Ulasan terkini oleh roweii

A dream for every Potterhead and those who want to become one!
Spoiler free Review!

Hayallerimiz kadar iyi olmasa da Hogwarts Legacy yine de J.K. Rowling'in fantezi dünyasının görsel cazibesini ve güzelliğini iyi yansıtan iyi bir oyun. biraz boş bir dünya, ancak fena olmayan bir hikaye ve çoğunlukla eğlenceli bir oyun ile genel olarak olumlu bir oyun.

İlk olarak, özgürce hareket edebileceğiniz ve Hogwarts'ın ve çevresinin her santimini keşfedebileceğiniz bir dünya ile karşı karşıyasınız. Keşfedecek ve toplayacak çok şey olduğunu söylemek mümkün. Çözülmesi gereken gizemler, açılması gereken kilitler ve toplanması gereken özel yerler. Koleksiyon miktarı büyük ve her şeyi %100'e ulaştırmak için saatler harcayacaksınız. Bulabileceğiniz bulmacalar çok iyi yapılmış ve onları çözmek çok eğlenceli.

Sonra yapılıcak ana görevleriniz ve yan görevlerimiz var. Bu oyundaki yan görevleri çokta sevmesemde ortalama denilebilir çünkü öğrenci arkadaşlarınızı içeriyor ve Onları her seferinde biraz daha iyi tanımayı öğreniyorsunuz ve görevlerin çoğu yaratıcı.

Oyunun kombatına baktığımızda. Sihirli bir değnek olmadan bir büyücü/cadı ne olabilir ki? Çoğu zaman bulmacalar için kullanabilir, alanı aydınlatabilir veya çevrenizi tarayabilirsiniz, ancak ilerledikçe daha güçlü düşmanlarla yüzleşmeniz gerekiyor.
Bir düşmana 3 temel büyüyle vurun, onu kendinize doğru çekin, 3 kez daha vurun, Yanmasını izleyin geri itin ve tekrar vurun. Farklı kombolar farklı etkilere neden olur, bunları birleştirmek onları daha güçlü hale getirirsiniz. Bu komboları da öğreniyorsunuz, ancak kendi başınıza denemeler yapmakta da özgürsünüz. Bazı düşmanlarınızın kalkanları olabilir ve onları kırmak için doğru büyülere ihtiyacınız var.

Hogwarts tek başına devasa ve tüm o güzel ve benzersiz salonlarda, odalarda ve zindanlarda kaybolmak harika hissettiriyor. Canlı tablolar, hayaletler ve koridorlarda koşuşturan öğrenciler çok atmosferik. Komşu köyler ve simge yapılar da aynı etkiyi yaratıyor. Binaların o tuhaf görünümlü ama büyüleyici mimarisinde kendinizi kaybetmek için Hogsmeade'e kadar yürümek ve bira içmek isteyebilirsiniz. Filmlerden ve kitaplardan tanıyabileceğiniz Yasak Orman ve diğer yerlerden bahsetmeme bile gerek yok diye düşünüyorum :)

yapacağınız optimizasyonun anasını sikeyim dağdan şehire mi indinizde optimizasyon yapmayı unuttunuz orospu çocukları

Ana oyuna güzel ve kısa bir DLC

Hikaye size farklı bir bakış açısı sunuyor.

Seviyeler çoğunlukla aynı, ancak farklı bir sırayla tamamlanıyor. Birkaç yeni silah ve boss var.

Sağlam bir DLC, ana hikayeyi tamamladıktan sonra oyunu biraz daha oynamak eğlenceliydi. Ana oyunu beğendiyseniz, kesinlikle DLC'yi de deneyin.

Take notes, publishers. This is how you do it.

Bu Resident Evil oyununun hikayesi baktığımızda aslında açıklayıcı ve basittir. Racoon City'deki olaylardan 6 yıl sonra, başkanın kızı Ashley Graham çılgın bir tarikat tarafından kaçırılır ve İspanya'da bir yerde izole bir eyalete getirilir. Onu kurtarma görevi verilen Leon S. Kennedy karakteriyle oynuyorsunuz.. Söylemesi yapmaktan daha kolay çünkü bir engel diğerini bekliyor.

