133
Products
reviewed
2209
Products
in account

Recent reviews by Mert

< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 133 entries
27 people found this review helpful
2 people found this review funny
19.6 hrs on record
FALLOUT

Alternatif bir tarihi konu alan Fallout'ta, Amerika ve Çin arasında ki gerginlikten dolayı ortaya çıkan nükleer savaş sonucu Amerika'nın birçok bölgesi tarihler 2077'yi gösterdiğinde nükleer bombardımana maruz kalmıştır. İlk bombayı kimin attığı bilinmemekle birlikte (Fallout TV dizisinde açıklanıyor.) tüm suç Çin Hükümeti'ne kalmış ve insanlığın büyük bi' çoğunluğu yeryüzünden silinmiştir. O dönemlerde yükselişte olan ''Vault-Tec Corporation'' adındaki bir şirket, yüksek teknolojiler kullanarak yeraltı sığınakları inşaa etmiştir ve insanların kıyamet sonrası bir gelecekte yaşamını sürdürmesine ön ayak olmuştur. Bu sığınaklara elbette sadece parası yeten üst tabaka kişiler alınmış ve insanlığın geri kalanı kaderine terk edilmiştir. Aradan geçen uzun yılların ardından tarihler 2161'i gösterdiğinde, Sığınak 13'te temiz içme suyu sağlayan su çipi bozulur ve ''Vault Dweller'' olarak anılan ana karakterimiz yer yüzüne yani Wasteland'in tekinsiz topraklarına gönderilir. Ana karakterimizin tek amacı 150 gün içerisinde tıpkı onlar gibi bi' topluluk olan Sığınak 15'ten yedek su çipi tedarik etmektir...

Fallout 1, günümüz oyunlarının aksine size ne bir direktif veriyor ne de gideceğiniz hedefi gösteriyor. Oyunun başında 150 gün içerisinde su çipini bul diye bi' görev veriliyor ve sonra her şey oyuncuya bırakılıyor. Bu durum elbette keşif hissini arttırsa da günümüz oyun anlayışına bi' hayli ters. Çünkü, eski oyunlara bir nebze de olsa aşina olan ben bile çoğu yerde ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir şey bilmeden öylece kalakaldım. İşin kısacası bu oyunu oynarken her yeri keşfetmeniz ve takıldığınız yerlerde internete başvurmanız gerekiyor.

Oynanışa gelecek olursak; Fallout 1, sıra tabanlı savaş sistemine sahip bi' rol yapma oyunu. Oyunun haritası altıgenlerden oluşuyor ve savaş sistemi de buna göre şekillenmiş. Sizin ve düşmanınızın belli bir aksiyon puanı var ve ona göre haraket edebiliyorsunuz. Aksiyon puanınız bittiği yerde sıra düşmanınıza geçiyor ve bir taraf kazanana kadar savaş öyle ilerliyor. Rol yapma kısmı ise günümüz oyunlarına dahi taş çıkartacak kadar iyi tasarlanmış. ''S.P.E.C.I.A.L'' başlığı altında karakterimize verebileceğimiz 7 adet başlangıç yetenekleri (Strength - Kuvvet, Perception - Algı, Endurance - Dayanıklılık, Charisma - Karizma, Intelligence - Zeka, Agility - Çeviklik, Luck - Şans) var ve hangisine ağırlık verirseniz oyun ona göre tamamen bambaşka bir hal alabiliyor. Bunların yanı sıra yakın dövüş hasarı, silah becerisi, konuşma becerisi, kumar becerisi vb. gibi birçok ufak tefek özellik ile de seviye atladıkça karakterimizi geliştirebiliyoruz.

Oyunun rol yapma kısmı sadece bununla da kalmıyor, NPC'ler ile olan iletişiminiz, verdiğiniz kararlar, konuşma tarzınız, görevlere yaklaşım biçiminiz de oyunun yapısını ve gidişatını oldukça değiştirebiliyor. Dönemine göre sağladığı bu çeşitlilik ile Fallout'un bu özelliğini oldukça beğendim.

Hikayesi ile de beni bi' hayli şaşırttığını ve ilgi uyandırdığını söyleyebilirim. Gerek atmosferi olsun gerekse de kurulan evren ve kendi içinde tutarlı olan öyküsü oyunun neden klasikler içerisinde anıldığını gösteriyor.

SONUÇ

İncelemenin başında da bahsettiğim gibi Fallout 1 kesinlikle günümüz oyun anlayışına oldukça ters. Yeni nesil oyuncuların oynayabileceğini pek düşünmüyorum fakat benim gibi diziyi izleyip de seriye ve evrene merak salan oyuncuların bi' göz atmasını tavsiye ederim. Çünkü, kıyamet sonrası bu evrenin ve serinin nasıl geliştiğini görmek için en güzel oyun Fallout 1. Bunların yanı sıra eğer oynanışa ve elinizden tutmayan, sizi keşfe iten bu yapıya alışırsanız kesinlike seveceğinizi de düşünüyorum.

