The Witcher 3: Wild Hunt

The Witcher 3: Wild Hunt

254 ratings
Witcher Evreni - Bilinmeyenleri
By Routinues
Merhaba 👋 Bu rehber oyunun hikayesinde ve kitaplarda yer alan, ve biz oyuncuların gözlerimizden kaçırmış olduğu, pek fazla bilinmeyen detayları anlatan bir rehber olacaktır. İyi okumalar dilerim.
2
3
2
2
2
2
5
5
2
2
2
2
2
3
3
3
2
2
2
2
2
2
2
   
Award
Favorite
Favorited
Unfavorite
Rehber Açıklaması ve Giriş
Rehberimizin içeriği genel olarak Witcher evrenine dayalı dinlerin, gerçekleşmiş olayların, büyücülerin ve karakterlerin bilinmeyen özellikleri veya hikayelerine dayalı olacaktır. Eğer rehberimi beğendiyseniz bir beğeni atmayı ve favorilerinize almayı unutmayın. Baştan belirtmek isterim bu rehber oyundan ve kitaplardan bazı spoiler'lar içermektedir.

Küreler Birleşimi
Küreler Birleşimi Nedir?



Küreler Birleşimi, iki farklı evrenin çakışarak bir araya gelmesidir. Witcher evreni için en önemli olaylarından birisidir. Kıta da(Geralt‘ın Dünyasında kıtaya kıta denir) 1. Küreler Birleşimine kadar Gnomlar, Cüceler ve Elfler yaşardı. Ta ki Küreler Birleşimine kadar…

Witcher 3 Oyunundan Bir Ekran Görüntüsü.

Küreler Birleşiminden Önce Ana Kara
  • Witcher evreninin miladı Resurrection(Yeniden Canlanma) olarak alınır.
Resurrection’dan yaklaşık 2700 yıl önce cücelerin Kıta’ya geldiği bilinir. Ayak Bastığın da ise Gnomların Mahakam ve Tir Tochair çevrelerinde küçük koloniler olarak bulunuyordu.

Not: Tir Tochair ve Mahakam bugün de Gnom ve Cücelerin mesken ettiği yerdir. Mahakam, bugün ki Vengerberg ile Vizimayı ayıran dağlardır ve önemli bir politik konuma sahiptir. Tir Tochair ise Korath Çölünün yakınında bulunan dağlardır. Burada çoğunlukla Gnomlar bulunulur. Ayrıca, Nilfgaard Krallığının kuzeydeki önemli yerleşkelerinden birisidir.

Cücelerin Kıta’ya geldiğinden yaklaşık 470 yıl sonra ise Aen Siedhe elfleri Pontar ve Yaruga taraflarına Beyaz Gemilerle gelmiş ve Ana Kara‘ya yerleşmişlerdir.

3. Oyunda Kürelerin Birleşimin olduğu Eski Elf Kulesi

1. Küreler Birleşimi
1. Küreler Birleşimi, Elflerin Kıta’ya yerleşmelerinden yaklaşık 2000 yıl sonra gerçekleşmiştir. İnsanlar, elfler gibi gemilerle Kıta’ya varmışlardır. İnsan Irklarının atası olan Dauk ve Wozgor’lar bugün ki Kovir ve Poviss civarlarına yerleşmişlerdir. Bununla beraber ilk inançlarını, Melitele inancını da getirmişlerdir. Ayrıca insanlar ilk yazılı dillerini de cüce ve elf ideogramlarından alıp geliştirmişlerdir. Tabi bu olayla beraber sadece insanlar değil, ghoullar, graiveirler ve vampirler de gelmiştir. Ayrıca, Küreler Birleşimi ile sadece yaratıklar ve insanlar değil, büyüler de Kıta’ya gelmiştir.



Not: Dauk ve Wozgor’lara kısa bir parantez açmak gerekirse, Dauklar hakkında çok bir bilgi yoktur. Zamanında Stregobor'un üzerlerinde çalışma yaptığını 1. Kitaptan biliyoruz. Kendisi Dauk tabletlerini deşifre edip, Werebubb’ların geleneklerini araştırıyordu. Wozgor’lar hakkında da çok şey bilinmez. Sadece kendilerinin insan kültürü olarak sofistike olduğu bilinir. Kendileri hakkında bilgileri genellikle az buz kalmış olan mezar taşlarından öğrenilmeye çalışılıyor. Eltibald, ki kendisi zamanında The Black Sun(Kara Güneş) lanetini bulan kişidir, Kara Güneş üzerinde çalışma yaparken Wozgor mezarlarında da çalışmalar yapmıştır.



Werebbubblar, kürk kaplı, cüce yapılı insan olmayan bir ırktır. Kendileri ortak dili akıcı konuşsalar da kendi dilleri de vardır. Kendi aralarında konuşurken bu dili kullanırlar. Dili gırtlaktan konuşurlar ve genellikle dedikleri anlaşılmaz. Kuzeyin, Dağ Geçitlerin de yada Taşlık Dağların da bulunurlar fakat dağlarda ki madenleri temizlemek için insanlar tarafından çok büyük bir kısmı öldürülmüştür. 1250 yıllarında Werebbublar sadece Mahakam civarların da yaşıyorlardır. Ayrıca kendileri de şekil değiştiren değillerdir.

2. Küreler Birleşimi
2. Küreler Birleşimi, 1270 ila 1370 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu olaylar sırasında Aen Siedhe elflerinin çoğu, insanlardan gördüğü zulümlerden dolayı Kıta’yı ve Dünya’yı tamamen terk etmişlerdir. The Great Sea(Büyük Deniz, Ebbing, Nazair/Nilfgaard’ın kuzey kısımları/ tarafında bulunur) da açılan bir Geçit olan Ard Gaeth’e doğru elfler yelken açmışlardır. Fakat, bu açılan gemilerin çoğu beklenmedik fırtınalar veya türü bilinmeyen canavarlar tarafından yok edilmiştir. Geriye kalan ise, yine insanların zorlaması yüzünden, Kıta’nın batısına sürülmüştür ve buraya sonradan “Yeni Dünya” denilecektir.



2. Küreler Birleşiminden Sonrası
Küreler Birleşiminin sonrasında, Geçit’in açıldığı bölge tehlikeli ve tuhaf olmaya devam etmiştir. Bu yüzden bölge Mad Sea(Kızgın Deniz) olarak anılmaya başlamıştır. Bu bölge sessiz ve sisli bir bölge olarak denizin bir parçasıdır. Buradan geçen gezginler bazen diğer dünyalardan adalar görebilirler. Ayrıca bu bölgenin sınırları sislerle çizilmiş olup, bu sınırlar zamanında elfleri öldüren türleri bilinmeyen canavarlar tarafından korunmaktadır. Fakat 2. Küreler Birleşimin gücü halen daha bölgede bulunmakta olup(Fakat Geçit kapanmıştır) bazen yankı yapmaktadır. Bu Kızgın Deniz yüzünden Witcher’lar tekrardan ortaya çıkmıştır ve bu canavarlardan korunmaya çalışmışlardır. Yeni Witcher’ların tekrardan ortaya çıkmasıyla beraber Crane School (Turna Okulu) diye yeni bir Witcher okulu açılmıştır.


Not: Crane Okulları’na biraz detaylıca bakarsak, Keşfedilmemiş diyarlar olarak bildiğimiz doğu kıyılarında kurulmuşlardır. Crane Witcherları normal Witcherlar gibi 2 kılıç ve ilkel bir silah kullanırlar.(Bir nevi tabanca) Crane Witcherları Yeni Dünya da bulunan(Nefret Çağında bu Dünyadan bahsedildi) Chedian şehri ile Novigrad arasındaki havada ya da suda bulunan canavarlara karşı en iyi çözüm olarak geçmektedir. Dediğimden de anlaşılabileceğine göre suda savaştıkları için kayda değer bir zırh giymezler. sadece uzun ip hazırlarlar ve bu ip ile vücudunu ayaklarını ve başını kaplarlar. Ellerini ise kaplamazlar.

Crane okulunun zırh tarifine uyduğunu düşündüğüm için koydum. Crane okulunun zırhları değildir!
Witcher Evreninin Pek Bilinmeyenleri
Nilfgaard Kadınları
Nilfgaard İmparatorluğu ile Kuzey Diyarları’nın ayrıldığı birçok noktadan biri de, kadınlara verilen hak ve özgürlüklerdir. Nilfgaard’taki kadınlar, vücutları konusunda kendi başlarına karar verme haklarına sahiptirler. Örneğin, hamilelik sırasında bebeğe ne olacağının kararını sadece anne verebilir. Kadın çocuğu istemiyorsa, erkeğin reddetme hakkı olmazdı, veya tam tersi.

Ithlinne’in Kehaneti ve Nilfgaard
White Chill will come to be,
And after it the White Light.
And then the world will be reborn
Through the White Flame and the White Queen.

Beyaz Soğuk olacak,
Ve ondan sonra Beyaz Işık.
Ve sonra dünya yeniden doğacak
Beyaz Alev ve Beyaz Kraliçe aracılığıyla.

Emhyr var Emreis, İkinci Kuzey Savaşı başlamadan önce Kuzey Diyarları’nı zayıflatmak için çeşitli politikalar ve propagandalar uyguluyordu. Elflere kendi topraklarını verme vaatlerinde bulunuyordu ve Kuzey Krallıkları’nda gezen Nilfgaard tellalları tarafından, güneydeki fethedilen krallıklarda yaşayan insanların ne kadar iyi hayatlar yaşadıkları anlatılıyordu. Bir diğer propaganda da, Ithlinne’in Kehaneti’nin yukarıdaki versiyonudur. Bahsi geçen White Flame Emhyr var Emreis iken, White Queen ise muhtemelen, Emhyr’in ele geçirmeye çalıştığı Ciri idi. İmparator bu propagandayı kullandı, çünkü Kuzey halkının gözünde bir kahraman gibi görünmek, fethini tanrısallaştırmak ve meşrulaştırmak istiyordu.



Portallar
Teleportasyon için kullanılan portallar, kullanım esnasında ölüm gibi bir soğuktan başka hiçbir şey hissettirmez. Bu his ise portalın kullanım süresine göre değişmektedir. Mesafenin uzaklığına göre kişinin kullanacağı portal sayısı değişmektedir ve gidilen mesafe ne kadar uzunsa portalın kullanım süresi o kadar artar.

