132
Products
reviewed
449
Products
in account

Recent reviews by ASURA

< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 132 entries
1 person found this review helpful
11.8 hrs on record
Heavy Metal

Bu oyun sadece kafanızı gondiklemekle kalmayıp metal ruhunuzu da gondikleyecek.

Hikaye

- Eddie Riggs... Modern zamanın ezik metal gruplarından "Kabbage Boy" adlı ekibin yol partnerliğini yapmaktadır. Bozulan her şeyi tamir eder, sahne düzenlemesini yapar ve aptal grup elemanlarının karizmatik görünmelerini sağlar. Yaptıkları müzikten nefret etmekte ve dünyaya geç geldiğini düşünmektedir. Bir konser sırasında işler biraz ters gider ve çöken sahnenin altında kalır. Vücudundan akan kan, herkesin sıkça bahsettiği ve şehir efsanesinden öteye gitmeyen lanetli kemer tokası Ormagöden’a(Armageddon’a gönderme) bulaşır. Fakat sıkça bahsedilen bu şehir efsanesi maalesef gerçektir. Kan ile harekete geçen Ormagöden iki dünya arasında bir köprü açılmasına sebep olur.

- Eddie gözlerini tekrar açtığı zaman kendini Ormagöden Tapınağı’nda bulur. Her şeyden habersiz olaylara anlam vermeye çalışan Eddie’nin esas görevi Ormagöden ile açılan kapıdan geçerek diğer dünyadaki Doviculus adındaki şeytani varlığı öldürmektir. Bu zorlu görevinde Ophelia ile güçlerini birleştirmek, Bladehenge’den geçmek, Titan yazıtlarının sırlarını çözmek ve insan direnişçilerini korkunç bir kaderden kurtarmak zorunda kalacak. Ama kendisini bile nasıl kurtaracağı, dikkat çeken bir soru işareti...

Genel-Teknik

- Kim düşünürdü ki gerçek zamanlı bir RPG, stratejik aksiyon-savaş oyunun içerisine müzik karakterleri ekleyip ortalığı kasıp kavuracağınız bir dünyayı. Dünya dediysem acayip yaratıklardan antik titanlara, ses sistemi duvarlarından devasa gitarlara kadar değişik bir heavy metal fantazisi...

- Her şeyden önce bahsetmem gereken ilk şey müzik. Brutal Legend’in içinde; metal müzik severlerin bayılacağı Lemmy Kilmister, Rob Halford, Ozzy Osbourne ve Lita Ford gibi harika bir kadro var. Metal müzik hayranıysanız bir dakika düşünmenize gerek yok. Oyun içinde çok baba gruplarında olduğu tam 108 farklı parça ve 75 farklı grup var. Şakası yok yani....

- Geniş bir açık dünya, 23 ana görev - 30 yan görev. Ama malesef ana görevler bile birbirinin tekrarı görevlerden oluşuyor. Konser savaşı, arabayla takip, konser savaşı, takip, konser, takip...... Hakkını yemeyelim boss savaşlı farklı birkaç görev de bulunmakta. Bunları eksi olarak sayabiliriz ama oynarken sizi hipnotize eden müziklerdenmidir nedir pek takmıyorsunuz. Ayrıca oyunun espirili diyalogları da bunu destekliyor diyebilirim.

- Karakterimiz Eddie bir elinde baltası sırtında elektro gitarı ile ortalığı kasıp kavuruyor. Yaptığınız sololarla düşmanları yakıp çarpabilir, müttefiklerinizi gaza getirebilir, summonlayabilir, ortalığın anasını..... "ıhım, ıhım" neyse anladınız siz.

- Açık dünyada hızlı hareket etmek için arabamız var. Balta, elektro gitar ve arabamızı oyun için yaptığımız görev ve etkinliklerden gelen puanlarla upgrade edebiliyoruz. Fazla çeşit olmasa da yeterli diyelim.

- Peki RTS ne alaka? Oyunun başındaki görevlerden birinde zulüm altında çalıştırılan köleleri kendiniz için savaşmaya ikna etmeye çalışıyorsunuz. Bunlar headbanger’lar. Ama salladıkları kafalarını taş kırmakta kullanıyorlar. Eddie onlara heavy metal için kafa sallamayı öğretiyor ve basit komutlar verebildiğiniz küçük bir ordu çıkıyor ortaya. Daha sonraları farklı farklı elemanlarla grubunuzu oldukça büyütüyorsunuz. Önce garip gelsede bir konser savaşı fikri oldukça güzel olmuş. Sunakları ele geçirip fanlarınızı arttırarak müttefik çağırıyorsunuz. Ayrıca demonic kanatlarınızla bir yandan sololar yağdırmaya devam ediyorsunuz.

- Grafikleri yeterli, farklı hikaye tarzı, efsane müzik ve kadrosuyla güzel bir oyun olmuş. Eksi olarak kısa oynanış süresi ve görevlerin çok tekrar etmesi diyebiliriz.

- Dinleyin, parçalayın, gazı kökleyin, ortalığı inletin ve bu eşsiz oyunu sakın kaçırmayın. İyi eğlenceler
Posted 13 May, 2020. Last edited 13 May, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
10.2 hrs on record
Max Payne

"İşte yine buradayım, cehennemin dibinde..."

Hikaye ve anlatım

Hikayemiz Max'in New York'dan ayrılıp, Brezilya - Sao Paulo'ya gitmesiyle başlıyor. Burada zengin bir ailenin koruması olarak işe başlayan Max, terörist gruplarca gerçekleştirilen saldırılar sonucu tehlike altına giren güvenliği geri sağlamak için harekete geçiyor.

Neden burada olduğumuz, bu işe nasıl girdiğimiz, başımıza gelen belaların ve nedenlerin hepsini hikayede ilerledikçe görebilirsiniz. Oyunun Türkçe yaması internette mevcut.

