The Elder Scrolls Online

The Elder Scrolls Online

Not enough ratings
The Elder Scrolls Lore: Varoluşun Kalbi - Lorkhan
By Molag Bal
Geçmiş yazıları yazarken bir hata yaptığımı fark ettim. Sana bu evrenin Daedra/larca yazılmış sırlarını açıklamak istiyordum, hepsini sıra sıra yazıtlara dökmeyi planlıyordum. Fakat sana daha öncesinden - yaşamın bile öncesindeki yaşananları ve sonrasında yaşanacakları hatırlatmayı unutmuştum. Bunlar olmadan yazdıklarım sadece 'mecaz'dan öteye geçemeyecek, okuduklarına anlam katamayacaktın ve her şey tüm ciddiyetini kaybedecekti.
Gel okuyucu, alçak gönüllü ol ve hatalarımdan öğren!
Bu uzun yazıda nasıl hızlı lvl atlarsın veya nasıl hızlı gold kazanırsın gibi basit faniliklerden bahsedilmeyecek.
Üzerinde yaşadığın dünyanın karanlık tarihlerinden bahsedilecek ve ölümlülerin süsleriyle unuttuğun, doğumdan gelen korkunu sana hatırlatacağım.
   
Award
Favorite
Favorited
Unfavorite
BİR ÇOCUĞUN TRAJEDİSİ
Bu yazıya TES: Skyrim'deki bir kitabı anlatarak başlayacağım. “A Tragedy in Black” isimli, içinde işimize yarayacak önemli bilgiler olduğunu düşündüğüm bir kitaptır. Umarım unutmadan ve sabırla okuyabilirsin.


Dremora genç delikanlıya küçümseyerek baktı. On yedi ya da on sekiz yaşlarında görünüyordu, tam erkek bile sayılmazdı.

Dremora - “Sen mi? Beni sen mi çağırdın?”

Çocuk - “Annem büyüler konusunda yetenekli olduğumu söylüyor. Bir gün bir büyücü olacağım, hatta Baş Büyücü!”

Dremora - “Annen sihir hakkında ne bilir ki çocuk?”

Çocuk - “O da bir sihirbaz! Gizemli Sanatlar Üniversitesi’nde Tılsımcı.”

Dremora - “Ah. Gizemli sanatlarda başka bir amatör daha. Eminim ki annen gayet sıradan biridir.”

Çocuk - “Kapa çeneni! Tomarı okuyorum. Sana ne yapacağını söylemem gerekiyor.”

Dremora karşılık veremedi. Emir gereği sesini bağlamaya mecburdu.

Çocuk - “Sihirli bir elbise nasıl yapılır bilmem gerekiyor. Annemin doğum günü için lazım.”

Dremora sessizliğini bozmadı.

Çocuk - “Bana anlatmak zorundasın. Kurallar böyle.”

Çocuk bu cümleyi söyleyince sessizlik mecburiyeti kalktı ve dremora cevapladı, “İlk olarak bir ruh cevherine ihtiyacın olacak. Bende bir tane var ve böylesine güzel bir amaç uğruna onu sana vermekten memnuniyet duyarım.”

“Gerçekten mi? Tamam. Peki ruh cevheri neden gerekli?”

Gizli bir gülümsemeyle Dremora çocuğa siyah renkli mat bir ruh cevheri uzattı.



















(Black Soul Gem)


Dremora - “Hareketsiz bir nesneye sadece büyü yaparak, istediğini elde edemezsin. Sihir ayrıca niyet, arzu ve duygu içermelidir. Ruh tılsıma güç verir. Ruh ne kadar büyükse tılsım da o kadar güçlü olur.”

Çocuk - “Peki bu ruh cevherinin içindeki ruh ne kadar büyük?”

Dremora - “O boş, içinde bir şey yok. Senin onu, ruhla doldurman gerekiyor. En büyük ruhları kolaylıkla içinde tutabilir. Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?”

Çocuk (asık bir suratla) - “Hayır.”

Dremora - “İzin ver sana göstereyim. Böyle bir büyü yapman gerekecek.”

Parmaklarının arasından ruh kapanı büyüsü akıverdi ve delikanlının etrafını sardı. Çocuğun bir anda gözleri büyüdü.

“Hiçbir şey hissetmiyorum!” diyerek yakındı.

Pençelerini çocuğun göğüs kafesine geçirdikten sonra “Peki ya şimdi?” diyerek cevapladı Dremora. Göğsünden koparılıp çıkarılmadan önce kalbi sadece bir kez atabilmişti.
Dremora, çocuk ölür ölmez çabucak siyah ruh cevherini kavradı. Çocuğun ruhu kaçmayı denedi ama büyünün kapanına takıldı ve cevherin içine doğru sürüklendi. Sadece siyah ruh cevherleri insanların ve elflerin ruhlarını hapsedebiliyordu
.



“Anlaşılan annen sana, bir dremoranın teklif ettiği hediyeyi asla almaman gerektiğini söylememiş.” dedi cesede bakarak. “Bir dremoranın teklifini kabul edersen çağrı kırılır, kural kalkar ve çağrılanda özgür kalır. Şimdi hadi gidip anneni bulalım. Bir siyah ruh cevherim daha var.”
Sana bu kainatın yok olacağını her fırsatta söyledim okuyucu. Bana dürüst ol, Tamriel'de geçirmiş olduğun günlerde kaç Deadra'nın teklifini kabul ettin ve hediye aldın?
(Ebony Blade)
'Fısıldayan Kapı' nın arkasında Mephala'nın verdiği Ebony Blade?

