Recent reviews by Revanchist

Güzel

Ne yazık ki son güncellemeyle birlikte yeni bir oyuncuysanız oyunu gece oynamak çok zor. Her yer Volatile kaynıyor gece görevlerini vs. yapmak yeni başlayan bir oyuncu için imkansız. Gündüz çok fazla grind yapacaksınız ki birkaç tane skill açasınız. Hayır, bari sadece "Zor" oyun zorluğunda olsaydı bu isteyen öyle oynasaydı.

Remake alacak para yok bununla geçiniyoruz işte

Oyun güzel ama çok kanser. Highland swordla (oyunun reachi en fazla olan silahı) dibimdeki adamın hasar almadığı oluyor fakat çekiç veya başka sikimsonik bir silah kullanan dangalağın teki gelip 1-2 metre mesafeden saplıyor. Yine de dediğim gibi oyun güzel. Kafayı yedirttirse de oynatıyor.

Bu oyun benim için Call of Duty serisinin mihenk taşıdır. Muhteşem bir hikayesi olduğu gibi, o kadar da karanlık bir teması var. Viktor Reznov gibi dehşet bir karaktere sahip bu oyun. Hatta diyorum ki Reznov abimin taşaklarla Price'ın taşakları karşılıklı ölçsek, Reznov'unkilerinin haşmeti karşısında Price kalpten gider. Müzikleri apayrı bir seviye. Black Cats görevinde çalan müziği ve meşhur "Russian Theme"i hala arada bir Youtube'dan açıp dinlerim. Unutmadan, Zombies modunun da yer aldığı ilk CoD oyunu. O yüzden de ayrı bir önem taşıyor.

Dikkat! Bağımlılık yapabilir!

Metal Gear serisini çok eskilerden beri hep duymuştum Ne yazık ki oynama fırsatını hiç elde edememiştim, ta ki son zamanlarda serinin son oyunu olan The Phantom Pain'i indirimlerde alıp denemeye karar verene kadar. Oyuna başlamamla birlikte serinin evrenine olan ilgim arttı ve internetten diğer oyunlarla ilgi araştırmalar yapmaya başladım çünkü bu zengin evrene hazırlıksız bir şekilde ortasından dalmak istemiyordum, olaylara en azından genel anlamda yakınlık hissetmem gerekiyordu. Oyun kısa sürede beni kendisine bağladı. Açıkça söyleyebilirim ki ortalıkta dolaşan "gizlilik" temalı diğer oyunlarla kıyaslandığında The Phantom Pain diğerlerini utandıracak düzeyde tasarlanmış bir oyun. Tabii ki gizlilik Metal Gear serisinin temelinde yer alan öge, ancak The Phantom Pain ile açık dünyaya taşınan seri ortaya mükemmel bir ürün çıkarmış. Oynanış açısından size sunduğu sayısız olanakla "Tactical Espionage" hissini dibine kadar yaşıyorsunuz.

Beni üzen noktalara gelirsek... Bunlardan ilki oyunun hikayesinin ne yazık ki tamamlanamadan piyasaya sürülmüş olması. Bunun sebebi büyük ihtimal Hideo Kojima ve Konami arasında yaşanan sorunlar. İlk chapter harika bir şekilde son bulurken, oyunun ikinci chapterına geçtiğinizde birçok "filler" görevle karşılaşıyorsunuz ve bu da bence insanın oyundan sıkılmasına sebep oluyor. Bununla birlikte yan görevler birbirlerini tekrar ediyor ve bunların sayısı o kadar fazla ki... Oyunu %100 tamamlamak isteyenler için tam bir eziyet. Diğer bir can sıkan nokta ise karakterimiz "Venom Snake" tamamen ruhsuz ve neredeyse hiç konuşmayan bir karakter. Bunun sebebini Kojima kendisi açıklamış. Ben bahsetmeyeceğim çünkü spoiler olur. Yine de bu durumun hikaye anlatımı açısından çok olumsuz olduğunu düşünüyorum

Sonuca gelirsek, ben oynarken keyifli vakit geçirdim. The Phantom Pain, seriye giriş yapmamda güzel bir başlangıç noktası rolü üstlendi, bu yüzden oldukça memnum kaldım.

Çocukluğumun oyunlarından... PS2'im olduğu zamanlarda saatlerce başından kalkmadan oynardım. Hatta hatırlıyorum sünnet olduktan sonra eve gelip yine bu oyunun başına oturmuştum. Nostalji duygum tavan yapınca buradan da alıp oynadım ve yine başından kalkamadım. Oyun biraz eski olduğu için daha önce hiç oynamadıysanız fazla sarmayabilir. Ayrıca oyunun Steam sayfasındaki fragman bu oyunun Xbox/PS3 versiyonuna ait ki iki versiyon arasında uçurumlar kadar fark var, gerek grafiksel gerek oynanış yönünden. Yani fragmanı izleyip hemen almak istemeyebilirsiniz. Youtube'dan PC versiyonuna bir göz atın derim.

