34
Products
reviewed
406
Products
in account

Recent reviews by Don Quixote

< 1  2  3  4 >
Showing 1-10 of 34 entries
25 people found this review helpful
6.6 hrs on record (5.8 hrs at review time)
Merhaba, uzun zaman sonra tekrardan bir inceleme serisi yazmaya karar verdim. Bu serinin ilk oyunu ise şuanda da gördüğünüz üzere What Remains of Edith Finch.

Aslında What Remains of Edith Finch ile yıllar önce PintiPanda sayesinde tanışmıştım ancak yıllarca oyunu oynamak için bir fırsatım olmamıştı. Elime geçen ilk fırsatta, aceleyle oyunu bitirdim ve açıkçası sandığımdan daha çabuk bitti. Bu durumun biraz keyfimi kaçırdığını ve hikayenin sönük kalan tarafları olduğunu itiraf etmeliyim. Bunu itiraf etmeliyim çünkü ben çok çok daha iyi bir hikaye bekliyordum. Karakter hikayelerinin daha derin ve daha çarpıcı olmasını bekliyordum ancak hikayeler daha çok basit bir dille anlatılmış çocuk hikayelerine benziyordu. Aslında çocuk hikayeleri demekte yanlış bir tabir olabilir ancak içerisinde şiddet olmasına rağmen çok çok basitleştirilmiş gibiydiler. Ancak hikayelerin ve her karakterin kendine özgü bir anlatım tarzıyla gösterilmesi hoşuma gitti. Bunların dışında kesinlikle görsel tasarım ve atmosfer çok iyiydi, hatta o kadar iyiydi ki o karamsar ancak bir o kadarda huzurlu evin içinde dolaşmak için oyunu tekrar oynayacağım. Bunun dışında oyunda bulmacalar yapmayı ve bir şeyleri gizlemeyi çok seven aile üyelerinin olduğunu bize çokça söylese de oyunda kesinlikle bulmaca çözme veya gizlenmiş şeyleri bulabilme gibi bir seçeneğimiz yok. Adeta her yere gidebiliyoruz ve her şeyi elimizle koymuş gibi uzanıp alabiliyoruz.

Son olarak özetleyecek olursam, oyunu aslında hikayeyi deneyimlemek için aldığımı ancak aradığımı hikayede değilde atmosferinde bulduğumu belirtmeliyim. Eğer böyle şeyleri seviyorsanız ve 2-3 saatinizi ayırabiliyorsanız Finch ailesinin başına gelenlerin gizemini öğrenmek için böyle bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ben aldığım için pişman olmadım ancak bu tarz oyunları sevmiyorsanız ve acaba denesem mi diye düşünüyorsanız, büyük ihtimal aldığınıza pişman olacaksınız.

Muhtemelen kimse okumuyor ama okuyan birileri varsa okudukları için teşekkür ediyorum.. Zaten bunları yazmamın asıl sebebi bana keyifli gelmesi umarım birileri için faydalı bir yazı olur. (Artık oyun incelemesi nasıl faydalı olacaksa..)
Posted 9 August, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
3 people found this review helpful
22.9 hrs on record (1.9 hrs at review time)
Bu fiyat ile kesinlikle kaçırılmaması gereken bir oyun Forza Horizon ancak beni nedense içine çekemedi. Sanırım hevesimi game pass ile almış olmalıyım ki zerre kadar zevk almadım. Birincisi yeni aldığım kontrolcü ile çok daha iyi bir deneyim yaşayacağımı düşündüm ancak o iş öyle olmadı. Bilmiyorum normalde hiç kontrolcü kullanmayan biriyim belki de bu yüzden zevk alamadım. Onun haricinde oyun gayet hoş, tabi benim gibi hevesinizi almadıysanız. Oyunu game pass ile 35 saat oynamışım ve beni yeterince doyurmuş. Bunların dışında pek söyleyecek bir şey bulamıyorum çünkü benim iade etme sebebim oyun ile alakalı sorunlar değil. Sadece garip bir şekilde zevk alamamam, belki ileride indirime girerse tekrar alırım ve şans veririm.
Posted 10 March, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
20.1 hrs on record
Quantum Break kesinlikle beklentilerimi karşılayan bir oyun oldu. Özellikle hikaye işleyişi, konuların detaylıca anlatımı ve atmosferi benim gözümde fazlasıyla taktir topladı. Ancak her şeyde olduğunu gibi bu oyunda da kusurlar vardı tabi ki.