Hikaye anlatımını gerçekten beğendim. Sanki bir oyun değil de aksiyon sahnelerini benim oynadığım bir dizi izlemiş gibiyim. Oyunu ilk olarak başlattığınızda menü gelmeden önce uzun bir video ile Max Payne’in yaşadığı yeni evi görüyoruz. Max, bize kısaca ne yaptığından ve yaşadığı yerden bahsediyor. Bölümlerde de oldukça sinematik var. Kesintisiz bir aksiyon filmi gibi. Sinematikler yer yer ekranda bölünerek gösteriliyor ve konuşmalardaki önemli kelimeler ekranda vurgulanıyor. Hap ve içki kullanımından kaynaklı ekranın parlayıp kayması bazen rengarenk olması ara sıra rahatsız edebiliyor :)

Oynanış ve içerik

Öncelikle ilk 2 oyundaki atmosfer bu oyunda yok. Bunun hem yeni bir başlangıç olarak lanse edilmesi hem de yapımda Remedy'nin olmamasının etkisi var. Ama yine de iyi bir oyun Max Payne 3.

Max Payne denildiği zaman akla ilk gelen şey bullet time özelliğidir. Zamanın yavaşlaması, kurşunların görünümü, sinematik açılar yine çok güzel. Her zıpladığımızda bullet time yaşanması da güzel düşünülmüş. Tabi bunun için bize silahlar lazım.

Silah çeşitliliği oldukça iyi ve kullanımları rahat. Bölümlerde altın silah parçaları toplayıp her silahı altın kaplama ile kullanabilirsiniz. İkili tabancalardan roket atarına kadar her şey var. Sadece el bombamız yok. Nişan sistemi ise Gta V dekiyle aynı. Bu sistemle beraber vuruş hissiyatınıda güzel yapmışlar. Ara sıra giren mermi takip kamerası güzel sinematik anların yaşanmasını sağlıyor.

Sağlık sistemi eski oyunlarla aynı. Ağrı kesici haplar. Bayağı işe yaradıkları için etrafa iyi bakarak gitmenizi tavsiye ederim. Eğer üzerinizde ağrı kesici varsa ve ölmek üzereyseniz bize öldürücü vuruşu yapan adamı vurma şansı veriliyor. Bizi vuran adamı vurup fazla zaman harcamadan öldürebilirsek hayatta kalmak için bize bir şans daha veriliyor. Ama vuramazsanız oracıkta ölüyorsunuz.

Oyunun kendi içinde başarım sistemi var. Kasığa vurma, çeşitli silahlarla öldürme, bullet time süresi vb.. Bunlar zaten kendi kendine oluyor. Ama hepsini tamamlamak için uğraşmak lazım. Ayrıca bölümlerde ipuçları alabileceğiniz nesneler var. Bunları bularak Max'in düşüncelerini öğrenebilirsiniz.

14 adet bölümümüz var ve hepsi bir dizinin bölümleri gibi. Hepsinin kendine özgün bir havası ve farklı atmosferleri var. Yeri geliyor karlı bir bölümde, yeri geliyor brezilya sokaklarında, bazen yangınların içinde bazense teknenin üstünde bulabiliyorsunuz kendinizi. Bu kadar çeşit ve atmosferin olması oyunu sıkıcı ve tekrar edici olmaktan korumuş. Her bölüm ayrı zevkli. İyi bir iş çıkarmışlar.

Oyunu zor modda oynamanızı öneririm. Hem çekişmeli bir aksiyon hem de yeni zorluk modlarını açabilmek için. Yapay zeka iyi bir seviyede. Eğer siper almadan oynarsanız sizi delik deşik ediyorlar. Ama bullet time aktifken hiçbirinin şansı yok :)

Teknik özellikler

Grafikler kötü değil ama daha iyi yapılabilirdi. Oyunun atmosferinde ilk iki oyundaki soğuk tema yerine daha sıcak renkler ve mekanlar kullanılmış. Animasyonlar çok yumuşak değil.

Müzik ve sesler oldukça başarılı yapılmış. Menülerde ve aksiyon sahnelerinde çalan müzikler gerçekten iyi. Özellikle Max'ın tema müziğini duymak harika hissettiriyor. Savaş anındaki silah, patlama, motor sesleri de güzel. Savaş diyorum çünkü gerçekten bir orduyla savaşıyorsunuz :)

Sonuç

Kesinlikle aksiyon severlere tavsiye edeceğim bir yapıt. Ama ayık kafayla oynamanızı öneriyorum. Hem çatışmalarda ayakta kalabilmeniz için hem de Max abimizin derin ve felsefi sözlerini idrak edebilmeniz için. İyi eğlenceler :)
Posted 1 August, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
2 people found this review funny
12.2 hrs on record
Styx

"Ah bu başım, birçok şeyi hatırlamıyorum!"

Hikaye ve anlatımı

Oyunumuz Styx'in insan ve elfler için değerli bir 'şey' çalmaya çalışırken yakalanıp, insanlar tarafından sorguya çekilmesiyle başlıyor. Hikayeyi "kendi" ağzından dinliyoruz. Çalması gereken şey tam olarak nedir, ona ne fayda sağlayacak, bu iş için neden kendisi görevlendirildi hem onun, hem de bizim için muamma. Kendisi de neler olduğunu tam olarak hatırlayamıyor. Bu bağlamda oyun ilerledikçe, onunla beraber biz de neler olup bittiğini öğreniyoruz. İlk başta Rakash'ın kafası ağrısa da hikaye ilerledikçe bizimki ağrımaya başlıyor. İşlerin rengi değişiyor.

Oyunun Türkçe yaması internette mevcut. Oyun olmasa da hikaye ilgi çekici.

