarılı ve kaliteli sinematikler ile süslenmiş. (Killer Croc, kıyasıya mücadele ettiğimiz ve kasların konuştuğu Deathstroke savaşı, nörotoksin adında zehir salgılayan Copperhead, gücümüzün yetmediği için zekamızla alt ettiğimiz Bane, FireFly)
+ Ana görevden tamamen bağımsız olan fakat bir hayli kaliteli olan ''Dava Dosyaları.'' (Gotham şehrinin farklı bölgelerinde işlenmiş olan cinayetlere dedektiflik yeteneğimiz sayesinde bir açıklık getiriyoruz ve suçluların peşine düşüyoruz.)
+ Karakter gelişim sistemi meydan okuma ve oynayış tarzımıza göre şekilleniyor. (Eğer farklı kategorilere ayrılmış - gizlilik, yakın dövüş vs. - meydan okumaları tamamlarsak belirli yetenekler açılıyor.)
+ Batman 9 azılı düşmana sahip (Belli bir panel üzerinden gözlemlenebilen düşman görevleri oldukça çeşitli.) ve tüm bu düşmanları alt etmek için her biri ile irtibata geçmek zorunda.
* Edward Nygma nam-ı diğer Riddler ve bulmacaları.
* Bird adında ve venom maddesi ticareti yapan düşman.
* Black Mask'in kimyasal zulaları.
* Başımıza konan ödüle talip olan Deadshot.
* Gotham'ın pisliklerden temizlenmesi için kötülün yapan Anarchy grubu ve onların küçük çocuk olan patronları.
* Alice diye gördüğü bir kızı kaçıran Mad Hatter. (Alice Harikalar Diyarı'na gidiyoruz ve bizi orada çok sağlam platform mekanikleri bekliyor.)
* Batman'e test uygulayan Lady Shiva.
* Penguin'in silah zulalarını patlatma.
* İsyan çıkarmış olan BlackGate mahkumları.
+ Açık dünyada bulunan 9 bölgenin her birine Batwing sayesinde (ara sahne ile) hızlı seyehat edebiliyoruz.
+ (SPOILER !!) Eğer Electrocutioner'i alt ederseniz ondan aldığınız elektrikli eldiven sayesinde Kombat sistemi monotonluktan kurtuluyor. (Belirli bir komboya ulaştığınız zaman elektrik eldivenler devreye giriyor ve Batman durdurulamaz bir hal alıyor.)
+ Arkham Origins'in açık dünyası Arkham City'e nazaran daha geniş ve ♥♥♥ olduğundan dolayı gezmesi oldukça eğlenceli. (Süzülme mekaniği daha kolaylaştırılmış ve konforlu hale getirilmiş.)
+ (SPOILER !!) Joker'in iç dünyasına daha yakından baktığımız ve dünyaya - Batman'e - hangi gözle baktığını öğrendiğimiz BlackGate bölümü oldukça zevkli ve merak uyandırıcı. (Batman: Killing Joke'dan oldukça etkilenilmiş.)
+ Batman Arkham Origins'i RockSteady'nin yapmamış olmasına rağmen o ana kadar çıkmış 2 batman oyununa (Arkham Asylum ve Arkham City) ışık tutan ve hiçbir açık bırakmayan yapısını takdir etmek gerek. (WB Games Montréal, Warner Bros. Interactive Entertainment, Splash Damage)


- Dövüş mekanikleri malesef City'e çok benziyor ve hiçbir gelişme gösterememiş.
- Riddler bulmacaları yaratıcılıktan bir hayli uzak.
- Birkaç açık dünya etkinliği dışında zaman kaybı.

Oyun, Batman’in Joker’i yakalayarak Arkham Asylum’a götürme sahnesiyle başlıyor. Batman Joker ile birlikte Gotham City'nin karanlık sokaklarını arşınlayarak Arkham Asylum ulaşır. Arkham Asylum ise denizin ortasında yer alan ''Alcatraz Hapishanesi'' benzeri ve Gotham şehrinin azılı suçlularının götürüldüğü bir akıl hastanesi - hapishane karışımı bir yerdir. Orada ise Bruce Wayne'in şehirdeki en büyük yoldaşlarından birisi olan Dedektif James Gordon Joker'in getirilmesini bekler. Batman Joker'i görevlilere teslim ettikten sonra ise içi rahat etmez ve ona hücresine kadar eşlik etmek istediğini belirtir. Arkham Asylum'un derinliklerine doğru gittikçe Batman görevliler tarafından daha ileri gidemeyeceği konusunda uyarılır ve oradan sonrasını Joker 2 gardiyan ile birlikte ilerler. Joker tökezler ve gardiyanlar onu kaldırmak için eğildiklerinde oracıkta ikisinide haklayıp kaçar. Joker'in dahiyane planı olan Arkham Asylum'u ele geçirme ve kendi ''Titan'' ordusunu yaratma girişiminin bir kısmı işe yaramıştır. Arkham Asylum'un kontrolünü ele alan Harley Quinn ile irtibata geçer ve Harley hapishanedeki tüm azılı suçluların tümünü serbest bırakır. Batman eli kolu bağlı bir şekilde olayları izlemekten başka hiçbir şey yapamaz. Joker Gordon'u ve Arkham Asylum'un müdürü olan Quincy Sharp'ı kaçırır. Batman, tüm olanların ardından Joker'in ne planladığını öğrenmek ve onu tekrar alt etmek üzere araştırmaya koyulur.