(Mehrunes' Razor)
Mehrunes Dagon'un sunduğu hançer? Veya Molag Bal'ın gürzü veya Hermaeus Mora'dan edindiğin ilimler? Bunlar gibi onlarca, en güçsüz deadradan, Daedrik lordlarına kadar her birinden gelen teklifi kabul ettiğini biliyorsun.

Düşün ve sana bir çocuk gibi elinden tutup yol göstermemi bekleme.


SEKİZ KULE


Tamriel'de sekiz tane kule vardır. Bu kuleler, Mundus’un hayatta kalmasını sağlayan ve Ölümlülerin Diyarı ile Oblivion diyarlarını ayrı tutan gücün ta kendileridir.
Bunların bir kaçı yapay kuleler olsa da, çoğu ya AEDRA'ların Nirn'i Oblivion'dan korumak için inşa ettiği kuleler olarak yada doğal bir yapı olarak karşımıza çıkar.

Her kulenin kendisine ait kutsal taşı vardır. Bu kule taşları, kulesinin kalbidir ve kulesine enerji ve güç sağlar. Eğer kule yıkılırsa ya da taşı yok edilirse kule enerjisini kaybederek etkisiz hale geçer.
Her bir kulenin önemi çok büyüktür. Bir kule etkisiz hale geldikçe diğer kulelerinde gücü azalacaktır. Eğer ki tüm kuleler etkisiz hale geçerse Mundus tehlikeye girer ve Oblivion ile Nirn birleşir.
Bu her şeyin sonu demektir.



Adamentine Kulesi

Diğer meşhur ismiyle Direnni kulesi tarihin bile unuttuğu zamanlarda kesin olarak AEDRA'lar tarafından inşa edilmiştir. AEDRA'lar Lorkhan tarafından ihanete uğradıklarında Lorkhan'a ceza vermek için bu kuleyi oluşturdular. Nirn’deki en eski bina olan Direnni Kulesi, Adamantine Kulesi veya Ada-Mantia ya da diğer ismi olan Ada-mantina 8 kuleden kesin olarak bilinen tek aktif olanı ve en güçlüsüdür.
Taşı olan Zero Stone diğer tüm taşların başıdır. Bu taş o kadar güçlüdür ki, yer altında olan taşın gücü yer yüzüne kadar taşmaktadır. Kulenin içindeki taşa asla ulaşılamadı.
Dediğim gibi, bu dünyanın yaratılmasını planlayan ve dünya yaratıldıkça diğer Aedra'ların gücünden muhrum kalmasına neden olan Lorkhan'ın cezası bu kulede verilmiştir(yaratılışın kısa tarihini buradan okuyabilirsin). Bu cezadan 'Lorkhan'ın Cezası' adlı başlıkta bahsedeceğim.


Direnni kulesi Tamriel'in kuzey batısında, High Rock'da bulunur. TES: Daggerfall'da veya Elder Scrolls Online'da bu kuleyi görebilirsin.
(ESO - Adamentine Kulesi)






White Gold Tower (Cyrodiil - Ak Altın Kule)
Tamriel'in merkezinde yer alan Cyrodiil şehrinde bulunur. White Gold Tower, Ayleidler tarafından, büyüsel gücün artıp yayılması için inşa edilmiştir, kulenin Mundus için önemi büyüktür. Kulenin etrafı sekiz tane daha çember şeklinde kulelerle sarılıdır ve çember içinde çember oluşmuştur.
Diğer kuleler büyüsel gücü alıp onu harcarken bu kule, Magnus'un, Lorkhan'ın ihanetinden dolayı Aetherus'a geri dönerken canlılara bıraktığı büyü gücünü kullanmaktadır.
Kulenin taşı Chim-el Adabal olarak bilinen meşhur Amulet of Kings’dir.
Oblivion Krizi sırasında Martin Septim’in kendisi ile beraber kolyeyi feda edip Akatosh’un avatarını çağırmasıyla kule devre dışı kalmıştır (TES IV: Oblivion). Ayrıca Amulet of Kings'i ESO'nun ana görevlerinde de kullanarak Molag Bal'ı yendin.
Gücünü kesin olarak kaybettiği bilinen birinci kuledir.




Red Mountain (Morrowind-Vvardenfell yanardağı)

Bu kule Mundus’un yaratılışının başlarında oluşmuştur.
Adamentine kulesinde Auriel’in liderliğinde bir grup AEDRA, Lorkhan’ı cezalandırma kararı alır. Auriel’in sadık dostu olan Trinimac acımasızca Lorkhan’ın kalbini bedeninden söker.
Ardından Auriel, kalbi okunun ucuna takar ve meşhur yayını çekip kalbi gökyüzüne doğru fırlatır. Düştüğü yerde Red Mountain’i oluşturur..
Yani okuyucu, kulenin taşı Lorkhan'ın Kalbi'dir. Kulenin kendisi kadar tehlikeli olan bu taş zamanında birçok kanlı olayın yaşanmasına sebep olmuştur.
Bu kule 3. oyunda yani TES: Morrowind’de 3.çağ 327 yılında Nerevarine’in, - yani senin! - kalbi yok etmen ile kule gücünü kaybediyor.
Gücünü kesin olarak kaybettiği bilinen ikinci kuledir.