Hikayemiz yakın geçmişte yani 2016 da geçiyor, Paul Serene "insanların hayatını değiştireceğini" iddia ettiği bir proje için çocukluk arkadaşı olan Jack Joyce'dan (bizim karakterimiz) yardım istiyor. Jack Joyce 6 yıllık bir aradan sonra arkadaşının yanına gitmeye ve yardım etmeye karar veriyor ve hikayemiz başlıyor. Ancak Paul'un hangi konuda yardım istediğini bilmediği için aklı belirsizliklerle dolu bir şekilde yola çıkıyor. Paul'un Jack'i karşılamasının ardında Paul sabırsızlık içinde Promenade projesini anlatmaya başlıyor. Paul'un ekibinin bir zaman makinesi yaptığı sonucuna varana kadar projesinin ne olduğunu yavaş yavaş açıklıyor. Ardından yaşanan olaylardan sonra ise tam bir kaos ortamı hakim oluyor ve Jack Joyce'un bütün bu olanları düzeltmenin bir yolunu bulması gerekiyor.

Hikayede çok fazla detay olduğu için özellikle uyarmak istiyorum. Eğer sıkılmazsanız etraftaki her şeyi toplamaya özen gösterin. Böylelikle kafanızda soru işaretleri kalmasını önlemiş olursunuz. Oyunu kesinlikle yardıra yardıra bitirmeye çalışmayın, olayları anlamaya ve detaylara kafa yormaya çalışın ki oynadığınız oyunun bir anlamı olsun. Eğer oyunda kafası karışan olursa alt tarafa bir link bırakacağım. Oradan hikaye ve karakterler hakkında bilgi alabilirsiniz.

Grafikler, Atmosfer ve Bölüm Tasarımı
Aslında bu kısımda çok fazla anlatılacak bir şey yok. Fazlasıyla etkileyici grafikleri, yerine göre bize doğru atmosferi yaşatması ve ona katkı sağlayan müzikleri, gayet başarılı bölüm tasarımları oyunu oynarken oyunun dünyasına dahil olmamızı kolaylaştırıyor. Özellikle Remedy'in diğer oyunlarına atıfta bulunması örn"Alan Wake" oldukça hoş olmuş. Hikayenin daha anlaşılır ve arada kalan kısımlarını anlatan kısa filmlerde gayet yerli yerinde ve güzel olmuş. İşin özü remedy hem sağlam bir oyuncu kadrosu bulmuş hemde bu kadroyu olabildiğince düzgün kullanarak ortaya çok güzel bir iş çıkarmış.

Oynanış
Sanırım benim tek sıkıntım bu noktayla alakalı çünkü oyuna alışma sürecimi etkiledi. En kötüsü de çatışmalardaki o hissiyattı. Yani böyle oyuna nasıl böyle bir fizik motoru yaptılar aklım almıyor. Bazen ciddi derecede sinir bozucu bir hal alıyor ve silahla vurduğunuz kişi ölmemekte adeta diretiyor. Neyse ki biraz ilerleyen zamanlarda hikayeyi görme isteğimin de baskısıyla bu kötü duruma alıştım ve zamanla o rahatsızlık hissi neredeyse kalmadı diyebilirim. Size tavsiyem oyunu en zor ayarda oynamayın çünkü ciddi ciddi her düşmana bir şarjör boşaltmak gerekiyor. En iyisi orta ayarlar ve sürekli kafaya nişan almak.

Karakterler
Umarım ileride böyle işler yapan oyunlar çoğalır. Çünkü iş gerçek oyuncularla yapıldığı zaman örn "Detroit Become Human" gibi ve bu iş iyi yapıldığında ortaya çıkan yapım gerçekten olağanüstü olabiliyor. Özellikle motion capture teknolojisi oyuncuların yetenekleri ön plana çıkarttığından, gördüğümüz ve oynadığımız karakterlerin gerçek dünyada da var olması bana göre ayrıca keyif veren bir his bkz: Cyberpunk 2077 "Keanu Reeves".

Link - Dikkat Ağır Spoiler Tehlikesi
Quantum Break - Wiki[quantumbreak.fandom.com]

Son söz olarak, başta da belirttiğim üzere oyun gerçekten bazı kusurları olmasına rağmen "bana göre" olağanüstü keyifliydi. İndirimsiz fiyatıyla bile alınıp gönül rahatlığıyla oynanabilir.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Eğer bir yanlışımı görürseniz lütfen yorumlarda belirtin ki bende hatalarımı düzeltebileyim.
Posted 27 January, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
16.1 hrs on record
Hikayemiz Kuzey Kanada'da zengin bir sanayici olan W.Hamilton'un mülkerine karşı yapılan bir kaç olaydan sonra başlıyor. W.Hamilton yaşanan bu vandalizm vakalarını çözmesi için ünlü bir özel dedektif olan Carl Faubert'i arıyor. Olayları çözmek için Kuzey Kanada'ya giden Carl hiç beklenmedik olaylar ile karşılaşır ve beklenmedik bir kar fırtınası her şeyi daha da komplike bir hale getirir. Artık dedektifimiz Carl bölgedeki gizemleri çözmek ve kurtuluş mücadelesi vermek zorundadır.