+ Batman: Arkham Asylum, 2009 yılında çıkmış olan bir oyun için oldukça yeterli grafiksel ayrıntının yanında şuanki oyunlarda dahi pek rastlanmayan karakter ve nesne fizikleri barındırıyor. (Kırılan duvar molozları hareket ettirilebiliyor, kağıtlar, dosyalar ve hücrelerdeki çarşaflar gerçekmişçesine hareket ettirilebiliyor, pelerine değen yaprak ve sis gerçeğe yakın şekilde tepki veriyor vs.)
+ Batman isminin neredeyse asırlık bir çizgi roman geçmişi olduğu için oyunun hikayesi ve oyun içerisindeki karakterlerin arka plan hikayeleri çok iyi kurgulanmış.
+ Mark Hamill Joker gibi seslendirmesi ve canlandırması çok zor bir karakteri ustalıkla seslendirmekle kalmamış ayrıyeten Scarecrow'u da iyi seslendirmiş.
+ Arkham Asylum'un her tarafına dağılmış ses kayıtları sayesinde hapishanedeki mahkumların geçmişlerini ve hangi amaca hizmet ettiklerini daha iyi öğreniyoruz. (Arkham Adası'nın geçmişi hakkında bilgi veren anıtlar da oldukça ilginç)
+ Oyun yapısı ve bölüm dizaynı gizliliğe olanak tanıyor.
+ Edward Nygma ''Riddler'' tarafından adanın her tarafına saklanmış olan ve birbirinden farklı bulmacaları uğraşıp bulması oldukça zevkli. (Bulmacalar hangi DC karakteri ile ilgiliyse onun biyografisi açılıyor ve okuması, karakterin geçmişini öğrenmesi gerçekten zevkli.) (Tüm bulmacaları çözünce çok güzel bir sürpriz sizi bekliyor.)
+ Arkham Adası'nın atmosferi oldukça kuvvetli ve hikayeye uygun bir şekilde kasvetli.
+ Oyun ilerledikçe birbirinden farklı özellik ve geliştirmeler açılıyor. Bu da tekdüzeliği ortadan kaldırıyor. (Hassas duvarları kırabildiğimiz patlayıcı jel, ağır nesneleri ve havalandırma kapakları kırdığımız ''Batclaw'', lazer ile korunan kapıları hackleyerek açtığımız
''Cryptographic Sequencer'', uçurum gibi geçilemez olan yerleri rahatlıkla geçebildiğimiz halat fırlatıcı vs.)
+ Düşmanların yapmış oldukları saldırılar sadece can barını düşürmekle kalmıyor aynı zamanda fiziksel yaralar da oluşturuyor. (Bruce'un pelerin ve kostümü parçalanıp yırtılıyor, yüzünde belirgin bir şekilde morluk ve kesikler oluyor vs.)
+ Dövüş mekanikleri Batman: Arkham Asylum'un en güçlü olduğunu yanı. (Düşmana her vurduğunuzu sonuna kadar hissediyorsunuz, rahatlıkla çok iyi kombolar çıkarabiliyorsunuz.)
+ Oyundaki platform özellikleri (Tırmanma, pelerin ile süzülme, kanca ile tırmanma vs.) keşif hissini arttırıyor.
+ Diğer açık dünya oyunlarına göre küçük olan yarı açık bir dünyaya sahip olmasına rağmen oldukça ayrıntılı olarak dizayn edilmiş.
+ (SPOILER !!) Killer Croc ile köşe kapmaca oynadığımız bölümde adeta oyunun atmosferi daha kasvetli bir hal alıyor ve gerilim artıyor.
+ Oyun ilerledikçe, baş düşmanımız ''Joker'' ve adamları geliştirdiğimiz her taktiğe karşı önlem alıyor ve bu da bizi başka taktikler yapmaya itiyor. (Düşmanlar bayılttığımızda alarm çalan bir tasma takıyor, üzerine çıkıp gizlice ilerlediğimiz yarasa heykellerine ısıya duyarlı patlayıcı yerleştiriyorlar, Joker adamlarını bir müddet sonra silahlandırıyor vs.)
+ Oyunun müzikleri temaya uygun.
+ Süper kahraman temasını mantığa yatmadığından ötürü her ne kadar sevmesemde, Rocksteady her şeyi olabilecek en mantıklı hali ile sunmuş.
+ Boss savaşları her ne kadar az olsa da bu uzunlukta bir oyun için yeterli. (Bane, Poison Ivy, Scarecrow, Killer Croc, Titan gazına maruz kalmış 2 güvenlik)
+ Küçük Bruce Wayne'in travmatik anılarına ve korkularına doğru yol aldığımız Scarecrow sahneleri oldukça başarılı bir şekilde kurgulanmış ve aktarılmış.