(ESO - Vvardenfell\Red Mountain)





Throat of the World

Throat of the World (Arzın Soluğu) veya Kar Kule olarak da bilinir. Tamriel'in en büyük dağıdır. Burası Paarthurnax’ın tepesinde meditasyon yaptığı ve Kırsakallar’ın ejderdoğanları eğittiği kuledir\dağdır. Aynı zamanda Nordlar insanlığın burada şekillendiğine inanırlar.
Bu kule hakkında fazla bilgi yok. Dolayısıyla kulenin kutsal taşının ne olduğu tam olarak bilinmese de High Hrothgar olarak kabul ediliyor. Kimilerine göre bu taş, Paarthurnax'ın üstünde durduğu Ejder Taşı'dır.
Kimilerine göre ise dağın tepesinde ki büyülü avra olan Ejderdoğan'ın açtığı Zaman Yarığı'dır.
Nordlar’ın Ejderlerle olan savaşında Alduin Zaman Yarığı ve bir Elder Scroll kullanılarak zamanda ileriye gönderildi. Son Ejderdoğan (sen) tekrar Elder Scroll ile birlikte Zaman Yarığını kullanarak Alduin’i yenmek için Dragonrend nidasını öğrendi. Kulenin aktif olup olmadığı bilinmese de, bu çok tartışan bir konudur.
Dağın tepesinde Dragonborn ve Alduin şiddetli bir düello yaptığı için bir çok kişi dağın gücünü artık kaybettiğini söylüyor.
Fakat, Dragonborn'un, içinde Elder Scroll'u okuduğu dağın tepesinde duran büyülü alan hala parlamaktadır;


Bu kulenin hala aktif olup olmadığını sadece TES 6 ile öğrenebileceğiz.




Green-Sap
(Elder Scrolls Online)
Nirn’deki en büyük ağaç olduğu düşünülen bu devasa ağaç hakkında Bosmerlar(Orman Elfleri), Yffre’den(Yffre hakkında birazdan bahsedeceğim) bir hediye olduğunu düşünür ve onlar için kutsadır.Bu ağaç o kadar büyüktür ki Bosmerlar içine bir şehir inşa etmişlerdir hatta Camoran tahtı da bu ağacın içindedir.
Bu ağaç daha 3. çağ öncesinde yürüyordu, yani yürüyen bir Bosmer şehriydi. Tarihte ilk defa 3. çağda kök saldı ve yürümeyi kesti. Bunun sebebi, kulenin taşı olan meşe palamudunun yok olması ve kulenin gücünün kalmamasından dolayı olduğu düşünülüyor. Bu ağaç ”Yürüyen şehir Falinesti” olarak da bilinir.
Gücünün kaybettiği sanılan üçüncü kuledir







Crystal Tower
(Elder Scrolls Online - Crystal Tower)
Kristal Kule olarak bilinen bu kule Summerset'de bulunan Eton Nir dağında bulunur. Aldmerler(Yüce Elfler) tarafından, yaşamakta olan ve ölmüş olan tüm Elflerin ruhuna bir anıt olarak inşa edildi. Oblivion Krizi zamanında kule Mehrunes Dagon saldırıları tarafından fiziksel olarak yıkılmış ve bu sebeple kule devre dışı kalmıştır.
Ayrıca bunlar olmadan önce Crystal Tower, meşhur Arcane Koleji'nin kuruluşuna kadar eğitimin en üst noktasıydı. Nice büyük Elf ustaları öğrencilerine burada dünyanın tüm sırlarını açıklardı.
Kulenin yıkılması yüzünden Auriel inancı manevi olarak hasar aldı. Jagar Tharn, Staff of Chaos’u (Kaso Asası) kullanıp Uriel Septim VII. Oblivion’a hapsettikten sonra 8 parçaya bölmüştür ve 5. parçayı burada saklamıştır. Günümüzde (4. çağda) 200 yıldır harabe halindedir.
Taşı hakkında fazla bilgi yok, ama bilinen bir şey varsa; kule taşının bir kişi olması. Kişinin kim, ne veya nerede olduğu kesin olarak bilinmiyor.
Gücünü kesin olarak kaybettiği bilinen dördüncü kuledir.


Orichalc Kulesi
Bu kulenin tarihi çok garip olmasıyla birlikte taşı bir kılıçtır. İşin ilginç yanı, bu kule Yoku’da kıtasında bulunmaktadır ve Sinistral Elfler tarafından orichalc taşı ile kurulmuştur. Bir Redguard’ın bu kılıcı almasıyla ve ardından kulenin çökmesiyle Kule gücünü kaybeder. Kılıca ne olduğu ya da nerede olduğu bilinmiyor, fakat bu olay Yoku’da adasının yok olmasına ve Sinistral Elfler’in soyunun tükenmesine sebep olmuştur.
Kesin olarak gücünü kaybettiği bilinen beşinci kuledir

(Alıntıdır)














Numidium
(Alduin's Wall)

