49
Products
reviewed
589
Products
in account

Recent reviews by Sirâyet

< 1  2  3  4  5 >
Showing 21-30 of 49 entries
5 people found this review helpful
1.5 hrs on record
Early Access Review
Becastled’ı ilk gördüğümde, oyunun güzel ve tatlı grafikleri ilgimi çekmişti. Kendi türünde farklı bir şeyler yaptığını düşünerek oyunu denemek istedim ve satın alıp hevesli bir şekilde oynamaya başladım. İlk başlarda birkaç tane Türkçe çeviri hatası gözüme batsa da sonuçta Türk oyuncuları önemsedikleri için hoşnut durumdaydım ve oynamaya devam ettim.

Oyunun mekaniklerinin rahat olmaması giderek keyfimi kaçırmaya başlamıştı. Oyuna biraz alıştıktan sonra arayüzü kullanmam gerekti fakat arayüz tasarımı da pek kullanışlı değildi. Örneğin, yükseltme yapacağım menüyü bulmak ve orada neleri yükseltip yükseltemeyeceğimi anlamak biraz zamanımı aldı. Oynanıştaki zayıflık, gittikçe gözüme daha çok batmaya başladı.

Her şeye rağmen bu can sıkıcı durumları görmezden gelmeye çalıştım ve oyunda vakit geçirmeye devam ettim. En sonunda oyunlardaki en can sıkıcı durumlardan biri olan buglarla bu oyunda da karşılaştım. Oyunda maalesef birçok farklı bug bulunuyor. İşte bu andan sonra oyun gözümden düşmeye başladı. Biraz daha zaman geçirdikten sonra kendi kendime “bu oyunu oynayacağıma Age of Empires oynarım daha iyi” dedim. Ardından oyunu iade etmeye karar verdim.

Indie oyunları ve firmaları her zaman desteklerim ve takdir ederim fakat Becastled, taktiksel strateji ve orta çağ gibi etiketleri olan bir oyun olarak benzerleri arasında sönük kalıyor. Eğer strateji türünü seviyorsanız, bütün strateji oyunlarını yeterince oynadıysanız ve oynayacak yeni bir oyun arıyorsanız belki Becastled sizin için güzel bir tercih olabilir ama piyasada daha başarılı yapımlar varken bu oyun bana pek cazip gelmedi.
Posted 7 July, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
7 people found this review helpful
18.6 hrs on record
This War of Mine
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2802121523
This War of Mine, size savaşın ortasındaymışsınız gibi hissettirecek stratejik bir hayatta kalma simülasyondur.

Oyunun tasarımını, görsel kalitesini ve atmosferini gayet başarılı bulmakla beraber beraber ek paketlerdeki hikâyeleri de çok beğendim, kesinlikle bunları oynamanızı tavsiye ederim. Ayrıca oyunda karşınıza çıkan her karakterin kendine ait bir hikâyesi var ve bu hikâyelerin hepsi savaş döneminde olabilecek olayları konu alıyor.

Oynanış ve Atmosfer
Oynanış kısmında, kontroller oldukça basit olmakla beraber yapmanız gerekenleri çözmeniz biraz zaman alabilir. Eğer oyunu ilk defa oynayacaksanız, hikâyelerden başlamanızı öneririm. Bu sayede alışmanız daha rahat olacaktır.

Oyundaki diyaloglara ve verilen bilgilere önem vermelisiniz. Yönettiğiniz karakterlerle bütünleşip, onların ihtiyaçları doğrultusunda hareket etmelisiniz. Yoksa çeşitli problemlerle karşılaşabilirsiniz. Örneğin, eğer kitap okumayı seven bir karaktere elindeki bütün kitapları yakıt olarak kullandırırsanız, karakteriniz bu duruma üzülebilir hatta depresyona bile girebilir. Bu durum, karakterinizin oynanışını etkileyecektir.

Bazı yerlerde seçim yapmanız gerekebilir. Örneğin, hayatta kalmaya çalıştığınız için ihtiyacınız olan yiyeceği çalıp çalmama konusunda veya tanımadığınız insanlara güvenip güvenmeme konusunda seçim yapmanız gerekebilir. Yaptığınız bu seçimler doğrultusunda da oyunun gidişatı değişecek, oyun belki zorlaşacak belki de kolaylaşacak.

Ayrıca, bana göre çok zor bir oyun değildi fakat alışması biraz zaman alabilir. Eğer bir sonraki adımınızı planlamadan oynarsanız, yer yer zorlanabilirsiniz. Bu sebeple oyunun zorluğu kişiden kişiye değişmekle beraber ne kolay ne de zor olduğunu söyleyebilirim.

Oyunun en güçlü yanlarından bir diğeri de şüphesiz atmosferdir. Savaşın o kirli ve ürpertici atmosferinin grafiklerle, arka planlarla, müziklerle ve karakterlerin diyaloglarıyla çok başarılı bir şekilde yansıtıldığını düşünüyorum.

Ayrıca oyun size mod ekleme imkânı da sunuyor. Bu da oyunu uzun vadede daha fazla çeşitlilikle oynayabilmenize olanak sağlıyor.