Ayrıca, Kuzey tarihinin bir döneminde portalları kullanmak, büyü kullanıcıları arasında oldukça modaydı. Ta ki portalı kullanan birinin, teleportasyon yapacağı yere vücudunun sadece yarısı ulaşana kadar. Elbette bu hâdiseden sonra portallar sadece uzun mesafeler için kullanılır hâle gelir.



Cüceler
Cüceler, yolculuk ederken yürümeyi, diğer seyahat türlerinden daha çok severler. Hatta cüceler, dünyanın bilinen en iyi yürüyüşçüleridir denebilir. İnsanların ancak at sırtında aşabileceği 30 millik bir mesafeyi cüceler, sırtlarında yük taşırken bir günde tamamlayabilir.



Unikornlar
Tek boynuzlu atın boynuzu tarafından açılan bir yarayı tedavi etmenin hiçbir yolu yoktur. Büyünün bile işe yaramadığı bilinmektedir.



Nilfgaardlı Sahireler
Nilfgaardlı sahireler, Kuzeyli akranları gibi güzellikleriyle ün salmamışlardır. Nilfgaard topraklarında, bir sahirenin kendisini daha kadınsı göstermek için büyü kullanması pek hoş karşılanmaz. Hatta Assire var Anahid, kitaplardaki bir kısımda; soluk tenli, kemer burunlu, pek çirkin ve tırnakları kırılmış hâlde olarak tasvir edilir. Assire var Anahid ile Fringilla Vigo, Kuzeyli sahirelerle tanışıp, Sahireler Locası’na katıldıktan sonra ancak kendilerini Kuzeyli büyücülere benzetebilmişlerdir.

İblisler
Witcher kayıtlarına göre (büyük ihtimalle kurt okulu kayıtları) iblisler, hiçbir sırlarını açığa vermeyen, bilmecelerle konuşan gizemli varlıklardır. Dünyaya ölümlüler tarafından çağırıldıklarında, bu çağrıyı kendi istekleriyle cevap verdikleri bilinir, esrarengiz bir güç onları dünyaya çekmez. Öldürmekten zevk alırlar, bu yüzden dünyaya yalnızca eğlenme amaçlı gelirler. Hearts of Stone’daki Gaunter O’Dimm’den de gördüğümüz gibi, anlaşmaya girdiği kişiler ondan istediklerini aldıklarını zannederken, kontrol her zaman O’Dimm’de olurdu. Tabii insanların bu tavrı onu oldukça eğlendiriyordu.



Witcherlar ve Korku
Witcher adaylarına, eğitimleri sırasında korkularını bastırma öğretilmez. Tam tersi, korkularına göre hareket etmeleri konusunda eğitim alırlar. Korku hissediliyorsa, buna yol açan bir şey vardır ve hayatta kalabilmek için kişinin korkmayı bilmesi gerekmektedir. Onlara korkularını yenmekten ziyade, korkularına yenilmemeleri öğretilmiştir.

Emhyr var Emreis ve Metresleri
Kadınlarla arası iyi olan tek hükümdar, Kral Foltest değildir. Emhyr var Emreis de, Foltest kadar ünlü olmasa da, birkaç kadınla aşk yaşamıştır. Bunların ilki bariz bir şekilde Ciri’nin annesi Pavetta’dır. Emhyr, Pavetta’ya duyduğu aşkın gerçek olmadığını belirtmişti ve diğer metreslerine karşı da muhtemelen aşk hissetmiyordu, ancak konumuz bu değil. Cintra’nın Dişi Aslanı Calanthe’nin karşısına çıkmadan önce, Prenses Pavetta ile tanışıp, onu hamile bırakması bile oldukça büyük bir olay. Yıllar sonra İmparatorluk tahtını kazanmasından itibaren, sarayında bazı soylu kadınları metresi olarak tuttuğu tüm Nilfgaard tarafından biliniyordu. Hatta aralarında çeşitli ihtilaflara giren soylular, kızlarını İmparator’un yatağına sokma yarışına girmişlerdi. Biz okuyucular tarafından bilinen üç metresi arasında Dervla Tryffin Broinne en ünlüsüdür. Sahte Cirilla bulunmadan evvel İmparator, Kont Broinne’in karısı Tarnhann Baronesi’ni yanında üç yıl bulundurmuştu ve sarı saçlı baronesin güzelliği Nilfgaard standartlarına göre çok yukarıdaydı. İmparator Emhyr, Dervla’dan önce ise Aine Dermott ve Clara aep Gwydoly Gor adında iki soylu kadını daha metresi yapmıştı.



Peygamber Lebioda
Ebedi Ateş dininin azizlerinden en büyüğü olan Lebioda, Kaedwen’de bulunduğu sırada, köyün birine dadanan bir ejderhayı kovmak için köylülere yardım etmeyi kabul eder. Söz konusu ejderha ile yüzleşmeye gider, ancak ejderhanın yemeği olur. Sonrasında ise Lebioda’nın takipçileri, peygamberlerinin kemiklerini ejderhanın dışkısından toplayıp bir araya getirirler. Peygamber’in kemikleri, hâlâ Novigrad’ın Tapınak Adası’ndaki bir lahitte bulunmaktadır. Belirli bayram günlerinde dini bütün olan insanların, Lebioda’nın kemiklerini öpmelerine izin verilir.



Ormanın Muhafızları
Kitaplarda ırk çatışmaları Kuzey Savaşları’ndan itibaren görülmeye başlamamıştır. İnsanlar dünyaya varmadan önce bile elfler, cüceler ve vranlar ile savaşmaktaydı ve dryadlar, şimdi oldukları kadar vahşilerdi. İnsanın gelişi ile ırklar arasında belirgin bir sınır çizilmiş oldu ve yüzyıllar boyunca ‘insanlar’ ve ‘gayriinsanlar’ aralarında savaş verdi. Kuzey krallarının özel askeri birliklerinden ve Scoia’tael komandolarının ortaya çıkmasından önce, kendilerine Ormanın Muhafızları ismini veren bir grup Verden’li korucu, karşılaştıkları gayriinsanları -özellikle elfleri ve dryadları- gördükleri yerde avlayıp, çeşit çeşit öldürme yöntemleriyle infaz ederlerdi. Gayriinsanlara yardım ettikleri veya onlara sempati duydukları söylenen insanları da pek kolay affetmezlerdi. Savaşlar başladıktan sonraki akıbetleri bilinmemektedir.

Sigismund Dijkstra ve Esterad Thyssen
Kral II. Vizimir’in İstihbarat Başı olan Sigismund Dijkstra ile Kovir ve Poviss Kralı Esterad Thyssen, kitaplarda birçok ortak yönleri olan, oldukça iyi anlaşan bir ikilidirler. Dijkstra bu yüzden İkinci Kuzey Savaşı sırasında Kral Esterad ile görüşmesinden başarılı ayrılmış, Kovir’den Redanya’ya savaşı kazandıracak para yardımı sağlanmıştır.

Kitaplar ve Oyunlar Arasındaki 11 Fark | 1. Bölüm


Ana görevinden yan görevine kadar hikayenin akıcılığı ve detaycılığı, özellikle üçüncü oyunun sunduğu açık dünya deneyimi olsun, CDPR’ın Witcher’ı, birçoğumuzun gönlünde taht kurmuş efsane bir seridir. Oyun serisine ilham olan Witcher kitaplarının yazarı Andrzej Sapkowski tersini iddia etse de, birçok Witcher hayranı, oyunların başarısı sayesinde kitaplarla tanıştı. İşte bu yazımda oyunlar, orijinal seriye ne kadar sadık kalmış, onu inceleyeceğim.

Tabii oyundaki karakterlerin görünüş açısından kitaptaki halleriyle aynı olmamasını, oyunların kitaplardan sonrasını anlatıyor olmasını, bununla birlikte doğal olarak hikayenin de farklı olmasını hesaba katmayacağım.

İnsanlar için çelik, canavarlar için gümüş
Bildiğiniz gibi oyunlarda çelik kılıcı sadece insanlar için, gümüş kılıcı da tüm canavarlar için kullanırız. Kitaplarda durum böyle değildir. Gümüş kılıç yine canavarlar için kullanılıyor olsa da, çelik kılıç sadece insanlara karşı değil, canavarlara karşı da etkilidir. Hatta bu canavarlar gümüşten neredeyse etkilenmemektedir. Sadece hayaletler, lanetlenmiş varlıklar ve Kürelerin Birleşimi Sonrası dünyaya giriş yapmış canavarlar gümüşe karşı hassastır. Bunların dışında kalmış canavarlar, kitaplarda çelik kılıçla da öldürülebilir.

Ayrıca ‘çelik’ dediğimiz witcher kılıçları kitaplarda meteorik demirden yapılmaktadır. Yani gnom işçiliğiyle yapılmış kılıçlardır ve normal kılıçlardan daya dayanıklıdırlar.



Witcher Kontratları
Oyunlarda canavarlarla karşılaşmamız hiç zor değildir ve girdiğimiz herhangi bir köyde, kasabada veya şehirde kolaylıkla bir veya birkaç canavar kontratı bulabiliriz. Kitaplarda durum çok farklıdır. Yıllar süren avın ardından, dünyadaki canavarların sayısı oldukça azalmıştır ve Geralt uygun bir kontrat bulmakta zorlanmaktadır. Hatta Kader Kılıcı‘nda Geralt, bir süre uygun bir canavar kontratı bulamaz, artık piyasa paralı askerlere uygun işlerle dolmuştur ve Geralt, ‘Witcher Kanunu’ olarak isimlendirdiği ideallerinden ödün vermeyerek hiçbir işi kabul etmez. Fakat fakirliğin verdiği çaresizlik ile sonunda, bir deniz kızına aşık olan Bremervood Dükü Agloval adına, söz konusu deniz kızıyla konuşup, onu dük ile evlenmeye ikna etmeyi kabul eder.



Bombalar
Kitaplarda witcherların bomba kullandığı görülmemiştir veya bahsedilmemiştir. Bombalarla ilgili tek bahsedilen şey, Zerikenya‘da kullanılıyor olmalarıdır. Bu kullanılan bombalar sadece patlayıcı olanlar mı, yoksa oyunlardaki gibi çeşit çeşit mi, bilmiyoruz. Oyun lore’unda da nasıl ortaya çıktıklarına dair bir bilgi verilmemiş. Ancak son kitap ve ilk oyun arasında 5 yıl olduğuna göre, bu bombaların ticaret ile Kuzey’e getirildiğini speküle edebiliriz.