İNCELEME PUANI : 75 / 100
Posted 4 May. Last edited 4 May.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
25 people found this review helpful
1 person found this review funny
7.2 hrs on record
12 IS BETTER THAN 6

1873 yılının Amerika'sında yani köleliğin tavan yaptığı dönemlerde zincirlerinden kurtulmak isteyen Jesus adındaki Meksikalı bir kölenin özgürlük adına verdiği savaşı konu alan oyunumuz, Jesus'un eline kaptığı ilk kazma ile efendilerine karşı gelmesiyle başlar. Bu kazma özgürlüğe atılan ilk adımdır. Jesus oradan kaçar ancak intikam duygusu da içini yeyip bitirmektedir. Düzlüğe çıktığı ilk anda geri dönecek ve yarım kalan işini bitirecektir...

Oyunun öyle aman aman bi' hikayesi ve olay örgüsü yok. Hikaye anlatımı da ikili diyaloglar ile verilmiş ancak seslendirme de yok. Oyunun asıl amacı Hotline Miami'den de aşina olduğumuz hızlı ve tempolu oynanışı. 12 Is Better Than 6'e kısacası Hotline Miami klonu da diyebiliriz. Aynı izometrik kamera açısı, tek vuruşla öldürüp öldüğümüz bir oyun döngüsü, hızlı ve akıcı oynanışı ile Hotline Miami'nin aynısı diyebilirim. Tek farkı kağıt üzerine çizilmiş gibi duran sanat tasarımı ve Vahşi Batı temalı hikayesi. Ayrıca bu oyunda Hotline Miami'nin aksine ateşli silahlara daha çok odaklanılmış.

Bunların yanı sıra oyunun The Apostles diye bi' DLC'si de var. Bu DLC'de ana hikayedeki Bill Watt, Slippery Pitt ve Indian Warrior adındaki 3 ayrı karakterin kendi hikayelerini deneyimliyoruz. DLC'nin 5 dolar gibi bi' fiyatı var ancak ana oyun bana yetti de arttı. O yüzden almanızı tavsiye etmem.

SONUÇ

Eğer Hotline Miami tarzı hıza ve dikkate dayalı oyunları seviyorsanız bu oyunu kesinlikle öneririm. Gerek müzikleri olsun gerekse de vahşi batı temasını kağıt çizimi sanat tarzı ile birleştirmesi olsun beni oynarken eğlendirmeyi başardı. 4 saatlik bi' oyun deneyimi sunan 12 Is Better Than 6, Steam'de şuan 5.79 dolar ancak indirim dönemlerinde 1-2 dolara düşerse almanızı tavsiye ederim.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 16 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
36 people found this review helpful
1 person found this review funny
17.0 hrs on record
RESIDENT EVIL ZERO

23 Temmuz 1998 yılının gecesi, ilaç şirketi olan Umbrella'ya ait seyir halindeki bir tren aniden binlerce sülüğün saldırısına uğrar. Yolcular ve mürettebat telaşlı bir şekilde kaçacak delik ararken, sanki sülükleri o kontrol ediyormuş gibi duran genç bir adam uzaktaki dağın yamacından onları izliyordur. Olayın ardından Racoon Şehri Polis Departmanının taktik birimi olan S.T.A.R.S ekibi şehrin dışındaki Arklay Dağları'nda bir dizi yamyamlık vakalarının olduğu ihbarını alır ve olay yerine doğru yola koyulur. Dağa yaklaştıklarında helikopterin motoru arızalanır ve ekip ormana çakılır. Sağ kurtulan S.T.A.R.S ekibi, biraz ileride 23 kişiyi öldürmekten suçlu olarak yargılanan eski asker Billy Coen'i taşıyan otobüsün içerisindeki tüm polislerin ölmüş olduğunu görür. Billy kaçmayı başarmıştır ve son derece tehlikeli olduğundan dolayı yakalanması gerekiyordur. Bir müddet süren araştırmanın ardından memur Rebecca Chambers, artık durmuş olan treni fark eder ve merakına yenik düşerek içeri girer. Olay yerini araştırmaya başlayan Rebecca, tüm mürettebatın ve yolcuların zombiye dönüştüğünü görür ancak dönüşümlerinin sebebinin sülüklerin içerisinde bulunan T-Virus olduğunun farkında değildir. Rebecca treni keşfederken azılı suçlu Billy Coen ile karşılaşır ancak buradan sağ çıkmak uğruna onunla iş birliği yapmak zorundadır...

HİKAYE ANLATIMI VE SUNUM

Yapımcı ekip Capcom'un neredeyse yaptığı her oyunun ara sahne ve sinematik anlatı kalitesi gerçekten üst düzey oluyor. Olay örgüsü her ne kadar klasik zombi salgını temasında olsa da hikaye anlatımı ve sunum gerçekten oyuncuyu oyuna bağlamayı başarıyor. Şu dönemlerde her oyunun açık dünya olma çabasından dolayı sinematik sunum ve hikaye anlatımı gibi unsurlara pek önem vermemesi, taa yıllar önce çıkmış bu tarz oyunları gerçekten değerli kılıyor. Ayrıca etraftan bulduğumuz notlar ile hem karakterlerin geçmişine dair bilgiler ediniyoruz hem de yaşanan olaylar büyük oranda anlam kazanıyor. Bunların yanı sıra oyunun güçlü atmosferi ve ufak detaylara verilen önem çevresel anlatımı bi' hayli kuvvetlendirmiş.