Eğer bu serinin başka bir oyununu oynadıysanız, oynanış size tanıdık gelecektir. Bu seri için tipik olarak kendinizi belirli bir alana yerleştirilmiş olarak bulacaksınız ve bir sonraki konuma ilerlemek için ya kapıyı açmak için gereken öğeyi aramalı ya da bir bulmacayı çözmelisiniz. Ancak, tarikat üyeleri Leon'un varlığından memnun olmayacak ve her ne pahasına olursa olsun onu durdurmaya niyetli olacaklardır. Diğer Remake oyunlarının (RE2+RE3) aksine, düşmanlar klasik George Romero tipi zombiler değildir. Resident Evil 4'te insanlıklarının bir kısmını korumuşlardır ve meşale, atılabilir dinamit ve molotof gibi silahlar kullanabilmektedirler. Brütüsler, elektrikli testere ve büyük çekiçler taşıyabilecek kadar güçlü oldukları için özellikle zor olabilirler. Karşılaşacağınız daha birçok enfekte türü var ve burada çok fazla spoiler vermeyeceğim. Ancak, bazı berbat yaratıklar beklediğinizden emin olun! Hızlı hareket etmeli ve mümkün olduğunca fazla cephane tasarrufu yapmak için çevrenizi kendi yararınıza kullanmalısınız. Ufak bir tabancayla başlayan Leon, para ya da özel eşyalarla takas edilebilen mücevherler karşılığında kendisine silah, cephane ve sınırlı miktarda sarf malzemesi sağlayan gizemli bir gezgin tüccarla karşılaşacak. Çeşitli tabancalar, tüfekler, av tüfekleri ve otomatik silahlar, seçim sizin ve bavulunuzu istediğiniz gibi yönetmelisiniz. Açıkçası bir av tüfeği tabancanızdan daha büyük yer kaplayacaktır. Daha önce de belirttiğim gibi, Leon'un ilk önceliği Ashley'i korumak. Kendini tek başına koruyamaz ve tamamen size bağlıdır. Ashley öldürülebilir veya alınıp sizden uzaklaştırılabilir, bu da oyunun bitmesine neden olur. Endişelenmeyin, 2005'teki orijinal oyunda olduğu kadar sinir bozucu değil. LEON! (Aslında bakarsak çok sinir bozucu!)

AAAAAAA LEON!!!

When you help someone, you help everyone!


Oyunu başlattığınız andan itibaren, New York'un hareketli enerjisini mükemmel bir şekilde yakalayan canlı görsellerle karşılaşıcaksınız. Oyunun ortamındaki detaylara gösterilen özen, şehrin gökdelenleri arasındaki her yerinde ağ atmak gerçekten çok mükemmel. Oyunun ışık efektleri, özellikle günün farklı saatlerinde, Insomniac Games'in yarattığı dinamik dünyayı güzel bir şekilde vurguluyor.

Spider-Man Remastered'ın oynanışı, tasarımı gayet başarılı. PC için optimize edilmiş mekanikler ve duyarlı kontroller sayesinde şehirde sallanmak fazlasıyla beni tatmin etti. Dövüşmek da aynı derecede etkileyici; akrobasi, ağ kaydırma ve çeşitli oyun tarzlarına olanak tanıyan aletlerin akıcı bir karışımını sunuyor. Remastered sürüm, geliştirilmiş kare hızları ve çözünürlüklerle bu deneyimi daha da geliştirerek her yumruğun, salınımın ve sıçramanın daha iyi görünmesini ve hissedilmesini sağlıyor.

Anlatım açısından Spider-Man Remastered, Peter Parker'ın ikili hayatının özünü yakalayan ilgi çekici bir hikaye anlatıyor. Seslendirme ve hareket yakalama çalışmaları birinci sınıf ve her karaktere derinlik ve duygu katıyor. Hikaye görevleri ve yan görevler iyi hazırlanmış, süper kahraman maskaralıklarını Peter Parker'ın kişisel mücadeleleriyle dengeleyerek son derece ilgi çekici bir hikaye oluşturduğunu söyleyebilirim.