Vampirlerin olduğu çoğu filmi, diziyi, video oyununu veya evreni seven birisi olarak Legacy of Kain evrenini çok sonradan öğrendim ve ilgimi çekti. Bir fırsat vererek denemek istedim ve bu oyundan başladım. Eski bir seri olmasına karşın Blood Omen 2'den oldukça zevk aldım zira hikayesi çok güzel. Eski bir vampir imparatoru olan Kain'i oynuyoruz bu oyunda. Kain yenilgiye uğradıktan sonra 200 yıllık bir uykuya dalıyor (yani ilk oyundan 400 yıl sonra geçiyor bu oyun) ve uyandığında devletinin yıkıldığını, müritlerinin yok edildiğini ya da artık kendisini unuttuğunu görüyor. İnsanlar tarafından vampirlere karşı kurulmuş olan Sarafan örgütü bu süreçte tüm gücü ele geçirmiş ve vampirleri avlamaya başlamışlar. Hatta bazı vampirler taraf değiştirerek Sarafan'a hizmet ediyorlar. Her şeyini kaybetmiş olan Kain artık kendisine yabancı bir dünyada Sarafan'a karşı mücadele vermek zorunda kalıyor.

Sevdiğim yönler:
+Hikaye.
+Karakter tasarımları.
+Yendiğiniz düşmanların kanını sömürürcesine içmek :)

Sevmediğim yönler:
-Dövüş sistemi çok ağır ve sınırlayıcı gibi.
-İlk maddeyle bağlantılı olarak, genel anlamda kontroller PC'den ziyade gamepad için tasarlanmış gibi. Birçok tuşun işlevini kendi rahatlığıma göre ayarlamaya çalıştım fakat yine de iğne ucunda oynuyormuşum gibi geldi.

Oyunun dövüş sistemi gerçekçi ve başlarda oldukça zor. Zira bir demircinin köylü oğlu olarak başladığımız için hiç savaş tecrübemiz yok ve önümüze geleni kesemiyoruz. İncelemelerde okuduğum kadarıyla oyunu önermeyenlerin neredeyse tamamı bundan şikayetçi ve oyunu negatif şekilde değerlendirmelerinin ana sebebi de bu. Oyunda gelişmek için çaba harcamanız, dövüş ustalarından eğitim almanız ve öğrendiklerinizi yavaş yavaş kullanmanız gerekiyor. "Stamina"nıza dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü dövüş esnasında stamina biterse savunma yapamıyorsunuz ve birkaç darbede ölüyorsunuz. Bu yüzden stamina bizim için bir zırh görevi de görüyor. Saldırı yaparken de yine stamina kullanıyoruz. "Kılıcımı patır kütür savurayım adamı keseyim" mantığının aksine, "düşmanın açığını yakalayayım ve öyle saldırı yapayım, geri çekilip staminamın dolmasını bekleyeyim" mantığı ile hareket etmelisiniz.

Geliştikçe bunun hissiyatını yaşıyorsunuz zaten ve bir noktadan sonra oldukça iyi savaşıyorsunuz. Ayrıca oyunun kayıt mantığı da farklı çalışıyor ve bazı oyuncuların şikayet ettiği diğer bir nokta da bu. Her bir yeni göreve başladığınızda ve görevi bitirdiğinizde oyun otomatik bir şekilde kaydediliyor fakat kendiniz belli bir noktada kayıt etmek isterseniz "Saviour schnapps" içmeniz gerekiyor. Yani kafanıza göre istediğiniz yerde oyunu kaydetmek yerine biraz daha dikkatli davranıyorsunuz. Bu gözünüzü çok korkutmasın bence. Oyunu oynamadan önce ben de tereddüt ediyordum bu mekanik yüzünden ama öyle çok bir kötü yanını görmedim. Zaten oynayınca alışıyorsunuz. Bunu illa dert edecek birisiyseniz de mod yükleyerek problemin üstesinden gelebilirsiniz.

Bunların dışında oyunun dünyası ve atmosfer çok güzel. Ana görevlerin akışı zevkli, yan görevler de fena değil. Karakterinizin geliştiğini görmek ve tabiri caizse 0 level bir köylüden 100 level bacı ağlatan şövalyeye dönüşmek çok eğlenceli.