OYNANIŞ MEKANİKLERİ

Öncelikle bu oyunu kesinlikle kontrolcüyle oynamanızı tavsiye ederim, klavye ile oynaması hem zor hem de deneyiminizin içine edebilir... Sevenleri vardır ancak benim için oyunun belki de en eksik yanı oynanış mekanikleri diyebilirim. Klasik tank kontrollerine pek alışkın olmadığımdan mı bilinmez karakteri yürüt, dur, nişan al, bekle ve ateş et sistemi beni bi' hayli yordu. Buna rağmen kabul etmek gerekirse, bu tank mekanikler savaşları daha gerilimli kıldığından dolayı oyuncuyu diken üstünde tutmayı başarıyor. Ayrıca otomatik nişan alma özelliği de biraz olsun oyunun kütüklüğünü azaltmış. Oyunda Rebecca ve Billy'i aynı anda yönetebiliyoruz. Her ikisininde envanteri farklı ancak slotların kısıtlı olmasından dolayı sürekli bi' kaynak yönetimi yapmak zorundasınız. Tabii bu uğraştırıcı bir şey ancak oyunun gerilimini ve hayatta kalma hissini ikiye katlıyor. Ayrıca diğer Resident Evil oyunlarında olan eşyalarınızı koyabileceğiniz bir sandık da yok. Yani envanterinizde yer kaplayan eşyaları yere atmak zorundasınız, ihtiyacınız olduğunda ise geri dönüp almanız gerekiyor. Bunların yanı sıra oyunda bir çok silah ve ekipman bulunmakta. Bu çeşitlilik hantal savaş mekaniklerini biraz olsun tek düzelikten kurtarıyor.

BÖLÜM TASARIMI VE BULMACALAR

Oyun 5 farklı yarı-açık diyebileceğimiz birbiriyle bağlantılı bölgeden oluşuyor. Bazı kapılar kilitli oluyor ve ulaşmak işin belli başlı bulmacaları çözüp oraya erişim sağlamanız gerekiyor. Bu bulmacalar genelde, şu eşyayı bul buraya koy, bu eşya ile şunu birleştir ve oradan geçir, bu eşyayı kullanarak oraya eriş gibi minimal düzeyde. İlk bakışta basit dursa da bulmacaların zorluğu gerçekten iyi ayarlanmış. ''Backtracking'' denilen, yapamadığınız veya geçemediğiniz bir yere, doğru ekipmanı bulup geri dönerek bulmacayı çözdüğümüz sistem de oyuna iyi yedirilmiş ve keşif hissini arttırmış. Sizi uğraştıran bi' bulmacayı çözdüğünüzde gelen o başarmışlık hissi gerçekten tatmin ediyor. Ayrıca oyunun son bölümünde olsanız bile bölgeler birbiriyle bağlantılı olduğundan dolayı taa ilk bölümde bulunan bölgeye bile gidebilirsiniz. Bu durum oyunun atmosfer bütünlüğünü korumuş.

SONUÇ

Oyunun ana teması ve türü her ne kadar korku olsa da fark ettiğiniz üzere incelemede bundan hiç bahsetmedim. Çünkü, Resident Evil Zero bence bi' korku oyunu değil. Evet, gerilim ve hayatta kalma hissini yaşatıyor ve bu iyi bir şey ancak korku denildiğinde akla ilk gelecek örnek bu oyun değil. Bunu söylüyorum çünkü, korku oyunu oynamaktan çekinip seriye hiç girmemiş insanların bu oyuna bi' göz atması gerektiğini düşünüyorum. Oynanış mekanikleri her ne kadar günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da kendini oynattırıyor, hikaye anlatımı - sunum vesaire on numara ve bulmacalar oldukça iyi hazırlanmış. Steam dolar kuruna geçtiğinden dolayı fiyatlar biraz tuzlu ancak indirim dönemlerinde takibe almanızı öneririm. Ayrıca oyunda her şeyi keşfederek dahi oynasanız 12 saatlik bi' süresi var.

İNCELEME PUANI : 80 / 100
Posted 30 November, 2023. Last edited 30 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
39 people found this review helpful
1 person found this review funny
4
57.5 hrs on record
BROTATO

DİKKAT BAĞIMLILIK YAPAR !!!

Blobfish isimli küçük bi' stüdyo tarafından geçtiğimiz aylarda piyasaya sürülen Brotato, Vampire Survivors tarzı Roguelike bi' oyun. Bu türe tam olarak oyun denebilir mi onu bile bilmiyorum ancak kısaca açıklamam gerekirse, dalga dalga gelen düşmanları ''Bullet Hell'' diye tabir edebileceğimiz ufak bir haritada belirli süre içerisinde öldürüp, hayatta kalmaya çalıştığımız bi' oyun. Karakterimiz düşmanlara otomatik ateş ediyor. Yani sizin tek yapmanız gereken yön tuşları ile düşmanlardan kaçmak ve bölüm aralarında oyundan kazandığınız EXP ve para birimi ile karakterinizi güçlendirmek. Evet, tüm oyun bundan ibaret fakat bu hevesinizi kırmasın. Çünkü, oyuncuyu tatmin eden karakter gelişim sistemi ve başarmaya bir adım kalmışlık hissi oldukça iyi verilmiş. Ayrıca oyununun görsel tarzı ve her ne kadar seyirci kalsakta savaşmanın verdiği o tokluk hissi oyunun albenisini arttırıyor. Bunların yanı sıra Brotato'yu muadillerinden ayıran bi' diğer özelliği ise oyunda onlarca karakter olması. Her bi' karakterin ayrı ayrı yetenekleri oluyor. Bi' karakter yakın menzilli silahlarda ustayken başka bi' karakter mühendislik alanında güçlü oluyor ve düşmana hiç vurmadan taretler ile işini bitirebiliyoruz. Haliyle bu durum oyuna büyük bi' çeşitlilik katmış.