Ve son kulemiz, Numidium. Devasa bir Dwemer golemidir ve taşı devasa bir soul gem olan Mantella’dır.
Fakat orijinal güç kaynağı, Dwemer'ın, Kagrenac araçları olan: Keening, Sunder ve Wraithguard kullanarak, kullanım gücüne eriştiği Lorkhan'ın Kalbi'idi...
İlk olarak Chimer (Dunmer'ların Atası) kuvvetleri Dwemer kalesine saldırdıklarında, Dwemer'ın gizemli bir şekilde kaybolduklarını görürler ve sonra ele geçirdikleri o taşı ileri ki zamanlarda Red Mountain Muharebesinde kullanırlar.
Tiber septim(Talos) Morrowind’i ele geçirmeye çalıstığında Tribunal
(Tribunal, Dunmer yani Kara Elf'lerin atası Chimer ırkından olan; Vivec, Almalexia ve Sotha Sil tanrı-kahraman üçlüsünden oluşan bir Dunmer mahkemesidir.)vazgeçmesi ve özerklik vermesi karşılığında Numidium’un yerini söylemiştir. Daha sonra Zurin Arctus (Underking) tarafından yok edilmiştir. The Elder Scrolls II: Daggerfall zamanında yeniden inşa edilmiş ve kullanılmıştır, fakat bu ”Warp in the West” olayına neden olmuş ve ardından ortadan kaybolmuştur.
Taşa veya kuleye ne olduğu ve gücünün hala etkin olup olmadığı, en az Dwemer'lar kadar gizemli.


(Alduin'in duvarı üstündeki Numidium tasviri)

"Yüzyıllar önce, Tiber Septim (Talos) toprağı yönetti ve büyük Numidium ile bir imparatorluk kurdu! Numidium’un gücü Mantella’nın içinde bulunan kalpte yatar. Bu, Tiber Septim'in savaşının kalbi. Bu benim kalbim! Bu benim Mantella'm! Bu benim Totem'im! Bana ait, diğerine ait değil. Bir imparatorluk kazandım ve kaybettim. Ölümlülerin işlerini kurcalamak gibi bir arzum yok benim. Elimde dünyanın en iyi artifakt’lerinden biri olan Necromancer’ın kolyesi var! Totem karşılığından ona sahip olabilirsin. En sadık casusum, seni Graywold of Wayrest’te Order of the Hpur içinde bekleyecek. "
-The Underking







Evet, içinde bulunduğun dünyanın ayakta kalmasını sağlayan yalnızca üç kule kaldı, ölümlü. Hatta bunların ikisinin bile hala çalıştığı muamma... Zihnini aç, oku, anlamadıysan tekrarla ve araştır. Pes edeyim deme! Unutma ki öyle yada böyle öleceksin. Doğru olanı bulmalısın, nereye, nasıl gittiğini ve sonucunda neyle karşılaşacağını bilmek zorundasın. Bu dünya yok olacak.
Sakın ola gaflet içinde kendini fanilik süsleriyle teselli edip kandırma! Senden kahraman olmanı istemiyorum. Bilmeni istiyorum. Gerçek olanı anlamanı istiyorum! Karşılaştığın görevler, insanlar, daedralar, bilgeler... Bunlar sana yalnızca altın vermiyor, bunca şeyin altında yatan başka şeyler var. Düşün, sesin gerçeklerle kısılıncaya kadar düşün.

Şimdi, sana bu kainatı kimin yarattığını söyleyemem, tüm her şeyin arkasındaki Daedra Lord'unu açıklayamam, tanrının kim olduğundan bahsedemem veya ırkların nasıl yaratıldığını anlatamam çünkü bunları biliyor olmam, senin bunları anlayabileceğin anlamına gelmiyor, çünkü tüm bunca şeyi bir çırpıda anlatamam ama seni hayal etmeye ve düşünmeye zorlayabilirim.
Bunun ardından, Tamriel'de gördüğün 'her şeyi' tekrar düşünüp tartmak sana kalmış...
LORKHAN'IN CEZASI



Bu bölümün öncesinde yaşananlar için buraya gidebilirsin

Nirn’de yaşamı başlatmak isteyen Kayıp Tanrı olarak bilinen Lorkhan, dostları olan AEDRA'lara bir plan ile gelmiştir:
Bu plana göre, yaşamı sınırlı olan AEDRA'ların, ölümlülerin olduğu bir düzlem oluşturulmalı ve Aedralar bu düzenin bekçisi olmalıydı. Bu plan tanrıların bazılarına güzel ve çekici gelmemiş, kendileri bununla ilgilenmemiştir. Büyük çoğunluğu ise bu planı kabul etmiş, böylece Yaratılış’a başlanmıştır.

Ayrıca 'zaman', Anu ve Padomay’ın ölmesi (Zamanın dışına çıkması) ile başlamış kabul görülür.

Lakin ne var ki, herhangi bir et’Ada (Aedra) bir canlı oluşturmaya, yaratmaya çalışsa gücü tükeniyor, ölümsüzlüklerini kaybediyorlardı. Ve artık zamanla sadece Et'Ada ve AEDRA'lar can kaybettikçe ihanete uğradıklarını anladılar. Her biri, Yaratılış’a katılıp gücünü boş yere harcadıklarını anladılar...
Yeni yaşam formları oluşuyordu ama her yaratıcı (Aedra/Et'Ada) ölümsüzlüğünü ve gücünü kaybediyor ve yok oluyordu. Böylece artık bütün Tanrılar, Lorkhan’ı hain ve düzenbaz olarak andı. Toplanıp, onu cezalandırmaya karar verdiler.