Sonuç
This War of Mine; savaş atmosferini, görseller ve çevre tasarımlarıyla çok başarılı şekilde yansıtan bir oyundur.

İlk defa oynayacaksanız, direkt oyunun kendisini oynamaktansa öncelikle “Stories” DLC’lerini alıp oynamanızı tavsiye ederim. Bu sayede, hem oyunu daha rahat öğrenirsiniz hem de daha sürükleyici hikâyeler deneyimleme fırsatınız olur. Hikâyeleri bitirdikten sonra ise eğer yeterince doyamadıysanız, normal oyunu oynayabilirsiniz.

Fiyat olarak gayet uygun ve içerik olarak da zengin bir oyun olduğu için gönül rahatlığıyla alıp oynamanızı tavsiye ediyorum.
Posted 7 May, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
13 people found this review helpful
1.3 hrs on record
Bulmaca oyunlarını seven birisi olarak yerli yapımcılarımıza destek olmak ve oyunu oynamak isteyenleri bilgilendirmek için oyunun bize sunulan bu demo bölümünün olumlu ve olumsuz yönlerinden kendimce bahsetmek istiyorum.

Öncelikle oyunun ilk başında güzel bir hikâye sunumu ile karşılaştım. Bulmaca oyunlarında böyle ufak tefek ara sahneler görmek güzel oluyor. Atmosfer ve ortam tanıtıldı, kısaca hikâyeden bahsedildi. Ardından kontroller bize geçti.

Kontrollerin bize geçtiğinde yaptığım ilk iş sensivity ayarı oldu. Bunu yaparken de ayarlar kısmının biraz yetersiz olduğunu düşündüm. Örneğin, parlaklık ayarı bulunmuyordu ve eğer güneşli bir ortamda bulunuyor olsaydım oyunun atmosferinden dolayı ekrandaki çoğu şeyi göremeyecektim muhtemelen.

Oyuna tekrar döndüğümde bir anlığına da olsa ne yapmam gerektiğini hatırlayamadım. Ekranda veya menüde herhangi bir gösterge aradım fakat bulamadım. Bunun yerine bir günlüğümüz var ve yapmamız gereken şeyleri oradan okuyabiliyoruz. Buna ek olarak da ekranın sol üstlerinde bir yerlerde de hedefimizin yazılı olması daha güzel olurdu diye düşünüyorum.

Göstergeyle beraber bence oyunda olması gereken en önemli şey, ipucu kaynağı. Bazı yerlerde yönerge eksikliğinden ve bulmacanın zorluğundan dolayı takıldım ama oyun içinde herhangi bir yardım alamadığın için internetten bakmak zorunda kaldım. Normalde internetten araştırma yapmak, bulmaca oyunlarında en son başvurmak istediğim yoldur.

Bulmacalar da bana biraz zor geldi açıkçası. Bu zorluğun kaynağı da hazırlayan kişinin kendi anlayacağı şekilde hazırlamış olması diye düşünüyorum. Bu kadar kapalı olarak sunulmak yerine biraz daha basite indirgenip daha fazla ipucu verilip daha geniş kapsamlı bulmacalar hazırlanabilirdi bana kalırsa.

Hikâye kısmına da değinmek istiyorum fakat demo sürümü olduğundan kaynaklı sanırım, hikâyeyi çok da ciddiye alamadım. Arka planda bir hikâye olması güzeldi fakat hikâyenin içeriği biraz basit geldi bana. Biraz daha derinleştirilip merak uyandırıcı olması çok daha güzel olacaktır. Çünkü bulmacalarda ilerledikçe artan bir merak unsurunun olması, oyunculara daha fazla motivasyon sağlar.

Son olarak küçük detaylardan bahsetmek istiyorum. Oyunda ufak tefek güzel detaylar vardı. Mesela bazı yerlerde gerçekten yerli bir oyun olduğunu belli ediyordu. Bunları çok beğendim ve asıl oyunda da mantıklı şekilde olmak şartıyla daha fazlasının olmasını bekliyorum.

Yapımcıları tebrik ederim ve başarılarının devamını dilerim. Bu oyunu da bulmaca oyunlarını seven herkese tavsiye ederim.
Posted 21 February, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
 
A developer has responded on 21 Feb, 2022 @ 11:02pm (view response)
13 people found this review helpful
1 person found this review funny
8
49.5 hrs on record
God of War
Her yönüyle tam bir başyapıt. Hikâyesi, atmosferi, grafikleri, oynanışı, bölüm tasarımları ve diğer bütün özellikleri ile kusursuz bir oyundu benim için. Bu yüzden uzun ve detaylı bir inceleme yazamayacağım. Olumsuz eleştiri yapabilecek bir eksik bulamadığım için her ne kadar detaylı bir inceleme yazarsam yazayım, oyunu övmekten öteye geçemeyeceğim. Bu yüzden sadece özel bulduğum birkaç kısımdan bahsedeceğim. Ayrıca şunu kesinlikle söyleyebilirim ki eğer oynadığım oyunlardan birisi 10/10 puanı hak ediyorsa işte o da bu oyundur.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2731567204
Benim için bir oyunu oyun yapan en önemli unsur, anlattığı hikâyedir. Bu oyunun hikâyesi de o kadar güzel tasarlanmış ki önceki oyunları oynamamış bir oyuncu bile rahatlıkla hikâyeyi anlayabiliyorken önceki oyunları oynamış veya hikâyelerini bilen oyuncular, bazı ayrıntıları ve göndermeleri fark edip çok daha fazla keyif alabiliyor.