Bunların yanı sıra, oyun 6 farklı bölümden oluşuyor ve ilerledikçe zorluk seviyesi de artıyor. Bu zorlu seviyeleri her karakterle geçmek mümkün olmuyor. Hatta karakterinize en doğru güçleri vererek saatlerce uğraşsanız bile zorlu bölümleri geçmek neredeyse imkansız. Tek yapmak gereken kendi oynanış tarzınıza ve stratejinize göre bi' karakter belirleyip o doğrultuda güçler vermek. Doğru karakteri bulduğunuz an saatlerce uğraştığınız bi' bölüm dakikalar içinde kolaylıkla geçilebilir oluyor.

SONUÇ

Brotato'nun Vampire Survivors oynayanlara bakıp, ''Bu ne amk, bu da oyun mu.'' dediğim bi türe anlam veremediğim şekilde beni bağlamış olması gerçekten büyük başarı. Siz de benim gibi düşünüyosanız ve türü en azından bi' denemek istiyorsanız kesinlikle türün en iyi örneği Brotato fakat yukarıda da söylediğim gibi oyunun aşırı derece de bağımlılık yapan bi' yanı var. Şu an malumunuz Steam dolar kuruna geçti ancak oyun indirim dönemlerinde 2,30 dolara düşüyor. Bence fiyatını sonuna kadar hak ediyor ama siz bilirsiniz tabii. Eğer oyunu sever de benim gibi %100'lemeye çalışırsanız 50-60 saat arası bi oynanış süresi var.

İNCELEME PUANI : 85 / 100
Posted 25 November, 2023. Last edited 25 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
77 people found this review helpful
2 people found this review funny
28.0 hrs on record (0.3 hrs at review time)
Öncelikle Türkçe Dil Desteği için Croteam'a teşekkürler.
İlk oyunu 2-3 kez bitirdim ve gerçekten çok iyi bi' oyun olduğunu söyleyebilirim. Gerek ''İnsanoğlu neden var? Varoluş amacımız ne? Neden dinlere ihtiyaç duyarız?'' gibi sorulara felsefi yaklaşımı olsun gerekse de Portal'dan sonraki bulmaca oyunu açığını mükemmel bir şekilde kapatması olsun, Talos Principle zihnimde yer etmiş bi' oyundu. İkinci oyunun da bu özveriyle yapıldığına eminim.
280 ₺ gibi bir fiyatı var. Steam dolara geçmeden önce kesinlikle almanızı tavsiye ederim...
Posted 2 November, 2023. Last edited 21 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
36 people found this review helpful
2 people found this review funny
6.3 hrs on record
DOOM 64

Final Doom'daki olayların ardından ''Union Aerospace Corporation'' kurmuş olduğu araştırma tesislerini karantina altına almak için işe koyulur. Çünkü birçoğu zaman içerisinde terkedilmiş olduğundan harabeye dönmüş ve radyasyon seviyeleri kontrol edilemez hale gelmiştir. Doom Guy ve ekibi ise başarılı operasyonlarının ardından inzivaya çekilmiştir. Günlerden bir gün yüksek radyasyon seviyesine sahip bir tesisten sinyal gelir. Sinyale göre; cehennem yaratıklarından biri kendini bir şekilde olaydan sağ kurtarmış ve hayatta kalmayı başarmıştır. Rejenerasyon gücü sayesinde kendini iyileştirmiş ve diğer yaratıkları da diriltmiştir. ''UAC'' bu işi çözebileceğini düşünerek Doom Guy'ı tehlikenin ortasına tek başına gönderir. Doom Guy, bir başına kalmıştır ancak sahip olduğu tecrübe onu başarıya ulaştıracaktır...

Doom 64, 1997 yılında ilk olarak Nintendo 64'e çıkmış bir oyun ancak Bethesda 2020 yılında oyunu elden geçirirek PC ve konsol platformları için de çıkarmış. Görüntü kalitesi ve çözünürlük yükseltilmiş, arayüz güzelleştirilmiş, yeni sistemler için optimize edilmiş ve oyuna yeni başarımlar getirilmiş. Anlayacağınız Doom 64 günümüz standartlarında en oynanabilir eski tarz Doom oyunu olmuş. İlk üç oyun birbirine çok benzer tarzdaydı ve aynı mekanikler üzerine inşa edilmiş gibi duruyordu. Doom 64 ise her ne kadar bu oyunlar ile benzerlikle göstersede ufak birkaç değişiklik ile aralarından sıyrılmayı başarmış. Bu değişimler yeni düşman tipleri, oyuncuya daha ferah bir oynanış sunan geniş bölüm tasarımları, eklenen birkaç yeni silah tipi ve gizli bölgelerde bulabildiğimiz görünmezlik ve dokunulmazlık gibi özellikler veren güçlendiriciler ve benzeri şeyler. Bunlar ufak eklentiler fakat oyunu bir hayli oynanabilir ve eğlenceli kılıyor.