Witcher İşaretleri
Kitaptaki işaretler, oyundaki hallerinden daha güçsüzdürler ve Geralt işaretleri daha az kullanır. Ayrıca kitaplarda Heliotrop ve Somne adında iki işaret daha vardır. Bu işaretler oyunlara tam anlamıyla eklenmemiştir. Ek olarak, kitaplarda bir işareti etkili olarak yapabilmek, kullanıcısının odak yeteneğine ve etrafındaki büyüyü ne kadar kullanabildiğine bağlıdır.

İkinci oyunda Quen işaretini son hâline getirdiğinizde Heliotrop oluyor. Kitaplarda Heliotrop’un Quen’den daha güçlü olduğuna dair bir bilgi yok, sadece ikisi de kullanıcısına büyülü bir kalkan olma işlevinde ve dövüş sırasında tabii ki kullanılıyorlar.

Somne işareti de Axii’nin değişik bir hâli. Axii insanları sakinleştirirken, Somne işareti ise uyutuyor. Geralt’ın bunları dövüş sırasında kullandığı bir yer yok kitaplarda. Axii işaretini Vizima’dayken üç şehir muhafızına karşı kullanıyor. Ayrıca Roach’u sakinleştirmek için de kullanıyor, bu yüzden kitaplarda da oyunlarda da Axii işareti, hem insanlar için hem de diğer canlılar için etkili bir işaret. Somne işaretini ise bir kız çocuğunu uyutmak için kullanıyor.

Igni işareti oyunlarda bir veya birkaç düşmanı aniden tutuşturabilen güçlü bir işaretken, kitaplarda böyle bir işleve sahip değil. Geralt bu işareti sadece bir şeyler yakmak istediği zaman kullanıyor. (kamp ateşi, meşale vs.)

Aard’ın işlevi oyunlardakiyle neredeyse aynı. Bir kişiyi veya nesneyi, pisikokinetik enerji ile itmeye yarıyor. Oyunlarda bazen karşımızdaki rakibi bu işaret ile düşürebiliyor, hatta uçurumdan bile uçurabiliyoruz. Kitaplarda bunu yapabilmek, yukarıda belirttiğim gibi, kullanıcının etrafındaki büyüyü ne kadar çektiğine ve karşısındakinin ne kadar dayanıklı olduğuna bağlı.

Yrden ise Geralt tarafından, Adda’nın lanetini kaldıracağı sırada kullanılıyor. Bu kısmı ilk oyunun trailerında da görebiliriz. Geralt Adda’nın mezarının içinde beklemeden önce, mezarın kapağını Yrden işareti ile mühürlüyor. Başka bir kullanım alanı görülmediği için, kitaplarda da oyunlardaki gibi işaret yere kurulabilir mi, bilinmiyor.



İksirler
Witcher iksirleri, kitapları ve oyunları tek bir noktada ayırıyor: Kitaplarda iksirlerin etkisi tükendikten sonra Geralt oldukça bitkin düşerken, oyunlarda bu olmuyor.



Witcherların İşkenceye Dayanıksızlığı
Oyunlarda sürekli witcherların nasıl acıya dayanıklı olduğu, uzun bir işkenceye katlanabileceklerinden bahsedilir lâkin kitaplarda bu gerçek değildir. Sinir sistemleri aşırı hassas olduğundan, bir witchera işkence uygulanırsa, beynindeki bir damarın patlayacağı ve bunun ölüme yol açacağından bahsedilir.

Triss’in Yara İzi
Triss Merigold, Birinci Kuzey Savaşı‘nın sonlarında gerçekleşmiş İkinci Sodden Muharrebesi‘nde, Kuzey Krallıkları adına savaşan yirmi iki büyücüden biriydi. Bedeninin savaş meydanında bulunamaması nedeniyle ölü zannedilen Triss’in ismi, diğer ölenlerle birlikte Ondörtler Tepesi‘ndeki dikilitaşta yazılıdır. Triss savaşta ölmese de ağır bir şekilde yaralanmıştır ve büyü ile tamamiyle tedavi edilemeyen tek yarası, göğsündeki büyük yanık izidir. Elflerin Kanı‘nda da yarası nedeniyle artık göğüs dekolteli bir elbise giyemeyeceğini söyler.

Oyunlarda bu yaranın nasıl kaldırıldığı konusunda bir bilgi yok, hatta bu olay hiç yaşanmamış gibi davranıyor karakterler. Triss’in karakter gelişimine böyle büyük bir etkisi olan bu olayın kaldırılması benim için üzücü, ancak neden kaldırıldığı gayet anlaşılabilir.

Kitaplar ve Oyunlar Arasındaki 11 Fark | 2. Bölüm
Ithlinne’in Kehaneti ve Ciri

Oyunlarda bilindiği üzere Ithlinne’in Kehaneti’nde dünyanın sonu Ak Ayaz ile gelecektir ve bunu durdurabilecek tek şey Kadim Kan’dır. Yaşayan tek Kadim Kan çocuğu olan Ciri, üçüncü oyunun sonunda beklenildiği gibi Ak Ayaz’ı durdurmayı başarır, seçimlere bağlı olarak da bunu yaparken hayatta kalır ya da kendini feda eder.

Kitaplarda bunun yine farklı olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Sapkowski’nin bize anlattığı Ithlinne’in Kehaneti’nde, dünyanın buzul çağına gireceği ve bunun durdurulamayacağı, ancak dünyada yaşayanları sadece Kadim Kan’ı taşıyan kişinin kurtarabileceği söylenir. Buradaki kurtarmaktan kasıt Ak Ayaz’ı durdurmak değil, dünya halkını başka bir dünyaya taşımaktır. Fakat bunu yapacak kişi Ciri değil, onun soyundan gelecek biri oluyor.



Yennefer-Ciri İlişkisi
Kitaplarda annesini ve babasını kaybetmiş, sert bir anneannenin yanında büyümüş, ardından Büyük Savaş’ta elindeki herşeyi kaybetmiş, sahip olduğu gücü kontrol edemeyen bir çocuk ile; elindeki tüm zenginliğe ve güce rağmen, çaresizce anne olmak, ona verilmeyen sevgiyi ve şefkati çocuğuna vermeyi arzulayan bir sahirenin, birbirlerinin boşluklarını nasıl doldurduklarını görürüz.

Yennefer ile Ciri bir noktada birbirlerine benziyor. Yennefer da Ciri gibi sevgisiz büyümüştü, ebeveynleri tarafından terkedilmişti ve öğretmeni Tissaia de Vries de onun bu ihtiyacını gidermemişti. Hocası, Yennefer’a sevginin bir zayıflık göstergesi olduğunu ve zayıflığını ne pahasına olursa olsun gizlemeyi öğretmişti. Bu yüzdendir ki Yennefer, kendisini korumak için soğuk ve katı bir maske giymiştir, bu bir savunma mekanizmasıdır ve bu sert kabuğun altında hâlâ kambur ve güçsüz bir kız çocuğu yatmaktadır.

Kraliçe Calanthe tabii ki torunu Ciri’yi sevmişti, fakat bu her zaman için geçerli değildi. Ciri bir krallığın varisiydi, ileride karşısına çıkacak olan problemlere göğüs germesi gerekiyordu ve bir an önce evlenmeliydi. Calanthe’nin politik düşmanları ona bunu zorluyordu. Cintra bir kraliçe tarafından yönetilemezdi ve Calanthe elinden geldiğince tahttaki süresini uzatmaya çalışıyordu. Ciri büyük bir sarayda bir prenses olarak büyütülmüş olsa da, anne sevgisinden mahrum kalmıştı.

Ellander’daki ilk karşılaşmalarında, ikili birbirlerinden pek hoşlanmamıştı. Ciri, Yennefer’ın görünüşü yüzünden ona karşı bir kıskançlık duyuyordu, Yennefer ise Ciri’ye sert ve mesafeli davranıyor, hiçbir sevgi belirtisi göstermiyordu. Sessiz fakat gergin başlayan bu ilişki, çok geçmeden ikilinin arasında güçlü bir bağ kurulmasıyla gelişti. Ciri, girdiği translardan birinden uyandığında Yennefer’a üç sefer ‘anne’ der ve buradan itibaren, kuzgun saçlı sahirenin kalbindeki buz parçası erir. Yennefer ne kadar Ciri’yi güçleri konusunda eğitmişse, Ciri de Yennefer’a, onu kabuğunun altındaki yumuşak kalpli hâlini ortaya çıkarmaya yardımcı olmuştur.

3. oyundaki ilişkileri benim için tatmin edici olmasa da, kabul edilebilir. Oyunun başlarda güçlü ve kararlı bir kadın olarak gösterilen Yennefer’ın, Ciri’nin bulunmasından sonra bir anne gibi davrandığını görebiliyoruz elbette. Ama bu yine de yeterli değil, çünkü bazı sahnelerde Ciri Geralt’a daha yakınmış gibi gösteriliyor, Geralt ile Yennefer’ı birbirinden ayırt etmemesi gerekirken. Nefret Çağı‘nda Ciri, Yen ve Geralt arasında bir seçim yapamadığı için bayılmış numarası yapıyordu. Bu üç karakter arasında bir kan bağı bulunmasa da, aralarındaki bağ bir ailedeki kadar derin ve güçlü.

Böyle düşünsem de, oyunun neden böyle bir yol izlediğini anlayabiliyorum. Bu yolu izleselerdi, romantizm tercihi konusunda Yennefer, Triss’ten daha önde olurdu ve bu da kitapları okumamış, ilk oyundan beri Triss’i seçen oyuncuların bir nevi dışlanması demek.



Profesör
Kitaplarda Profesör, gerçek adı Ralf Blunden olan, Heimo Kantor ve Küçük Yaxa ile çalışan bir kiralık katildir. Renfri tarafından Yennefer’ı ve Ciri’yi bulmak için görevlendirilirler, ancak Geralt tarafından Anchor kasabasında katledilirler.

İlk oyunda da Salamandra suç örgütünün iki liderinden biri olarak karşımıza çıkar Profesör. Bu iki ‘Profesör’, aynı takma ada sahip iki farklı insan mı, ya da aynı adam ise Geralt’ın saldırısından nasıl hayatta kaldı (veya dirildi mi), oyun geliştiricileri bir bilgi sağlamamış.