Aynı zamanda hikâye olarak İskandinav mitolojisinde geçtiği için, eğer mitolojiye hâkimseniz karakterleri tanıyıp ileride olacak olan olayların çoğunu kısmen tahmin edebilirsiniz ve yine bazı ayrıntıları fark edebilirsiniz. Eğer mitoloji hakkında hiçbir bilginiz yoksa da oyun ilerledikçe sizi şaşırtan şeyler olacaktır.

Ayrıntılardan bahsetmişken, öyle güzel ayrıntılar var ki bir kısmını ilk gördüğümde anlayabilmiş olsam da bir kısmını çok sonradan fark ettim. Örneğin, bazı yerlerde anlamsız bulduğum diyalogların meğer arkasında mitoloji hakkında, oyunun devamı hakkında ve hatta sonraki oyun hakkında bile ipuçları bulunuyormuş.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2745954769
God of War, her ne kadar çizgisel yapıda ilerleyen bir oyun olsa da kendi içinde bir açık dünyası bulunuyor. Fakat ana hikâyeyi bitirmek için bu açık dünyaya girmeniz gerekmiyor. Çünkü ana senaryoyu ilerlettiğiniz bölümler ile açık dünya kısımları farklı yerlerde. Yani, sadece hikâye görevlerini takip etmeniz, oyunu bitirebilmeniz için yeterli olacaktır. Diğer çoğu açık dünya oyunundaki gibi yan görevler tekrar etmiyor ve sizi yan görevleri yapmaya asla zorlamıyor ama yan görev yaparsanız da tatmin edici şekilde ödüllendiriliyorsunuz. Ayrıca, yan görevlerin kendi içinde ve bazen mitolojiye dayanan güzel hikâyeleri olsa da ana senaryoyu etkilemiyorlar.

Son olarak, eğer oyun hakkında hiçbir bilgisi olmayan nadir kişilerdenseniz ve oyunu alıp almama konusunda kararsız kaldıysanız, oyun hakkında başkalarından bilgi edinmek yerine hemen satın alıp ve kendi kendinize öğrenerek hayatınızın en güzel deneyimlerinden birisine adım atın. Oyun kültürü gelişmiş bir kişiyseniz ve büyük bütçeli oyunları seviyorsanız, bu oyunu kesinlikle beğeneceksiniz.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2735364292
Posted 8 February, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
30 people found this review helpful
1 person found this review funny
5.1 hrs on record (1.2 hrs at review time)
"Oturup konuşsaydık geçerdi belki her şey.
Başını alıp gitmek sevdaya dâhil değil."

- Cahit Zarifoğlu

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2731050424
Posted 25 January, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
14 people found this review helpful
1 person found this review funny
20.6 hrs on record
Supraland Six Inches Under

Supraland’in yeri benim için ayrıdır. Bu yeni oyunun da duyurulduğundan beri sabırsızlıkla çıkmasını bekliyordum. Çıktığı gün, vakit kaybetmeden hemen satın aldım ve ilk fırsatta oynadım. Önceki oyunlarda olduğu gibi bu oyunda da bütün gizemleri bulup oyunu %100 olarak bitirdim. Bu süreçteki tecrübelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Bu incelemeyi okuyorsanız muhtemelen önceki oyundan haberdarsınızdır diye düşünüyorum. Eğer değilseniz, Supraland’e bir göz atmanızı öneririm. Oyunların arasında kısmen hikâye bağlantısı bulunuyor ve yeni oyunun birkaç yerinde, ilk oyuna ve DLC’sine esprili göndermeler yapılıyor.

Giriş
Metroidvania türünü ve bulmaca-macera oyunlarını seven bir oyuncuyum. Supraland de bu türlerin güzel bir sentezi olduğu için her oyununa olumlu ön yargılarla başladım ve severek bitirdim. Zaten bu sevimli grafiklere olumsuz şekilde yaklaşabilen var mıdır merak ediyorum :)

Supraland’in her oyunu, sıkılmadan saatler boyunca oynadığım nadir oyunlardandır. Genelde çoğu oyunda, belli bir zaman oynadıktan sonra mola verme ihtiyacı hissediyorum ama bu oyunlarda zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorum.

Giriş kısmını bitirmeden önce şunu da söylemem gerekiyor; oyunun Steam sayfasındaki açıklama kısmında yazanlar, oyunun içeriğini birebir anlatıyor. Bu oyun hakkında fikir edinmek istiyorsanız mutlaka o kısmı okumalısınız. Bu şekilde ne beklediğinizi bilirseniz oyundan alacağınız keyif en üst düzeyde olacaktır.

