8
Products
reviewed
133
Products
in account

Recent reviews by Rafhaam

Showing 1-8 of 8 entries
No one has rated this review as helpful yet
11.3 hrs on record
90'lar, 80'ler... Retro takılacağız, zamanda yolculuk garanti. İlk oyunu unutun, yepyeni manyaklarla tanışma vakti. Film çekiyoruz güya, Jacket'ın hikayesini anlatıyoruz. Ama olaylar çığırından çıkıyor, Miami'de hayvan maskeli psikopatlara dönüşüyoruz.

Neyse, bu Hotline Miami nedir, necidir? Kuşbakışı, piksel piksel... Herkes sevmeyebilir ama bir alıştın mı, olay bitiyor. Tepeden bakıyoruz karaktere, görev icabı mekanlara dalıyoruz. Hedef? Ağzına, burnuna... Ne bulursan yapıştır! Ama dikkat, düşmanlar salak değil. Kapı arkasında adam mı var, bayılt geç. Öldüğünden emin olmak için bir de "space" tuşuna aban. Ateşli silahları varsa, yandın gülüm keten helva.

Telefondan gizemli mesajlar, talimatlar falan... İlk oyundan çok farklı değil ama zaten ne gerek var ki? Hotline Miami evreni zaten başlı başına bir olay. Bu sefer daha fazla karakter var, her olay ayrı bir gizem. Katil de oluyoruz, yazar da... Kafalar karışık.

Silahlar önemli, kapılar pencereler taktiksel. Ama öldürmek daha zor, klavyeyi kırma garantili. Kat kat geziyoruz binaları, ortalık kan gölü.

Kısacası, Hotline Miami 2, grafik manyağı olmadan da oyun olur mu? Olur, hem de nasıl! Müzikler, ortam... Oyun seni içine çekiyor, akıcı, eğlenceli... Tek sıkıntı, bazen fazla zorluyor. Ama olsun, verdiğin paraya değer mi? Sonuna kadar!
Posted 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
90.5 hrs on record
Film falan hikaye, oyun sektörü aldı yürüdü. Artık oyunlar da "başyapıt" oluyor, "efsane" oluyor. RDR 2 de bunlardan biri, net!

Oyun bildiğin Western filmi gibi. Karakterler şahane, seslendirmeler, müzikler, atmosfer... Her şey dört dörtlük! Arthur Morgan'la ilk başta anlaşamasan da, hikayesini öğrendikçe bağlanıyorsun adama. Bazen gülüyor, bazen üzülüyor, bazen de gaza geliyorsun.

Sadece Arthur da değil, diğer karakterler de canlı gibi. Reverend'ın pişmanlığı, Molly'nin aşk acısı, Charles'ın yalnızlığı, Micah'ın pislikleri, Hosea'nın aklı... Dutch desen zaten başlı başına olay! Adamı bazen seviyorsun, bazen nefret ediyorsun, çözemiyorsun!

Etraf desen ayrı bir dünya. Dağlar, tepeler, ormanlar... Hayvanlar aleminde de her şey var. Ayısı, kurdu, geyiği, tavşanı... Avlanıp para kazanıyorsun, karnını doyuruyorsun, balık tutuyorsun. Manzaralar da şahane. At sırtında giderken sinematik moda geç, filmini çek, keyfine bak!

Sesler, müzikler de süper. Çatışmada coşuyorsun, gizlenirken geriliyorsun, duygusal sahnelerde hüzünleniyorsun. Western filmi atmosferi için ne gerekiyorsa yapmışlar.

Oyun, seni alıp Vahşi Batı'ya götürüyor. Banka soygunları, düellolar, kavgalar, Kızılderililer, atlar... Ne ararsan var!

Atlar da ayrı bir konu. Oyunun en çok konuşulan şeylerinden. Sadece bir binek değiller, yol arkadaşın oluyorlar. Bakımını yapıyorsun, bağ kuruyorsun, zor anında yanında oluyor.

Oyunun içinde o kadar çok detay var ki... Reklam dünyasına göndermeler, kadın hakları, Romeo ve Juliet... Bir sürü şey! Dikkatli bakarsan hepsini yakalıyorsun.

Ama gerçek hayat gibi, sıradan olaylar da var. Yolda yardıma ihtiyacı olan biri çıkıyor, zehirlenmiş mesela. İlaç verip kurtarıyorsun, o da sana zehirli bitkiyi gösteriyor. Başka birini kurtarıyorsun, "Erkeğe ihtiyacım yok" diye artistlik yapıyor falan...