Oyunu nedenini anlamadığım bir şekilde hem sevdim hem de sevemedim. Size oldukça garip gelebilir, biliyorum ama oyunu bir cümlede anlat deseniz sanırım en iyi özetleyebilecek cümle bu olur. Nedenine gelecek olursam.

Eminim Kona size de Firewatch'ı anımsatmıştır. Eminim çoğunuzda sırf Firewatch gibi güzel olabileceğini düşündüğü için almıştır veya almayı düşünüyordur, tıpkı benim gibi. Ancak oyunu bitirdikten sonra kendime şu soruyu sordum; Neden Firewatch? Cevabı ise oldukça basit "oynanış ve hikaye işleyişi".

Konuyu anlamanız için biraz daha açmam gerekirse, örneğin Firewatch'ı oynayanlarınız muhtemelen hatırlıyordur. Firewatch genelde size hikayenin gidişatına göre belli bir yön çizen ancak size bunu hissetirmeden sanki açık dünyada geziyormuşsunuz hissi veren bir yapımdı. Oyundaki çoğu şey oldukça sade ve basit tutulmuştu ve oynanış rahat ve ön plandaydı. Kona ise bizi olay sonrasında serbest bırakmayı tercih ediyor. Siz haritada istediğiniz yere istediğiniz zaman gidebiliyorsunuz. Bu başta güzel gibi dursa da bir dedektiflik oyununda hem kafa karışıklığı hem de oldukça yorucu olabilir. Bana göre bu oyunda yapılması gereken Firewatch gibi serbest bırakan ancak bizi bir yere yönlendiren bir görev yapısı. Diğer türlü görevlerin birbirine girdiğini ve karmaşık bir oyun çıkmış oluyor. Şu noktada bazılarınız; bu zaten dedektiflik oyunu tabi ki etraf karışık olacak çünkü onları çözüme kavuşturmamız isteniyor diyebilir. Katılıyorum ancak bunu doğru yapmadığınızda oyun çekilmez hale gelebiliyor ve ben dedektiflik yapmayı ilk başta sevsemde oyunun ilerleyen kısımlarında dedektiflikten ziyade eşya toplayan ve bunlarla bir şeyler yapmaya çalışan biri gibi hissettim kendimi.

Diğer bir sorun ise oyunun hayatta kalma oyunu olduğunu iddia etmesiydi. Kimse kusura bakmasın ama oraya üç bar koyup hayatta kalma katagorisine giremezsiniz. Sözde "hayatta kalma" oyununda hayatta kalma konusunda hiç ama hiç zorlanmadım, sadece soğuk havanın etkisini hissettim. Ta ki üstümüze bir mont alana kadar.

-Spoiler-
Vahşi yaşam ise hiç beklediğim gibi değildi. Özellikle son boss adeta bir rezaletti ve kesinlikle sizi kovalamak "yürüyerek" ve öldürmek dışında hiç bir işlevi yoktu ki siz istemediğiniz sürece kesinlikle yetişemezdi. Burada bir diğer bakış açısıyla baktığımda diyorum ki; acaba yapımcı sinematik bir son yapmak mı istedi de beceremedi? Çünkü oyun boyunca bu yaratıktan birçok yerde bahsedildi. Bu kadar olaydan sonra çok daha güzel bir şeyler beklerdim ancak benim için hayal kırıklığında başka bir şey olmadı.

Hikayesi ve atmosferi kesinlikle iyi olan bir yapım lakin hikayenin işleyişi ve olay örgüsü beni yeterince tatmin edemedi. Ancak şunu da belirtmeliyim oyunu sadece o oyun atmosferinde araba sürmek için bile tekrar alırdım. Tekrara binen müzikleri, gereksiz bazı eşyaları ve kafanızı karıştıran hikaye akışını saymazsak güzel bir yapım olmuş.

Başlangıçta ne kadar keyif aldıysam sonunu da o kadar keyifsiz geçirdiğim nadir oyunlardan biri oldu Kona. Yine de kişiden kişiye değişeceğinden dolayı oyunu indirimdeyken alıp denemenizi tavsiye ediyorum.