Oynanış
İlk oyundan oynanış ve grafiksel olarak pek farkı olmasa da açıklama kısmında da yazıldığı üzere, düşman çeşitleri tamamen farklı ve her düşmanın zayıf yönleri bile var. Önceki oyunda olan silahlarla beraber tamamen farklı silahlar da mevcut. Savaşlar, ilk oyuna kıyasla daha zor ama çoğu opsyionel. Yani bu sefer daha az savaşa giriyorsunuz. Ayrıca böyle şirin bir oyunda hiç beklemediğim yerlerde 2-3 kere jump scare ile karşılaştım. Bu şekilde oyuna farklı bir heyecan katmak istemişler.

Bir de opsiyonel bulmaca bölümleri var. Bu bölümlerden bulduklarımız, ana hikâyeyi doğrudan etkilemeseler de bazı yerlerde işe yarayabilirler. Zaten çoğuna oyun bittikten sonra erişebiliyorsunuz. Oyunu bitirdikten sonra opsiyonel kısımlara da bakmanızı tavsiye ederim. Hele bir bölge var ki gerçekten beni şaşırtmıştı :)

Bu noktada olumsuz bir eleştiri yapmam gerekirse, opsiyonel olan bölümlerin optimizasyonu, ana hikâye kadar iyi yapılmamış gibi hissettim. Önceki oyunlarda da bunu hissetmiştim ama belki de sonradan düzeltiliyor olabilir. Genelde Supraland oyunlarını ilk çıktığında oynayıp bitirdiğim için ilk hâline göre değerlendiriyorum :)

Hikâye
Oyunda büyük bir yeri olan hikâye hakkında görüşlerimi ayrıca belirtmek istiyorum. Hikâyeyle ilgili en ufak bilginin bile spoiler olduğunu düşündüğüm için hikâyenin içeriği hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim. Sadece, önceki Supraland oyunlarında olduğu gibi bu oyunun da hikâyesini beğendiğimi söyleyebilirim.

Supraland oyunlarının hikâyesi her zaman tatlı ve esprilerle dolu oluyor. Bütün oyunların arasında temelde bir bağlantı olsa da hepsinin hikâyesi birbirinden farklı oluyor. Bu oyunda da yine farklı ve merak uyandırıcı bir hikâyeyle baş başa kalıyoruz.

Oyunun açılışı beni etkilemişti ve içimde güzel duygular uyandırmıştı. Fakat hikâyeyi bitirdikten sonra ilginç bir şekilde oyundaki birçok içeriği görmemiş oluyoruz. Yani oyunun bittiğini kabul edemedim. Hatta hikâye bittikten sonra geldiğimiz bölgede, oyundan sonra kalan bu kadar içeriğin nasıl olur da DLC olmadığına dair gönderme olan bir diyalog bulunuyor.

Bunların yanında, yukarıda bahsettiğim gibi ana hikâyeden sonraki kısımlarda kendine özgü hikâyesi olan küçük opsiyonel yerler bile var. Bu durum, benim gibi bulmaca çözmeyi seven oyuncular için güzel olsa da oyunu %100 yapabilmek için ana hikâyeden kopuk bir şekilde geri kalan gizemleri çözmek pek hoşuma gitmedi açıkçası.

Sonuç
İncelememin sonuna doğru gelirken oyunda Türkçe dil desteğinin bulunduğunu da hatırlatmak istiyorum. Ayrıca fiyatının da diğer oyunlara göre gayet uygun olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle fiyatını hak eden bir oyun.

Supraland Six Inches Under, benim için ilk oyun kadar iyi olmasa da Crash DLC’sinden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İlk oyunun yeri bende çok başkadır ama tarafsız baktığımda bile içerik, hikâye bütünlüğü, ilerleme şekli ve bulmaca tarzı olarak ilk oyunun en iyisi olduğunu söyleyebilirim.

Zaten açıklamada yazmışlar ama benim yazdıklarımdan da anlayacağınız gibi bu oyun biraz deneysel kalmış. Kendi fikrimce bir sonraki oyunun çok güzel olacağını, hatta şimdiye kadarki en kaliteli Supraland oyunu olabileceğini düşünüyorum. Yine de bu oyunu çok beğendim. Sıradaki oyunu da çıkar çıkmaz alıp %100 yapmayı heyecanla bekliyorum :)
Posted 24 January, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
17 people found this review helpful
8
5.6 hrs on record
Sonunda ne olduğu, ona ulaşılana kadar geçirilen güzel dakikalardan daha önemli değildir!

To The Moon; zengin bir hikâyeye sahip, yer yer farklı duygular yaşayacağınız, piksel grafiklere ve harika müziklere sahip bir bağımsız oyundur. Ayrıca, oynadığım oyunlar arasında kişisel olarak beni en çok etkileyen oyunlardan biridir.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2615148602
To The Moon
Hikâye hakkında vereceğim herhangi bir bilgi spoiler olabileceği için oyunun kendi açıklamasında yazanlardan fazlasını söylemeyeceğim ve daha çok öznel yorumlara yer vereceğim.

Hikâyeyi Dr. Rosalene ve Dr. Watts isimli iki bilim insanının gözünden oynuyoruz. Bu bilim insanları, Sigmund Corp. isimli şirkette çalışıyor ve yaptıkları iş ise ölüm döşeğinde olan insanların, hayatları boyunca yapmak istedikleri şeyleri yapmalarını sağlamak. Bu oyunun hikâyesinde, Johnny isimli yaşlı bir adamın aya çıkma hayalini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Emin olun bu hikâye, yaşlı bir adamın aya gitme isteğinin hikâyesinden çok daha fazlası.