Avladığın hayvanlar çürüyor, Arthur'un saçı sakalı uzuyor, kirleniyor... Maske takıyorsun, kimliğin gizleniyor... Anlat anlat bitmez!

Peki hiç mi kötü yanı yok? Var tabii. Hikaye biraz yavaş başlıyor. 3-4 saat oynuyorsun, hikayenin daha başındasın. Sonra hızlanıyor, sonra tekrar yavaşlıyor... Herkes sevmeyebilir bu durumu.

Oynanış da yavaş gelebilir kimilerine. Atla çok uzun yol gidiyorsun. Hızlı seyahat de kısıtlı. Silah kullanmak da alışık olduğun gibi değil. Gerçekçi yapmışlar. Mermiyi namluya sür, şarjörü doldur... Ama bu da oyunun ruhuna uygun olmuş.

Sonuç olarak, bu saydıklarım oyunun güzelliğini bozmuyor. Rockstar yine yapmış yapacağını. RDR 2, Witcher, God of War gibi bir başyapıt. Oynamayan çok şey kaçırır.

Şimdi spoiler vermeden şunu söyleyeyim: Oyunu bitirip, kalanını ek paketle satabilirlerdi. Ama yapmamışlar! Hikaye tam olsun istemişler. Bunun için bile teşekkür etmek lazım.

Açık ara oynadığım en iyi oyun!
Posted 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
46.5 hrs on record
Bethesda yine yapmış yapacağını! Fallout 4, daha ilk dakikadan "vay be!" dedirten, sonra da 10 saat de oynasan, 500 saat de gömseler adamı şaşırtmaya devam eden cinsten bir oyun olmuş. Hataları yok mu? Var elbet, hem de gözümüze soka soka. Ama şimdilik onları boşverelim.

Şimdi, Skyrim'i seven buna da bayılır diye bir şey yok, onu baştan söyleyeyim. Kimisi "eh işte" de diyebilir. Ama bu adamların oyunlarında bir şey var abi, anlatılmaz yaşanır. Haritada bir yere gitmeye çalışırken, hoop kendini mutant ayılarla savaşırken buluyorsun. İşte Bethesda'nın olayı bu! Açık dünya dediğin böyle olur. Son zamanlarda Witcher 3, Dragon Age falan çıktı, güzel oyunlardı ama onların açık dünyası biraz senaryoya bağlı, kısıtlı gibiydi. Burada öyle değil, saldım çayıra mevlam kayıra!

Karakter yaratma ekranı desen, of, muazzam! Boston'a ayak basınca anlıyorsun ki olay sadece görev yapmak değil, aramak. Sürekli bir şey arıyorsun. Harabe binalar, fabrikalar, süpermarketler...

Oyunun başında nükleer bomba patlamadan önce karakteri yaratıyoruz ya, o bölüm bile ayrı bir keyif. Sonra bomba patlıyor, dünya değişiyor, biz sığınaktan çıkıyoruz ve macera başlıyor.

Oyun ilerledikçe bağımlısı oluyorsun. Keşfetmeyi, detayları, her köşeden çıkan sürprizleri seviyorsan, bu oyun tam senlik. En son Skyrim'de böyle hissetmiştim. Görev falan boşver, istediğin gibi takıl. Sürekli bir şeyler topluyorsun, craft yapıyorsun. Senaryoyu takmasan bile ilerleme kaydediyorsun.

Sürekli bir şeyler arıyorsun demiştim ya, yetenekler için de aynısı geçerli. İstediğin gibi karakter yarat, istediğin gibi geliştir. Silahları modifiye et, zırhını güçlendir. Power Suit'i oyunun başında bulsan da, onu adamakıllı kullanmak için bayağı bir zaman, eşya gerekiyor.

Ev mevzusu da var tabii. Bildiğimiz güvenli evler, bu sefer Sims'e bağlamış. Kendi kasabanı kuruyorsun, insanları yerleştiriyorsun, savunma yapıyorsun... Bethesda tek oyunda her şeyi vermeye çalışmış.

Çatışmalar da eskisinden iyi. Vuruş hissi falan gelmiş. Silahların gücünü hissediyorsun. Ama yapay zeka bazen saçmalıyor. Hem düşmanların hem de yoldaşların. Bir de hatalar... Of, o hatalar! Oyunun en büyük derdi. Asansör bug'ı, kaybolan altyazılar, sıkışıp kalan karakterler...