- Dövüşürken yaptığımız kombolar aniden saçma sapan bir şekilde kesiliyor.
- Karakter geliştirme ekranı çok kısıtlı.
- Bazı yerlerde FPS aniden düşüyor.

Far Cry 4, Amerika'da büyümüş ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir Kyratlı olan Ajay Ghale'nin annesinin son isteğini yerine getirmek üzere Kyrat'a - daha çocukken ayrıldığı evine- dönmesiyle başlar. Ajay'in annesi Ishwari Ghale ölmeden önce son dileği olarak küllerinin
''Lakshmana adındaki bir yere'' serpilmesini ister. Kyrat'a girdiğinde Ajay'in bindiği otobüs kraliyet ordusu tarafından saldırıya uğrar ve Pagan Min denen psikopat bir adam tarafından esir alınır. Pagan Kyrat'ın kralı (Diktatörü) ve kraliyet ordusunun lideridir. Pagan Ajay'e karşı her ne kadar sıcak davranmaya çalışsada dengesiz hareketleri Ajay'i korkutur ve ilk fırsatta kraliyet ordusuna karşı savaşan ''Golden Path'' adlı isyancı grubun yardımıyla Pagan'ın kalesinden kaçar. Ajay isyancı liderlerden biri olan Sabal'dan kendinin Himalaya Dağları'nda büyük bir kahraman olarak görülen Mohan Ghale'nin oğlu olduğunu ve ondan beklenilen şeyin aynı babası gibi Kyrat insanlarının özgürlüğü için savaşmak olduğunu öğrenir. Ajay sorgusuz sualsiz Golden Path safında yer alır ve Pagan'a karşı savaş verir.


+ Far Cry 4, atmosfer olarak bulunduğu bölgeyi (Himalaya Dağları) çok başarılı bir şekilde aktarmış.
+ Çevre detay ve seslendirmeleri çok iyi ve atmosferi destekliyor.
+ ''The Buzzer'' adı verilen mini helikopter Kyrat'ı keşfetmeye teşfik ediyor ve keşfi kolaylaştırıyor.
+ Oyunun atmosferine ve Asya bölgesine tam anlamıyla uyum sağlamış muhteşem Hint müzikleri.
+ Yan görev sunumlarına çok uğraşılmış ve hepsine ayrı ayrı hikaye yazılmış. (Yogi ve Reggie, Noore, Longius vs.)
+ Oyunun başlarında edindiğimiz tırmanma kancası, dikey keşif olanağını arttırmış ve adeta oyunun bir mekaniği halini almış.
+ Kyrat 3. oyundaki Rook Island'tan daha engebeli ve dağlık bir arazi olduğundan dolayı ''Wing Suit'' daha işlevsel bir hal almış.
+ Ana görevlerde Golden Path isyancı grubunun liderlerinden Sabal ya da Amita'yı seçme olanağı görevlerin ve hikayenin gidişatını etkiliyor.
+ 3. oyundaki karakolları ele geçirmenin birkaç yolu olmasına karşın 4. oyundaki Pagan'ın askerlerine ait karakolları ele geçirmek çok daha kompleks halde.
* Karakolun ortasına yem atarak yırtıcı hayvanlar ile elimizi sürmeden ele geçirme.
* Biriktirdiğimiz çağrı fişekleri ile Golden Path askerlerini çağırarak ele geçirme.
* Üzerine bindiğimiz ve son derece güçlü olan heybetli filler ile ele geçirme.
+ Longius için ''silah ve malzeme'' aramaya çıktığımız Kyrat'ın karlı dağları oyunun atmosferini tamamen değiştirmekle beraber görev esnasında nefes almamıza yarayan oksijen maskesinin tüplerini aramak gergin dakikalar yaşatıyor.
+ Uzak çizim mesafesi inanılmaz derece fazla olmasına rağmen oyun oldukça optimize bir şekilde çalışıyor.
+ Görevler her ne kadar tekdüze olsa da atmosfer değişikliliğini yaratmayı başarıyor. (Kyrat'ın karlı dağları, madenleri, yeşil vadileri, uyuşturucu fabrikaları, hapishaneleri, manastırları vs.)
+ Far Cry 4'teki açık dünya etkinlikleri 3. oyuna nazaran oldukça fazla.
* Karma seviyesi yükselterek özel ayrıcalıklar kazanmak.
* Karakolların yanı sıra düşman ana karakterlere sahip kaleleri ele geçirme.
*Thangka adı verilen parşömenleri toplayarak bambaşka dünyalara gittimiz Shangri-La.
* Pagan Min tarafından düzenlenen propaganda araç ve posterlerini yok etmek.
* Avlanma etkinlikleri, yarış meydan okumaları, rehine kurtarma, gizlilik kullanarak bomba imha etme, Pagan'ın konvoylarını yok etme, kargo aracı çalma, Goat isimli seri katilin dört bir tarafa saçtığı mektup ve maskeleri bulma, yardım malzemesi taşıyan araçları koruma, Mohan Ghale'nin günlüklerini bulma, Mani çarkı çevirme görevleri vs.
+ Oyunda bulunan Noore adlı karakterin düzenlediği arenada savaşmak oldukça eğlenceli.
(Arenada çarpıştıkça belirli silahlar ve lakaplar kazanıyoruz.)
+ Kyrat'ın dünyası ve vahşi ekosistem yaşadığını hissettiriyor.
* İnsanlar canlı müzik yapıp dans ediyor.
* Hayvanlar aleminde güçlü güçsüzü avlıyor ve aynı tür hayvanlar (Ayı, kaplan vs.) barınak ve yaşam mücadelesi veriyor.
* İsyancı grup ve Pagan Min'in adamları karakollar için savaş veriyor.
* Vahşi hayvanlar çiftliklere ve insanlara saldırıyor.
* İnsanlar manastırlarda ve mabetlerde ibadet ediyor.
+ Açık dünyada belirli yerlede bulunan Thangka adı verilen parşömenleri bulduğumuzda Ajay transa geçerek atalarından biri olan Kalinag'ın vücuduna bürünüyor ve efsanelerdeki şehir Shangri-La'ya gidiyor. (Shangri-La görev, görsellik ve atmosfer bakımından harika bir mekan.)
* 5 bölümden oluşuyor ve her bölümün ana odağını ayrı bir mekanik oluşturuyor.
* Normal oyunda bulunmayan evcil hayvanı (Sky Tiger) düşmanın üzerine salma mekaniği.
* Zamanı manipüle ederek daha fonksiyonel bir hal alan yay.
* Shangri-La sonundaki muazzam ''Boss'' savaşı.