Lorkhan’ın yaptığı suç ortaya çıktığında, Aedralar onu yargılamaya karar verir. Zira, Lorkhan bir Daedra'ydı! Bu planı Aedraların üzerine yatırarak hükümdarlığı kendisine ve Padomay’ın soyuna bırakmış olacaktı.
Geriya kalan tüm tanrılar, bugün Adamantine yada meşhur adıyla Direnni Kulesi olarak bilinen Ur Kalesi’ni inşa ederler. Bu yapı, Nirn’in en eski yapısı da olacaktır.
Bu kulede bir konsey oluştururlar ve ellerinde esir olan Lorkhan'a ne yapacaklarını konuşurlar. Mundus ve Nirn dengesizliğe mahkum kalmıştı ve her gün daha beter hale geliyordu. Tanrıların bir kısmı Ehlnofey’e (birazdan bahsedeceğim) dönüşürler.
Auriel’in liderliğindeki bir grup Lorkhan’ı cezalandırma kararı alır. Auriel’in saf dostu olan Trinimac öne çıkar ve Lorkhan’ın kalbini bedeninden ayırır. Ayırıp diğer tanrılara seslenir “Bu kalp, dünyanın kalbidir, diğerlerini tatmin etmek için yapılandırıldı.”
Kalbin kendisi, yok edilemeyeceğini söylüyordu. Lorkhan’ın bedeninin diğer parçaları Nirn’in kökleri ile birbirine bağlanmıştı artık. Auriel bu ölümsüz DAEDRA'ya daha fazla katlanamaz ve kalbi bir
okun ucuna takar ve meşhur yayını çekip kalbi gökyüzüne doğru fırlatır.
(Skyrim - Auriel'in Yayı)
Kalp yere düştüğünde büyük bir patlama yaratır ve yer çatlar (Vvardenfell yanardağı), çatlağın içinden kalbin kanları olduğu sanılan alevler fışkırmaya başlamıştır. Bu nedenle buraya Red Mountain derler.










(Ehlnofey - ESO)
Magnus’u takip edip Mundus’u terk eden bazı et’Ada'lar vardır. Bunlarda Magnus’un peşinden Mundus’u terk ederler. Bu et’Ada’ların geçtiği yerlerde yıldızlar oluşur. Bu kişilerin isimleri Magna Ge olarak anılır. Aetherius saf ışık diyarıdır. Skyrim'de son görevde gittiğimiz ve Alduin’i öldürüdğümüz Sovngarde cenneti bu diyarda bulunur.

Bu noktadan sonra Magnus’un Mundus ile işi kalmamıştır.
Fakat bazıları Mundus’ta kalmayı seçer... Bu fedekar Aedralar, Ehlnofey ismini alır. Ehlnofey olanlar artık tanrılıklarını yitirmiştir. Bunların öncüsü olan Y’ffre tüm tanrılık gücünü feda edip, Tamriel'de bitkileri oluşturur.
(Y'ffre için daha fazlası: https://youtu.be/0up5v3zAV9A?t=1)

Ehlnofeyler, Y’ffre adlı tanrıyı örnek alarak aynı şeyi yaparlar. Öleceklerini bilen bu tanrıların son bir istediği vardı, ölmeden önce güzel bir şeyler bırakmak. Bir grup Nirn’in, yeryüzünde kaldı, bunlar Yaratılış’a doğrudan yardım edenler. Diğerleri, Mundus’un semalarında gezinirler. Bunlara Gezgin Ehlnofey de denir. Yeryüzündeki ve havadaki Ehlnofeyler kavgaya tutuşur. Bunun sonucunda Nirn’in coğrafyası da ortaya çıkar.





Bu arada, Tanrıların Lorkhan ile işi hala bitmemiştir. Ve en sonunda hala ölmeyen Lorkhan'ın kalan ceset parçaları gökyüzüne fırlatılır ve iki uydu olan Secunda ile Masser’i oluşturur. Bu iki gezegeni Elder Scrolls oyunlarının hepsinde görebilirsin.


(Secunda ve Masser)





Sana önemli bir parça daha vereceğim okuyucu. (Bu kısım, Southern Elsweyr görevini tamamlamamış kişiler için spoiler!)

Elder Scrolls Online - Southern Elsweyr DLC paketinin ana görevinin sonunda, TES oyunlarında ilk defa Auriel/Akatosh'ın alemine giriyoruz. Burası ''The Spilled Sand'' olarak geçiyor. Yani kayan kumlar. Akatosh-Auriel bu alemde 'zaman'nın yaratıcısı olduğu için genelde kum saati ile ilişkilendirilir. İkinci ekran görüntüsüne bakarsan 'zaman kumlarının aktığı bu diyarın ortasında büyük bir kum saati göreceksin. Ve devasa altın bir ejderha.
Fakat aslında bu alem bir halüsinasyondur, bir görüntü hilesidir. Bu konu ESO-ELSWEYR hikayesini anlattığı için konuyu çok fazla uzatmak istemiyorum ama buranın, sürekli ay şekeri-skooma tüketen bir Khajiit kafası kadar sağlam olduğunu bil.



Yine de Auriel/Akatosh'ın halüsinasyon aleminde bile, Lorkhan'ın parçası olan bu iki gezegen direkt olarak görünüyor.