Bu kadar uzattığım ve yazım yanlışlarım için kusuruma bakmayın. Yazmayı sevdiğim için hatırladığım her kısmı olabildiğince açıklayıcı bir şekilde yazmaya çabalıyorum.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Posted 5 January, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
11 people found this review helpful
9.2 hrs on record
Başta söylemeliyim ki oyunu alırken hiç bir beklentim yoktu. Sadece Portal ı andırdığı ve gözüme hoş göründüğü için almıştım, aynı zamanda 4TL gibi uygun bir fiyatın olması oyunu almamdaki en büyük etkenlerden bir başkası oldu. Oyuna gelecek olursam, kısaca hikaye International Space Agency (ISA) da yaşanan bir takım olaylardan sonra başlıyor. Yapay zeka ona verilen emirler gereği kurtarma görevi için ISA mühendisi Ava Turing'i uyandırarak Jüpiter'in yörüngesinde bulunan Europa da kurulmuş üsse gönderir. Üste garip olaylar yaşandığını söyleyen ve bunu öğrenmek için bir insana ihtiyacı olduğunu belirten yapay zeka ile Turing Testini geçmeye çalışırız.

Turing testinin ne olduğunu eminim merak etmişsinizdir. Şöyle ki Turing testine göre makine(yapay zeka), gönüllü bir insan ile, sorgulayıcının(İnsan) görüş alanının dışında bir yere saklanır. Sorgulayıcı(İnsan) sadece soru sorarak hangisinin insan hangisinin makine(yapay zeka) olduğunu anlamaya çalışır. Bu testin en önemli kısmı ise şu; Sorgulayıcının(insan) sorduğu sorular ve aldığı cevaplar tamamen bir klavye sisteminde yazılarak veya ekranda gösterilerek verilir. Herhangi bir yüz ifadesi veya ses olmadan dizi halinde tekrarlanan testler sonucunda, tutarlı bir şekilde insanı saptayamadığı takdirde makina(yapay zeka) Turing testini geçmiş sayılır.

Buradan da anlaşıldığı üzere hikayemizdeki makina yani yapay zeka, sorgulayıcının Turing testini geçmek için bir insana ihtiyaç duyuyor.

Oynanış ve hikaye kısmına gelecek olursam, Portal ı oynamış herkesin çok rahat aşina olacağı bir ortam olduğunu söyleyebilirim. Oynanışı rahat ve bulmacalar genel olarak ortalama bir seviyede, yine de bazı yerlerdeki bulmacalar ciddi ciddi kafa patlatmanızı istiyor. Onun dışında hikaye ve gidişat gayet hoş ancak keşke bazı yerlerde farklı sonlara götüren ayrımlar olsaymış dedim kendi kendime. Oyunun atmosferi yerine göre müzikleriyle güzel bir şekilde bize hissettirilmiş, bunu destekleyen konuşmalarda olunca daha da güzel olmuş. Aynı zamanda oyun size "Chinese room" gibi öğrenebileceğiniz bir kaç bilgi sunuyor.

Chines Room nedir?
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ince_odas%C4%B1