SONUÇ

Yukarıda da bahsettiğim gibi günümüz şartlarında en oynanabilir Doom oyunu bu oyun olmuş. Eğer serinin diğer oyunları çok eski geliyorsa Doom 64'ü oynayabilirsiniz. İndirimsiz hali 49₺ ancak indirim dönemlerinde oldukça ucuzluyor. Ayrıca 6-7 saatlik bir oynanışa sahip. Çok fazla vaktinizi ayırmadan günde 1 saat vesaire oynayarak stress atacağınız bir oyun olmuş.

İNCELEME PUANI : 80 / 100
Posted 18 September, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
32 people found this review helpful
2 people found this review funny
12.8 hrs on record
FINAL DOOM

Final Doom, TNT: Evilution ve The Plutonia Experiment adında iki ayrı bölümden oluşuyor. Bu iki bölüm oynanış mekaniği ve bölüm dizaynı olarak aynı olsa da hikaye ve konsept açısından biraz farklılıklar içeriyor.

TNT: Evilution

İlk bölüm olan TNT: Evilution, Doom evreninde Uzay ve Havacılık Birliği olan ''Union Aerospace Corporation''ın Jüpiter'in uydularından birinde boyutlar arası ağ geçidi teknolojisi geliştirmeye çalışması ile başlar. Birlik, ilk denemelerini başarıyla gerçekleştirmiş olsada birkaç ay sonra tedarik gemilerinden birinin kötü güçler tarafından ele geçirilmesi ile olaylar patlak verir ve herkes zombileşir. Şans eseri kurtulan Doom Guy ise herkesin bir anda düşman kesilmesine anlam veremez fakat bu işin kaynağının o gizemli gemi olduğunun farkına varır. Tek yapması gereken o gemiyi yakalamak ve içindeki gizemi açığa çıkarmaktır...

The Plutonia Experiment

İkinci bölüm olan The Plutonia Experiment, cehennem güçlerinin Dünya'yı feci şekilde işgal etmesinin ardından hükümetlerin birleşerek gelecek saldırılara karşı önlem alması ile başlar. ''Union Aerospace Corporation'' yeni bir yönetim altında yeniden kurulur ve şeytani güçleri kontrol altına almak için yeni teknolojiler geliştirmeyi amaçlar. Bilim adamları, Kuantum Hızlandırıcı olarak bilinen ve istila güçlerinin açtığı portalları kapatmayı amaçlayan yeni bir cihaz üzerinde çalışırlar. İstila güçleri bunu farkeder ve tüm birliklerini oraya yönlendirir. Bunun farkına varan ''UAC'' Doom Guy öncülüğünde tüm uzay savaşçılarını o bölgeye gönderir. İş başa düşmüştür, Doom Guy tüm ekipmanlarını kuşanır ve olay yerine intikal eder...

OYNANIŞ VE TEKNİK KISIM

Yukarıda da bahsettiğim gibi bu iki bölüm oynanış açısından tamamen aynı. Zaten Final Doom başlarda TeamTNT adında küçük bir ekip tarafından geliştirilen Doom II moduymuş ancak Id Software yapılan işi beğenince tam oyun olarak çıkarmış. O yüzden Doom II'nin üzerine pek bir şey koyulduğunu söyleyemem. Silahlardan tutun bölüm dizaynlarına, düşman tasarımlarından tutun ana oyun döngüsüne kadar hemen hemen her şey ikinci oyun ile aynı.

Teknik kısımlara gelecek olursak; yapımcı ekip oyunu yeni sistemler için hiç güncellememiş. Oyun 1996 yılında çıktığı hali ile satılıyor. Görüntü kalitesi çok kötü ve piksel piksel, oynamak mümkün değil ancak serinin sevenleri tarafından yapılan bazı modlar oyunu günümüzde dahi oynanabilir kılıyor. GZDoom [zdoom.org] adındaki bu mod, hem oyunun görüntü ve grafik kalitesini günümüz standartlarına çekiyor hem de fareyi sadece sağa sola değil de yukarı aşağı da hareket ettirmemize olanak sağlıyor. Yani seriyi sevenler için bulunmaz bir nimet diyebilirim.

SONUÇ

Final Doom sürekli aynı şeyleri tekrar tekrar yaptığımız bir oyun için oldukça uzun. 13 saat değil de 6 saat falan olsaydı daha yerinde olabilirmiş. Ayrıca yukarıda bahsettiğim mod olmadan da oyunu oynamak mümkün değil. Yine de seriyi sevenler için önerebilirim. Oyun tek başına satılmıyor, ''Doom Classic Pack'' adı altında serinin diğer oyunları ile birlikte satılıyor. Bu paket indirimsiz 177₺ ancak indirim dönemlerinde baya ucuza alınabilir.