- Pagan Min çok iyi yazılmasına rağmen pek kullanılamamış.
- Oyunda Shangri-La Boss savaşı hariç doğru düzgün bir boss savaşı yok.
- Ana görevlerin dizaynı yan görevler gibi.
- Malesef birçok mekanik 3. oyun ile aynı.

Far Cry 3, Bangkok'a paraşütle atlayış için gelmiş 7 kişilik (Grant Brody, Riley Brody, Grant'in sevgilisi Daisy Lee, Oliver Carswell, Keith Ramsay, Liza Snow ve canlandırdığımız karakter olan Jason Brody) bir arkadaş grubunun korsan istilasındaki ''Rook Adası''na düşmesiyle başlar. Grup, ''Vaas Montenegro'' adında uyuşturucu ticareti ve insan tacirliği yapan psikopat bir korsan reisi tarafından tutsak edilir. Vaas tutsakların ailelerinden fidye koparıp onları köle olarak satmayı planlamaktadır. Jason arkadaşlarının başka bir yerde tutsak edilmiş olduğunu ve yanında sadece abisi Grant'in kaldığını öğrenir. Grant ve Jason tutsak kampından kaçmayı başarırlar fakat Vaas Grant'i öldürür. Jason bir müddet kaçtıktan sonra nehire düşüp bayılır ve korsanların faaliyetlerinden zarar gören adanın yerli halkı Rakyatlardan biri olan Dennis tarafından kurtarılır. Dennis, onu savaşçı olarak tanımlar ve yeteneklerine erişmesi için ona Rakyat halkına özel dövmeler yapar. Jason, adanın tamamen Vaas'ın adamlarının kontrolünde olduğunu öğrenir ve Rakyat halkına yardım etmeye karar verir. Jason'ın cesaretine hayran kalan Rakyat kabilesi, bir yabancı olmasına rağmen onun kutsal tapınaklarına girmesine izin verir, ve kabilenin dişi lideri Citra onu kabileye dahil eder. Citra, Jason'dan ''Silver Dragon'' isimli kutsal bir bıçağı kendisine getirmesi durumunda ona yardım edeceğini söyler. Bir yandan arkadaşlarını kurtarmak için görevden göreve koşan Jason, diğer yandan Rakyat halkının isteklerini yerine getirmeye ve hakları olan adayı geri almalarına yardım etmeye çalışır.