https://www.youtube.com/watch?v=oTn6p9oAt9Q

Sonuç olarak özellikle indirimli fiyatıyla kesinlikle alınıp tecrübe edilmesi gereken bir oyun özellikle de Portal'ı sevenler için gayet güzel bir alternatif.
Posted 16 December, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
2.8 hrs on record
Journey'i PS platformunda gördüğümden beri hep oynamak istemiştim. Elimde PS2 olduğu için ve yeni PS alamayacağım için herkesin övdüğü Journey'i oynamam imkansızdı. Oyunu PC platformuna çıkardıkları güne kadar, Journey'i her gördüğümde içimden "ah be keşke şu güzelliği bende oynayabilseydim" diye geçirirdim. Sonunda oynamamın hayal olduğu bazı PS oyunları PC platformuna çıktı ve bende tabiri caizse üzerilerine çullandım. İlk fırsatta kaptığım oyunu hemen yükleyip oynamaya başladım, oyun kesinlikle beklediğimden kat ve kat daha güzeldi. İnsanın resmen oynadıkça oynayasını getiriyordu öyle ki atmosferini, müziklerini, çevredeki etkileşime geçilebilecek her şeyini iyice tecrübe etmeden diğer bölüme geçmek istemedim. Journey'i gözümde daha güzel yapan ise rastgele yanınıza bir oyuncu atmasıydı, bu durumun başlarda beni sinir edeceğini düşünsem de oyunun ortalarında yanıma gelen bir oyuncu sayesinde bu fikrim tamamen değişti. Tanımadığım biriyle dağlar tepeler aştık, tuzaklardan kurtulduk, bilmeceler çözdük, düşmanlardan kaçtık, yeri geldiğinde çok iyi bir şekilde organize olduk. Bu o kadar eğlenceli o kadar keyifliydi ki, hiç bir iletişimimiz olmamasına rağmen bu kadar güzel kimseyle anlaşmamıştım. Journey bana birçok anlamlı şey deneyim ettirdi. Bu deneyimi yaşamak içi herhangi bir dil bilmenize de gerek yok, sadece hisleriniz yeterli olacaktır.
Posted 17 October, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
5.8 hrs on record
Bu duyguyu size nasıl tarif etsem bilemiyorum. Kafamda bu oyunun mükemmelliğini açıklayacak en doğru kelimeleri seçmekte gerçekten zorlanıyorum. Sanki hiçbir kelime yeterli gelmeyecekmiş gibi hissediyorum. Şuana kadar pek çok oyun oynadım, kimisinde ağladım kimisinde sinirlendim, kimisinde mutluluktan delirdim. Ancak bazı nadir oyunlar var ki; "ABZU" "en iyi örneklerden biri" işte onlar hayatınıza girdiğinde sanki büyük bir boşluğu dolduruyormuş gibi, o şey sanki sizin için yapılmış ve orada sizin onu keşfetmenizi bekliyor gibi. Bu oyun benim için adeta yeni bir dünyayı keşfetmek gibiydi. Her detayını gerçekten yaşadım ve ruhumun derinliklerinde hissettim. Bu kesinlikle sadece bir oyun değil, çok daha fazlası.
Posted 16 September, 2020. Last edited 28 October, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
15 people found this review helpful
61.0 hrs on record (60.9 hrs at review time)
Oynadığım oyunların arasında bana vampir olma imkanı veren tek oyun "The Elder Scrolls V: Skyrim" olmuştur. Aslında o zamanlar kafamda başka bir oyun daha vardı; "Vampire: The Masquerade – Bloodlines" sürekli gözüme çarpıyordu ve güzel bir alternatif gibiydi. Ancak ben grafiksel olarak daha güzel bir şeyler arıyordum ki Vampyr çıkageldi ve vampir olma açlığımı tam olmasa da büyük oranda giderdi. İncelememin karışık olmasını istemediğim için ve uzatacağım için bölüm bölüm yazıyorum ki rahatça istediğiniz kısmı atlayarak okuyabilin.

Hikayemiz 1920'li yıllarda İspanyol Gribinin adeta kırıp geçirdiği Viktorya İngilteresi'nde geçiyor. Oldukça yetenekli bir cerrah ve araştırmacı olan karakterimiz Jonathan Reid, 1.Dünya Savaşında kan nakli ve organ nakli ile ilgili teorilerini test etmek için askeri doktor olarak görev yapmaktadır. Büyük savaş bittiğinde Dr.Reid Londra'daki evine gönderilir, ailesiyle bir araya gelmeyi dört gözle bekleyen Dr.Reid hiç beklemediği bir anda saldırıya uğrar ve bilincini kaybeder. Korkunç bir susuzlukla lanetlenmiş olarak uyanan Dr.Reid yeni hayatının en korkunç sınavıyla yüzleşir ve başarısız olur. Bunun sonucunda kendi isteği dışında gerçekleşen bu durumun sorumlusundan intikam almak için ve Londra'daki salgının sebebini bulmak için araştırmalara başlar.

Hikaye
-Hikayenin akışı ve işleyişinin beni gayet tatmin ettiğini düşünüyorum. Özelliklede kararlarımızın hikayenin gidişatını etkilemesi ve yaptıklarımızın iyi veya kötü olarak bize geri dönüşü olması oldukça güzeldi. Aynı zamanda yapacağımız her hareketin sonuçlarını düşündürmeye itmesi körü körüne oyunu oynamamızı engelliyordu. Ayrıca bu durum oyuna tarif edemeyeceğim bir gerçeklik katıyordu. Sanki her öldürdüğümüz karakteri gerçekten öldürmüş ve her kurtardığımız karateri de gerçekten kurtarmış gibi hissettiriyordu. Bu duyguyu yaşamamızdaki en büyük etkenlerden biri de her bir karakterin kendine has hikayesinin olmasıydı.