İNCELEME PUANI : 55 / 100
Posted 16 September, 2023. Last edited 16 September, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
39 people found this review helpful
2 people found this review funny
7.4 hrs on record (7.4 hrs at review time)
DOOM II

İlk oyundaki olayların ardından koskoca bir uzaylı mezarlığına çevirdiği Mars'tan kaçış yolu arayan Doom Guy, şans eseri Dünya'ya açılan bir portal keşfeder. Nihayet Dünya'ya geldiğinde ise rahat bir nefes alacağını düşünür ancak uzaylılar da açılan sayısız portaldan Dünya'ya akın etmiştir. Burayı da yerle bir eden uzaylılar milyonlarca insanı acımasızca katletmiştir. Doom Guy ortada kurtarılması gereken bir Dünya olduğunun farkına varır ve en iyi yaptığı işe, hunharca uzaylı katletmeye geri döner...

Yapımcı ekip ikinci oyunu yaparken ilk oyunun üzerine pek bir şey koyamamış. Sebebi ise iki oyun arasında 1 yıl gibi çok kısa bir süre (İlk oyun - 1993, ikinci oyun - 1994) olması. Birkaç yeni silah ve düşman modeli dışında oynanış mekanikleri tam anlamıyla aynı. Bir de bölüm tasarımları daha genişletilmiş fakat karakter kontrolleri uçmalı kaçmalı oynanışa izin vermediğinden dolayı bu durumun pek fark yarattığını söyleyemem. Dediğim gibi ikinci oyun ilk oyunu sevenler için büyük bir genişleme paketi olarak görülebilir. Ben oyunu günümüz standartları dahilinde eleştirsemde 1990'ların efsanesi Doom'u oynarken oldukça eğlendim ve bu olumsuzluklar gözüme pek batmadı. Zaten oyunun teknik sorunları ve oyun bozan hataları da yok. Yapımcı ekip oyuna 1080p - 60fps güncellemesi getirdiğinden dolayı yeni sistemlerde bile çok rahat çalışıyor.

SONUÇ

Benim gibi bir seriye en başından başlayıp yıllar içindeki evrimini deneyimlemek isteyenler ve fps türünün nereden nereye geldiğini görmek isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim. Yukarıda da bahsettiğim gibi ilk Doom'un genişleme paketi tadında olan oyunumuz 7,5 saatlik bir oynanış sunuyor. Ayrıca 49₺'lik bir fiyatı var ancak indirim dönemlerinde çok düşük fiyatlara alabilirsiniz.

İNCELEME PUANI : 75 / 100
Posted 14 September, 2023. Last edited 14 September, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
50 people found this review helpful
5 people found this review funny
45.6 hrs on record
ASSASSIN'S CREED BROTHERHOOD

Bir önceki oyunda yaşanan olayların ardından saklandıkları yere saldıran Tapınak Şövalyeleri'nden kaçan ekibimiz Monteriggioni'deki Villa Auditore'ye sığınmak durumunda kalırlar. Burası artık bir müze olarak kullanılıyordur. Animus 2.0'ı da alarak içeri girerler fakat elektrik sistemi makineyi çalıştırmak için yeterli değildir. Desmond, elektiriğin gücünü arttırmak üzere Monteriggioni'de bir gezintiye çıkar ve sorunu halledip ekibin yanına geri döner. Rebecca tüm hazırlıkları yapmıştır ve tek gereken şey Desmond'ın Animus 2.0'a geri dönmesidir. Zaman kaybetmeden atası Ezio Auditore'nin anılarına geri dönen Desmond, tam da son oyunda kaldığımız yerden macerasına devam eder. Rodrigo Borgia savaş alanından kaçmış, Ezio ise hala Minerva ile olan konuşmasının etkisinden çıkamamıştır. Amcası Mario'nun da yardımıyla kendine gelen Ezio, Cennet Elması'nı da yanına alarak Roma'dan çıkar ve villaya doğru yola koyulur. Burada Caterina Sforza ile güzel bir uyku çeken Ezio, tam da savaş bitti derken büyük bir gürültü ile uyanır. Villa bilinmeyen kişiler tarafından saldırıya uğramıştır. Ekipmanlarını kuşanan Ezio, düşmanları geri püskürtmek üzere harekete geçer ancak villa çoktan düşmüştür. Saldıran kişilere güç bela ulaşan Ezio, bu kişilerin Rodrigo Borgia'nın oğlu Cesare ve ekibi olduğunu öğrenir. Cesare, elinde Cennet Elması'nı tutan Mario'yu esir almış ve onu öldürmek üzeredir. Ezio, bir silah sesiyle yere yığılır. Hem kendi hem de amcası vurulmuştur. Mario oracıkta can verir. Gözlerini açtıktan sonra yaralı bir şekilde düşman hattını yararak villaya ulaşan Ezio, ailesini gizli bir geçitten geçirerek güvenli bir yere gitmelerini sağlar ve atına atlayarak Roma'ya doğru yola koyulur fakat yarasından ötürü yarı yolda bayılır. Gözünü tekrar açtığında ise yarasını saran bir kadınla karşılaşır. Bu kadın ona eski dostu Niccolò Machiavelli'nin yardım ettiğini ve temin ettiği ekipmanları kuşanıp onu bulmasını istediğini söyler. Şimdi Ezio'nun tek amacı amcasının intikamını almak ve doğaüstü güçlere sahip olan Cennet Elması'nın kötülerin eline geçmesini engellemektir...