+ İkinci oyundaki bunaltıcı atmosferin ve bayık renk tonunun aksine Far Cry 3'te daha renkli atmosfer ve daha canlı bir ekosistem var.
+ Hikaye metafiziksel ve mistik öğelerle süslenerek sunum kuvvetlendirilmiş.
+ İlk 2 oyundaki tekrar eden görev yapısı 3. oyunla beraber yerini bambaşka ve daha spesifik görevlere bırakmış.
+ Araçlardaki, silahlardaki ve çevredeki grafiksel ayrıntılar muazzam.
+ Baş düşman olan ve Michael Mando'nun hayat verdiği ''Vaas Montenegro'' gerek hareketleri gerek diyaloglarıyla (Did I ever tell you what the definition of insanity is? Insanity is doing the exact... same ♥♥♥♥♥♥♥ thing... over and over again expecting... ♥♥♥♥ to change...) muhteşem bir karakter olmuş.
+ Oyun ilerledikçe ve yeni özellikler kazandıkça Jason Brody sadece fiziksel olarak değil zihinsel olarak da gelişiyor ve adaya uyum sağlıyor. (Başlarda korkak davranırken oyunun ortalarına doğru ölüm makinesine dönüşüyor.)
+ İlk 2 oyunun aksine ''Stealth'' olarak ilerlemek daha konforlu ve daha ayrıntılı.
(Düşmanlar kamera yardımı ile işaretlenebiliyor, arkadan gizlice öldürülebiliyor, vahşi hayvanlar aracılığıyla öldürülebiliyor, silahlara susturucu takılabiliyor vs.)
+ Oyun müzikleri atmosfere uygun ve görev esnasında çalan müzikler göreve uyum sağlıyor.
+ Ana karakterle bir hikayesi ve geçmişi olduğunu hissettirmeyi başarıyor.
* Dr. Alec Earnhardt : İngiltere'de başarılı bir doktorluk kariyeri olan Earnhardt, Agnes adında 2 yaşındaki kızı 10. kattan düşerek hayatını kaybettiği için herşeyini bırakarak Rook Adası'na gelir ve burada uyuşturucu üretimine başlar.
* Vaas Montenegro : Rakyat kabilesinde kardeşi Citra ile büyüyen Vaas, uyuşturucu ve insan tacirliğini işine girer. Bundan dolayı Rakyat ile olan ilişkisini keser ve onlara düşman kesilir.
* Dennis Rogers : Amerikan rüyasına kapılıp Bangkok'tan ayrılan Dennis orada oto tamircilik yaparken ırkçılık ve aşağılamaya uğrar. Ergin bir yaşa geldiğinde ise tekrar evine ,Rakyat kabilesine, döner.
* Buck Hughes : Avustralya Savunma Kuvvetleri'nde asker olarak çalışan Buck sadist eğilimleri yüzünden görevden alınır ve paralı asker olarak çalışmaya başlar. Rook adalarını ve Hoyt Volker'ı keşfetmesinin ardından burada uyuşturucu ticaretine başlar.
* Citra Talugmai : Abisi Vaas ile birlikte Rakyat kabilesinde büyüyen Citra Vaas'ın gidişinden sonra kendini tanrıça ilan eder. Gücün vermiş olduğu his ile birlikte Rakyat'a hükmeder ve Vaas'ın ölümünü ister.
+ Akılda kalıcı ve kendine has ana görevler.
* Tomb Raider gibi ''Silver Dragon'' isimli bıçağın peşinden koştuğumuz görev dizisi.
* Skrillex - Make it Bun Dem şarkısı eşliğinde uyuşturucu tarlasını yaktığımız görev.
* Citra'nın vermiş olduğu iksir sayesinde kafayı bulup Rakyat canavarı ile karşılaştığımız görev.
* ''Quick Time Event'' olarak geçen Boss savaşları.
+ Etraftan topladığımız bitkiler ile yaptığımız şırıngalar oyunu daha taksiksel hale getiriyor.
(Düşmanların ve hayvanların yerini işaretleyen şırıngalar, sualtında nefes tutmaya yarayan şırınga, daha hızlı koşmaya yarayan şırınga vs.)
+ Açık dünya etkinlikleri çok çeşitli (Avcılık, poker, araba yarışları, bıçak atma yarışması, nişancılık mücadelesi, Rakyat eğitimleri vs.) ve toplanabilirler yeni ödüller (Özel üretim silahlar, yeni şırınga tarifleri, XP vs.) verdiği için boşuna toplamış gibi hissedilmiyor.
+ Yaklaşık 14 adet yan görev var. Hepsi birbirinden farklı ve akılda kalıcı.
* Hasta olduğu halde ilaçlarını almayıp bize bir sürü bitki toplatıp bir de üstüne neden topladığımızı soran manyak adam.
* Kızının uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden ve bizden yardım isteyen adam.
* Vaas'ın adamlarının ölü fotoğraflarını isteyen sapık adam.
* Ailesi korsanlar tarafından öldürülmüş bir adamın son dileğini yerine getirip intikamını almak.
+ ''Acaba şimdi ne yenilik sunacak ?'' demeye kalmadan oyun her zaman kendini yeniliyor.

EKSİLER :

- Oyun zaman zaman (özellikle yan görevlerde) sabit 30 FPS oluyor.
- ''Outpost'' ele geçirirken bazen saçma sapan yerleden farkedilebiliyoruz.
- Steam'de başarım yok malesef. (Uplay'de var)
- [SPOİLER !!!] Oyunun tanıtımları Vaas'ın üzerinden yapılmasına rağmen hatta kapak fotoğrafında Vaas olmasına rağmen malesef çok çabuk işini bitiriyoruz. (Son boss değil)