Ak Ayaz
Ithlinne’in Kehaneti’nde dünyanın sonunu getirecek afete verilen isim olan Ak Ayaz, oyunlarda amacı belirsiz, dünyadan dünyaya dolaşan, geçtiği her yeri yok eden büyülü bir tür oluşumdur.

Kitaplarda bu felaket aslında dünyanın yıllar geçtikçe yörüngesinin giderek güneşten uzaklaşması, ardından iklimin soğumasıyla gerçekleşecek bir buz devridir. Kehanete göre bu yok edici soğuktan sonra dünyada yeni bir yaşam oluşacaktır. Dünyada sonun yaklaştığını işaret eden alametler bir bir gerçekleşmektedir. Ayrıca Kovir&Poviss’in liman şehirleri kış aylarında buz tutmaya başlamıştır. Gelecek yıllarda Talgar, Caingorn ve Kaedwen‘in iklimlerinin daha da soğuyup, bazı ürünlerin ekilemez hâle geleceği tahmin edilmektedir. Tüm bu olaylar, çoğu insanı kehanetin gerçek olduğunu düşündürüyor hâliyle.

Ciri'nin Dövmesi
Ciri'nin Dövmesi Ne Anlama Geliyor?



Bildiğiniz gibi Witcher 3 oynarken Ciri ile de oynayabiliyoruz. Bir bölümde Ciri ile hamama giriyoruz ve bacağında bir dövme görüyoruz. Sorduğumuzda ise sevdiğim birisi için yaptırmıştım diyor. Peki sevdiği kişi kim ve neden yaptırıyor?

Olayların Başlangıcı

Fotoğrafta görmüş olduğunuz yer Thaned Adası

Kim olduğuna başlamadan olayları anlamak için biraz başa saralım. 1267 yılının Temmuz ayına gidelim. Büyücüler Kardeşliği toplantısı için bütün üyeler Gors Velen’de bulunan Thanedd Adasına gelmiştir. Yennefer ve Geralt tarafından Yennefer’a emanet edilen Ciri de Gors Velen’e gelmiştir. (Fakat Gors Velen’e gelme sebepleri sadece toplantı değildir. Ciri’nin daha iyi bir eğitim alması için Aretuza büyücüler okuluna da yazdırmaktır.) Büyücülerin toplandığı ilk gün balo olur. Bu baloya istinaden Yennefer, Geralt’ı da çağırır. Balo bitişi Thanedd adasında darbe olur. Phillipa Eilhart önderliğinde Kuzey Büyücüleri, Nilfgaard ile iş birliği içinde olan Vilgefortz, Enid an Gleanna ve birkaç işbirlikçiyi yakalamışlardır.

Ortak bir odaya bütün büyücüler toplandıktan sonra Ciri transa geçmiştir ve kehanette bulunmuştur. Bununla beraber Aretuza müdüresi Tissaia de Vries, büyü alanını kaldırmıştır ve Enid an Gleanna elf ordusunu, Vilgefortz ise Nilfgaard ordusunu Thanedd Adasına ışınlamıştır. Yennefer ve Geralt bu darbe sırası Ciri’yi adaya kaçırmaya çalışmıştır. Yennefer, darbe sonrası kaybolmuş ve Geralt Ciri’yi korumak için Vilgefortz ile savaşmıştır. Ağır bir yenilgi alıp Dryad’ların, yanına Triss Merigold tarafından götürülmüştür. Ciri ise Geralt ve Vilgefortz arasında geçen savaş arasında Tor Lara kulesine gitmiştir. Kule sayesinde Ciri, Korath Çölüne ışınlanmıştır.

Korath Çölü

Ciri’nin Kaybolması ve Sıçanlara Katılması
Korath Çölü’nde yolunu kaybeden Ciri rastgele ilerler. Ciri burada Ihuarraquax ile karşılaşır. Kendisi bir Unicorn’dur. İkisi beraber birbirlerine yardım edip Korath Çölünden kurtulmaya çalışırlar. Bir akrebin tuzağına düşen Unicorn ve Ciri, iş birliğiyle kurtulurlar. Fakat, Unicorn bacağından yaralanmıştır. Ciri, büyü gücünü kullanıp iyileştirir. Bir zaman sonra Ciri, bilincini kaybetmiştir. İlerleyen zamanlarda Ciri, Ödül Avcıları tarafından bulmuştur(Bu sırada Emhyr, Ciri’yi aramaya başlar. Bulana ödül vereceğini söylemiştir). Fakat Ödül Avcıları Ciri’nin aranan bir kız olduğunu anlamazlar. Sadece yetkilere verip para almak istemektedirler. Bir handa durup dinlenirken başka ödül avcılarıyla karşılaşırlar. Beraber yemek yeyip eğlenirler. Ciri de burada Sıçan üyelerinden birisi olan Kayleigh ile karşılaşır. Yardım etmesini söyler yoksa ikisinin de tecavüz edilip, öldürüleceğini söyler.

Kayleigh ve Ciri Kaçmaya Çalışırken


Yardım edip kurtulduktan sonra Sıçanların diğer üyeleri de gelip beraber ödül avcılarını öldürürler. Burada Ciri’nin kim olduğu sorulduğunda kendisinin Gvalch’ca(Falka) olduğunu söyler(Falka, zamanında Kuzey Krallıkları için büyük bir sorun olmuş bir prensestir). Böylece Sıçanlar Falka’yı da yanına alırlar ve beraber gezmeye başlarlar (Rats, o zamanın Robin Hood Çetesidir. Değerli eşyaları alıp, satıp bir kısmını köylülere veriyor). Olay gecesi Kayleigh, Falka’ya yanaşır ve onunla ilişkiye girmeye zorlar. Olayın şoku ile Falka sesini bile çıkaramaz ve gözlerinden yaş gelmeye başlar. Durumu fark eden Mistle Kayleigh’i uzaklaştırır ve Falka ile ilişkiye girerler. İlk başta Falka, çekinse de kendini Mistle’a teslim etmiştir. Böylece Mistle ile Ciri’nin arasında aşk başlamıştır.

Rats Üyeleri, Üst Soldan Sağa, Mistle, Giselher, Kayleigh, Falka(Ciri)
Alt Soldan Sağa, Iskra, Reef ve Asse



Ciri’nin Mistle Aşkı ve Sıçanların Dağılması
O günden sonra Ciri, Mistle ve diğer Sıçan üyeleri günlerini at üzerinde geçirir. Ciri ve Mistle yağmalardan sonraları yataklarını diğer grup üyelerinden farklı yerlere sererler ve ilişkilerine devam ederler. Hayatlarını mutlu bir şekilde devam ettirirler. Sıçanlar’ın bilgi alışverişinde bulunduğu Hotsporn, Sıçanlara, peşlerinde Bonhart isimli bir ödül avcısının peşinde olduğunu ve kaçmalarını söylemektedir.(Leo Bonhart, 3 Witcher öldürmüş bir ödül avcısıdır.) Bu sırada Ciri, dövme ustası Alma Vera isimli birinin Mistle’a dövme yaptığını görmüştür.

Dövme, yeşil bir sap üzerinde ateşli, iki yapraklı kırmızı bir güldür. Mistle Falka’ya göz kırparak “Senin sıran Falka” demektedir. Falka Mistle’ın kasıklarına eğilip bacaklarına dokunmaktadır ve “Bir gül istiyorum, seninle aynı yerde” demektedir.

Bir süre sonra Ciri ile Mistle ilişki sonrası, Ciri yatağından kalkar ve aralarında şöyle bir konuşma geçer;

M: “Nereye gidiyorsun? Benden mi kaçıyorsun?”
C: “Artık kaçmıyorum, birini yakalamam lazım”
M: “Onca şeyden sonra mı? Demek bu sondu… Beni unutacaksın.”
C: “Seni asla unutmayacağım.”
M: “Evet unutacaksın”
C: “Asla! Sana söz veriyorum. Ve bu son değildi. Seni bulacağım. Gelip seni alacağım… Göreceksin. Yakında imkanlarım olacak. Kaderinin değiştiğinden emin olacağım.”
M: “Tekrar görüşürsek çok şaşırırım…..”
C: “Beni bekle… Kendini öldürtme Mistle. Hayatta kalmanın bir yolu olabilir. Çünkü senin için geri döneceğim. Yemin ederim.”
M: “Öp beni”
….
C: “Seni seviyorum Mistle”
M: “Ben de seni seviyorum..” Bununla beraber Ciri ile Mistle arasındaki ilişki sona erer.

Ciri ve Mistle

Ciri, gruptan ayrılarak Hotspurn’un peşinden yola çıkar, kendisini Cintraya götürmesini ister. Ancak yolda saldırı olur ve Hotspurn ölür. Ciri de onun atını alarak köye gitmeye karar verir. (Sıçanlar Bonhart’ı köyde tuzağa düşürerek öldürmeyi planlarlar). Nilfgaard Gizli Servisinin başı Stefan Skellen’in emriyle Leo Bonhart, Sıçanlar çetesini öldürmeyi görev ediniyor.

Sıçanların, Bonhart’ı yakalamak için gittikleri köyde Bonhart, tüm grubu yakalıyor. Ciri Bonhart’ın kaldığı köye gidiyor. Bonhart’a kimliğini açıklayacak ve grubu bırakmasını isteyecekti. Ancak, Ciri’nin gözleri önünde Mistle’ın ve diğer grup üyelerinin kafalarını kesiyor. Ancak Ciri’yi öldürmüyor. Onu tutsak edip bazen dövüyor bazen ise fiştek ile onu uyuşturuyordu.(Fiştek bir çeşit uyuşturucu).

Leo Bonhart Mistle’ın ölüsünü Ciri’ye gösterirken…
Witcher Dünyası Dinleri - Yüce Güneş


Yüce Güneş (ya da Kadim Dil’de “Ard Feainn”) Nilfgaard İmparatorluğu’ndaki başlıca en yaygın dinidir. Nilfgaardlı yöneticiler de bu dine inanmaktadır. Kuzey Krallıkları’nda yaşayan halklar bu din hakkında çok az şey bilirler, bu dinin mensuplarının büyük çoğunluğu Nilfgaard’da yaşamaktadır. Bu dinin başı ise bizzat Nilfgaard İmparatoru’dur.



