Dying Light... Aylar boyunca Ana Oyunun ve DLC paketlerinin düzgün bir Türkçe Yamasının çıkmasını beklediğim için oynamayı sürekli ertelediğim oyun. Bir kaç gün önce Türkçe Yaması çıktı ve başından kalkmadan oynadığım oyun. Neyse fazla uzatmadan incelemeye geçmek istiyorum.
Herhangi bir oyunun liste liste artılarını ve eksilerini yazmayı sevmem baştan söylemek istiyorum. Sonuç olarak ben uzman bir oyun incelemecisi veya eleştirmeni değilim. O yüzden kendimi bir cacık sanıp boş boş havalara girmeye gerek yok ben sadece bir oyuncuyum ve benim yapacağım şey bir oyunu oynayıp hakkında kendime ait olan düşüncelerimi veya neyini sevip neyini sevmediğimi belirtmektir.
Oyun Ortadoğunun hayali bir şehri olan Harran'da geçiyor. Salgın yüzünden şehirde işler çok feci karışmış ve şehir karantinaya alınmış. Ana karakterimiz Kyle Crane The Global Relief Effort adlı yardım kuruluşunun bir üyesi. Görevimiz Harran'da yer alan önemli dosyaları ele geçirmek ve salgının kaynağını araştırmak. Hikaye'nin genel açıklaması bu şekilde.
Şimdi oyunun en sevdiğim iki özelliğine gelmek istiyorum. Birinci özelliğine gelirsek ben ileri düzeyde bir Skyrim fanatiğiyim ve oyunun bazı özellikleri ve mekanikleri çok derin bir şekilde Skyrim'den alınmış. (Kilit açma, Karakter Yetenek Geliştirmeleri gibi hususlar) İkinci özelliğine gelirsek belki bu herkesin hoşuna gitmez ancak özellikle Parkur mücadeleleri başta olmak üzere oyun ciddi anlamda zor. Gerçekten zor. Çok uzun zamandır bu kadar zorlandığım başka bir oyun oynamamıştım.
Artık az çok oyun sektörünün kaşarı haline geldim doğru dürüst oynamadığım oyun kalmadı diyebilirim. Özellikle geniş ve sağlam hikayeli oyunlar alanında tuttuğumu affetmiyorum. Zor oyunları severim özellikle güzel hikaye ve sağlam mekaniklerle birleşince benim için tadından yenmez. Bunu Witcher serisinden rahatlıkla kanıtlayabilirim 1 ve 2 için tam olarak söyleyemem ancak Witcher 3 oynarken hipnotize olmuş gibi 160 saat oynamışlığım vardır.
Kısaca söylemek gerekirse zorluğu seven ve refleksif olarak gelişmiş bir oyuncuysanız hiç düşünmeden almanızı şiddetle tavsiye ederim. Özellikle parkur mücadeleleri ve geceleri çıkan yaratıklar size unutulmaz bir deneyim sunacaktır.
Beğenmediğim özelliği şu anlık pek yok ama söyleyebileceğim en net özelliği aşırı dakik olmalısınız ve çok dikkatli ilerlemelisiniz. Yaptığınız en ufak bir hata sizi zombilerin kucağına düşürür ve hızlı olmazsanız veya arkanızı kollamazsanız ne olduğunu anlamadan ölürsünüz. Kısaca oyunda hatanın pek yeri yok ve acemi oyuncuların da oyunda pek yeri olmadığını söyleyebilirim. Gerçekten oyun çok zor ve aşırı dikkat gerektiriyor...
Dipnot : Oyun Şanlıurfa'nın Harran Kentinde geçmiyor bu arada. İstanbul baz alınarak yapılmış ancak oyunun Şanlıurfa'nın Harran kenti ile bir ilgisinin olmadığı Yapımcılar tarafından açıklanmıştır...

Dying Light... Aylar boyunca Ana Oyunun ve DLC paketlerinin düzgün bir Türkçe Yamasının çıkmasını beklediğim için oynamayı sürekli ertelediğim oyun. Bir kaç gün önce Türkçe Yaması çıktı ve başından kalkmadan oynadığım oyun. Neyse fazla uzatmadan incelemeye geçmek istiyorum. Herhangi bir oyunun liste liste artılarını ve eksilerini yazmayı sevmem baştan söylemek istiyorum. Sonuç olarak ben uzman bir oyun incelemecisi veya eleştirmeni değilim. O yüzden kendimi bir cacık sanıp boş boş havalara girmeye gerek yok ben sadece bir oyuncuyum ve benim yapacağım şey bir oyunu oynayıp hakkında kendime ait olan düşüncelerimi veya neyini sevip neyini sevmediğimi belirtmektir. Oyun Ortadoğunun hayali bir şehri olan Harran'da geçiyor. Salgın yüzünden şehirde işler çok feci karışmış ve şehir karantinaya alınmış. Ana karakterimiz Kyle Crane The Global Relief Effort adlı yardım kuruluşunun bir üyesi. Görevimiz Harran'da yer alan önemli dosyaları ele geçirmek ve salgının kaynağını araştırmak. Hikaye'nin genel açıklaması bu şekilde. Şimdi oyunun en sevdiğim iki özelliğine gelmek istiyorum. Birinci özelliğine gelirsek ben ileri düzeyde bir Skyrim fanatiğiyim ve oyunun bazı özellikleri ve mekanikleri çok derin bir şekilde Skyrim'den alınmış. (Kilit açma, Karakter Yetenek Geliştirmeleri gibi hususlar) İkinci özelliğine gelirsek belki bu herkesin hoşuna gitmez ancak özellikle Parkur mücadeleleri başta olmak üzere oyun ciddi anlamda zor. Gerçekten zor. Çok uzun zamandır bu kadar zorlandığım başka bir oyun oynamamıştım. Artık az çok oyun sektörünün kaşarı haline geldim doğru dürüst oynamadığım oyun kalmadı diyebilirim. Özellikle geniş ve sağlam hikayeli oyunlar alanında tuttuğumu affetmiyorum. Zor oyunları severim özellikle güzel hikaye ve sağlam mekaniklerle birleşince benim için tadından yenmez. Bunu Witcher serisinden rahatlıkla kanıtlayabilirim 1 ve 2 için tam olarak söyleyemem ancak Witcher 3 oynarken hipnotize olmuş gibi 160 saat oynamışlığım vardır. Kısaca söylemek gerekirse zorluğu seven ve refleksif olarak gelişmiş bir oyuncuysanız hiç düşünmeden almanızı şiddetle tavsiye ederim. Özellikle parkur mücadeleleri ve geceleri çıkan yaratıklar size unutulmaz bir deneyim sunacaktır. Beğenmediğim özelliği şu anlık pek yok ama söyleyebileceğim en net özelliği aşırı dakik olmalısınız ve çok dikkatli ilerlemelisiniz. Yaptığınız en ufak bir hata sizi zombilerin kucağına düşürür ve hızlı olmazsanız veya arkanızı kollamazsanız ne olduğunu anlamadan ölürsünüz. Kısaca oyunda hatanın pek yeri yok ve acemi oyuncuların da oyunda pek yeri olmadığını söyleyebilirim. Gerçekten oyun çok zor ve aşırı dikkat gerektiriyor... Dipnot : Oyun Şanlıurfa'nın Harran Kentinde geçmiyor bu arada. İstanbul baz alınarak yapılmış ancak oyunun Şanlıurfa'nın Harran kenti ile bir ilgisinin olmadığı Yapımcılar tarafından açıklanmıştır...