İNCELEME PUANI : 88 / 100

Far Cry 2, canlandırdığımız karakter olan Xianyong Bai'nin (oyunun başında dokuz farklı karakterden birini seçmemiz isteniyor, benim seçtiğim ''Xianyong Bai'') ''Jackal'' adında bir silah tacirini öldürmek için yemin etmesiyle ve Afrika'ya doğru yolculuk etmesiyle başlar. Jackal, ''UFLL ve APR'' adındaki Afrika'da otorite sahibi olan iki düşman terör örgütüne savaşmaları için silah satmaktadır. Xian motele gitmek için havaalanında bir taksi çevirir ve Pala'ya doğru yola çıkarlar. Yolda giderken bir sürü olaya şahit olur, taksici olayları anlatır, karakterimiz her zamanki gibi suskundur. Xian Pala'ya varmalarının ardından Pala yerleşkesinin o bölgenin merkezi ve ateşkes bölgesi olduğunu öğrenir. Ancak Xian sıtma hastalığına yakalanmıştır ve motelin yakınlarında baygınlık geçirir. Xian ayıldığında kendini bir motelin odasında uzanmış bir vaziyette bulur, az ilerisinde Jackal vardır. Jackal, Xian'ın eşyalarını kurcalarken bir günlük bulur, günlükte Xian'ın geliş amacının Jackal'ı öldürmek olduğu yazar, Jackal bu yazıyı görünce sinirlenir, karakterimiz berbat bir haldedir ve ayağa kalkamayacak kadar bitkindir. Jackal, Xian'a güç gösterisi yaparken bir patlama duyulur ve oradan ayrılır. Xian, bir silah kapar ve kendini savunmak üzere dışarı çıkar fakat sıtma nedeniyle fazla uzaklaşamaz.

Ayıldığında kendini bir hücre evinde bulur ve bir teğmen karşısındadır. Teğmen Xian'a çeşitli görevler verir.
Fakat Xian'ın asıl amacı UFLL ve APR terör örgütlerine ayrı ayrı çalışarak Jackal'ın izini bulmak ve onu öldürmektir.


+ Far Cry 2, muazzam Afrika atmosferine ve bu atmosfere uygun müziklere sahip.
+ Oyunda onlarca farklı silah var ve tüm silahlar farklı olduğunu hissettiriyor.
+ Karakter geliştirme ekranı sayesinde silahları, ekipmanları, sağlık çantalarını, bomba çantalarını, araçları geliştirme olanağı var. (Daha fazla mermi, sağlık çantası, bomba taşıma olanağı ve araçların dayanıklılığını arttırma vs.)
+ Oyun içerisinde edindiğimiz arkadaşlar bize yaralandığımızda, ana görevlerde ve ele geçirdiğimiz barınakları geliştirmede yardım ediyor.
+ Ana görevler tek seçimden ibaret değil. İster UFLL ve APR terör örgütlerine, ister arkadaşlarımıza yardım etme olanağı var.
(Arkadaşlarımızın isteğini yerine getirirsek ele geçirdiğimiz barınaklar gelişiyor ve daha güçlü hale geliyoruz.)
+ Düşman yapay zekası ilk oyundaki gibi çok iyi tasarlanmış. (Düşmanı yaraladığımızda yanında arkadaşı yoksa sürünerek kurtulmaya çalışıyor, siper alıyor ve kendini toparlamaya çalışıyor. Eğer yanında arkadaşı olursa hemen kaldırılıp savaş alanından uzaklaştırılıyor.)
+ Oyunda harita sistemi oldukça gerçekçi.
(Elimizde kâğıt harita bir tutup portatif GPS navigasyon sistemini kullanıyoruz.)
+ Jackal, alt metni çok iyi yazılmış ve diyalogları özenle hazırlanmış bir baş düşman.
+ Far Cry 2'nin detay seviyesi şuan çıkmış olan oyunlara dahi taş çıkarır.
* Oyunda silahların belli bir süre sonra tutukluk yapması ve kullanılamaz hale gelmesi. Her silahın kendine göre tutukluk yapma ve kırılma animasyonu var.
* Taşıtların hasarı gerçeğe yakın yapılmış, araç hasar aldığında aracı onarmazsak bir müddet sonra yanıyor ve patlıyor. Aracı onardıktan sonra ilk halinden daha randımansız çalışıyor.
* Karakterimiz aynı zamanda sıtmayla boğuşmaktadır. Sıtmanın etkisi görüldüğünde gerçek saate göre her 30-40 dakikada bir hap almamız gerek.
* Oyunda gece gündüz döngüsü bunun yanında ağaçların ve bitkilerin yenilenme özelliği bulunmaktadır.
* Yangın gerçekçi bir biçimde yayılıyor.
* Gerçekçi bitki fiziği. Kesilebilliyor, ateş edilen yerden kopuyor, araçlar ezilebiliyor vs.
* Araçlar çok fazla kullandığımızda tozlanıyor ve eskiyor.
* Cephaneliklere ateş ettiğimizde veya yandığında patlıyor ve etrafa hasar veriyor.


- Açık dünya malesef çok boş ve gereksiz büyük.
- Düşman karakol bölgelerini ele geçirdiğimizde tekrar ''Spawn'' oluyorlar.
- Yan ve ana görevler bir müddet sonra tekrar etmeye başlıyor.
- Açık dünya etkinlikleri tekrar ediyor.
- Karakterimizi kendimiz seçtiğimiz için ve konuşmadığı için çok ruhsuz hissettiriyor.
- NPC'den aldığımız görev her seferinde haritanın diğer bir ucunda oluyor ve onca yolu katetmek çok sıkıcı olabiliyor.
- Jackal hariç diğer ana karakterler çok ruhsuz hissettiriyor.