Yüce Güneş dini önceden yalnızca Nilfgaard’ın en güneyinde başlıca bir bölgede yaygındı, ancak İmparator Fergus’tan sonra bu din kuzeye doğru hızla yayılmaya başladı ve Nilfgaard İmparatorluğu’nun büyük bir kısmını oluşturdu. Daha sonra İmparator Fergus “8 Mart Fermanı” ile bu dini Nilfgaard’ın resmi dini ilan etti.

Dinin kökeni Elf kültüründen gelmektedir. Birincil Tanrı Güneş’tir, insanın ve yaşamın sıcak koruyucusudur. Takipçilerinin yüreklerini ısıtırken düşmanlarına karşı zalim olduğuna inanılır. “8 Mart Fermanı”ndan sonra Nilfgaard İmparatorları’nın da resmi dini hâline gelmiştir.



Dinin en önemli bayramları Ekinokslar ve mevcut İmparator’un doğum günüdür. Dini törenler de Başrahip olarak görev yapan İmparator liderliğinde başkentte düzenlenir. Törenler dinsel müzikler eşliğinde tüm büyük memurlar, komutanlar ve aristokratlar huzurunda düzenlenir. Törenlerden sonra ise yiyecek-içecek dağıtılır ve halk oyunlarına yer verilir. Dinin rahipleri ise tören esnasında altın ve gümüş işlemeli kıyafetler giyerler.



Bu dinin rahibi olabilmek için Nilfgaard İmparatorluğu’nda bir teoloji okulunda eğitim görüp mezun olmak gereklidir. Sonrasında eğitimine bağlı olarak rahip, küçük tapınaklardan birine veya yerel valilik bürosuna atanabilir. Her şey görevini layığıyla yerine getirmesine bağlıdır, görevini iyi yapanlar zamanla kademe kademe yükselebilir.

Ayrıca, sıradan Yüce Güneş rahiplerinin hiçbirinde sihir veya psikonik yetenekler yoktur. Bu tür yeteneklere sahip ustalar Loc Grim’deki İmparatorluk Büyü Akedemesi’ne yönlendirilir. Nilfgaard İmparatorluğu’nun en yaygın dini olan ve Nilfgaard İmparatorluğu’nun bayrağında da bulunan Yüce Güneş Dini genel hatlarıyla bu şekildedir.
Witcher Dünyası Dinleri - Ebedi Ateş


Witcher Dünyası’nda daha çok Novigrad Şehri’nde yaygın olmakla beraber etkileri diyarın birçok yerinde daha görülür. Dinin lideri Novigradlı Başpiskopos Cyrus Engelkind Hemmelfart’tır. En büyük tapınağı da yine Novigrad’da bulunmaktadır.

Cyrus Engelkind Hemmelfart


Cyrus Engelkind Hemmelfart, ırkçı ve oldukça dindar bir Kuzeyli olan Novigrad baş papazıdır. İkinci Kuzey Savaşı’nı sonlandıran Cintra Antlaşması’ndaki müzakerecilerden biridir. Witcher evreninin ilerleyen zamanlarında Ebedi Ateş dini çok fazla güçlenmiştir ve Seçmenler Konseyi’nin seçtiği bir başpiskopos tarafından yönetilen dini bir toplum hâline gelmiştir.

Dinin üç askeri gücü vardır; Yanan Gül Kardeşliği, Cadı Avcıları ve Tapınak Muhafızları.

Yanan Gül Kardeşliği:




İlk başta Temerya’da kurulmuştu, fakat daha sonra Jacques de Aldersberg’in yenilmesi ve kardeşliğin Temerya’dan sürülmesi üzerine birçoğu Redanya topraklarına kaçmıştı, böylece burada Kral V.Radovid’in hakimiyetine girmişlerdi. Fakat Yanan Gül Kardeşliği burada da uzun süre ayakta duramadı, V.Radovid tarafından dağıtıldı ve birçoğu Cadı Avcıları’na katıldı.

Cadı Avcıları:




Cadı Avcıları, V.Radovid’den destek alan, 1272 yılındaki cadı avı sırasında, Novigrad, Oxenfurt ve Velen başta olmak üzere pek çok yerde büyüye karşı her türlü gücü kullanmaktan geri kalmayan, sert, acımasız ve fanatik bir örgüttür. Cadı avcıları; kılıç, kalkan, yay, dimetriyum bombaları ve prangalar ile donatılmışlardır, hem acemi hem profesyonel olmak üzere her türlü büyücüye karşı savaşabilecek durumdadırlar. Yanan Gül Kardeşliği’nin de V.Radovid tarafından dağıtılması üzerine kardeşliğin bazı üyeleri Cadı Avcıları’na katılmıştır.

Tapınak Muhafızları:



Novigrad Özgür Şehri’ni Ebedi Ateş ile aydınlatmak, Ebedi Ateş’e saygısızlık yapanlarla mücadele etmek ve bu dinin mensuplarını korumak üzere kurulmuş dindar bir örgüttür. Daha sonra V.Radovid’in himayesine girmişlerdir.

Azizler

Ebedi Ateş dininin kabul ettiği üç büyük aziz vardır;

  • Aziz Gregory: Gregory, Nazair Krallığı’ndan yiyecek ithal etmek için tüm servetinin yarısını feda edip şehri korkunç bir kıtlıktan kurtararak aziz ilan edilen, 10.yüzyılda yaşamış bir Novigrad kahramanıdır. Tapınak Adası’nı Novigrad’ın geri kalanına bağlayan köprüye onun adı verilmiştir.
  • Aziz Anselm: Anselm, Aziz Gregory’nin efsanesini yaymaya ve dini öğretmeye çalışan bir adamdı. Hakkında pek bir şey bilinmiyor.
  • Aziz Lebioda: Lebioda bir peygamber olarak görülür, onun iyiliği, bilgeliği ve mütevazılığı efsane olmasını sağlamıştır. Ünlü olunca etrafında kendisine karşı bir inanç oluşmuştur. Daha sonrasında dininin, diyarın büyük bir bölümüne yayılmasını sağladı. Sadece İnsanlar tarafından değil, İnsanlar tarafından asimile edilmiş Cüceler’den de saygı görmekteydi. Ebedi Ateş dininin de azizlerinden biridir.

Toussaint’teki Aziz Lebioda heykeli


Ebedi Ateş Dini Hakkında:




Efsaneye göre diyara gelen ilk İnsanlar terkedilmiş bir kasabaya geldiler, ardından sarayların birinden sızan bir parıltı fark ettiler. İçeriye girdiklerinde büyük bir ateş çanağının yanında oturan tuhaf biriyle karşılaştılar, tuhaf kişi onlara Ebedi Ateş’i, burayı alevlendirene kadar koruyacağını söyledi, ardından ortadan kayboldu. Şaşkına dönen insanlar, bunun ilahi bir işaret olduğunu düşündüler ve hemen ateşi koruyacak birkaç kişi görevlendirdiler.

O zamanlar bölgedeki tek kasaba Novigrad’dı -şimdi diyarın en büyük şehri-, bu yüzden zamanla İnsanlar akın akın buraya geldiler, yerleştiler. Bazıları ticaret yaptı, bazıları zanaatla uğraştı ve nüfus arttı. Ardından Ebedi Ateş dinini benimsediler ve bu dinin rahipleri tarafından yönetilmeye, vergilerini tapınağa ödemeye başladılar.



Bu dine göre İnsan olmayanların bir çoğu, büyüyle uğraşanlar ya da büyülü doğanlar öldürülmeliydi. Ebedi Ateş rahipleri büyüye kesinlikle olumlu bakmıyordu. Dine hakaret etmek gibi klasik ölüm cezaları da vardı. Takipçileri oldukça bağnaz olan bu din, Novigrad Şehri’nin yönetim şeklini de belirledi ve koca şehir bir başpiskopos tarafından yönetilmeye başladı. Novigrad Şehri’nin her tarafı büyük ateş çanaklarıyla donatıldı ve şehir Ebedi Ateş’in gücüyle aydınlatıldı.

Ebedi Ateş Rahipleri Seçmenler Konseyi
Evrenin Ünlü Büyücüleri - Bölüm 1


Kıta’da yaşayan birçok usta büyücü yaşadıkları coğrafyada veya bulundukları konumun kapsadığı alanda ünlü olarak görülür. Bu yeni yazı serimin ilk kısmında, oyunlarda pek ön planda durmasalar bile dünyada yeni buluşlarıyla veya tarihe olan etkileriyle oldukça tanınmış olan bu kişilerin hayatlarında neler yaptıklarından bahsettim.

Jan Bekker
Muhtemelen büyüyü kullanmayı başarmış ilk kuzeylidir. Kürelerin Birleşimi ile ilgili yazılmış bir efsaneye göre bu büyücü, insanların karaya rahat çıkabilmesi için büyüsüyle denizdeki fırtınayı dindirmiştir. Bu olay birçok resimde ve oymacılıkta anlatılsa da, aslında Jan Bekker büyüsünü insanlar karaya bastıktan bir süre sonra yaptığı ve bu yüzden deniz tutulması yaşadığı söylenir. Ayrıca Novigrad Birliği‘nin bir üyesidir ve Büyücüler Meclisi‘nin kurucu üyelerinden olduğu bilinir.

Not: Novigrad Birliği, tüm büyücüler, yöneticiler, rahipler ve druidler arasında imzalanmış, çok eski bir saldırmazlık anlaşmasıdır. Sonraki zamanlarda büyü kullanımı konusunda büyük farklılıklar ortaya çıktığı için birlik dağılmıştır. Bu birliğin ünlü delegeleri arasında Kral Sambuk (ilk Pontar Kralı), Kral Dezmod (ilk Temerya Kralı), büyücüler Jan Bekker, Geoffrey Monck ve Giambattista vardır.

Geoffrey Monck
an Bekker gibi Novigrad Birliği’nin bir üyesi ve Büyücüler Meclisi’nin kurucu üyelerinden olan Geoffrey Monck, hava cinlerini (djinn) tuzağa düşürüp zorla kontrolü altına almasıyla bilinirdi. Söylentilere göre birden fazla hava cinine sahipti ve ne zaman ihtiyacı olsa onları kullanırdı. Bu tutsakları sayesinde Monck’un kasırga ve hortum çağırabilir, hatta kendini havaya kaldırabilirdi. Cinlerin kaçmaması için tutuldukları her bir şişeyi kırık bir haç ve dokuz köşeli bir yıldızla mühürlerdi.

