Ultraviolet
Live from   Sarajevo, Federation of Bosnia and Herzego, Bosnia and Herzegovina
 
 
Kemalizm bir ideoloji değil bir dindir.
Müritlerine Kemalist, şeyhine İsmet, rabbine ise Kamal denir.
Online nu
1 spiludelukkelse registreret | Info
2928 dag(e) siden sidste udelukkelse.
Atatürk ve Kemalist Türkiye Hakkında İlginç Bilgiler
Atatürk'ün ismi Kemâl değil Kamâl'dır.

Türkçede ünlü uyumuna uyan ve doğal olan isim Kemâl olmasına rağmen Atatürk dini çağrışımları sebebiyle 1923 öncesi benimsediği Mustafa ismini kullanmayı bırakmış ve yine dini çağrışımları olan Kemal ismini özellikle Kamâl ile değiştirmiştir. Güncel nüfus cüzdanında ismi Kamâl olarak geçer.




Lozan Antlaşması'nı reddettiği için TBMM, Atatürk tarafından lağvedilmiştir.

Kurtuluş Savaşı Gazilerinden oluşan TBMM 1. Meclis, belirlediği devlet sınırları Atatürk'ün söz verdiği Misak-ı Milli sınırlarına uymadığı ve ülkenin bağımsızlığını riske atacak kadar taviz verildiği için(12 Adalar, Musul ve Kerkük petrol havzaları, Batı Trakya vb.) Lozan Antlaşması'nı reddetmiş ve gerekirse daha da savaşırız ama bu antlaşmayı kabul etmeyiz demiştir. Bunun üzerine Atatürk ve yandaşları 1. Meclis'i dağıtmış ve Lozan Antlaşması'nı ortada meclis yokken imzalamıştırlar. Antlaşma daha sonra üyelerini Atatürk'ün bizzat seçtiği 2. Meclis'ten geçip yürürlüğe girmiştir.

Atatürk ayrıca yakın arkadaşlarına ileride kurulacak 2. Meclis'ten bahsederken her dediğini kabul edecek "kız gibi bir meclis"[1] yapacağını da söylemiştir. Milletin iradesine verilen önem(!) göz yaşartıcı.

İlginçtir ki Atatürk'ün bizzat kendi oluşturduğu "kız gibi mecliste" bile kendisine muhalefet eden TCF fırkası gibileri çıkabilmiştir ki demokrasi düşkünü(!) Atatürk muhalif sesleri susturmuş ve partiyi kuran herkesi delili bulunmayan yaftalarla ya sürgün etmiş ya da hapse atmıştır. Bu muhalif seslerin "terörist" olmasının da pek mümkün olmadığını Kurtuluş Savaşı'nın en büyük beşlisi olmalarından anlıyoruz. (Bkz. Rauf Orbay, Refet Bele, Kazım Karabekir)




Atatürk milletvekillerini bizzat kendisi seçiyordu.

Osmanlı döneminde dahi iki aşamalı seçimle halk tarafından yarı-demokratik biçimde seçilen milletvekili seçimlerinde Atatürk dönemi ile yerini adaylarını ve son milletvekillerini bizzat Atatürk'ün belirlediği bir anti-demokratik sisteme geçilmiştir.

Bu anti-demokratik ve Osmanlı döneminden bile daha despot durum Atatürk tarafından gururla şöyle açıklanıyor:

"Aziz vatandaşlarım, Cumhuriyet Halk Fırkası namına bütün memlekette Türkiye Büyük Millet Meclisi azalığı için mebus namzedi olarak tespit ettiğim zevatın heyeti umumiyesini ıttılaınıza arz ediyorum. Her vatandaş için yeni devrede beraber çalışmayı münasip gördüğüm arkadaşların heyeti umumiyesinin birlikte görülmesini faydalı addettim. Bu nedenle her dairei intihabiyeye tefrik edeceğim mebus namzetlerini ayrıca imzam tahtında arz edeceğim." [2]

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 31 Ağustos 1927 Basımı.

Modern Türkçe çevirisi:

"Aziz vatandaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi namına bütün memlekette Türkiye Büyük Millet Meclisi görevliliği için milletvekili adayı olarak tespit ettiğim kimselerin genel heyetini bilginize arz ederim. Her vatandaş için yeni devrede beraber çalışmayı uygun gördüğüm arkadaşlardan oluşan genel heyetin birlikte görülmesinin faydalı olduğunu düşündüm. Bu nedenle her seçim bölgesine paylaştıracağım milletvekili adaylarını ayrıca imzam ile sunacağım."