...Nede olsa Lorkhan insanlığın atasıydı. Lorkhan insanlığı yaratmıştı fakat elf tanrıları onu öldürüp Nordların yaratıcı tanrısını kurban etmişlerdi!... Anlamıyorsun değil mi?
Bana diyeceksin ki, Lorkhan bir Daedra'ydı ve Daedra'lar ölümsüzdür, onun parçalarının her yerden görünmesi normaldir.
Fakat unuttuğun şeyler var. İlk olarak, Daedra'lar kötü değillerdir. Hatırla, özünde onlarda birer et'Ada'dır. Ve yalnızca Nirn'ün yaratılışına yardım etmeyen Daedra'ların kendi alemleri vardır. Aedraların bir alemi yoktur. Zaman kumlarının tam ortasında zamanın ta kendisi ve onu çevrelemiş deva bir altın ejderha. Düşün okuyucu, parçaları birleştir. Yukarıdaki görüntü sadece basit bir hile değil, çok daha ötesinde bir çok hadiselere ışık tutuyor aslında burası. Bu dünyanın yaratıcıları, ilim sahibi olanlar için çok büyük bir ipucu veriyorlar. Bu ilim sahiplerine kulak ver, belkide bunca şeyin hiç bilmediğimiz bir yüzü var.
TALOS VE LORKHAN



Yaklaş okuyucum, görüyorum ki bu karmaşa içinde gaflete düşmüşsün. Ben senin ilacınım. İrfanımdan faydalanarak kendine deva bulacaksın. Sadece sabret, ve rahatça dinle. Tüm aldatmacalardan pakla kendini, özgürlük vaadindeki sevinç şu an karşında duran yazılar.Eğil ve irfanıma kulak ver.

Ölümlü bir insan, Tiber Septim, insanlıktan tanrılığa yükselip Talos adını alan bu kişi ortaya çıktığından beri nice yazarı tozlu raflarına sürükledi.
Evet bende başta bu iki kişinin tamamen aynı kişiyi yansıttığını düşünüyordum. Fakat olayın hiç bilmediğimiz bir yüzü var. Aslında Talos ve Tiber Septim tam olarak aynı kişiler değil okuyucu.
Tiber Septim’in hayatını burada anlatmayacağım. Bunları bildiğini varsayıyor ve devam ediyorum.



İlk olarak Elder Scrolls evreninde Mantling adı verilen bir olay vardır. Kendini farklı bir kaba sokma, mantolama, örtme anlamına gelir bu kelime. Yani, yaşanmışlıkları tekrar canlandırarak onun yerine geçmek
Yaratılış adlı rehberimde TES lore'unun din ile çok yakından alakalı olduğunu söylemiştim. Nede olsa TES lore\unu yazan kişi bir din bilimleri mezunuydu. Bu nedenle bazı konuların biraz daha anlaşılır olması için, biraz uç noktalarda örnekler vereceğim.

TES evreninde CHIM denen bir olay vardır. Bu olayın detaylı anlatımı için; https://www.youtube.com/watch?v=OV0VYZx3Sjc veya https://elderscrolls.fandom.com/wiki/CHIM

Daedric dilinde, CHIM olayı bir insanın, yaşamın basitliğinden sıyrılarak zaman ve engellerden kurtulup maneviyata ermesi durumu. TES lore'un da bahsedilen bu olay için net bir örnek vermek gerekirse; peygamberlerin 7 kat semaya yükseltilmesi, çeşitli mucizevi olayları gerçekleştirmesi gibi; CHIM’e ulaşan kişi, Elder Scrolls evreninde en yüksek mertebeye ulaşmış kişidir. Buna ANU ve PADOMAY'a kadar erişmekte denir. CHIM, 'sevgi' ile de bağdaştırılır...
Bu mertebe DAEDRA ve AEDRA'ların bile üstündedir. Normal hayat onlar için tadsız hale gelir. Psijiic tarikatınında CHIM'ile ilgilendikleri bilinir. Ama şuan kesin olarak bilinen sadece iki kişi bu mertebeye erişmiştir: Vivec ve Tiber Septim.



Vivec'in CHIM durumundan kısaca 'Mephala' rehberinde bahsediyorum. Tiber Septim’e gelirsek, Mantling olayı basit bir iş değil. Elder Scrolls Lore’unda geçen “Walk like them until they must Walk like you” cümlesi mantling olayını aslında basitçe açıklamakta. TES lore/u bu olayla fazlasıyla içli dışlıdır okuyucu.
Tanrısal bir güce bağlı kalıp onun yaşadığı bir olayı gerçek hayatta tekrar ettiğinizde mantling olayını yaşamı oluyorsunuz. Mesela, Oblivion’ın Shivering Isles (Sheogorath'ın alemi) de yönettiğimiz karakter Sheogorath’ın yerine geçip Jyggalag’ı mağlup ediyor. Böylece mantling olayı gerçekleşiyor ve biz aslında Sheogorath olmuş oluyoruz.
Fakat CHIM mertebesine erişmiş değiliz. Yani Vivec de aynı şekilde Mephala’nın gücünün bir kısmını emerek mantling olayını gerçekleştiriyor. Hjalti Early-Beard olarak doğan Tiber Septim, imparator olup Cyrodiil’e yerleştikten sonra Imperial ırkının lügatıyla Tiber Septim adını alıyor. Yani Tiber Septim etten kandan sıradan bir lider, ismi Imperial dilinde bulunuyor.