Not: Witcher dünyasında cinler, gerçek dünyamız hikayelerindekilere benzer olarak, sahibi olan kişinin üç dileğini yerine getirip kendi boyutuna kaçan varlıklardır. Bazen üç dileği yerine getirdikten sonra kendilerini alıkoyan kişiyi öldürdükleri veya yaraladıkları da olmuştur, bu yüzden cinleri tuzağa düşürmek ve kontrol etmek büyük bir güç ister. Dört büyü elementi olduğu için, her element için farklı bir cin tipi vardır:
  • D’ao (Toprak cini)
  • Djinn (Hava cini)
  • Maride (Su cini)
  • Ifrit (Ateş cini)

Büyünün gelişimi adına yaptığı başka bir olay ise Loc Muinne’e yaptığı cesur yolculuktu. O zamanlar insan ve elf ırkları arasında çatışmalar yaşansa da, Loc Muinne’deki elf büyücüleri, yani Aen Saevherne’i, büyü yetenekleri olan genç insan-büyücü adaylarını eğitmeleri konusunda ikna etmeyi başarmıştı. Son olarak Kadim Irk’ın Büyüsü adlı kitabın yazarlığını ve Doğal Büyücülük kitabının yardımcı yazarlığını yapmıştır.

Agnes of Glanville
Agnes, sahire olmayı başaran ilk kadındır. Büyücüler Meclisi’nin üyelerinden biriydi ve Hava elementini kullanmakta ustaydı. Ayrıca Sırların Sırrı adlı, gizemli büyüleri konu alan kitabın yazarıdır. Vizima’nın yakınlarındaki bataklıklarda sahireye ait antik bir mağara vardır. İlk oyunda bu mağarayı keşfettiğimizde, içeride yeni yakılmış mumlar ve sağlıklı yetiştirilen bitkiler gibi yaşam belirtileri kolayca farkedilebiliyor. Bu izlenimin bırakılmasının iki muhtemel nedeni var; ya mağaranın içinde güçlü bir ilüzyon büyüsü bulunuyor, ya da mağarada gerçekten yaşayan birileri var.

Petri
Meclis’ten ünlü bir büyücünün öğrencisi olan Petri, tüm hayatı boyunca büyü yeteneklerini güçlendirmenin yolunu aramıştı. Bu uğraşında başarısız olsa da, bunu denerken birçok iksir icat etmişti. Bu iksirlerden birisi, witcherların işaret gücünü arttıran Petri İksiri‘dir. İksir, oldukça toksik olduğundan sadece işaretleri geleneksel silahlardan daha fazla kullanan witcherlar tarafından tercih edilir.

Herbert Stammelford
İlk meclis üyelerinden biri olan Stammelford, Büyü Doğasının Üzerine Söyleşmeler kitabının yazarıdır. Bir d’ao’yu, yani toprak cinini emri altına aldığı için toprak elementini kullanmakta ustaydı. Öyle ki, kulesinin manzarasını kapatıyor diye bir dağın yerini değiştirmişti. Ayrıca Stammelford Sarsıntısı adlı deprem büyüsünü yaratmıştır. Bunun yanında birçok bomba yapımında kullanılan Stammelford Tozu‘nu ve Petri İksiri’ne benzeyen, tek farkı kullanan witcherın yaşam enerjisini sömüren Stammelford İksiri‘ni yaratmıştır.



Cregennan of Lod
Kısaca Cragen olarak da bilinen bu insan, bir elf sahire olan Lara Dorren‘a aşık olduğu için kendi ırkı tarafından öldürülen kudretli bir sahirdi. Büyü için bir buluş yapmasa da, onun ve Lara’nın yaşadığı aşkın tarihe olan etkisi kesinlikle göz ardı edilemez.

Cragen’ın çocukluğu ve ailesi hakkında kesin bilgi yoktur. Eğitimini bir kimsesiz olarak Mirt’te (Redanya sınırları içinde bir büyücü kalesi) aldığı düşünülür. Ailesi hakkında hiç bilgi olmasa da ebeveynlerinden birinin büyücü olduğu kuşkusuzdu.

Cragen okulunu birincilikle bitirdi ve genç olmasına rağmen inanılmaz bir şekilde yetenekli bir büyücü haline geldi. İnsan ve elflerin büyü kullanma yöntemlerini birlikte kullanırdı ve iki ırkın bir arada barışçıl bir şekilde yaşaması fikrinin savunucusuydu. Bundan dolayı elfler tarafından kabul görülse de, insanlar oralı olmadı.

Elf bilgelerinden biri olan Lara Dorren aep Shiadhal isimli elf (Shiadhal’ın kızı yani) ile yaşadığı aşk, onu bu hayallerini gerçekleştirme çabasından alıkoydu. Cragen, elfler tarafından daha önce sevilse de, Lara ile olan durumu bir kısmını öfkelendirdi ve insanların tepkisi ise daha büyüktü. Lara’nın hamile kaldığı haberinden sonra Cragen, elflerle işbirliği yapıp kendi ırkına karşı komplo kurduğu gerekçesiyle ihanetle suçlanır. İnsanlar ondan, elf dişisinden ayrılması uyarısını yapsa da Cregennan bunu reddeder ve insanlar iki aşığı öldürmeye karar verir. Lara Dorren kaçmayı başarır ama Cregennan katledilir.

Bir efsaneye göre Cregennan’ın mezarı, Rinde şehrinin (Redanya’nın Pontar nehri sınırında bulunur) yakınlarındaki, o bölgeye ait olmayan, buzullarla taşınmış devasa kayalıklardadır. Bu kayalıklar da aynı şehre bağlı olan Foam adlı küçük bir köy civarlarındadır.
Evrenin Ünlü Büyücüleri - Bölüm 2
Lara Dorren aep Shiadhal


Lara Dorren, Aen Elle elflerinin kralı Auberon Muircetach ve Shiadhal‘ın kızıydı. Babası gibi Aen Saevherne olan Lara, o zamanın elflerince bile anlaşılamayan bir güce sahipti. Bu güç Kadim Kan‘dı, elfçede Hen Ichaer denir.

Aslında Avallac’h‘a söz verilen, binlerce yıl olmasa bile yüzlerce yıl yaşayabilecek olan Lara Dorren, kalbini sadece altmış küsür yıl yaşayabilecek bir insan büyücü olan Cregennan’a kaptırır (Büyücüler bu zamanlar yaşlanmayı durdurmayı keşfedememişti). Irkları arasındaki savaşı, kendilerine edilen kınamaları ve lanetleri umursamadan, mutlu ve mesut bir hayat sürdürürler. Çok geçmeden Lara hamile kalır. Bu çocuğun, iki ırkın da en iyi yanlarını ortaya çıkarıp, birlikte yaşayabileceklerinin bir kanıtı olmasını ummarlar, lakin kaderin farklı planları vardır.

Cregennan, Lara’dan ayrılmayı reddettikten sonra insanlar tarafından öldürülür fakat Lara hamileliğinin zorluğuna rağmen Tretogor‘a, Redanya kraliçesi Cerro‘dan yardım ve destek istemeye kaçar.

Hikaye buradan sonra ikiye ayrılır. Hikayenin elfler tarafından yazılan kısmında, Lara ne kadar yalvarsa da, bir insan olan kraliçenin taş kalbini yumuşatamamış, ne ona ne de çocuğuna merhamet ettirebilmiştir. Kraliçe, adamına Lara’ya saldırması emrini verir ve Lara bir kılıç darbesiyle tek elinin parmaklarını kaybeder. Son soluğu bir ormanın içindeki bir tepede, acımasız bir ayazın ortasında, vücudundaki kalan son sıcaklıkla koruduğu bir kız çocuğuna doğum yapar ve can verir. Hikayeye göre kız çocuğu doğduktan sonra ayaz diner ve Lara’nın öldüğü yerde çiçekler açar. Bu çiçekler günümüzde yalnızca bu bölge hariç Dol Blathanna‘da bulunur.

Hikayenin insan versiyonunda ise durum tam tersidir. Lara Dorren burada insanların kötülüğünü isteyen bir cadıdır ve Kraliçe Cerro, bu cadıya merhamet olarak, eğer suçlarını kabul ederse ölümünün acısız olacağının sözünü verir. Fakat elf cadı, sonunun her türlü geleceğini bildiği için bunu kabul etmez, hatta Cerro’nun tüm soyunu lanetler. Ardından hikaye, Lara’nın nasıl da zavallıca merhamet dilenerek öldürüldüğünden bahseder. Bu olaydan birkaç yıl sonra da Falka İsyanı gerçekleşmiştir.



Hikayenin iki versiyonu da, ötekini karalamak adına yazıldığından doğruluk payları düşüktür. Hatta insan versiyonunda, Falka İsyanı’nın Lara yüzünden olduğu inandırılmaya çalışılmıştır. Elf versiyonunda da mantık hatası vardır, çünkü Lara’nın kızı, yarı-elf olmasına rağmen Kraliçe Cerro tarafından evlat edinilir ve adına Riannon konur. Kadim Kan ise günümüze Cirilla Fiona Elen Riannon‘a kadar taşınmıştır ve bu Ciri’nin, Lara Dorren’in soyundan geldiğini gösterir. Kadim Kan’ın böyle bir yazıda bahsedilemeyek kadar derin olması, onun için başka bir yazı yazılması sebebiyetini veriyor.

Bu hikayenin sonundan çıkartılacak en doğru sonuç şudur: Cregennan ile Lara Dorren’in yaratmak istediği barışçıl ortam, istenilen sonucun tam tersi bir etki yaratır. Elfler ve insanlar arasındaki ilişkiler zaman geçtikçe daha kötü bir hal alır ve bu durum, Lara Dorren ile Cregan konusundaki gerçeğin üzerinde karanlık bir örtüdür.