Dünya
-Oyunun dünyası ise bence oldukça iyiydi. Bazı iç mekanlar birbirleriyle benzerlik göstersede özellikle bazı iç ve dış mekan tasarımları harikulade yapılmıştı. Atmosfer ise tam manasıyla o dönemi ve salgın hastalığın etkilerini hissettirecek derecedeydi. Tabi vampir olarak sadece geceleri dışarı çıkmamız bu karamsar havayı daha çok desteklediğinden dolayı beni fazlasıyla tatmin ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Grafikler
-Vampyr'i seçmemdeki en önemli nedenlerden biri de Dishonored'a benzeyen grafikleriydi. Ben oyunlarda pastel renklerini daha çok sevdiğim için Vampyr'nin grafikleride beni fazlasıyla etkiledi. Ancak şu noktada oyunda bazı yerlerde ciddi optimize sıkıntıları olduğunu söylemem gerekiyor. Belli yerlerde akıcı oynarken belli yerlerde yarı yarıya FPS kaybı yaşayabiliyorsunuz. Onun haricinde gözüme batan grafiksel bozulmalar ve hatalarla hiç karşılaşmadım.

OYNANIŞ

1.Dövüş mekanikleri kesinlikle kusurluydu ve zordu. İlk başlarda dövüş sistemi keyifli gelsede zamanla keyif vermekten çıkıp keyifsiz bir hal alıyordu. Hatta çoğu zaman görünmez olarak düşmanların yanında geçmeyi tercih ediyordum. Bunların haricinde kamera açıları iyi olsada kontrolü pek rahat değildi ve bu durum dövüş esnasında ayrıca bir rahatsızlık veriyordu.

2.Yapay zeka kimi zaman oldukça iyi kimi zaman ise oldukça vasat bir hal alıyordu. Ancak genel olarak düşman oldukça mantıklı hamleler yapıyor ve sizinle korkmadan agresif bir şekilde dövüşüyor. Düşmanlara görünmeden yanlarından geçme sebeplerimden biride buydu. Çünkü dövüş esnasındaki ufak yanlışlar sizi ölüme götürmeye yetiyordu.

3.Yeteneklerimiz ve yetenek puanı sistemi yeterince iyiydi. Ancak bana göre ufak tefek sıkıntılar vardı, bu sıkıntıların ana sebebi puanların ya görevlerden ya da kanını emdiğimiz insanlardan gelmesiydi. Onun haricindeki öldürdüğümüz insan veya yaratıklardan çok az kan puanı geliyordu. Durum böyle olunca ve görevlerden gelen kan puanları sizi yeterince güçlü bir vampir yapmadığından oyun sizi birilerinin kanını içmeye zorluyordu. Bu hiç kimseye zarar vermek istemeyen oyuncular için sıkıntı olabilir.

4.İşte en sevdiğim kısım, hasta insanları iyileştirmek! Oyunda belli formülleri bularak ilaçlar üretebilir ve şehirdeki hasta olmuş insanları ölümden kurtarabilir ve hastalığın yayılmasını önleyebilirsiniz. Eğer durumu kontrol altında tutmazsanız bölgeler salgından dolayı daha tehlikeli yerler haline gelir, eğer insanları kontrol edip sağlıklı ve iyi tutarsanız bölgelerde tam tersi bir şekilde daha güvenli hale gelir.

5.Craft sistemi çok detaylı olmasada basit ve yeterli seviyede olması sanırım her oyuncuyu tatmin eder. Craft masasında silahlarınızı geliştirebilir, ilaçlar yapabilir, kendinize güç verecek iğneler üretebilir, envanterinizdeki itemları parçalayarak hammaddelerini kullanabilir, istersenizde ticaret yaparak satabilirsiniz. Burada ticaret kısmına bir parantez açarak aslında gereksiz ve hiç kullanmadığım bir yer olduğunu söylemek istiyorum.

Son Söz
Son olarak müziklerin sizi oldukça havaya soktuğunu ve yeri geldiğinde dibine kadar gerdiğini söylemem gerek. Genel olarak ciddi optimize sıkıntısını göz önünde bulundurduğumuzda bile kesinlikle verdiğiniz paranın hakkını vererek size vampir olma hissini kesinlikle yaşatacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Posted 13 July, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
535 people found this review helpful
51 people found this review funny
360.0 hrs on record (162.2 hrs at review time)
Early Access Review
Oyun tam çıkış yaptığında güncellenecektir.