Sürekli duygusal bir hikâyenin olması, bir yerden sonra etkileyiciliğini kaybedip sıkıcı olabileceği için her bölümde farklı duygulara da yer verilmiş. Bu yolculukta yeri gelip güleceksiniz, yeri gelip ağlayacaksınız. Eğer benim gibi bazı kısımları kendiniz ile bağdaştırırsanız yaşayacağınız duyguların kat ve kat fazlasını yaşayabilirsiniz.

Ortalama oynanış süresi 4-5 civarında olsa da hayatım boyunca unutamayacağım duygular yaşadım. Keşke daha uzun olsaydı dedim kendi kendime. Hatta bu oyunun kitabı olsa da okusam diye de geçirdim içimden. Hikâye, kişisel olarak benim için özel olsa da herkesi aynı derecede etkilemeyeceğinden eminim.

Soundtrack
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2629183446
Müzik dinlemeyi seven biri olarak bu oyunun müziklerine gerçekten bayıldım. Oyunda beni hikâyeden sonra en çok etkileyen unsur kesinlikle müzikler oldu. Oyun esnasında her atmosfere uygun ve o atmosferi size yaşatan muhteşem müzikler sayesinde, o anki duyguyu çok daha iyi hissediyorsunuz. Oyunu bitirdikten sonra oyunun müziklerini açıp dinlemek isteyebilirsiniz. Öyle ki, ben bu incelemeyi yazarken bile arka planda oyunun soundtracklerini dinliyorum :)

Ek Paketler: Minisode
Birer Episode kadar uzun olmayan bu Minisode’lar, ana hikâyeden sonra bilim insanlarımızın Sigmund Corp’ta yaşadığı bazı olayları konu ediniyor. İki Minisode’dan her birinin yaklaşık yarımşar saatlik oynanış süresi bulunuyor. Beni ana hikâye kadar etkileyemeseler de görülmeye değer olduklarını düşünüyorum. Ayrıca kaydetme seçeneği olmadığı için bu Minisode’ları tek oturuşta bitirmeniz gerekiyor.

Steam Başarımı Hakkında
Oyunda yalnızca bir tane Steam başarımı bulunuyor ve bu başarım, oyunun final kısmını İngilizce olarak oynadığınızda açılıyor. Bunun için, oyunu bitirdikten sonra dil seçeneklerinden İngilizce’yi seçip final kısmını tekrar oynayabilirsiniz.

Son Sözler
Oyunu bitirip geri dönüp baktığımda muhteşem hikâyesiyle, olağanüstü atmosferiyle ve sanat eseri tadındaki müzikleriyle en sevdiğim oyunlar arasında yerini çoktan almıştı. Bazı sahneler aklıma geldikçe hâlâ tüylerim diken diken oluyor.

Herkesin bu oyundan aynı tadı alamayacağını bilmek beni üzüyor olsa da eğer benim gibi güzel hikâyeleri seven bir oyuncuysanız ve oynanış olarak etkileyici bir oyun değil de hikâyesi ve hikâye anlatımı güzel olan bir oyun arıyorsanız bu oyunu alıp oynamadan sepetinize başka oyun eklemeyin.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2615157651
Posted 16 October, 2021. Last edited 16 October, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
27 people found this review helpful
68.6 hrs on record
Horizon Zero Dawn™

Beğendiğim oyunları tamamen bitirmeyi seviyorum. Oyundaki her şeyin tadına bakmadan ve bütün görevleri tamamlamadan oyunu tam olarak bitirdiğimi hissedemiyorum. Bu oyunda da yapılabilecek bütün görevleri ve geliştirmeleri yaptım, bütün başarımları açtım. Bunları yaparken de oldukça zevk aldım. Bu incelemede, yaşadığım tecrübeleri sizinle paylaşacağım.

İlk Bakış
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2359312077
Horizon Zero Dawn’ı ilk gördüğümde çok beğenmiştim. Grafiklerinin eşsiz güzelliğinin beni etkilemesinin yanında, oyunlarda ok ve yay kullanmayı seviyorum. Bu oyunda da ana silah olarak yay kullanmanın çok zevkli olacağını düşünmüştüm. Ayrıca bu yayla beraber farklı özelliklere sahip oklar kullanmak ve bu oklarla devâsâ makineleri vurduğumuzda onların bazı kısımlarının parçalandığını görmek çok cezbediciydi.

Peki gerçekten de aradığımı bulabildim mi?

Evet, aradığımı buldum. Benim için gayet de beklediğim gibi bir oyundu. Hatta hikâyesinin derinliğiyle beraber beklediğimden fazlasını bile buldum diyebilirim. Oyunun eksikleri elbette vardı. Bu incelemede, bunların hepsinden bahsetmeye çalışacağım.

Hikâye
Öncelikle hikâyeden kısaca bahsetmek istiyorum. Spoilerdan kaçınmak için bu kısmı mümkün olduğunca kısa tutmaya çalışacağım.