Ak Raffard
800’lü yıllardaki büyücüler, şimdikilerden oldukça farklı olarak, siyasetten gerçekten uzak kalmayı tercih ederlerdi ve hâliyle, bir toprak üzerinde hüküm sürmezlerdi. Bu yüzden o zamanlar oldukça saygı duyulurlardı; öyle ki, krallıklar arasında yapılan antlaşmalara arabulucu olarak katılırlardı. Ak Raffard da büyücülerin bu prensibinden caymayarak, Altı Yıl Savaşları‘nı bitirmek için, savaşan taraflara Brugge’da yapılan antlaşmada arabuluculuk yapmıştı. Her ne kadar antlaşma görüşmeleri sırasında kendisine teklif edilen tacı reddetse de, antlaşma sonrası tacı giyip Temerya Kralı olması uygun görülen, zihinsel engelli Abdank‘a -onun böyle bir görevi yalnız üstlenmekte oldukça zorlanacağının farkında olarak- büyücü danışmanlığı yapmayı kabul etmiştir.

Not: Altı Yıl Savaşları, bilinmeyen taraflar arasında geçen, 9. yüzyılın ilk çeyreği boyunca sürüp, 836 yılında Brugge’da Ak Raffard’ın arabuluculuğuyla yapılan bir antlaşmayla son bulan silahlı çatışmaların ismidir. Antlaşmadan sonra zihinsel engelli Abdank, Temerya tacını giymiş, büyücü Ak Raffard ise onun büyücü danışmanı (ve fiilen Temerya’nın en güçlü ismi) olmuştur. Bununla birlikte savaşta Abdank’ın karşısında olan birçok deniz kıyısı prensi ve dükü, kendi topraklarını terketmek zorunda kalmıştır. Bu düklerden biri olan Attre’li Venger, doğuda Vengerberg şehrini kurarak Aedirn kraliyet ailesinin ilk atası olmuştur.

Ak Raffard, elinde bu kadar büyük bir güç bulundursa da, tarihe soylu eylemler gerçekleştiren biri olarak geçmiştir. Onun Temerya üzerindeki büyük rolü, genel olarak büyücüler üzerinde bir özerklik sembolü olmuş, böylece Büyücüler Meclisi kurulmuştur. Zamanının en kudretli büyü sanatı zanaatkârları bir araya gelmiş, hem kuzey hem güneydeki büyücülerce tanınmış, yüzyıllarca uygulanacak olan ilk büyü kanunlarını hazırlamışlardır.

Fakat büyücüler arasında gerçekleşen bu büyük organizeleşme sürecinin ilk sonucu, kısa süren bir iç savaş olmuştur. Karşı çıkanlar arasında ironik bir şekilde -bu organizasyonun doğmasına dolaylı bir yolla etki eden- Ak Raffard da bulunuyordu. Raffard’ı bu harekete karşı motive eden şey nedir bilmeyiz, çünkü onun bu muhalefeti tarih kitaplarında pek yer edinmez. Pek yüksek ihtimaldir ki büyücüler, bünyelerinin ilham kaynağına leke sürmek istememişlerdir, dahası bir iyileştirme iksirine onun adını vermişlerdir (Ak Raffard Dekoksiyonu). Böylece Ak Raffard ölmüştür ancak efsanesi farklı bir şekilde anlatılıp durmuştur.
Evrenin Ünlü Büyücüleri - Bölüm 3
Alzur
Alzur’un Yıldırımı; büyücünün kendi adının verildiği, oldukça kompleks olan sihirlerinden bir tanesidir

Yıllar önce witcher mutasyonlarının yaratılıp geliştirilmesinden sorumlu olan büyücülerin Cosimo Malaspina ve çırağı Alzur olduğuna dair dolaylı bir kanıt vardır. Özellikle büyüsel alanda yaptıkları deneylerle bilinen icraatları hâlâ oldukça tartışılan bir konudur. Bazıları onlara dönek diyecek kadar ileri gitmiştir. Yine de, bu sahirlerin büyü irfanını geliştirme yolundaki muhteşem fakat dehşet verici rollerini unutamayız. Alzur’un Kalkanı ve Alzur’un Yıldırımı gibi büyüler birçok büyücü tarafından hatırlanmakta ve hatırlanmaya devam edecektir de. Alzur’un adeta bir öğüt niteliğindeki ölümü de asla unutulmayacaktır -Maribor’da, kendi yarattığı bir viy (witcherlık mesleğine aşina olmayanlar için açıklamak gerekirse, devasa bir kırkayak gibidir.) tarafından katledilmiştir. Efendisinin kontrolünden çıkar çıkmaz, canavar, Riverdell ormanlarına kaçmadan önce şehrin yarısını yok etmeyi başarmıştır. Anlatılanlara göre, yaratık günümüzde bile terör estirmeye devam etmektedir.
–Aedd Gynvael’den Üstat Istedd’in kaleminden, ”Sihir Sanatının Anlaşılmayanları”

Alzur; kendi imzasını attığı Alzur’un Çift Melezi, Alzur’un Kalkanı ve Alzur’un Yıldırımı büyülerinin de dahil olduğu birçok büyünün yaratıcısı, evrenin ‘Witcher evreni’ olarak anılmasından direkt sorumlu olan kişidir. Witcherları yaratırken ustası Cosimo Malaspina ile birlikte çalışsa da, işin aslan payı ünlü büyücüye aittir. Alzur’un Çift Melez büyüsüyle yarattığı ölümcül canavarların yıllar sonra bile dünya üstünde dolaşmaya devam ettikleri rivayet edilir. Canavar öldürerek geçinseler de, witcherlar da onları sevmeyenler tarafından bu canavar türlerinden biri olarak görülürler.



Alzur’un Çift Melezi, bir canlının genetikleriyle oynayan kompleks bir büyüdür. Yine büyüyle aynı isimde olan bir kitapta, büyünün nasıl yapıldığına dair bilgiler yer alsa da, Büyücüler Meclisi kitabın yeni versiyonlarında bu kısımları sansürlemiştir. Fakat buna rağmen Çift Melez’i kullanan başka büyücüler olmuştur. Bk. Fregenal

Çoğu virüsün bir antivirüsü vardır. Bu yüzden bana kalırsa Alzur da yarattığı canavarlara karşılık witcherları yaratmıştır. Fakat bir başka düşünce de şu olurdu: Alzur’un bazı canavarlara farklı yaratık mutasyonları enjekte edip, onları devasa birer melez yapmasıyla; insan çocuklarına -sır gibi saklanan- mutasyonlar verip onları birer Witcher’a dönüştürmesi bazıları için farksızdı: iki tür de fiziksel yıkım getiriyordu, tüm toplum ahlâkına ve doğa kanunlarına aykırı yaratılmış şeylerdi.

Büyücüler, yaptıkları iş gereği çok iyi bir diksiyona sahip olmalıdırlar. Tabii büyüyü yapabilmek için gerekli enerjiye komuta edebilmek de oldukça önemlidir, ancak kekeleyen bir büyücü asla işinde tamamen başarılı olamayacağı gibi, büyücülük hayatına da son verecektir.

Diksiyon konusunda bilinen en iyi örnek, kusursuz telaffuzuyla ve hitabet gücüyle Alzur’un ta kendisidir. Onun bu özelliği, en komplike büyüleri yaparken bile kendisine kolaylık sağlamıştır. Mesela yarım düzine adamı bir anda öldürebilen Alzur’un Yıldırımı, kullanışlı olmasıyla birlikte, sözleri çok karışık bir sihirdir ve bu yüzden kullananı az bulunur. Söz konusu sahirin bu icadını yapabilmek, bir büyü kullanıcısının ne kadar güçlü olduğuna yeterli bir kanıttır.

Son olarak, Alzur’un doğrudan yaratmadığı, ama bir süre hükmettiği bir canavar ile ilk oyunda karşılaşırız. Efsaneye göre Alzur, bu canavarla karşılaştığında, yaratığın büyüye karşı bağışıklı olduğunu farkeder. Canavar büyücüye bir soru sorar ve Alzur soruya doğru yanıt vermesiyle canavarı yenmiş sayılır. O zamandan beri, canavar ‘Alzur’un İblisi’ olarak bilinir. Witcher Berengar’ın notlarındaki yazanlar da, Vizima kırsalına musallat olan Cehennem Tazısı’nın, Alzur’un İblisi ile eşleştiğini doğrulamakta.

Fregenal


Hakkında sadece ‘Dönüşü Olmayan Yol’ hikayesinden bilgi sahibi olduğumuz bu şahıs, belirttiğim hikayenin yaşanmasından on bir yıl önce, Mayena Druid Muhiti‘nden kovulmuş kıdemli bir druid idi. Kovulmasına yol açan sebepler kesin olarak bilinmese de, Fregenal, kaçmadan önce Muhit’in barındırdığı yasak kitapların bazı sayfalarını çalmıştır. Alzur’un tehlikeli büyülerine de bu çaldığı sayfalarla erişebilmiştir.

Söylentilere göre Fregenal, Koshchey adlı yaratığı (yengeç ve örümcek karışımı, sekiz bacaklı dev bir canavar) Alzur’un Çift Melez büyüsüyle veya Çift Melez’e birçok yönden benzeyen Üçgen İçinde Üçgen büyüsüyle ilk kez yaratan sihirbazdır. Bunun yanında, Koshchey’in Adamları olarak bilinen, içinde insan, vran (kertenkeleye benzeyen, insansı bir ırk), elf ve umacı (kısa boylu, kürklü bir deriye sahip insansı bir ırk) gibi birçok ırktan paralı askeri barındıran bir çeteyi bir araya getirmiş; Amell Dağları‘nda, Klamat Geçidi yakınlarında bulunan köylere terör estirmiştir.

Druidin bu saldırıları, civar köylerden biri olan Klucz‘a da uğrar. Köyün demircisi olan Mikula, yardım isteği Mayena milislerince geri çevirildikten sonra, Druid Muhiti’ne gider ve ancak burada medet bulabilir. Druidler, olayı denetlemesi ve oradaki halka yardım etmesi için, ileride Witcher Geralt’ın annesi olacak Visenna adındaki bir druidi görevlendirir. Mikula ise köyüne döndüğünde, geçmişteki askerlik tecrübesi sayesinde komşu köylerden teşkil ettiği küçük bir milise komuta etmeye başlar.

Demirci Mikula

Not: Mikula, demirci olmadan önce Grozim adındaki bir voyvodanın emri altında, vran ırkına karşı yapılan ismi bilinmeyen bir savaşta görevliydi.