Yani Atatürk sadece halk tarafından seçilen milletvekillerini elemekle kalmıyor, halkın seçtiği milletvekili adaylarını bile kendisi belirliyordu. Yani:

1) Halka sunulacak adayları kendisi belirliyor.
2) Halk bu adaylar arasından seçim yapmak zorunda kalıyor.
3) Sonrasında halk için zorla belirlediği adaylar arasından tekrar kendi seçim yapıyordu.

Dolayısıyla halkın kararını bir kez değil defalarca kez hiçe sayıyordu.




İngiliz Parlamentosu Lozan'ı en son kabul eden meclistir.

Lozan Antlaşması İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanmış olsa dahi antlaşmanın yürürlüğe girmesi için devlet parlamentolarından geçmesi gerekmekteydi. İngiliz Parlamentosu ise bu antlaşmayı kabul etmek konusunda oldukça çekingendir.

Lozan Antlaşması aylar boyunca kaderi belirsiz durup 16 Temmuz 1924'te Lozan İngiliz Parlamentosundan geçebilmiştir, bu ise 3 Mart 1924'te hilafetin kaldırılmasından sonra gerçekleşmiştir. Manidar bir olay, Lozan'ın gizli maddeleri olmasa bile nelerden feragat edildiğini açıkça gösteriyor.

Benzeri şekilde Müslüman sömürgelere sahip Fransa da Lozan'ı kabul etmekte oldukça geç davranmıştır.




O dönem müttefikimiz SSCB büyükelçisinin Lozan hakkındaki görüşleri

“… Ingiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, eskiden Türkiye’nin olan Musul’u ve daha başka yerleri Türkiye’den koparmayı, Yunanlıların yakıp yıktığı şehir, kasaba ve köyler için Yunanlılara tamirat parası verdirmemeyi ve Boğazlar meselesinde Ingiliz planını gerçekleştirmeyi başardı.

Türkiye, Musul’u bırakması ve tamirat parasından vazgeçmesi karşılığı olarak kendisine küçücük Karaağaç bölgesinin verilmesiyle yetindi” [2]




Lozan'ın 58. maddesi "zafer" olduğundan şüphelendiriyor

Lozan Antlaşması'nın 58. maddesinde Türkiye, 1914 yılında İngilizler tarafından haksız yere el koyulan ve bize teslim edilmeyen gemilerimizin karşılığını istemeyi paşalar gibi reddediyor. Teslim edilmeyen Sultan Osman ve Reşadiye gemilerinin o dönemki maliyetleri ve deniz gücündeki rolleri günümüzdeki iki uçak gemisine denkti, ne kadar büyük bir meblağdan vazgeçildiğini iki adet Gerald R. Ford sınıfı uçak gemisinin günümüzdeki maliyetine bakarak anlayabilirsiniz.




Şeyh Sait'in İngilizlerle İşbirliği Yaptığını İsmet İnönü Reddediyor.

“Şeyh Said, harekat esnasında dini kurtarmak davasını açıktan ortaya atmış bulunuyor. `Hilafet kalkmıştır, din tehlikededir, dini kurtarmak lazımdır.´ Davaları, bu. Şeyh Said, isyan hareketini, böylece bütün memlekete milli bir hareket olarak değil, bir din hareketi olarak gösteriyor. Her tarafı harekete geçirmek sevdasındadır. Şeyh Sait isyanını doğrudan doğruya Ingilizlerin hazırladığı veya meydana çıkardığı hakkında kesin deliller bulunmuyor.” [4]



KAYNAKÇA:

[1] Ismail Habip Sevük, Atatürk Için, sf 274.

[2] https://www.gastearsivi.com/gazete/hakimiyeti_milliye/1927-08-31/1

[3] Semyon Ivanoviç Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Anıları, 1985, sf 233.

[4] Ismet Inönü, Hatıralar, 2.Kitap, Bilgi Yayınevi, 1987, sf 202.
Nylig aktivitet
109 timer registreret i alt
sidst spillet d. 16. apr.
113 timer registreret i alt
sidst spillet d. 15. apr.
1 timer registreret i alt
sidst spillet d. 9. apr.
Præstationsfremskridt   0 ud af 15
ByPoLaT󠀡󠀡󠀡⁧ ᴛʀ 30. mar. kl. 9:52 
:turkishtea: Ramazan
bayramınız mübarek olsun..
Asle 19. mar. kl. 3:49 
Bu adamı seviyorum.:physgun:
Ultraviolet 28. feb. kl. 5:52 
Sağolasın dostum.
2shady 27. feb. kl. 18:19 
Sağda solda tartışmaları okurken buldum profilini, kudurtmaya devam kardeş. :carx_drift:
Ultraviolet 15. feb. kl. 4:23 
Thank you dude, I don't judge people based on their nationality but their mentality. Free Chechnya, Free Palestine!
Seb 14. feb. kl. 16:30 
Love the profile!
Support from a greek-canadian!
Love your workshop addons