Oyunun başında, ana karakterimiz olan Aloy’un bebekliğinden başlayarak büyümesine kadar olan sürece tanık oluyorsunuz. Bu sebeple, başlangıçta bir süre hikâye sekansı oynuyorsunuz. Bir yerden sonra da nihâyet açık dünyaya kavuşuyorsunuz.

Hikâyemiz, günümüzden yaklaşık bin yıl sonraki bir zaman diliminde geçen, kıyamet sonrası senaryosunu işliyor. Hikâyede ilerledikçe öğreneceğiniz bir sebepten ötürü, insanlığın neredeyse tamamı yok olmuş. Hayatta kalanlar, kendilerinden önceki insanlardan habersizler fakat dünyada hâlâ önceki insanlardan kalma eserler mevcut. Bunlardan bazıları da hayvanımsı makineler. Kimse bunların nasıl ve nereden geldiğini bilmiyor ama herkes bunların varlığına alışmış.

Oyuna ilerledikçe hikâye hakkında yeni bilgiler öğreneceksiniz. Her seferinde yeni bir sır perdesini aralayacaksınız. Bunu yaparken de bir sonraki adımda neler olacağını tahmin etmek kolay değil. Bu merak unsuru sayesinde, hikâye canlılığını sürekli koruyor ve oyuncunun motivasyonunu yüksek tutuyor.

Oynanış süresinden de bahsetmek gerekirse oyunun ortalama olarak 30 saat civarında sürdüğünün söyleyebilirim. Eğer bütün görevleri ve geliştirmeleri yapmak isterseniz bu süre 50 saatten de daha uzun olabilir.

Oynanış ve Mekanikler
Horizon Zero Dawn oyununda oynanış denince aklıma direkt ok ve yay kullanımı geliyor. Oyunlarda yay kullanmayı sevdiğimi söylemiştim. Bu sebeple, oynanış benim için çok zevkliydi. Elbette oynanışı bununla sınırlı tutmamak gerekiyor. Oyunda yaydan başka silahlar, tuzaklar ve bombalar da var. Bu sayede, taktiksel çeşitlilik sağlanıyor.

Taktiksel çeşitliliği sağlamanın bir başka yolu ise yeteneklerinizi ve ekipmanlarınızı geliştirmek. Oynayış tarzınıza ve düşmanlarınıza göre farklı özelliklere sahip ekipmanlar alıp bunlara yeni özellikler ekleyebiliyorsunuz. Ayrıca seviye atladıkça yetenek ağacından yeni yetenekler de öğrenebiliyorsunuz.

Taktiksel çeşitlilik demişken oyunda gizliliğin de kesinlikle önemli bir yeri var. Gizlice giderek düşmanları öldürebiliyorsunuz veya düşman makineleri override ederek kendiniz için savaşmalarını sağlayabiliyorsunuz. Bazı makineleri override ederek binek olarak da kullanabiliyorsunuz fakat yalnızca izin verilen makinelere binebiliyorsunuz. İlk başlarda, o devâsâ makinelere de binmeyi hayal etmiştim fakat sadece hayal olarak kaldı maalesef.

Her makinenin zayıf bölgeleri var. Bu bölgeleri hedef alarak oradaki parçaları sökerseniz, makineye yüksek hasarlar verebiliyorsunuz. Hatta bazı makinelerin silah parçalarını düşürüp bunları düşmanlara karşı kullanabiliyorsunuz. Savaş mekanikleri, makinelerle savaşırken her ne kadar güzel ve görkemli olsa da insanlara karşı savaşırken aynı hissi yaşayamadım. İnsanlarla olan savaşlar, makinelerin yanında biraz daha basit kalıyor.

Grafikler
https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2360658670
Hiç şüphesiz, grafikler muazzam derecede güzel. Hatta bu alanda en iyiler arasında gösterilebilecek bir oyun. Karakter ve düşman modellemeleri bir yana, çevredeki yapılar ve detaylar gerçekten tam bir sanat eseri. Böyle bir dünyada, gece gündüz döngüsü ve değişken hava şartları da olunca kendinizi müthiş bir atmosferin içinde buluyorsunuz.

Grafik kısmında beğendiğim başka bir olay ise grafik ayarları. Grafik ayarlarıyla uğraşmayı sevmeyenler için güzel seçenekler mevcut. Hazır olarak bir seçeneği seçiyorsunuz ve oyun kendi kendini optimize ediyor. Örneğin, ben ultra ayarlarda 30 FPS oynamak istiyorum diyorsunuz ve oyun bunu kendi içinde ayarlıyor. Böylece optimizasyon konusunda sıkıntı yaşamıyorsunuz. Elbette bunları ayrıntılı olarak elinizle de ayarlayabiliyorsunuz.

The Frozen Wilds
Eğer oyunu Steam’den satın aldıysanız Complete Edition sayesinde zaten bütün DLC’lere sahip olacaksınız.

https://steamproxy.net/sharedfiles/filedetails/?id=2403369057
Haritanın karlı olan üst kısımlarına gittiğimiz The Frozen Wilds DLC’sinin de kendi içinde farklı bir hikâyesi var. Hikâyeyle beraber, yeni ekipmanlara da erişim sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca yeni ve daha güçlü düşmanlarla da karşılaşıyorsunuz. Oyunu bitirdikten sonra kesinlikle bu DLC’yi oynamanızı tavsiye ederim, en az ana oyun kadar güzel olduğunu düşünüyorum. The Frozen Wilds, ortalama olarak 8-10 saat sürüyor.