Oynanış ve içerik

Öncelikle gizliliği çok seven birisiyim. Gizlilik teması olmayan oyunlarda bile mümkünse işimi gizli hallederim. O yüzden bu oyun beni çok heyecanlandırmıştı ama..... Aaah aaah olmamış be abi.

Bir goblini yönetiyoruz ama bir özelliği yok. Hızlı hareket edemezsiniz, küçük olsanız dahi farkedilirsiniz, düşmanların hiçbirine kafa tutamazsınız. Acaba sıçan mıyız?

Oyun tamamen gizlilik üzerine kurulu. Yalandan göz kanatan combat mekanikleri eklenmiş ama sadece 1e1 için. Birisiyle dövüşe girdiğiniz zaman, doğru zamanda blokla ve öldür oynuyorsunuz. Eğer 2-3 kişi gördüyse sizi vay halinize. Siz biriyle uğraşayım derken diğerleri bıçak, ok ne varsa atıyor size. Ayrıca ekstra yetenek puanı kazanmak istiyorsanız oyun sizden kimseyi öldürmemenizi istiyor. Öyle saçma düşmanlar var ki muhafızlar gibi; bıçak, klon, gizli saldırı hiçbir işe yaramaz. Sadece kafasına düşürecek avize aramanız lazım. Ve o büyük avize her yerde olmuyor. Saçma sapan iş yapmışlar.

Neyse zaten combatla işim yok dedim ama gizlilikte de büyük problemler var. Mesela zıplayıp duvar kenarlarına tutunduğunuzda karanlıkta dahi olsanız yapay zeka sizi farkediyor. Uyuyan orcların yanından nefesinizi tutup geçseniz dahi bir şekilde uyanmayı başarıyorlar. Gizliliğin problemli olmasının aptal yapay zekanın da etkisi büyük. Mesela kendinizi hafif gösterip nöbetçiyi çekmek istiyorsunuz ama bu onun keyfine kalmış. Bazıları kontrol etmeye gelirken bazıları öylece yerinde duruyor. Bu da istediğiniz stratejiyi yapmanızı engelliyor. Birbirlerinin üstüne yürüyenler mi dersin, moonwalk yapan mı dersin. Yapay zekanın kodları bozuk!

Girişle beraber 8 bölümümüz var. Geniş bir haritada hedefimize ulaşmaya çalışıyoruz. Bir yandan da ekstra yan görevler belirebiliyor veya bölüme başlamadan öğreniyorsunuz. Birisini öldürmek, bir malzemeyi çalmak gibi yan görevleri tamamlayıp ekstra yetenek puanı kazanabiliyorsunuz. Gizli kalıntıyı bularak veya kimseyi öldürme, farkedilmeme, şu sürede bitir gibi başarımlarla da yetenek puanı geliyor. Tabi bir de etrafa serpiştirilmiş jetonlar var. Bu kadar sıkıntı içinde toplamak istersen...

Yetenek puanları topluyoruz iyi güzel de ne işe yarıyor bu yetenekler? Hiç öylesine işte. İşime yarayan tek şey yere düştüğüm zaman daha az ses çıkması oldu. Geri kalan yok dövüş yetenekleri yok avcı yetenekleri yok kehribar görüşü yok klon özelliği falan filan hepsi faso fiso. Oyunu bitirmek için 1-2 yetenek dışında hiçbir şeye ihtiyacınız yok.

Bir de gereksiz envanterimiz var tabi. Düşmanları öldürmek için bıçak, zehirlemek için asit, ateşleri uzaktan söndürmek için kum, pot şişeleri... Hiçbirine gerek yok. Sadece görünmezlik yeteneğinizi zorda kaldığınızda kullanırsanız. Kehribar barını doldurmak için pot iyi oluyor. Evet yetenekler sürekli kullanılamıyor. Kehribar çekmeniz lazım beyninize.

Haritalar birçok farklı geçişle tasarlanmış. Mesela alt katta tüm seslere alerjik böcekler üst katta muhafızlar. Geç istediğinden. Tırmanabilecek yerler, ufak delikler, saklanmak için dolaplar sandıklar gibi ögeler de var. Ayrıca karanlık en büyük dostunuz. Gölge de kaldığınız sürece farkedilmeniz oldukça zor tabi elflerle karşılaşana kadar...

Her bölüm ortalama 1 saat sürüyor. O da fazla takılmadan geçerseniz. Oyunun zorluğu kendisinden değil yukarıda saydığım yanlışlar yüzünden artıyor. Saatlerce sıkıcı bir karakterle ve müthiş yapay zekayla cebelleşmek pek de zevkli değil. Bir de bir noktadan sonra oynadığınız bölümleri tersten bitiriyorsunuz ki bu daha da kötü.

Grafikler ve sinematikler gerçekten göze batıyor. 2014 yapımı bir oyun ama yılına göre çok kötü. Müzikler ise yetersiz. Özellikle bir tanesini farkedeceksiniz ki şap şap ayak sesi geliyor sürekli.

Sıkılarak bitirdiğim bir oyun oldu. Gizlilik sevseniz dahi bunu önermiyorum. Yok ben illa oynayacam diyorsanız "F5" hızlı kayıt - "F9" hızlı yükleme haberiniz olsun. Allah sabır versin.
Posted 30 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
5.0 hrs on record
Çıtır/çerez

Miami'de yine kan gövdeyi götürüyor...

Hikaye ve Karakterler

İlk Hotline Miami’nin evreninde fakat bambaşka karakterlerle geçen oyun, birden fazla hikaye anlatıyor. Hikayeye Hotline Miami’nin ilk oyundaki karakterini anlatan bir film olan “Midnight Animal”ın çekimleriyle başlıyoruz. Daha sonra da oyun Miami’de dehşet saçan bir grup hayvan maskeli psikopatın (bunlar da ilk karakterimizden esinlenerek bu işe girmişler), bir dedektifin, hayvan maskeli katiller hakkında bilgi toplamak isteyen bir muhabirin, bir gangsterin öykülerini bize sunuyor. Arada geçmişten sürpriz karakterleri de oynuyoruz.