Grafikler idare eder, karakter modellemeleri biraz kötü ama ışıklandırma harika. Sesler, müzikler desen şahane. Kısacası Fallout 4 hem göze hem kulağa hitap ediyor.

Sonuç olarak? Fallout 4 mükemmel değil ama harika bir oyun. Alın, oynayın, oynatın. Çorak topraklarda kaybolun. Ama yapay zeka ve bug'lara dikkat! Yine de yılın en iyilerinden, orası kesin.
Posted 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
81.9 hrs on record
Bu oyun öyle "iki dakikada çöz, dünyayı fethet" oyunu değil. Derin mi derin bir "grand strategy". Ustalaşmak zaman alıyor. Sabırsızsanız baştan vazgeçin. Ama sabırlıysanız ve öğrenmeye açıksanız, doğru yerdesiniz!

Olay şu: Kral, sultan falan olup devleti yönetirken, çoluk çocuğu yetiştirip tahtı devrediyorsun. Sonra onlar da aynı şeyi yapıyor. Yüzyıllık hanedan kuruyorsun! Ama aldığın kararlar tarihin akışını değiştiriyor, acayip keyifli.

Evlilikler çok önemli. Oğluna gelin, kızına damat bulacaksın ama öylesine değil! En uygununu seçmelisin. Bazen veliaht kalmıyor, o zaman torunlar devreye giriyor, taht kavgaları başlıyor! Evlilikler ittifaklar için de önemli.

Veliahtlarını çocukluktan itibaren yetiştiriyorsun, hoca tutuyorsun. Komutanı hoca yaparsan savaşçı, bilge adamı hoca yaparsan devlet adamı oluyor. Bir de meclis var; vezirin, komutanın, casusun... Onlar da oyunun akışını etkiliyor.

Tabii ki savaş da var. Toprakları genişletmenin yolu bu. "Ben kendi halimdeyim" desen de, bir şekilde savaşa giriyorsun. Savaşlar otomatik ama arkada acayip bir matematik var.

Savaştan sıkılırsan, entrika çevirebilirsin. Suikast düzenle, birilerini tarafına çek...

Bu oyun detaylarla dolu, anlatmakla bitmez! Ama bu detaylar, oyunun en güzel yanı. Yönettiğini, bir şeylere yön verdiğini hissediyorsun. "Bir tur daha..." diye diye saatler geçiyor!

Kusurları yok mu? Var elbet. Öğrenmesi zaman alıyor, bazen önemli bildirimleri kaçırıyorsun, arada komik hatalar oluyor. Ama bunlar oyunun tadını kaçırmıyor.

Özetle CK3, muhteşem bir strateji oyunu! Hanedan yönetme keyfini sonuna kadar yaşatıyor. Öğrenme aşamasını geçersen, başından kalkamazsın!
Posted 20 February. Last edited 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
385.5 hrs on record (384.1 hrs at review time)
Bu oyun öyle "basit bir strateji oyunu" falan değil, baştan uyarayım. Ülkeni seçiyorsun, İkinci Dünya Savaşı'nın o karmaşasına dalıyorsun. Zafer için her şeyi yapman lazım! Diplomasi mi dersin, ekonomi mi, teknoloji yarışı mı, kan gövdeyi götüren savaşlar mı... Hepsi senin elinde!

Oynanış nasıl?

Oynanış, abi, o kadar detaylı, o kadar derin ki... Her şeyle senin ilgilenmen gerekiyor. Ekonomiyi ayakta tut, teknolojiyi geliştir, orduyu yönet, diğer ülkelerle aran iyi olsun... Bir sürü şey var.

Savaşlar da öyle basit değil, taktik yapman lazım, strateji kurman lazım. Doğru hamleleri yaparsan zafere ulaşırsın. Ama yanlış yaparsan... Geçmiş olsun!

Yalnız, oyunun bir öğrenme eğrisi var, hem de nasıl! Yeni başlayanlar için biraz zorlayabilir, kafanız karışabilir. Ama pes etmeyin, çözdükçe tadından yenmez!

Artıları neler?

2. Dünya Savaşı'nı tam anlamıyla yaşatıyor, acayip gerçekçi.

Oynanış derin ve karmaşık, saatlerce oynarsın, sıkılmazsın.

Savaşlar tatmin edici, doğru taktikle zafer senin!

Modlar, eklentiler falan filan... Oyun bitmiyor, sürekli yeni şeyler çıkıyor.

Oyun sürekli güncelleniyor, geliştiriliyor, yani hep taze kalıyor.

Eksileri yok mu?