Sonuç
Horizon Zero Dawn, PlayStation özel oyunu olduğu için zaten belli bir kalitenin üstünde bir oyun. Yay ve ok kullanımının ön planda olduğu, orijinal bir hikâyeye sahip, rol yapma ögelerinin bulunduğu, macera dolu ve bol aksiyonlu bir bilim kurgu oyunu. Açık dünyası sayesinde, oyunda uzun süre vakit geçirebilirsiniz. Oyunu bitirdiğinizde ise New Game+ açıp tekrar oynayabilirsiniz.

Steam’e geç gelmesine rağmen oyunun fiyatı çok yüksek. Yine de Complete Edition sürümü olduğu için bu fiyata değebilir. Eğer fiyatı, Steam’e ilk geldiğindeki gibi 77 TL olsaydı rahatlıkla oyunu almanızı önerebilirdim fakat şu durumda, oyunun fiyatı sebebiyle biraz düşünmeniz gerekebilir. İndirim olduğunda almanızı tavsiye ederim.
Posted 28 September, 2021. Last edited 28 September, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
1.8 hrs on record
1954 Alcatraz

Normalde Point & Click türündeki bulmaca oyunlarını severim. Bu oyun gibi birçok oyun oynadım. Fakat bu oyun bana o kadar kötü geldi ki bitiremedim bile. Çünkü oyunun devamını merak etmedim. Oyun bana gerekli motivasyonu veremedi ve oyundan sıkıldım. Bunun yanında, bölüm tasarımları ve optimizasyon da kötü olunca oyunun beğenebileceğim bir yanı kalmadı maalesef.

Neden Beğenmedim?

Bu başlık altında, oyunu beğenmememin sebeplerinden geniş olarak bahsedeceğim.

Oyuna başlarken herhangi bir ön yargım yoktu. Hatta oyunu beğeneceğimi düşünüyordum. Fakat daha ilk açmaya çalıştığımda oyun açılmadı. Birkaç denemenin ardından açabildim. Oyun esnasında yükleme ekranında, oyunu alta aldığımda oyuna geri dönemedim. Oyunu kapatıp açtığımda ise auto save sisteminin berbatlığından dolayı, çözdüğüm bazı bulmacaları tekrar çözmek zorunda kaldım. Bunu birkaç sefer yaşayınca oyundan yavaş yavaş soğumaya başladım.

Oyun, ilk başlarda bana biraz karışık geldi. İlerlediğimde de kafamdaki bu karışıklık pek çözülmedi. Sanırım bu karışıklığın nedeni, oyunda bir yönlendirme olmayışı. Oyun, size ne yapacağınızı söylemiyor ve sizi öylece ortada bırakıyor. Yapmanız gereken şeyi bulmak için farklı seçenekleriniz de yok. O bölümü tasarlayan kişi nasıl düşünmüşse siz de aynı şekilde düşünüp yapılması gerekenleri aynı sırayla yapmalısınız.

Karışıklık demişken, oyundaki diyalogların çoğu gereksiz geldi bana. Evet, oyunda diyalogların ve seçimlerin olması iyi bir şey fakat bunlar hiçbir işe yaramıyor. Ne seçimler oyuna etki ediyor ne de diyaloglardan bir şey öğreniliyor. Diyalogların çoğu, sadece diyalog olsun diye eklenmiş.

Bunların dışında, yükleme ekranlarından bahsetmek istiyorum. Tamam oyun eski ama her ekran değiştiğinde yükleme ekranını beklemek zorunda kalıyorsunuz. Kapıdan giriyorsunuz yükleme ekranı, kapıdan çıkıyorsunuz yükleme ekranı, yan tarafa geçiyorsunuz yine yükleme ekranı. Yükleme ekranları çok uzun sürmüyor fakat yine de benim oyundan kopmama sebep oldu.

Kişisel olarak da bir sahnede oyundan soğudum. Oyunda önümüze gelen herkes, hapisteki adamın (Joe) karısıyla (Christine) birlikte olmak istiyor. Daha oyunun başlarında Christine ile evimizin yangın merdivenlerinde, Dale adında evli bir komşumuzla diyaloğumuz oluyor. Adam, bizimle birlikte olmak için yangın merdivenlerine tırmanmış ve biz de onu içeri alabiliyoruz. Belki çoğu insan bunu önemsemeyebilir ama hikâyesine odaklanmamız gereken bir oyunda, eşi hapiste olan bir kadının başka bir adamla yatması hiç hoş değildi. O sahneden sonra ne oyunu sevebildim ne de oyunun geri kalanını merak edebildim.

Sonuç

Kısacası, ben bu oyunu beğenemedim. Hikâye ilgimi çekmedi, atmosfer beni cezbetmedi. Bulmacalar basit ve sıkıcıydı. Diyalogların birçoğu amaçsızdı. Ayrıca oyun eski olduğu için teknik sorunlar barındırıyor.