Oynanış, içerik ve teknik

Oyunun en hoş yanlarından biri sanki VHS kaset takmışız da onu izliyormuşuz havasını vermesi. 90lıların bildiği bir şey :) Bölümler, VHS kasetlerinde gösteriliyor. Bu bölümleri kapsayan ana bölümler de çoklu kaset kutuları olarak tasarlanmış. Böylelikle dilediğimiz kasedi seçip, kutusundan çıkarıyor ve oyunu başlatıyoruz. Aksiyona girdikten sonraki sürpriz ise “ESC” ile oyunu durdurduğunuzda ortaya çıkıyor. Bu ekranda görüntüler, VHS kasetlerden hatırlanılan bozulmalar ve cızırtılar eşliğinde bizlere sunuluyor ve “Yeniden Başla” , “Çık” gibi seçenekler yerine “Geri Sar” , “Kasedi Çıkar” gibi tuşlar bulunuyor.

Oynarken karakterden karaktere atladığınız için ilk başta "ne oluyor burada" diyebilirsiniz. Ama diyalogları takip ederseniz her şey birbirine bağlanıyor. Bir de her karakterin farklı bir oynanışı var. Mesela dedektif maske takmadığı için özel bir güce sahip değil. Muhabir ise adam öldürmekten uzak duruyor, kesici alet kullanmıyor ve silahların mermilerini boşaltıyor. Maskeli karakterler de ise her birine özgün özellik eklemişler. Sadece güçlü yumruklarla dövüşen, takla atabilen, çift silah kullanan hatta iki karakteri birden kontrol ettiğiniz zamanlarda oluyor. Bu da oynanışı zenginleştirmiş ama eskisi kadar çok maske ve özelliğiniz yok burada.

Aynı tarzda grafikler kullanılırken hafif ekleme ve değişimler yapılmış. Müzikleri yine ortama uygun sizi havaya sokan parçalardan oluşuyor. Bu müziklerden bazılarını bolca dinlemek zorunda kalabilirsiniz. Çünkü ilk oyuna göre bu oyunda zorluk daha artmış.

Hem bölüm sayıları hem bölümlerin uzunlukları arttırılmış. Ve duvar yerine daha çok cam kullanılmış. Bu da rahat rahat dolaşmanızı engelliyor. "R" tuşuna nazikçe basın. Hemen hemen her oyunda lazım bize sonuçta =)

Aksiyonun azalmadan devam ettiği Hotline Miami 2'yi oynarken size iyi eğlenceler dilerim. Sinirlenmeden oynayabilirseniz tabi =)

"Press R to Restart!"

İlk oyunun incelemesi: https://steamproxy.net/id/demon_blade/recommended/219150/
Posted 26 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
3.2 hrs on record
Çıtır/Çerez

“Sorular, sorular, sorular... Dediklerimi yaparsan hayatta kalacaksın...”

Hikaye

Oyunumuzun hikayesi 2 bölüme ayrılmış.

İsmini bilmediğimiz karakterimiz kendi apartmanında uyanır. Yüz yüze konuşmadığı üç tuhaf adamdan garip garip mesajlar alır ve ona verilen listenin tamamlanması söylenir. Ve gideceği her nokta öldüreceği her kişi telefon ile mesaj bırakılır.

Karakterimiz ile görevlerimizi yapmaya başlıyoruz. Daha sonra yaptığımız işler şehirde iyice yayılınca ve bizim gibi birisi de yine aynı mesajları alıyor. Bu karakterin ismi Biker. Oyun ilerledikçe öldürdüğümüz kişiler artıyor ve yaptığımız iş çok berbat bir hale dönüşüyor. Her görevde daha zorlu, daha kalabalık, daha kötü insanları öldürüyoruz. Yine bir gün gangsterler ile savaştığımız zaman karakterimize bir telefon geliyor ve telefonda şirketin ofisine gelmesi isteniyor. Buraya vardığında herkesin öldüğünü görüyor ancak tek bir kişi hariç... Biker. Motor kaskı giymiş ve şirketin dosyalarını karıştırırken buluyoruz. İşte burada hikayemiz iki yola ayrılıyor.

Oyunun hikayesini bir de Biker gözünden oynuyorsunuz. Biker, ilk karakterimiz gibi aynı telefon mesajları alır ve bu mesajları araştırmak için yola çıkar. Ancak önceki karakterimiz gibi körü körüne telefondan gelen mesajları, görevleri yerine getirmez. Aksine bu mesajları veren kişileri indirmek için yola çıkar. En sonunda bu telefonların kaynağının bir şirkete bağlı olduğunu bulur ve buradaki tüm çalışanları öldürür. Bütün silahsız işçileri öldürdükten sonra şirketin ana bilgisayarına oturur ve kaynağı bulmaya çalışır. Bilgisayarı araştırırken arkasında ilk karakterimiz belirir.

2 karakterin de hikayesini oynayıp görüyorsunuz. Eğer ilk karakterle oynarken gizli harfleri bulursanız Biker'ın hikayesinin gerçek yüzünü görebilirsiniz. Ending değişmese de konuşmalar değişip olaylar açıklanıyor.

Oynanış ve özellikler

Yukarıdan görünümlü, harika müzikleri olan ve oldukça hızlı bir oynanış sunan bir oyun. Bölümleri geçip puan kasarak yeni maskeler ve silahlar açıyorsunuz. Maskeleri her bölümün başında seçebiliyorsunuz. Her birinin farklı özelliği var. Bolca yakın dövüş ve ateşli silahlar var.