HİKAYE ANLATIMI VE SUNUM

Brotherhood ikinci oyunun tam da bittiği yerden başlıyor. Her ne kadar ikinci oyun Ezio'nun hikayesinin sonu gibi dursa da mantık çerçevesinden çok da çıkmadan ancak bu kadar iyi bir devam hikayesi yazılabilirdi. Yani diyaloglar, sunum, sinematik anlatı, ara sahne ve animasyon kalitesi ise ikinci oyunda da olduğu gibi hem zamanı için oldukça iyi hem de günümüz standartları açısından kabul edilebilir bir düzeyde. Ayrıca bu oyunla birlikte gelen karakterler de hikâyeye can suyu olmuş ve hikâyenin günümüz kısımları da çok daha aktif kullanıldığından ötürü ayakları yere basan bir yapım ortaya koyulmuş diyebilirim. Zaten ilk oyunlardan da aşina olduğumuz gerçek tarihi olaylar, mekanlar ve karakterler de hikâyeye güzel yedirildiğinden ötürü olay örgüsü daha gerçekçi hissettiriyor.

OYNANIŞ MEKANİKLERİ VE KARAKTER GELİŞİMİ

Brotherhood bir önceki oyunlar gibi karakterimizi üçüncü şahıs bakış açısından yönettiğimiz aksiyon-macera türündeki bir parkur oyunu. Serinin diğer oyunlarına nazaran parkur çok daha akıcı bir hal almış. Artık şehirde dolaşması çok daha rahat ve eğlenceli. Dövüş mekanikleri ise iyice oldukça kolaylaştırılmış. Düşman grubundan birinin gardını düşürdüğünüz an hepsine bitirici vuruş yapabiliyorsunuz. Bu durum dövüşleri hızlandırıp daha havalı göstersede savaşları sığ hale getirerek zorluğunu büyük ölçüde azaltmış. Tek bir hareketle tüm düşmanları ortadan kaldırmak mümkün. Gizlilik kısımları ise ikinci oyundakinin geliştirilmiş hali diyebilirim. Düşman dizilimi olsun yeni gelen birkaç ekipman olsun gizlilik daha ayrıntılı şekilde ele alınmış. Bir de oyunun adından da anlaşılacağı üzere Ezio artık usta seviyesine yükseldiğinden ötürü bir suikastçı kardeşliğini yönetiyoruz. Bu mekanik, suikastçıları eğit, görevlere gönder ve seviye atlat gibi basit gibi dursada eğittiğimiz suikastçıları savaş halinde çağırabilmemiz oyuna çok güzel bir hava katmış. Tek tuşla emrimizdeki suikastçıların düşmanları tek tek avlamasını izlemek keyif verici. Bunların yanı sıra oyunda ganimet toplamak ve ekonomi yönetimi oldukça önemli. Şehirdeki kırık dökük yapıları ve dükkanları geliştirerek, bankaya yatırım yaparak gelir sağlayabiliyoruz. Ayrıca oynadıkça gelişen mekanikler hem oynanış döngüsünü taze tutuyor hem de ilerleme motivasyonu veriyor. Karakter gelişimi ise demircilerden aldığımız zırh, silah gibi ekipmanlar ve Leonardo da Vinci'nin hikaye gereği yaptığı icatlar sayesinde sağlanıyor. Anlatınca pek de önemli gibi durmasada Ezio'nun oyunun başındaki gücü ile sonundaki gücü arasında dağlar kadar fark olduğundan ötürü karakterin geliştiği hissi güzel verilmiş.

GÖREV DİZAYNI

Yukarıda da bahsettiğim gibi oynadıkça gelişen mekanikler tıpkı ikinci oyunda da olduğu gibi bir nevi görev dizaynını şekillendirmiş. Eğer görevler esnasında verilen meydan okumaları başarıyla yerine getirirseniz yeni anılar açılıyor. Bu durum oynanışa tatlı bir zorluk katmış. Ana görevler genellikle keşif yapma, angarya ayak işleri, takip görevleri, parkur, platform-bulmaca kısımları, savaş sekansları, suikast görevleri ve gizlilik üzerine. Yan görevler ise anı görevleri, kurtizan ve hırsız görevleri, tapınakçı görevleri, Romulus inlerini araştırma, suikast kontratları, Ezio'nun eski aşkı Cristina Vespucci ile olan anı sekansları ve Leonardo da Vinci'nin mucitlik görevleri gibi dönemi için oldukça çeşitlilik barındıran görevlerden oluşuyor.

AÇIK DÜNYA VE YAN ETKİNLİKLER

İkinci oyundaki bölümlere ayrılmış ufak ufak haritalardan ziyade tek ve oldukça geniş Roma'dan oluşan açık dünya oldukça kasvetli. Renk paletinden mi bilinmez bu oyunun dünyası bana biraz soluk geldi fakat her şeye rağmen tek bir büyük haritadan oluşan bütünlüklü yapısı daha bir ferah hissettiriyor. Yan etkinlikler ise her zaman olduğu gibi kule ele geçirme, 16. denek gizemini açığa çıkarmak için topladığımız semboller, Borgia ailesine ait kuleleri yakma, şehir inşa ve geliştirmeleri, suikastçı eğitme ve göreve gönderme, dövüş müsabakaları, zar oyunu ve tapınakçı ajanlarını alt etme. Bu etkinlikler fazla tekrara düşmeden tadında bittiğinden ötürü yapması bana asla bir zahmet gibi gelmedi.