Sonuç olarak, Steam'de PC için Spider-Man Remastered kesinlikle oynanması gereken bir oyun. Cilalı ve sürükleyici bir oyun deneyimi sunarken herkesin en sevdiği web-slinger olmanın heyecanını başarıyla yakalıyor. Olumsuz tarafı, biraz fazla olabilecek çok sayıda 'dolgu' görevi var (kuşları kovalamak, base basmak, sırt çantaları bulmak vb.)

Vroom vroom vroooom!

Sene 1868. Yer Londra. Sanayileşmeyle hız kazanmış, her yerinden buharlar tüten bir şehirdeyiz. Geniş caddeleri, devamlı yük gemileri geçen bir nehri, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan köprüsüyle Lonrda’dayız. Victoria dönemi esintileri şehrin her köşesinde buram buram hissediliyor. Fakat tüm bu kasvetin altında yatan sebep bu değil, şehir ölmek üzere, uzaktan güçlü dursa da içten çürümeye yüz tutmuş bir sisteme, zalim çetelere boyun eğmiş bir halde… Batağa giren ve Templar tarafından esir olan her şehir gibi, bu şehri kurtarmak da bizim görevimiz. Bir Assassin’in… -pardon- ...iki Assassin’in görevi…

İngiltere havasını yüzümüze üfleyen Assassin’s Creed Syndicate tüm şaşasına rağmen zayıf bir açılışa sahip. Aslında önceki AC oyunlarına nazaran zayıf ama bu zayıflığına rağmen hızlı bir açılışa sahip olmasının hoşuma gittiğini söylemeliyim. Her oyunda görüp durduğumuz, karakterlerin “nasıl assassin oldular” hikâyesini bu kez bize anlatmıyor Syndicate. Onun yerine karakterlerin hali hazırda birer assassin olduklarını biliyorsunuz. Derdimizin de Londra’nın kurtarılması olduğunu…

Diğer şeyleri bırakıp görevleri ayırırsak. 4 temel kategoriye ayırabiliriz. Hikâye akışını sağlayan ana görevler, önemli isimlerin yer aldığı yan görevler, şehri çetelerden kurtarmak için yapacağınız görevler (önceki oyunlardaki kale kurtarma mantığı gibi ama öyle değil :) ve rastgele denk geleceğiniz şehir görevleri.

9/10

Violence is never the answer. Violence is the question. And the answer is, yes.

Doom Eternal bir vahşet ve şiddet başyapıtı, iblisleri akla gelebilecek her şekilde öldürmenin saf bir sanatı, ilk oyunda ne varsa almış ve hepsini maksimuma çıkarmış.

Savaş daha hızlı ve daha da acımasız, asla eskimeyen kesinlikle çarpıcı zafer öldürme animasyonları ile. Her bir silahı kullanmanızı ve ustalaşmanızı sağlıyor, Arenalar ustalığınızın her zerresini test etmek için yapılmış, eğlenceli / güzel tasarlanmış, ancak son derece zorlayıcı, oyunun sonunda her bir oyun mekaniğinde ustalaşacaksınız.

Cephane için bir adamı testereyle öldürmek için arenada koşmak zorunda kaldığım birçok kez oldu, şahsen bunu hiç umursamıyorum ve zafer öldürme animasyonlarını seviyorum, ancak bu bazı insanlar için büyük bir sorun olabilir.

An Immersive Adventure in the Heartland

baştan söyleyim Far Cry 5'i oynamadan önce hiçbir Far Cry oyununu oynamamıştım seriye başlangıcım garip bir şekilde bu oyunla oldu ve ben bu oyunu beğendim (her ne kadar diğer oyunlarını çokta sevmesemde) herneyse incelememize geçelim.

Far Cry 5, Montana'nın vahşi doğasına bakarsak gerçekten muazzam çarpıcı görseller ve realist ortamlar sergiliyor. Yemyeşil ormanlardan karlı dağlara kadar oyunun grafikleri son derece detaylı ve görsel olarak büyüleyici bir deneyim sunuyor.