Aksiyon ise tek atma üstüne kurulu. Sizde tek atıyorsunuz ama tek yiyorsunuz. Bu yüzden oynarken dikkatli ve planlı oynamak gerekiyor. Her öldüğünüzde hiç vakit kaybetmeden tekrar başlıyorsunuz. Müziğe kaptırıp karakterin suyunu çıkarma ihtimaliniz yüksek :D Birkaç bölüm haricinde çok zorlanmazsınız.

Oyun bu kadar zevkliyken üstüne bir de harika müzikler eklenince tadından yenmez olmuş. Şu an incelemeyi yazarken oyunun müziklerini dinliyorum =) Benim için oyun süresi malesef kısa sürdü, doyamadım. İkinci oyuna kaçıyorum. Herkese iyi eğlenceler.

"Press R to Restart!"
Posted 24 July, 2019. Last edited 24 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
2 people found this review funny
62.9 hrs on record (62.8 hrs at review time)
Mad Max

Çöller gibi içeriğinde kuru ve boş olduğu iyi ama kötü oyun.

Hikaye

Scrotus adındaki bir savaş lordu ve onun askerleri Max'in arabası ile ekipmanlarını çalarak onu çölün ortasında ölüme terkeder. Hayatta kalmayı başaran karakterimiz "Chumbucket" adında arabalara tapan biriyle işbirliği yaparak eskisinden daha iyi ve güçlü bir araba yapmak için yola koyulur. Tüm hikaye bundan ibaret.

Bunu yazarken bile gülerek yazıyorum :D Tüm yolculuğumuz araba parçası toplamaktan ibaret. Böyle post apokaliptik ve ilgi çekici bir evrende boş bir hikayeyi boş karakterlerle oynamak gerçekten üzücü.

Karakterler ve Olay örgüsü

Max: Her zaman sinirli, ruhsuz, emir veren ve kendinden başka bir şeyi düşünmeyen karakter.
Chumbucket: Yüzüklerin efendisindeki Smeagol'dan hallice arabalara tapan bir kambur.
Griffa: Felsefi konuşmalar yapıp yüzünüze tükürüp üfleyerek özelliklerinizin gelişmesini sağlayan karakter.
Hope ve Glory: Baş karakterin kimseyi önemsemediği hikayelerde önemsediği illaki bir iki kişi çıkar. Aha bunlar da onlar.
Ve mayın tarlalarında oynamaya bayılan bir köpeğimiz var. Adı ise Köpek.
Scrotus hakkında yorum yapmayacağım. Çünkü bildiğin bir özelliği olmayan, kendini tanrılaştıran bir savaş lordu. Klasik kötü.

Olay örgüsü o kadar oldu bittiye geliyor ki aklımda doğru düzgün bir şey kalmamış. Tek hatırladığım parça toplamak için oradan oraya yolculuk etmek, ana görevlerin kilitlenip yan etkinlik yapmamı istemesi, araya kaçan Hope and Glory, daha önce çokça karşılaştığın bossların kıyafeti farklı halindeki bir adamla savaşıp yola devam etmek. Hepsi bu.

Oynanış ve Özellikler

Mad Max bir açık dünya aksiyon oyunu. Aksiyonu yumrukla dövüşmek ve araba savaşları. Yumruk dövüşleri birkaç tuştan ibaret. Saldırı tuşu ve gelen saldırıyı bloklama tuşu. Bir de arada çıkan bitirici saldırılar için olan tuş. Bu mekanikleri kullanan diğer oyunlar hızlı ve eğlenceli dövüşler sunarken - Shadow of War gibi - Mad max ise hantal ve çabucak bayan dövüşler sunuyor. Bunun sebebi ise çeşitliliğin olmaması. Oyunun başında nasıl dövüşüyorsanız sonuna kadar aynı devam ediyor. Farklı düşman tipleri olsa da hepsine aynı şeyi uyguluyorsunuz.

Kombo saldırılarınız Fury tetikliyor ve daha etkili vurup, öldürdüğünüzde canınızı dolduruyorsunuz. Ama bununda bir sıkıntısı var. Birkaç bitirici animasyonu olan Fury etkinken eğer suplex benzeri hareketi yaparsa gelen saldırıyı blocklayamıyorsunuz ve kombonuz sıfırlanıyor. Diğer her şekilde blocklamak mümkünken elinizde olmadan yapılan bu hareket yüzünden sürekli kombonuz bozuluyor. Bu da oldukça sinir bozucu bir şey. Ama vuruş hissiyatı oldukça iyi. Salladığınız her darbenin ağırlığını rahatlıkla hissediyorsunuz.

Araba olayına gelirsek Magnum opusa alışmak biraz sürüyor. Nedeni bastığınız tuşa oyunun verdiği tepkiler. Biraz geç tepki verdiği için arabaya yön vermek zorlayabiliyor. Daha iyi parçalar bulup bu durumu biraz düzeltsenizde hiçbir zaman bir Gta 5 deki akıcı sürüş keyfine ulaşmak mümkün değil.

Magnum Opus bir savaş aracı. Chumbucket'ın yardımıyla kullandığımız farklı farklı silahlarımız var. Bir şeyleri yerinden sökmeye veya çekmeye yarayan kanca, patlayıcı zıpkınlar, sadece arabanın arkasında kullanabildiğimiz bir sniper(niye?), yandan alev püskürten egzoz ve olmazsa olmaz pompalımız. Bunlar dışında arabanıza kesici dikenler, zırh, ön dişliler gibi vurarak/sürterek hasar verebileceğiniz yükseltmelerde ekleyebiliyorsunuz. Tüm bunlar aracın dengelerini değiştiriyor. Arabayla savaş ilk başta zevkli gelse de bir yerden sonra yeter sıkıldım bulaşmayın bana diyebilirsiniz. Veya deli gibi farm yapıp silahları son seviyeye getirirseniz tek hareketle işi bitirebilirsiniz. Deli gibi farm, evet hiç bu kadar dolu bir çöl görmemiştim.