Yıllarca bekledik, yüzlerce blog okuduk, her E3 de gözümüz Mount&Blade Bannerlord aradı ancak bir türlü gelmedi ya da gelemedi. Yaklaşık 8 senenin ardından oyunun bitirildiğini düşünerek bir oh çektik ve çıkış tarihi aldık. Ancak oyun hiç beklendiği gibi değildi ve çoğu önemli özelliğinden yoksun bir şekilde piyasaya sürüldü. Bu durumada 8 senedir her şeye eyvallah dediğimiz gibi eyvallah dedik ve parasını vererek aldık. Peki oyundan kaç kişi tam manasıyla tatmin oldu? Bize bloglarda detaylıca anlatılan o özelliklerin çoğu neredeydi? Ya da bunca saçmalığın sebebi neydi? Bunları şimdilik kimse detaylı olarak cevaplayamaz. Ancak ben bu durumdan çok rahatsızım ama yapımcıları da anlayabiliyorum. Benim 150+ saatlik oyun deneyimim sonunda kişisel düşüncelerime gelecek olursak oyun güzeldi "ancak" bu yapabilecekleri oyunun bir demosu gibi olmuştu. Oyun müthiş bir potansiyele sahip (ki bunu zamanla mod yapımcıları açığa çıkaracak) ancak yapımcı firma bu potansiyeli o kadar boşa harcamış ki size bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ben özellikle sandbox oyunlarında aşırı detaya takılan biriyim ne kadar çok şey yapabiliyorsam o kadar keyif alırım. Ancak bu oyunda o kadar çok şey eksik ki sayfalarca yazsam az kalır ama başlıklar halinde yazarak bir kısmını anlatabilirim.

Bana göre dört ana başlık var;

-Birinci en önemli eksik "diplomasi"; Ben 150+ saatlik oyunda diplomasiyi neredeyse hiç hissedemedim. Yani savaşmak yerine konuşarak çözme gibi şeyler vardı ancak çok yetersizdi. Mesela müttefik olayını hiç görmedim ayrıca iç siyaset olayı da tam manasıyla olmamış gibiydi.Ancak zamanla bazı özellikleri geliştireceklerini düşünüyorum.

-İkinci en önemli eksik "yapay zeka"; Oyunda belli başlı çizgileri kesinlikle bozmayan bir yapay zeka var. Bir süre sonra bu çizgilerin dışına çıkamayan yapay zeka sizin gözünüzde bir hiçe dönüşüyor. Her girdiğiniz savaşı her girdiğiniz 1v1 mücadeleyi rahatlıkla almaya başlıyorsunuz ve bir süre sonra bu tekrara biniyor. Ancak şu noktada belirtmeliyim ki Warband da tek başınıza aldığınız çapulcuları veya at üzerinde 40 50 kişilik orduları yendiğiniz o yapay zekada yok oyunda. Kesinlikle kalabalığa girerseniz ağzınıza sıçıyorlar 1v2 de bile zorlanıyorsunuz. Tabi bu hangi zorlukta ve hile kullanıp kullanmadığınıza göre değişir. Genel olarak bakacak olursak yapay zeka özellikle büyük muharebelerde sürekli aynı taktikleri yapıyor ve buna alışmış olan oyuncu belli bir dizilimle düşman 2 3 katı olsa bile yenebiliyor. Kale ve şehir savaşlarında ise en çok gözüme çarpan şey koç başıyla kapıları kırıp içeri girdiğinizde sizi kalkan duvarı yaparak donmuş bir şekilde bekleyen ve hiç karşılık vermeyen düşman görmemdi. Ayrıca okçuların düşmanı değilde önündeki tahta siperi vurması da gözüme çarpan sorunlar arasındaydı. Bu sorunlar en çok göze çarpanlar daha küçük ama göze fazla çarpmayan o kadar çok hata var ki anlatamam.

-Üçüncü en kritik eksik ise "optimizasyon"; Bakın arkadaşlar her şeyi anlarım her şeyi görmezden gelirim ama optimizasyon göz ardı edilebilecek bir eksik değil. Optimizasyonu eksik bir oyun, üzerinde durulmamış üzerinde yeterince çalışılmamış bir oyundur benim gözümde ve her yapımcı için en kritik hatalardan biridir. Çünkü en güçlü sistemler bile oyunu kaldıramaz ve bu durumda oyun oynanmaz bir hal alır. Şuana kadar birazını çözmüş olsalar da kısa bir zamanda çözüleceğini sanmıyorum.

-Dördüncü sinir bozucu bir eksik "Birlik güçleri"; Bazı birlikler diğerlerine oranla çok daha güçlü örneğin 100 tane elit atlı okçu birliğiniz olduğunu düşünürsek çoğu zaman karşınızda kim olursa olsun içinden rahatlıkla geçebiliyorsunuz. Oyundaki bazı birliklerin zayıf noktaları olsa da elit birliklerin bazılarının neredeyse hiç zayıf noktası yok.Bu durumu kötüleştiren bir diğer durum ise lordların elit askerler yapamıyor olması. Oyunun ilk başlarında güçlü birlikleri olan lordlar bir iki defa yendiğinizde köylülerle dolaşmaya başlıyor ve durum böyle olunca da düşman aşırı işlevsizi, zırhsız, silahsız oluyor bu da oyun zevkini baltalıyor.