Oynanışı kusursuz ve sürükleyici bir açık dünya deneyimi sunuyor. Çok sayıda ilgi çekici görev ve yan aktivite ile oyunculara geniş haritayı keşfetmeleri ve çeşitli karakterlerle etkileşime girmeleri için sayısız fırsat sunuluyor. Çeşitli araçların oyuna dahil edilmesi, çeşitli kullanabileceğimiz silahlar, hızlı tempolu aksiyon ve heyecan verici kovalamacalara olanak tanıyarak oynanışa ekstra bir boyut katıyor.

FC5'in hikayesine baktığımızda ilginç bir hikayesi olduğunu görebiliriz. Eden's Gate adlı dini bir tarikatın baskıcı yönetimi altındaki uzak bir Montana ilçesinin çatışmalarını ve mücadelelerini inceliyoruz . Karakterler iyi geliştirilmiş ve oyun boyunca duygu yüklü karşılaşmalar sunuyor. Hikaye zaman zaman tempo sorunlarından muzdarip olsa da, öngörülemeyen şeyler oyuncuları yani bizi sonuna kadar meşgul ediyor.

Valhalla Need not be a Place

AC Valhalla'nın açık dünyası gerçekten çok iyi tasarlanmış. manzaralar, mimari açısından şehirler açısından ve canlılık konusunda hiçbir sıkıntı yok. Yeşil ormanlar, yüksek dağlar, dondurucu soğuk bölgeler ve mahzenler: Bu oyunun tasarımı inanılmaz derecede çeşitli ve heyecan verici. Ben, antik İskandinav tarihi ve mitolojisiyle pek ilgilenmiyorum ama Ubisoft, modern oyun standartları için bile tek kelimeyle nefes kesici bir dünya yaratmış. Buna ek olarak, ortam Red Dead Redemption 2'deki gibi bazı küçük dünya etkinlikleri ve masa oyunları, içki düelloları ve uçuş yarışmaları gibi bazı küçük ama eğlenceli aktivitelerle dolu bir oyun.

Mekanikler diğer Assassins Creed oyunlarından çok farklı değil. Aslına bakarsanız mekanikler Origins ve Oddysey'dekilerden çok da farklı değil. Valhalla çoğunlukla serinin önceki oyunlarından alınmış ve birkaç yeni ama düzgün ekleme yapılmış örnek vermem gerekirse düşman türleri okçular, vahşi hayvanlar, mızraklılar ve yeni piromancer'lar Yine de endişelenmenize gerek yok her biri yenilik ve kendi saldırı ve zayıflık cephaneliğini sunuyor. Kahraman olarak hafif veya ağır baltalar, büyük kılıçlar, çekiçler, hançerler, kısa kılıçlar, çeşitli kalkanlar, farklı yay türleri ve çok daha fazlası arasında seçim yapabilirsiniz. Herkes için uygun bir oyun stili var. Dahası, beceri ağaçları sadece temel istatistik geliştiricileri değil, aynı zamanda savaş sırasında avantaj olarak kullanılabilecek tamamen yeni saldırılar ve animasyonlar içeriyor.

oyunun hikayesine bakacak olursak evet. oyunun bir hikayesi yok... Daha ziyade finale götürecek bir düzine önemli yan görev var. Bunlar birbiriyle bağlantılı ancak sıralamayı istediğiniz gibi seçebilirsiniz. Bu nedenle gerçek bir ana düşman yok ama çok sayıda küçük düşman var. ortalamanın altındaki hikaye çizgisi kesinlikle AC Valhalla'nın bir numaralı zayıf noktası. Zamanınızın en az yarısını diğer yerleşimlere yardım ederek geçiriyorsunuz ve her bölgenin kendine özgü bir hikayesi var. Dahası, Eivor'un cinsiyetini ve birkaç saç stili ve dövme arasından seçim yapabilirsiniz. Bunların çoğunu oyun içi parayla satıcılardan satın almanız gerekiyor. Tıpkı Odyssey'de Kassandra'nın kanonik olarak doğru olması gibi, erkek Eivor olarak oynamanızı tavsiye ederim. Bence seslendirme olarak daha iyi kadın karakterden.

"I am glad to know that Odin is preparing a feast.