İçerik ve etkinlikler

Aslında konsept gayet güzel. Açık dünyada ne kadar çok zaman geçirip yeni parçalar bulursak arabamız da o derece gelişecek. Ama bu o kadar uzun sürüyorki bir yerden sonra bayabilirsiniz. Harita ağzına kadar yan etkinlik dolu. Harita bölgelere ayrılmış durumda ve tehdit seviyesini düşürmek için her bölgede korkuluk yoketme, gözcü sniperları indirme, konvoy aracını patlatma ve üs ele geçirme gibi birsürü şey yapmalısınız. Ve bunu her bölge için hep aynı şeyleri aynı dövüş sistemini kullanarak yapacaksınız. Hele bir de mayın temizleme görevleri var ki nasıl bir işkence. Adı Köpek olan köpeğimizi mayın tarlası gezisine götürerek hem bunları haritada bulmaya çalışıyorsunuz hem de mayın temizliyorsunuz. Tabi köpeği kendi aracımıza alamadığımız için güçsüz, tamir edilemeyen dandik bir araçla geziyorsunuz. Bu da zaten başlı başına ayrı sıkıntı.

Deathrunları da unutmamak gerek. Buraları tamamlayarak yeni araçları kendinize alıp kullanabilirsiniz. Bunları yaparken tek ve en iyi ekipmanınız pompalınız. O yüzden mermisi dolu girmeyi unutmayın. Çünkü yanınızdakiler sizle yarışmak için değil sizi engellemek için tasarlanmışlar. Ayrıca unutmadan haritada toplam 191 tane loot toplama bölgesi var. Bunları kendiniz keşfedebilir veya tüm etkinlikleri yapıp yerlerini açabilirsiniz.

Aracınızı ve Max'ın özellikleri geliştirmek için Scrap toplamanız gerekiyor. Ve bunlar öldürdüğünüz adamlardan az ve bazen düşüyor. Yani seve seve loot yapacaksınız. Challengeları tamamlayıp token toplayarak yüzünüzü Griffaya okutup üfletirseniz Max'ın diğer özelliklerini de açabilirsiniz.

Peki bu yan etkinlikler aşırı sıkıcıysa naparsınız sadece ana görev yapıp geçersiniz demi. Iıııı yok canım o işler öyle olmuyor. Bazı ana görevlerin kilitlerini açmak için bu yan etkinlikleri seve seve yapmanız gerekiyor. Zaten böyle bir şey koymasalar oyun o kadar kısa sürerki. Toplamda 15 civarı falan ana görev var. Birazda yan görevler. Engeller olmasa 10 saat bile sürmez oyun. Yan etkinlikler oyunun %85 i gibi bir şey. Benim gibi loot yapmayı, %100 başarımla bitirmeyi seven biri için bile yorucu oldu bu oyun. Oynama sürem bu yüzden bu kadar uzun.

Unutmadan oyundaki fırtınaları gerçekten çok sevdim. Onların gelişini bile izlemek keyif verici. Hiç belli olmayan vakitlerde uğrayabilir. Bir normal fırtına varken bir de şimşeklisi var ki ortalık şenlik oluyor. Ve bitmesi 5 dakika falan sürüyor ama ödülüde iyi. Eğer fırtınayla gelen kutuları kaybetmezseniz en az 900 en fazla 1350 scrap kazanabiliyorsunuz. Keşke her vakit olsa ama yine de beğendiğim bir şey oldu.

Teknik özellikler

Grafikleri çok süper değil ama yeterli seviyede. Karakter detayları fazla iyi değil. Ama ışıklandırma gerçekten başarılı olmuş. Patlamalar ve ateşler gayet iyi yapılmış.

Pek fazla hatayla karşılaşmadım ama dans eden tekerlekler, yakın dövüş silahıyla bitirici yaptığınızda adamların duvara girmesi, Max'in bazı yerlerde sıkışıp kalması, arada giren ufak fps spikeları görebilirsiniz. Optimizasyonu güzel olmuş.

Müzikler ise.... Müzik varmıydı ya?....

Sonuç

Bayağı zamanınızı alacak bir oyun. Ben oynarken eğlendim ama sağlam bir bünye gerektiriyor. %100 tamamlama gibi bir derdiniz yoksa bile saatlerce oynatacak sizi. Bitmek bilmeyen ve sıkıcı içerikler yerine kısa ve öz olmasını tercih ederdim. Bu arada yan etkinlikleri yaparken bir yandan başka bir şey izlemenizi veya arka plandan müzik, haber videoları vs. gibi şeyler açıp dinlemenizi tavsiye ederim. En azından çok boş geçmez zamanınız. Herkese iyi eğlenceler.
Posted 23 July, 2019. Last edited 23 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
7.5 hrs on record
Çağ atlamış

İlk oyunlarından sonra bu bambaşka bir seviyeye geçmiş. Ormandan indim şehre.

Hikaye ve anlatımı

İlk oyunda Prophet'in silah ve uçağı alıp küre kaplı adaya emire itaat etmeden gittiğini görmüştük. İşte o manyak adamın orada görüp keşfettikleri ile New York'a gelmesiyle başlıyor. Sıkıntılı bir durumda olan Prophet o sırada Özel harekat ekibinden ölmek üzere olan Alcatraz ile karşılaşıyor. Alcatraz bizim yönettiğimiz karakter ve dilsiz -_- Nedense konuşmayan çoğu karaktere ısınamıyorum. O yüzden benim için silik bir karakter oldu Alcatraz.

Birçok oyundan ezberlediğimiz New York şehri Selfler(uzaylılar) tarafından işgal edilmiş durumda. İnsanları etkileyen ve eriten virüsler, kaos ortamı yetmezmiş gibi bir de Cell askeri kekoları var. Bize yol gösteren talimatlar eşliğinde hikayeyi sürdürüyoruz. Detay vermek istemiyorum çünkü oyun tamamen Türkçe. Oynayıp kendiniz öğrenmeniz daha iyi olacaktır.