Sözlerimi iyi anla, Tiber Septim’in çok usta bir büyücü yardımcısı olan Zurin Arctus ile yaptığı çalışmalar sonucunda mantling olayını nasıl gerçekleştireceklerini buluyorlar; Lorkhan’ın öldürülüşünü tekrar sahnelemek...


Az önce bahsettiğim Lorkhan’ın öldürülüş olayına kısa bir geri dönüş yapalım. Aslında Lorkhan yaratılışta rol oynayan et’Ada'lardan biri. Fakat hilekarlığı farkedilince Direnni Kulesi veya Ada-Mantia diye bilinen yerde sorguya çekiliyor. Burada Trinimac Lorkhan’ın kalbini sökülüyor ve kalp Auri-El/Akatosh/Alkosh (Önceki yazıda bahsettiğim gibi Auriel ve Akatosh'un aynı kişiler olduğu söylenilir. Alkosh ise Khajiitlerin, Akatosh yerine kullandıkları isimdir) tarafından okun ucuna yerleştirilerek Tamriel’e atılıyor. Olayın tarafsız ve sadeleştirilmiş anlatım şekli böyle. Peki bunu şimdiki şekillenmiş ve her tanrının yarattığı ırkların meydana çıkmış (Mesela Auriel'in, Elfleri yaratması gibi) olduğu 'taraflı' dünyanın kültürel anlatım tarzına geçelim.

Elflere göre elfler aslında birer tanrısal varlıklardı, ölümsüz, yaşlanmayan, ebediyen var olacak varlıklar. Fakat Lorkhan’ın sahtekarlığı yüzünden bu özelliklerini kaybettiler ve Auriel’de onun kalbini oka yerleştirip fırlattı. Auriel, Akatosh’un elf kültüründeki karşılığıdır. Akatosh ise Imperial kültüründe geçer. Nordlar ise Alduin diye isimlendirir!

Nord kültürüne göreyse, Lorkhan'ın ölüm olay zıttı şekilde yaşanmıştır okuyucu. Lorkhan insanlığın atasıdır, biraz düşün, aslında insanlığı yaratmıştır, fakat elfler onu öldürüp Nordların yaratıcı tanrısını kurban ederler! Esasen Eight Divine (Sekizler) denilen yani 8 Aedraya Lorkhan’da dahildi (Bu Lorkhan dahil 9 oluyordu). Fakat Lorkhan’ın öldürülmesiyle bu 8 olarak kabul gördü.



Lorkhan için ayrıca yukarıda bahsettiğim gibi Missing God (Kayıp Tanrı) derler.

Lorkhan’ın öldürülüşü iki farklı kültürün penceresinden bu şekilde anlatılır. Misal, Belgrad’ı alan Osmanlıyı Sırpların sevmemesi, Belgradı alan Osmanlıyı Türklerin sevmesi gibi bir durum söz konusu. Milletlerin görüşlerini çıkardığımızda ortada Belgrad’ın başka bir devletin eline geçmesi gibi, Lorkhan’ın öldürülmesi hadisesi kalıyor.

Yani, Tiber Septim’in mantling olayına dönecek olursak, yukarıda anlattığım olayı tekrardan canlandırmayı planlıyor (Enantiyomer) Tiber Septim ve Zurin Arctus. Enantiyomerin açıklaması; “bir insanın sağ ve sol ellerinin aynı fakat zıt olması” durumudur. Bu demek oluyor ki, olay aynı, mekan farklı. Bunu yaparken Rebel (asi), King (kral) ve Observer (gözcü) gerekli.




Meşhur Nord Kralı olan ve gerçekte yaşamış bir kral olan Yüce Ysmir Wulfharth, Shezarrine/Lorkhan/Shor yani asi rolünde. - HA HA, izin ver açıklayayım; Lorkhan elf dilinde, Shor Nord dilinde ve Shezzarine imperial dilinde - Ejderdoğan olan ve Akatosh ile kan bağı bulunan Tiber Septim Auriel/Akatosh yani kral rolünde. Büyücü Zurin Arctus ise Trinimac yani gözcü rolünde. Zurin Arctus, Wulfharth’ın kalbini söküyor ve ruhunu hapsediyor. Çıkan ruhu Tiber Septim absorbe ediyor. Bu noktada Tiber Septim ölmüş oluyor.

Ysmir'in ruhunu black soul geme hapseden Zurin Arctus bunu Tiber Septim’e veriyor ve bu üçlünün ruhu Tiber Septim’in bedeninde tekrar canlanıyor. Yani tarih tekerrür etmiş ve iki dakika önce normal bir insan olan Tiber Septim mantling olayını gerçekleştirerek insanlık ötesi güce erişmiş ve kendini bu dünyadan paklamıştır!

Dolayısıyla Lorkhan’ın kurban edilme olayını tekrar canlandırdığı için aslında Lorkhan’ın da bir parçasını içinde bulundurmaktadır. Hatırla, sekiz kuleden biri olan Numidium'un, Dwemer'lar tarafından oluşturulan taşlarının asıl amacının Lorkhan'ın kalbinin gücüne erişmekti. Ve Tiber Septim onun yerini öğrenmişti.

Aslında her şey o duvarda anlatılıyor;




Sağdaki Numidium tasvirinin içine dikkatli bakasan, Numidium'un içinde bir insan olduğunu göreceksin.