Öğrenme eğrisi biraz fazla, başta zorlanırsın.

Yeni başlayanlar için zorlayıcı olabilir, hemen pes etmeyin!

Bazı hatalar, dengesizlikler falan olabiliyor, ama genelde düzeltiliyor.

Yapay zeka bazen saçmalayabiliyor, ama çok da takılmayın.
Posted 7 May, 2024. Last edited 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
18.3 hrs on record
Dostlar, nükleer kıyamet sonrası çölde hayatta kalma mücadelesi vermek, her köşede pusuya yatmış tehlikelerle boğuşmak, kıt kaynaklarla idare etmek...

New California Cumhuriyeti (NCR) diye bir ekip var, Mojave Çölü'nde düzeni sağlamaya çalışıyorlar. Hani derler ya "kanunsuz topraklar, zorbalar fink atıyor"... İşte NCR de tam o zorbalara karşı duruyor. İstersen onlara katılıp çöldeki mazlumları koruyabilir, umut ışığı olabilirsin.

Tabii ki NCR'a katılmak zorunda değilsin, "Ben kendi yolumu çizerim, babuş!" diyorsan o da olur. Başka gruplar da var, onlara yanaşabilir ya da tek tabanca takılırsın.

Fallout: New Vegas, eski usul RPG'lerin o tadını, modern grafikler ve harika bir hikayeyle birleştirmiş. Karakterini geliştir, silahlarını modifiye et, milletle laflarken laf ebeliği yap... Saatlerini gömersin.

New Vegas dediğin yer de öyle küçük bir harita değil. Devasa bir dünya, keşfedilmeyi bekliyor. Harabelerde dolaş, çöllerde gizli yeraltı tesisleri ara, Mojave'nin sırlarını çözmeye çalış... Bitmez, tükenmez yani!

Özetle, Fallout: New Vegas seni ekrana kilitleyecek, unutamayacağın bir maceraya sürükleyecek. Hayatta kalma savaşı, zorlu kararlar, sürükleyici hikaye, keşfedilecek koskoca bir dünya... Ne ararsan var! Klasik RPG'leri seven, "Ben post-apokaliptik ortamlara bayılırım!" diyen herkesin mutlaka denemesi gereken bir oyun.
Posted 7 May, 2024. Last edited 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
43.4 hrs on record
Herkese selam! Sıkı bir Handsome Jack fanı olarak, bu oyuna resmen bayıldım, onu söyleyeyim.

Olay, Jack'in o meşhur Hyperion'un başına geçmeden önceki zamanlarda geçiyor. Yani adamın delirmeden önceki, daha "insancıl" hallerini görüyoruz. Hikaye bu açıdan bayağı ilgi çekici.

Oyun, grafik ve oynanış olarak bildiğimiz Borderlands çizgisinden şaşmamış. Yani o kendine has, çizgi roman tarzı grafikler, çatışmalar falan aynen devam ediyor. Hani derler ya "aynı tas, aynı hamam"... Tam öyle! Ama bu kötü bir şey değil, zaten Borderlands'i Borderlands yapan da bu!

Bir de oyunun o kendine özgü mizah anlayışı var ya... İşte o beni benden alıyor! Absürt espriler, göndermeler, karakterlerin atışmaları...

Kısacası, Borderlands: The Pre-Sequel, Handsome Jack'in hikayesini merak edenler, Borderlands evrenini sevenler, absürt mizahtan hoşlananlar için biçilmiş kaftan! Benim gibi Handsome Jack hayranıysanız zaten hiç düşünmeyin, direk alın!
Posted 1 July, 2019. Last edited 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
12.7 hrs on record
Bu oyun, baştan aşağı özenle, emekle yapılmış, her köşesi ayrı bir detay... Bunu daha ilk dakikalardan anlıyorsunuz zaten.

Oyunun en can alıcı noktalarından biri de "vigor"lar. Hani böyle fantastik güçler, büyüler falan gibi düşünün. İşte o vigor'larla oyun bambaşka bir renk kazanıyor, çatışmalar acayip keyifli hale geliyor.

Ben bu oyunu şiddetle, ısrarla, hatta "almazsanız çok şey kaçırırsınız!" diyerek tavsiye ediyorum. İster aksiyon sevin, ister hikaye... Her türlü sizi tatmin edecek bir oyun. Hatta iddia ediyorum, hayatınızda oynayacağınız en iyi oyunlardan biri olabilir!
Posted 24 November, 2016. Last edited 20 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
Showing 1-8 of 8 entries