SONUÇ

Assassin's Creed ll'yi sevdiyseniz bu oyunu da seveceğinize eminim. Kalite anlamında iki oyunda zamanının standartlarının üzerinde. Ben yan etkinlikleri dahi yaparken oldukça eğlendim. Hikâye örgüsü de takip edilesi ve merak uyandırıcı. Oyun günümüz ekonomik şartlarından nasibini alarak zamlanmış olsada eminim ki indirim dönemlerinde makul fiyatlara düşer. Eğer ana hikâyeden giderseniz 15, yan görevler ve etkinlikleri de yaparsanız 30 saate kadar yolu var.

İNCELEME PUANI : 85 / 100
Posted 13 February, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
40 people found this review helpful
4 people found this review funny
6.3 hrs on record
VALLEY

İçerisinde dünyayı yok etmeye yetecek güce sahip olduğu söylenen "Yaşam Tohumu" adındaki bir eseri araştırmayı amaç edinmiş arkeolog ana karakterimiz, bu tohumun bulunduğunu düşündüğü Kanada'nın Rocky Dağları'na doğru yolculuğa çıkar. Biraz araştırma yaptıktan sonra eski bir uygarlığa ait kalıntılar ve bu uygarlığı araştırmak üzere kurulmuş Amerikan üslerini keşfeder. Kazı esnasında bu gizemli vadide kaybolan karakterimiz giyen insana olağanüstü güçler veren esrarengiz bir giysi bulur. Eski Amerikan askerleri için oluşturulmuş L.E.A.F adında ki deneysel ve daha prototip aşamasında olan bu giysiyi üzerine geçiren karakterimizin heyecandan dili tutulur. Ömrü boyunca beklediği bir maceranın içinde bulmuştur kendini. Toparlanır ve fazla zaman kaybetmeden çözülmesi gereken bu gizemin derinlerine inmek için kazıya başlar...

Valley her şeyden önce küçük bir ekip tarafından geliştirilen indie bir oyun. Her ne kadar açılış kısmında ufak çaplı bir ara sahne görsekde oyunun hikayesini anlatmak için öyle aman aman sinematik anlatı kullanılmamış. Ekip bu ara sahneleri yapacak imkanı olmadığından dolayı klasik yollara başvurmuş. L.E.A.F adındaki teknolojik giysimizde bulunan ve ilerledikçe kendiliğinden devreye giren ses kayıtlarının yanı sıra dört bir yana dağılmış halde bulduğumuz notlar hikaye anlatımını oluşturuyor. Oyunun sunumu görsel yapı ve atmosfer ile oluşturulmaya çalışılsada sözlü ve sinematik anlatı yarım yamalak olduğundan ötürü bu durum pek de başarılmış denemez. Çünkü, oynanışın hızına kendinizi kaptırdığınızdan dolayı duraksayıp bulduğunuz notları vesaire okuyasınız gelmiyor.

Oynanış kısmına gelecek olursak; birinci şahış bakış açısından oynadığımız Valley, platform-macera türünde bir oyun. Yarı açık diyebileceğim keşfe müsait dünyada L.E.A.F adındaki giysi ile oradan oraya parkur yaparak ilerlediğimiz eğlenceli bir oyun döngüsü var. Bu giysi karakterimize çift zıplama, hızlı koşma, manyetik alanlara tutunarak yer çekimini geçersiz kılma gücü, belli başlı noktalara kanca atarak ilerleme yeteneği veriyor. Giysinin enerjisini ise etraftaki hayvanlardan ve agaçlardan yaşam gücü çekerek topluyoruz. Kağıt üzerinde kulağa çok eğlenceli gibi gelsede oyunun hızlı yapısını zaman zaman sekteye uğratan karakter kontrolleri oynanış zevkini baltalayabiliyor. Bunların yanı sıra her bölümde minimalist denebilecek, oyuncuyu hiç zorlamayan ufak tefek bulmacalar da mevcut. Ayrıca oyunda doğayı tehdit eden birkaç yaratığa karşı kullanmamız için giysinin eldivenleri enerji topları atabiliyor fakat bu mekanikler oldukça sığ olduğundan dolayı pek de keyif vermiyor.

Bölüm tasarımları ise, genellikle kırsal alanlardan oluşuyor. Bazı bölümlerde askeri kamplara, araştırma tesislerine ve antik kalıntıların bulunduğu bölgelere giriyoruz fakat buraların tasarımları da birbirinin kopyası gibi hissettirdiğinden dolayı pek de iç açıcı değil. Kısacası oyunun en çok uğraşılan yeri oynanış mekanikleri olduğundan dolayı diğer kısımları biraz zayıf kalmış diyebilirim.

SONUÇ

Valley en son baktığımda 25₺ gibi ucuz fiyata satılıyordu ve indirim dönemlerinde 5₺'lere kadar düşebiliyor. Üç boyutlu platform oyunlarını seviyorsanız zamlanmadan önce almanızı ve bir göz atmanızı öneririm.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 1 February, 2023. Last edited 1 February, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 133 entries