Hikaye anlatımı konusunda ilk oyuna göre çok çok daha iyi bir sunum yapılmış. Atmosfer ve senaryo oldukça kaliteli. Oldukça şaşıracağınız bölümler var.

Teknik özellikler

Crysis denilince akla ilk gelen şeylerden biridir grafik. 2011 yapımı olmasına rağmen günümüz çoğu oyunlarına taş çıkartacak şekilde. Şehir tasarımı, mekanlar, düşmanlar, silahlar oldukça güzel yapılmış. Bu element ve grafiklerle yaptıkları atmosferinde hakkını vermişler. Ayarlar çok detaylı olmasa da kurcalamaya da pek ihtiyaç yok zaten. Optimizasyonu oldukça iyi yapılmış.

Ses ve müzikler ayrı bir harika olmuş. Özellikle menü müziğini dinlemek için oyuna girmeyip beklediğim anlar vardır. Atmosfere uygun ve gerçekten etkileyici müzikleri var. Sesler de oldukça güzel. Bazı yerlerde gereksiz küfürler olsa da komik durumlar da olmuyor değil. Özellikle laz uşağının diyalogları hoşunuza gidecektir.

Oynanış, Genel özellikler ve Nanosuit 2.0

Crysis 2 köküne sadık kalmış ama köklü bir değişikliğe de gitmiş. En büyük değişikliklerden biri geniş haritalar ve özgür oynanış yerine daha düz yapıda bir ilerleme olmuş. Yer yer açık alanlarda farklı yollardan geçebilseniz de geniş harita hissiyatı verilememiş. Ama bence güzel bir değişiklik olmuş.

Nanosuitimiz ise artık çok daha gelişmiş durumda. Q tuşu ile zırh açıyorsunuz ama gerçekten Maksimum zırh. İlk oyununda zırhla bile canımız çok yanarken burada kurşunların durdurduğunu hissettiriyor. E tuşu ile görünmezlik kullanıyoruz. Oldukça iyi yapılmış. Düşmanlara arkadan yaklaşıp gizlice öldürme de olduğu için çok işimize yaradığı yerler oluyor. Maksimum hız koşma tuşu olan shifte entegre edilmiş. Önceki kadar hızlı gidemesekte işimize yarıyor. Maksimum güçte ise boşluk tuşuna basılı tutmanız yeterli. Güçlü vuruşlar içinde V tuşu. Nanogörüşümüz daha efektif bir şekilde yerleştirilmiş. Oldukça iyi görüş sağlamakla birlikte cephane,silah gibi eşyaları da görüyoruz. Bu da gündüz vakti bile kullanmamızı sağlıyor.

Nanosuitin böyle tasarlanması hem geçişleri kolaylaştırmış hem de inanılmaz kullanım kolaylığı sağlamış. Tabi tek değişiklik bu değil. Suitimizi oynanış stilimize göre geliştirebileceğimiz 4 kategori eklenmiş. Her kategoride 3'er özellik var ama 1 tanesini aktif edebiliyoruz. Duruma göre değiştirip oynamak mümkün. Bunları açmak için gerekli nano katalizörlerini ise Selflerden(uzaylı) topluyoruz. Bunu farkettikten sonra Cell gördüm mü Maksimum Görünmezlik, Self gördüm mü Maksimum Zırh gittim :D

Silah çeşitleri oyunda ne az ne çok. Hepsi de hakkını veriyor. Özellikle tabancalara bayıldım. Kafaya tek vuruş işi bitiriyor. Bombaatar, füze, elektirik silahı, c4, self silahı, pompik, otomatikler gibi her çeşit silah var. Silahların farklı atış modlarını kullanabiliyoruz. İlk oyundaki gibi özelliği olanlara aparat eklemek de var. Vuruş hissiyatı bu sefer olmuş. Bu arada eğer sökülebilir makinalı silah bulursanız sakın kaçırmayın. Önündekini yokediyor :)

Toplanabilir künye, e-posta, araç anahtarları gibi ögeler mevcut ama bunları bulmak gerçekten uğraş istiyor. Önünüze geldikçe görüyorsunuz ama parlamadıkları için geçtiğiniz yerleri dikkatlice incelemeniz lazım. İnceleyerek gitmek de ilerleme hissiyatını biraz körelteceği için açıkcası pas geçtim.

Oyun zorluğu, yaratık çeşitliliği ayarında olmuş. Elini kolunu sallayarak gezmek yok :) Oynanış süresi çok uzun olmasa da doyurucu diyebilirim.

Yerli kardeşlere bize böyle güzel oyun yaptıkları ve dil desteği sağladıkları için çok teşekkürler. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Önce ilk oyunları denemenizi öneririm. İyi eğlenceler.

Crysis inceleme: https://steamproxy.net/id/demon_blade/recommended/17300/
Crysis Warhead inceleme: https://steamproxy.net/id/demon_blade/recommended/17330/
Posted 15 July, 2019. Last edited 15 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
3.3 hrs on record
Psycho

- Öncelikle Crysis ilk çıktığında, Avrupa'da satılan sürümlerinde Türkçe desteği yoktu. Türkiye'de satılan sürümde de, İngilizce ve diğer diller yoktu. Türkiye'de, uygun fiyatla, özel çıkış yaptığı için, böyle bir yol izlenmişti. Steamde ki Crysis'in Türkçe desteği olmaması bu yüzden. İnternette ses ve yazı dosyaları mevcut. Bunları indirip gerekli yerlere atarak oyunu Türkçe seslendirme ve yazılarla oynayabilirsiniz.