Bu sebepten dolayı 'Kayıp Tanrı' Lorkhan kendi parçalanmış bedeninden sıyrılarak, canlı , yaşayan bir bedene girmiş oluyor. Yani “Missing God”(Kayıp Tanrı) olan Lorkhan geri dönüyor ve bir zamanlar Nine Divines (Dokuzlar) şimdi tam anlamıyla tamamlanıyor!
Yani Nordların Talos’a tanrı olarak tapmasının sebebi tüm Tamriel’ı fethetmesi değil, budur!






Geçmiş ve Gelecek


















Tiber Septim, bu olaydan sonra Talos ve Ysmir isimleriyle de adlandırılmıştır. Talos görüldüğü üzere üç kişi 1 tanrının birleşmesiyle oluşan “oversoul”dur. Ve Cyrodiil aslında ağaçların ve geniş ormanların yoğun bulunduğu bir coğrafyaya sahipti. İklimi ve bitki örtüsü yaşamaya pek elverişli değildir. Talos oluştuktan sonra bu bölgeyi gücüyle yaşama elverişli hale getirmiş ve yoğun ağaçlıklar kaybolmuştur.

Tüm bunları birleştirdiğimiz de Elflerin ve Tanrılarının bu evren üzerinde büyük bir yanılgıya neden olduğunu söyleyebiliriz.
Sana ilk başta anlattığım hikayeyi hatırlıyor musun? Daedra'nın sunduğu bir teklif yada verdiği bir hediye... ANU'nun saf sevgilisi Nirn, tüm her şeyin başında bir Daedra'nın verdiği 'yaşam' teklifini kabul etmişti bile. O Daedra, nasıl olursa olsun özgür kalacak ve bu dünyayı nice olaylara gebe bırakacaktı.

Fakat unutma, Ying ve Yang. Etkiden tepki doğar, iyi ve kötü diye bir şey aslında yoktur. Daedra'lar da kötü değillerdir.
Üzerinde yaşadığımız gezegen Nirn, Mundus’un merkezinde, bu kainatın merkezinde yer alıyor. Ayrıca Nirn bu yaşamın yaratılış sebebi. Hayatın, evrenin ve tanrıların merkezinde.
Nirn’in merkezinde ise Tamriel yer alıyor, Elf dilinde; “Şafağın Güzeli”. Tamriel bu gezegenin kalbinin attığı yer, kalbin şuan ki hali, şimdiki zamanı. Tamriel'in bir kalbi olan Cyrodiil, Ak Altnın Kule, yine 'Elflerin' inşa ettikleri Sekiz kuleden biri! Kuleler sırasıyla güçlerini kaybediyor ve Thalmor bunu biliyor, istiyor. Ve sen okucu! Bu andan feyiz al. Bizler merkezdeyiz ve anı yaşıyoruz. Tek bir yerküre üzerinde farklı zaman dilimlerini yaşıyoruz. Tamriel şimdiki zamanı yaşıyor, Akavir gelecek, Yokuda ise geçmiştir. Ysmir Wulfharth ve Ysgramor'un doğum yeri Atmora ise donmuştur, orada zaman akmamaktadır.
Hiç bir zamanda akmamıştı.





NOT: Yukarıda bir çok olayı atlayarak anlattığım konuya Skyrim' de, Winterhold'daki, The Frozen Hearth tavernasında bulunan 'Arcturian Heresy' (TR: Arcturian Sapkınlığı) adlı kitaptan ulaşabilirsiniz. Biraz uzunca bir kitaptır fakat dikkatle okumanızı öneririm. Bir çok oyuncu bu kitap için 'Talos'un sırları' lakabını kullanır.

Uğraşmak istemeyenler için Skyrim'deki kitabın kodu: 1B25E. (Hile konsolunu açıp - player.additem 1B23E - yazarsanız envanterinize eklenecektir)



Ve Summerset adasındaki Kristal Kule'nin yıkılışının önemli anlatımı için 'Büyüyen Tehdit, 1.bölüm' ü okuyabilirsiniz.
Kitabın kodu: ED5F4


Ayrıca ''A Children's Anuad'' (TR: Bir çocuğun inancı) adlı kitap Tamriel'in oluşumu, Anu ve Padomay ve Ehlnofey lerden geniş şekilde bahseden önemli bir lore kitabıdır.
Kitabın Kodu: 1ACDF

Kaynak
TES: Oblivion, Skyrim, Fantazya, The Elder Scrolls Wiki ve TES Türk
3 Comments
Molag Bal  [author] 26 Oct, 2022 @ 5:38pm 
Uzun süredir yazmayı bırakmıştım, hala sağda sola görünüyorsa bu rehber serisi güzel. Bir işe yarıyor demek, ayrıca teşekkür ederim :WH3_clasp:
Hallacson 25 Oct, 2022 @ 9:33pm 
Eline sağlık, TES lore'unu uzun zamandır kendi çabalarımla eşelesemde bilmediğim bir yığın şey okudum burada. :steamthis:
Keşiş 8 Mar, 2021 @ 2:22am 
Yaratılış öncesi yaşanan bunca olayın kitaplarda sıkça geçmesi. Tanrıların yaratılmış olanlarla sık sık iletişime geçtiğinin göstergesidir. Ama dediğin gibi İyi ve Kötü yok. Elimizde bulunan onca öyküye onca kitaba hatta bir Tanrının konuşmasına öylece güvenebilir miyiz? Gerek doğruluğundan gerekse bütünlüğünden emin olabilmemiz için somut bir kanıt olarak ne var elimizde?