Far Cry, ''Jack Carver'' adındaki Güney Pasifik'teki tekne kiralama şirketinde çalışan bir adamın geçmişini unutmak için işinden ayrılması ile başlar. Jack Carver, işinden ayrıldıktan sonra ''Valerie Cortez'' adında bir bayan gazeteciyi Mikronezya'daki bilinmeyen bir adaya götürmesi için tutulur. Valerie adaya indiğinde, Jack'in teknesi bir roketle havaya uçurulur ve koskaca ormanda bir başına kalır. Üstelik Valerie'da ortalıktan kaybolmuştur. Jack bir yerleşke bulmak üzere yola koyulur fakat teknesini uçuran askerlerin kumandanı ''Col. Richard Crowe'' tarafından ortaya çıkmamış cesedinin bulunması için emir verildiğini öğrenir.

Jack bir müddet ilerledikten sonra ''Harlan Doyle'' adında gizemli bir adam ile irtibat kurar. Harlan'ın komutuyla adalar bölgesinde baştanbaşa dolanır. Valerie'ı araştırırken paralı askerlerle çarpışır, Japon uçak taşıyıcı gemisi bulur, paralı askerlerin haberleşme uydularına darbe indirir ve paralı asker cephane deposunu yok eder. Trigen'lere (bir çeşit mutant yaratıklar) rastlaması ve Doyle'dan alınan bilgiler doğrultusunda, Jack çok geçmeden buranın kalıtsal değişikliklerle ilgili deney adası olduğunu keşfeder ve bu adanın gizemini çözmek üzere yola koyulur.

(Öncelikle Far Cry'ın Türk kardeşlerin kurmuş olduğu Crytek'in oyunu olduğunu - bir iddiaya göre Far Cry'ın isim haklarını Ubisoft zor kullanarak Crytek'in elinden almış - ve milli gururlarımızdan biri olduğunu belirtmek isterim.)


+ Far Cry gerek grafik, gerek atmosfer bakımından zamanının (2004) ilerisinde bir yapım.
+ Düşman yapay zekası oldukça iyi ve oyunun zorluğu arttıkça daha da taktiksel bir hal alıyor.
(Etrafımızı çevrelemeye çalışıyorlar, birbirlerine komut veriyorlar, sürekli irtibat halindeler, fark edildiğimizde alarm durumuna geçiyorlar vs.)
+ Savaş mekanikleri çok oturaklı. (Düşmanlar ateş ettiğimiz yerlerine göre tepki veriyorlar, yaralandıklarında yardım istiyorlar ve her silah farklı bir kullanış biçimi olduğunu hissettiriyor.)
+ Grafikler 2004 yılına göre oldukça başarılı.
+ Müzikler B sınıfı aksiyon filmlerinden fırlamış gibi ve bu durum aksiyona ayrı bir hava katıyor.
+ Far Cry, ateş et geç tarzı FPS oyun mekaniklerinin aksine daha taktiksel bir oynanış sunuyor. (Düşmanların üzerine sis bombası atıp, görüş açılarını kısıtlayıp, termal kamera ile stratejik bir savaş imkanı sağlayabiliyorsunuz. Dürbün ile düşmanların yerini belirleyip ona göre taktik geliştirebiliyorsunuz vs.)
+ Araç kullanma mekanikleri çok keyifli ve her araç ağırlığını hissettiriyor.
+ Far Cry, oyuncuya serbest bir oynanış alanı sunuyor.


- İçi boş karakterler.
- Silah çeşitliliği çok az.
- Malesef görev çeşitliliği bomba ile patlat, sabote et ve kart ile kapıyı açtan ibaret.
- Seslendirmeler pek iyi değil.
- 540 ve üstü FPS almama rağmen bazı yerlerde 30'a kadar düşebiliyor.
- Hızlı kaydetme seçeneği yok ve oyun belirli noktalarda kaydediyor. (Eğer kaydetme noktasının biraz gerisinde ölürseniz 10-15 dakika aynı yerleri tekrar oynamak zorunda kalıyorsunuz.)