Oyunun fiyatı indirimeyken ucuz olsa da bu türü seviyorsanız oynayabileceğiniz birçok farklı oyun var, onlara bakabilirsiniz. Benim gözümde bu oyunun, kendi türündeki diğerler oyunlardan daha iyi olan hiçbir yanı yok. Yani bu oyunu oynamazsanız bir şey kaybedeceğinizi düşünmüyorum.
Posted 26 September, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
7.3 hrs on record (5.5 hrs at review time)
Twelve Minutes

“Yalnızca unuttuğumuzda zamanın bağlarından gerçekten kurtulabilir ve mevcut anın içinde yaşama deneyime yaklaşabiliriz.”

Bu oyunu ilk kez Xbox ve Bethesda’nın gerçekleştirdiği E3 2021 sunumunda görmüştüm. Sunum esnasında kendi kendime, “Güzel oyuna benziyor, muhtemelen ben bu oyunu severim.” demiştim. Çıktığı gün alıp deneyimleme fırsatım oldu. Ne kadar doğru düşündüğümü de böylece anlamış oldum. Twelve Minutes, hikâyesinin etkileyiciliği, atmosferinin güzelliği ve kendine özgü mekaniği ile benim için özel olan oyunlardan biri oldu.

Genel Değerlendirme

Twelve Minutes, temel mekanikleri sürükle-bırak üzerine kurulu, hikâye odaklı bir tür bulmaca oyunu. Eğer oyunu, bu kategorilerde değerlendirirsek oyunun gerçekten çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Hikâyenin konusunu, her bir döngüyü oynadıkça daha iyi anlıyorsunuz. Bulmaca oyunu olmasının avantajını kullanarak bütün hikâyeyi bir anda önünüze sermiyor. Hikâyeyi ilerledikçe keşfediyorsunuz. Bu keşif, diğer bulmaca oyunlarındaki gibi sıkıcı değil. Hikâyedeki gizem unsuru, merakınız canlı tutuyor oynanış temponuzun düşmesini engelliyor. Hikâye gittikçe duygusallaşıyor ve en sonunda, hikâyenin bütününün ne kadar etkileyici olduğunu görüyorsunuz.

Bu oyunun diğer bulmaca oyunlarından farklı olmasını sağlayan mekanik, oyunun adından da anlaşılacağı üzere 12 dakikalık bir zaman döngüsünün sürekli tekrar etmesi. Sürekli aynı yerden başlayarak farklı bilgiler öğrenip bunları bir sonraki döngüde kullanıyorsunuz. Örneğin, karınıza bu döngüyü kanıtlayabilmek için onun bilip sizin bilmediğiniz bilgileri elde edip bir sonraki döngüde bunları kullanabilirsiniz. Bütün olay örgüsünü çözüp döngüyü kırana kadar, her döngüde bunun gibi farklı bilgiler elde edip bir sonraki döngü için farklı yollar açabiliyorsunuz.

Oynanış süresi, yaklaşık olarak 5 saat olarak belirtiliyor olsa da oyunun süresi, sizin olay örgüsünü çözme hızınıza bağlı olarak değişiyor. Dolayısıyla oyunu ikinci oynayışınızda, olay örgüsünü bildiğiniz için ilk oynayışınıza göre çok daha kısa sürede bitirmeniz mümkün olacaktır. Asıl zevkli kısım ise ilk oynayışınızdaki çabalarınızda saklı. Yaptığınız şeylerin neleri etkilediğini, öğrendiğiniz bilgileri nerede kullanabileceğinizi anlamaya çalışıyorsunuz. Hele benim gibi meraklıysanız ve “Şunu yapsam ne olur acaba?” diye düşünüyorsanız oynanış sürenizi uzatabileceğiniz gibi farklı olaylara da şahit olabilirsiniz. Bu sebeple oyunu kendi başınıza, keşfederek ve düşünerek oynamanızı tavsiye ederim.

Sanat Tasarımı

Oyun, kuş bakışı açısından oynanıyor. Bu sebeple, grafiksel olarak başarılı olması pek şaşırtmıyor. Grafiklerinin güzelliğinin yanında, oyunun atmosferi gerçekten çok güçlü. Oynarken çoğu zaman kendinizi hikâyenin içinde hissedebilirsiniz. Karar verirken zorlanabilirsiniz hatta yanlış karar verdiğinizde üzülebilirsiniz.

Tasarımın diğer bir güçlü yanı ise seslendirmeler. Bildiğiniz üzere oyundaki karakterleri ünlü yıldızlar seslendiriyor. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda oyundaki sanat tasarımının gerçekten başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Son Sözler

Annapurna Interactive oyunlarının her biri, oyunculara farklı birer deneyim sunuyor. Twelve Minutes de görülmeye değer atmosferi, çözülmeye değer olay örgüsü ve dinlemeye değer hikâyesi ile yine bu yapımcıların kaliteli bir oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Yerel fiyatlandırma yapıldığını ve oyunun Türkçe dil desteği ile çıkış yaptığını göz önünde bulundurursak kesinlikle bu oyunu alıp oynamanızı tavsiye ederim.
Posted 20 August, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3  4  5 >
Showing 21-30 of 49 entries