- İkinci olarakta Crysis 64 bit sistemlerde çalışmıyor. 2007 yapımı bir oyun olduğu için malesef 64bit sistemi desteklememekteydi. Ama bunun da çözümü internette var. Çok basit bir işlemle bu sorun da çözülüyor. Problemleri çözdüğümüze göre geçelim incelemeye;

Bir Dlc tadında

Crysis 1 de sahildeki geminin bombalanmasının hemen ardından Nomad ve Psycho görev gereği ayrılır. İlk oyunda Nomad'ın yaşadıklarını görürken bu oyunda Psycho'nun yaşadıklarını görüyoruz. Hatta ara sıra Prophet ve Nomad hakkındaki bilgiler, yaşanan eş zamanlı olayları da görüyoruz. Kısa bir oynanış süresi var. İlk oyunun Dlc'si gibi düşünebilirsiniz ama verdiği keyif eksilmemiş.

Menü tasarımı, grafikler, oyun içeriği ve mekanikler olarak hemen hemen ilk oyunla aynı. Ama yeni araçlar, yeni silahlar, aparat, düşmanlar gibi eklemeler var. Özellikle hovercraft sürmek eğlenceliydi. Düzeltme ve iyileştirmeler de mevcut. İlk oyunda eksik olarak bahsettiğim mermileri otomatik olarak alma eklenmiş. Çok da güzel olmuş.

Türkçe seslendirmeyle oynamak gerçekten ayrı bir şey. Psycho beklediğim kadar piskopat çıkmadı :)) İlk oyunun sonundaki gemi bölümünde Psycho'nun getirdiği konteynerın macerasını görüyoruz. Meğersem ne zorluklarla geçmiş elimize :))

Bu oyunu ilk oyundan sonra oynayın. Arada gelen bilgiler sizin için daha anlamlı olacaktır. Tavsiye ederim, iyi eğlenceler.

İlk oyunun incelemesi: https://steamproxy.net/id/demon_blade/recommended/17300/

Posted 14 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
3 people found this review funny
6.9 hrs on record
Etkileyici

- Öncelikle Crysis ilk çıktığında, Avrupa'da satılan sürümlerinde Türkçe desteği yoktu. Türkiye'de satılan sürümde de, İngilizce ve diğer diller yoktu. Türkiye'de, uygun fiyatla, özel çıkış yaptığı için, böyle bir yol izlenmişti. Steamde ki Crysis'in Türkçe desteği olmaması bu yüzden. İnternette ses ve yazı dosyaları mevcut. Bunları indirip gerekli yerlere atarak oyunu Türkçe seslendirme ve yazılarla oynayabilirsiniz.

- İkinci olarakta Crysis 64 bit sistemlerde çalışmıyor. 2007 yapımı bir oyun olduğu için malesef 64bit sistemi desteklememekteydi. Ama bunun da çözümü internette var. Çok basit bir işlemle bu sorun da çözülüyor. Problemleri çözdüğümüze göre geçelim incelemeye;

Türkçe seslendirme...

Bir oyunu ilk defa Türkçe seslendirmeyle oynuyorum ve bu gerçekten muazzam bir şeymiş. Yer yer saçma küfürler ve konuşmalar geçse de oyun beni içine çekti. Birden yönettiğimiz karakter Nomad'ı benimseyerek adeta gerçekmiş gibi oynamaya başladım. Gizlenerek gidiyorum, plan program yapıyorum, gereksiz çatışmalardan kaçıyorum :D Hoşuma gitmedi değil :D Bu hissiyatı çok az oyun verebilmiştir bana. Sonuçta üstümde devletimin verdiği milyar dolarlık zırh var :D

Evet bu zırh kullanıcısını bir süper insana çeviriyor. Kas gücümüzü arttıran Güç modu, Çevikliğimizi arttıran Hız modu, Kurşunlara dayanıklı Zırh modu ve gizliliğimizi sağlayan Görünmez mod. Hepsini de aktif olarak kullanıyoruz. Tabi bunlar sınırsız değil. Dikkatli kullanmak lazım. Hemen hemen her silaha takabildiğimiz aparatlar da oldukça kullanışlı.

Oyunun combat sistemi gerçekten zorlayıcı. Elinizi kolunuzu sallayarak terminatör gibi ortalığı dağıtamıyorsunuz. Kalabalık bir grupla veya araçla karşılaştığınız zaman doğru hamle yapmazsanız gözünüzün yaşına bakmıyorlar. Oyunun bu kadar çabuk biteceğini düşünmüyordum. Diğer oyunları için bir giriş bölümü gibi olmuş sanki. Ama bölümler uzun tasarlanmış. Çok fazla haritası yok ama içi dolu ve farklı yerler var.

Oyunda eksi olarak sayabileceğim karşınızdakine vururken onun sendelediğini gördüğünüz halde vuruşlarının hala size isabet etmesi diyebilirim. Vuruş hissiyatını zayıflatan şeylerden olmuş. Bir de çok problem olmasa da aynı cins mermileri otomatik olarak almaması.

Binbaşı Prophet, Teğmen Nomad, Çavuş Psycho, Aztec ve Jester. Nano suitlilerden oluşan özel harekat ekibi Team Raptor. Hikayesi Raptor takımının rehine kurtarmak için Kuzey Korelilerin işgal etmiş olduğu adaya gitmesiyle başlıyor. Oyun zaten Türkçe olduğu için anlatmayacağım, bizzat yaşamanız daha iyi olacaktır. Ama adım attığınız bu yer ve yaşanacaklar çok büyük bir olayın başlangıcına kapı aralayacak.

2007 yapımı olmasına rağmen motorunun gücü ve grafikleri hala eski dedirtmiyor. Büyük bir merakla diğer oyununa geçiyorum. Herkesin bu tecrübeyi yaşamasını isterim. İyi eğlenceler.
Posted 14 July, 2019. Last edited 14 July, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 132 entries