Dying Light, Crane isimli canlandırdığımız karakterin uçaktan ''Harran''a (Evet oyun Türkiye'de - İstanbul Urfa karışımı bir yerde - geçiyor) atlamak için hazırlanmasıyla başlıyor.
''G.R.E'' isimli bir sağlık örgütü bu sırada Crane'e ''Kadir Süleyman'' (RAIS) isimli birini bulmasını ve onun G.R.E'den çaldığı çok önemli bir dosyayı alması gerektiğini söyler. Crane paraşüt ile Harran'a atladığında buranın tamamen Rais'in kontrolü altında olduğunu ve adamlarının kendine doğru geldiğini fark eder. Rais'in adamları Crane'i soymak üzere gelirken Crane kendini savunmak için birini silahla öldürür fakat çıkan ses enfekte olmuş zombileri çeker. O sırada Rais'in adamları kaçar ve Crane kolundan ısırılır. Crane tam umudunu yitirmişken, Jade ve Amir adlı iki kişi gelip, onu kurtarır. Amir isimli sağ kalan, zombi sürüsünü zapt etmeye çalışırken orada ölür. Jade, Crane'i güvenli bir yere götürdükten sonra sağ kalanların yaşıyor olduğu ''Tower'' isimli sığınak ile irtibata geçer ve Crane bayılır. Crane uyandığında Harran'a iniş yapmasının üzerinden 2 gün geçmiştir ve kendini bir yatakta bulur. Uyandığında neler olduğunu anlamak üzere odadan çıkar ve bir sağ kalan ona patronla görüşmesi gerektiğini söyler. Crane patron ile görüşmek üzere ilerler. Patron yerine ''Rahim'' isimli bir çocuk ile görüşünce şaşırır. Rahim Crane'in dışarı çıktığında hayatta kalmanın zor olduğunu ve hayatta kalmak içinde daha çevik olması gerektiğini söyler. Crane'in G.R.E ile temasta kalması ve Rais'in kim olduğunu öğrenmesi gerektiğinden dolayı Rahim'in teklifini kabul eder. Küçük bir eğitimden sonra Crane Harran'ın çorak ve tamamen ölmüş topraklarına adım atar. Dying Light'ın hikayesi böyle başlar.

(Dying Light'ın çıkmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen hala güzel ve kaliteli DLC'ler ile destekleniyor olması oyun için bir artı.)


+ Dying Light, parkur ve hayatta kalma üzerine kurulu bir oyun. Şehir de tam bu mekanikler için uygun bir şekilde yapılmış.
+ Ana görevler çok güzel dizayn edilmiş ve yan görevler neredeyse ana görev kalitesinde oluşturulmuş.
+ Coop bir oyun olmasına rağmen hikaye, sinematikler ve grafikler belli bir kalitenin üzerinde.
+ Oyun içi müzikler ve menü müzikleri oldukça başarılı.
+ Açık dünya etkinlikleri ve yan etkinlikler üzerine düşünülerek yapılmış. (Meydan okuma ve sağ kalan kurtarma görevleri için bile ayrı ayrı yan hikayeler yazılmış.)
+ Dying Light'ın parkur mekanikleri, ''Mirror's Edge ve Assassin's Creed'' oyunlarından daha başarılı. Bu iki oyuna nazaran daha rahat ve kullanışlı bir parkur mekaniği barındırıyor.
+ Oyunun ''RPG'' tarafı 4 ayrı birime ayrılmış durumda (Afetzede, çeviklik, kuvvet ve efsane becerileri.) ve buda oyunda karakterin gelişmiş olduğunu hissini kuvvetlendiriyor.
+ Yakın dövüş mekaniklerinin iyi olmasının yanı sıra kullandığımız (Katana, beyzbol sopası, ingiliz anahtarı, çift elli balyoz, balta, tesisat borusu vs.) dövüş aletlerini oynanış biçimimize göre açık dünyada bulduğumuz ''Bluprint'' aracılığı ile geliştirmemiz
(Elektrik, ateş, zehir, kanama gibi özelliklerin eklenmesi) oyunda çeşitliliği arttırıyor.
+ ''Harran hapishanesi ve Bozak Horde'' (''Bozak Bow'' oyundaki dengeyi bizim lehimize çeviriyor.) gibi DLC'ler oyunda yenilik sağlıyor.
+ Bir güzergahta ilerlerken karşımıza aniden çıkan (Afetzedeyi enfekte olmuş zombilerin elinden kurtarma vs.) etkinlikler oyunda temponun daima hat safhada kalmasını sağlıyor.
+ Harran'ın geceleri oyundaki dengeyi tamamen değiştiriyor. Sadece geceleri avlanmak için çıkan ''Volatile'' isimli enfekteler Dying Light'ı bir anda korku oyunu yapıyor.
+ Oyunun ilk yarısı ''Varoşlar'' isimli derme çatma bir yerde geçiyor fakat ikinci yarısı bambaşka bir harita ve şehir ile karşımıza çıkıyor.
+ Oyunun devamı niteliğinde gelmiş olan ''The Following'' DLC'si tamamen bambaşka bir oyun deneyimi sunuyor.
[*İlk oyunun iki katı büyüklüğünde bir harita.]
[*Bir yere seyahat ederken kolaylık sağlayan Buggy ve bu taşıt için getirilmiş olan geliştirme sistemi.]
[*Gizemli ve mistik ögeler barındıran bir hikaye.]
[*İlk oyunda yapmış olduğumuz geliştirmeler The Following'te kaybolmadan devam ediyor.]
[*ilk oyundan da aşina olduğumuz Tolga ve Fatin gibi karakterler.]


- Oyunun çok güzel müzikleri olmasına rağmen malesef çok az.
- ''Nightmare'' zorlukta oynuyorken, Dying Light'ın ikinci yarısına gelene kadar (belli bir miktar gelişene kadar) gece oynaması imkansız.