Aşırı can sıkan diğer eksikleri kısa kısa yazacak olursam;

-Lordlar' ın bir kere savaş kaybettikten sonra karşına düzgün sağlam bir orduyla çıkamaması
-Düzgünce açıklanmamış görevler ve buglar
-Krallıkların kolay yıkılması
-Evlilik ve çocuk olayları (Pazardan mal seçip alır gibi eş almak - Ne zaman olup bittiğini bilmediğimiz bir sex ile bir anda çocuk olması)
-Şehirlerin bahsedildiği kadar yaşıyor olmaması
-Haydut sığınaklarına bütün ordu değilde random 7-8 adamla dalmak
-Şehir içindeki çetelerle savaşırken yaklaşık 500 600 kişilik garnizonumuzu değilde sadece yoldaşlarımızı kullanmak (Şehrin lordu biziz bu arada)
-Şehirdeki veya köydeki insanların bizi tanımayıp sen kimsin aq demesi ve bize bir yabancı gibi muamele etmesi (Yine köyün ve şehrin lordu olmamıza rağmen)

İyi taraflarına geçecek olursam;

-İlk olarak "atmosfer"; Oyundaki en büyük değişiklik ne diye soracak olursanız kuşkusuz grafikler derdim. Yapımcı gerçekten bu konuda Warband ın üzerine koyarak iyi bir iş çıkarmış. Özellikle kuşatmalar çok güzel ve size gerçekten o savaş hissini vermeyi başarıyor (tabi kasmadan oynayabilirseniz). Ancak bir konuya değinmeden geçemeyeceğim haritalar konusunda pek tatmin olmuş değilim, nedeni ise savaşları genelde aynı tasarımlara sahip kalelerde, şehirlerde ve arazilerde yapmış olmamdı. Bilmiyorum belki genelde imparatorluk topraklarında dolaştığım için bana aynı gelmiş olabilir. Neyse ki atmosfer çok güzeldi de fazla kafaya takmadan oynayabildim.

-İkincisi "müzikler"; Yine burada da çok abartmadan çok hoş ve yerinde müzikler seçildiğini söylemek istiyorum ama daha iyi olabilirdi demeden de geçemiyorum.

-Üçüncüsü "Yoldaşlar"; Size şöyle diyeyim oyunu 150 saat oynadıysam 20-30 saatini falan yoldaşlara ayırdım. Onları tek tek özelliklerine bakarak ve hikayelerini dinleyerek birliğimin bir parçası yapmak, sonra onları güzel güzel zırhlarını giydirerek kimisini lord, kimisini savaşçı, kimisini kervancı, kimisini şehirlerime yönetici yapmak beni oldukça tatmin etti. Ancak yine detaycı biri olarak keşke başka konularda da kullanma şansımız olsaydı demeden geçemiyorum (örn. casusluk, suikast, sabotaj, diplomasi vb).

-Dördüncüsü "Fizik Motoru"; Yapımcı Bannerlord ile bu konuda bir üst seviyeye adımını atmış ama 8 yıl aradan sonra daha iyisi olabilirmiydi? Elbette bu tartışılır ancak tatmin edici seviyedeydi ve beni memnun etti.

-Beşinci ve en iyi tarafı "Mod"; Size sadece şu kadar diyorum, öyle modlar yapılacak ki çoğu AAA oyundan daha iyi olacak.

Son söz olarak bir kaç şey daha söylemek istiyorum. Kim ne derse desin benim gözümde bu oyun verilen sözlerin yerine getirilmediğinin bir kanıtı. Ancak bu oyunu diğer oyunlardan ayıran özelliklerin bu oyunun yapımını zorlaştırdığıda bir gerçek ve ben bunu anlayışla karşılıyorum. Ne kadar sorunlu olarak çıkmış olsa da Mount&Blade in bizde yeri çok başkadır bana Warband da yaşattırdığı hisleri bu oyunda da fazlasıyla yaşattı. Ancak şimdilik Bannerlord u almak için çok erken olduğu görüşündeyim ve almanızı tavsiye etmiyorum ama erken erişimde oyuncuların geri dönüşleriyle yapımcının oyunu bir şahesere dönüştüreceğine de eminim. Sadece erken erişimden çıkmasını bekleyin ve sonra keyfini sürün.

Not; Yazım hataları ve noktalama işaretlerinin yanlış kullanıldığı yerler varsa siz değerli okuyucularımdan özür diliyorum..
Posted 22 April, 2020. Last edited 25 February, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
56.2 hrs on record (8.8 hrs at review time)
Venüs
Posted 30 June, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3  4 >
Showing 1-10 of 34 entries