Bu olaylar tabii Fregenal’ın kulağına gider. Eski druid, buna karşılık olarak, Mayena druidlerinin yollayacağı kişiyi öldürmesi için, emri altındaki bir cadı olan Manissa‘yı gönderir. Ancak kader, olayları farklı şekillendirmiştir. Ünlü bir savaşçı ve gelecekte Witcher Geralt’ın babası olacak olan Korin, saldırının düzenleneceği yere Visenna’dan önce gelir ve Manissa’nın saldırısına uğrar. Korin cadıyı öldürmeyi başarmış, kısa bir süre sonra da yolları Visenna ile kesişmiştir. Ana karakterimizin ebeveynleri böylece tanışmış, Mikula’nın Klucz’ta topladığı küçük orduya katılmışlardır.

Not: Manissa, Geralt’ın dostlarından ve Ciri’nin hocalarından biri olan Mousesack’in annesiydi. Ermion, savaşçının annesini öldürdüğünden haberi olmayarak, Korin ve Visenna ile arkadaş hâline gelmiş, sonradan Visenna tarafından Mayenna’ya, druidlerden biri olmaya götürülmüştür.

Savaşçı Korin

Fregenal tarafında ise işler yolunda gitmemektedir. Koshchey’in Adamları’ndan, adı Kehl olan bir werebbubb, efendisinin dünyayı ele geçirme planlarından haberdar olur ve ona karşı çıkan bir ayaklanmaya önderlik eder. Fregenal böylece kendi adamları tarafından yakalanır ve üzerlerine gelen orduya teslim edilir.

Ancak tehdit tamamiyle ortadan kalkmamıştı; eski druidin yarattığı yaratık hâlâ özgürce dolaşmaktaydı. Fregenal’ın başka çaresi kalmaz; Visenna, Korin, Mikula ve Kehl’in de katıldığı grubu canavarın olduğu yere götürmek zorunda kalır. Canavarla yapılan savaştaki yaşanan kargaşada Fregenal kaçmayı başarsa da, Mikula büyücüyü yakalayacak ve baltasıyla kafasını gövdesinden ayıracaktır. Fregenal’ın yarattığı Koshchey ise öldürülür, fakat dünya üzerinde yürüyen son koshchey bu olmayacaktır.
Evrenin Ünlü Büyücüleri - Bölüm 4


Eltibald
En çok, ortaya attığı Kara Güneş teorisi ile bilinen Eltibald, büyücüler ve diğer irfan sahibi kişiler tarafından hem bir tür ‘kahin’, hem de bir ‘deli’ olarak anılan meşhur bir sihirbazdır.

Kara Güneş, inananları tarafından bir kehanet, inanmayanları tarafından ise bir lanet, hatta bir delilik olarak anılan; insan medeniyetinin sonunu getireceği düşünülen kötü bir tanrıça -ya da bir iblis- olan Lilit‘in dönüşünün yaklaştığını işaret eden güneş tutulmasına -veya tutulmalarına- verilen isimdir. Kehanette, Lilit’in dönüşünü ”altın taç giymiş, nehir vadilerini kanla dolduracak altmış kızın” hazırlayacağı söz konusudur. Bu yüzden, asıl hedef alınanlar herhangi bir kraliyet soyuna mensup kız çocukları olmuştur, fakat güneş tutulması esnasında veya sonrasında doğdukları için alt tabakadan olma çocuklar da bu avın kurbanı olmuştur.

Not: Lilith, Yahudi mitolojisinde rüzgarı kontrol edebilen bir iblistir ve beraberinde hastalığı ve ölümü getirdiği düşünülür. Aynı zamanda Yahudi halkiyatında Adem’in ilk karısı olduğu iddia edilir.



Büyücü Stregobor, Kara Güneş’in gerçekliğine inananlardan biriydi. Eltibald’ın bu görüşlerinden sonra, güneş tutulmasından etkilenmiş kız çocukları büyücüler tarafından ele geçirildi. Üzerlerinde otopsi ve viviseksiyon uygulanan bu çocukların birçoğu yaşamını kaybetti. Viviseksiyon ile otopsi aynı amaçla yapılırdı: canlının anatomisi hakkında bilgiler verirlerdi. Ancak viviseksiyon, denek hayattayken yapılırdı ve daha fazla bilgi sağlardı. Bu yüzden bu yöntem, lanetli olduğu düşünülen kızlar üzerinde daha çok tercih edildi. Denekler ameliyat masasına güç zoruyla götürüldüklerinden, duyuları genellikle uyuşturulmazdı bile.

Not: Viviseksiyon, Kara Güneş’ten etkilenmiş kızların dışında, canavarlar ve hayvanlar üzerinde kullanımı yaygın bir araştırma yöntemiydi. Mutant oldukları düşünüldüğünden, bir hayvandan bile aşağılık görülen bu çocuklar, cani işkencelere maruz kalırlardı.

Lanetten etkilenen kızları normal çocuklardan ayırt etmek zorlaşınca, büyücüler onları kulelere hapsedip, gözlemlemeyi seçtiler. Bir süre sonra bu planın da işe yaramadığı farkedildi; çünkü kulelere hapsedilmiş prensesleri kurtarmak, prensler arasında adeta bir moda hâline gelmişti.

Tüm bu zulümden kurtulmayı başaran kızların bazılarından bir daha haber alınamadı, fakat kurtulanlardan birçoğu, gördükleri muameleden dolayı başkalarına zulmetmeyi seçti (Kitaplarda Renfri ve Fialka, oyunlarda Sylvia ve Deidra bunlara örnektir). Bu nedenle, Kara Güneş’in, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Büyücü Eltibald, Wozgor ve Dauk insanlarının dikit anıtlarını ve mezarlarını incelemişti, ayrıca bobolak ırkının geleneklerine de aşinalığı olan birisiydi. Wozgorlar ve Dauklar’a dair çok az iz kaldığından ve bobolak ırkının soyu da neredeyse tükendiğinden, Eltibald’ın eski bir büyücü, hatta ilk büyücülerden olduğunu düşünebiliriz. Yine çok büyük bir ihtimal, bu araştırmaları sonucunda ileri sürdüğü Kara Güneş Laneti, onun ölümünden (ya da ortadan kaybolmasından diyelim) yıllar sonrasında gerçekleşmişti.

Büyü gücünü ilk kullanan büyücüler, yeteneklerini tam anlamıyla kontrol edemediklerinden, resmen delilik ile dans ederlerdi ve ‘kaynak’ sayılan kişilerin güçlerinin kontrol altına alınması, ilk büyücü okullarının açılmasına kadar tamamen bir şans faktörüydü. İnsanlar için büyü okullarının açılması da tamamen elflerin, spesifik olarak Aen Saevherne‘in sayesindedir. (Büyücülere dair ilk yazımda Geoffrey Monck’tan bahsetmiştim, kendisi ilk öğrencileri Loc Muinne’e götürüp, orada eğitilmelerini sağlamış kişidir.)

Bunları göz önünde bulundurduğumuzda, Eltibald’ı delirten şeyin kendi gücü olduğunu anlayabiliriz. Deli olsa da, dönek olarak kabul edilen büyücülerden biri değildi, zira güneş tutulması olayı yaşandığında Büyücüler Konseyi, onun ileri attığı kehanetten dolayı küçük kızları öldürmüş veya tutsak etmişti.

Kitaplarda da, oyunlarda da bu lanetin gerçek olmadığını görebiliriz; güneş tutulmasında doğmuş kızlar, aslında toplumun onlara uyguladığı baskılardan dolayı böyle insanlar oldular. Lanetin gerçekliğinin düşük bir ihtimal olmasıyla birlikte, bunu kanıtlayacak bir iddia da yoktur, çünkü Eltibald’ın bulduğu kayıtlar da kendisi gibi sırra kadem basmıştır.

Radmir
Tor Carnedd’li Radmir hakkında pek az şey bilinmektedir. Kendisi, büyü geleneğinin fikir babalarından biri olarak kabul edilmektedir. Sahirler Kardeşliği‘ndeki İlk Meclis’in kurucu üyelerinden bir tanesiydi.

Ölüm yeri Redanya’nın Mirt şehrindeki büyücülük okuludur. Bu okul, güçlü büyücüler yetiştirmesinin yanında, tarihi ve politik bir öneme de sahipti. Kuzey Krallıkları’ndaki tüm büyü kuruluşlarının merkezi burasıydı ve Meclis’i kuracak olan sihirbazlar eğitimlerini burada almışlardı. Tarihteki bilinen ilk sahire olan Glanville’li Agnes de burada yetiştirilmişti.

Usta Radmir, Kanlı Falka İsyanı sırasında, bizzat Falka’nın emri ile canlı canlı derisi yüzülerek şehit edilmiştir.

Carla Demetia Crest
Bu sahire, Thanedd Adası‘nda bulunan Aretuza Akademisi‘nin önemli mezunlarındandır. Kendisi, Kendi Gözlerimle Tanık Olduğum Witcher Adetleri ve Otların İmtihanı adlı yazı taslağının yazarıdır. Bu taslak, Sahirler Kardeşliği tarafından kendisine verilen bir görevi rapor etmek adına yazılmıştır, tabii bu rapora sadece Kardeşlik içindeki büyücüler erişebilirdi. İsminden de anlaşılacağı üzere, witcher mutasyonları hakkında önemli bilgilere sahip bir nottur.

Ayrıca ”Surge” adında, kullanıcısını ve etki alanının içindekileri, dışarıdaki tehlikelerden koruyan bir enerji kalkanı büyüsünün yaratıcısıdır.
Evrenin Ünlü Büyücüleri - Bölüm 5
Ortolan
Bu kısım, henüz İngilizceye yeni çevirilmiş Season of Storms’tan spoiler içermektedir!



Büyük Usta Ortalan, büyü deneylerinin yapıldığı Rissberg Kalesi‘nin başındaki yaşayan efsanedir. Zamanının en yaşlı büyücüsü olmayabilir fakat en yaşlı görünen büyücüsüdür. Yaşlanmayı önleyen adamotu iksirinin yaratıcısı da odur. Bu icadını ilerlemiş yaşlarında keşfettiğinden, iksir onu gençleştirmemiştir fakat ölümüne de engel olmuştur, bu yüzden oldukça yaşlı görünmektedir.

Not: Rissberg Kalesi, Cidaris ve Temerya Krallıklarının sınırları arasında bulunan Cremora Dağı’ndaki, büyüsel deneylerin ve icatların yapıldığı yerdir. Kale, orta düzeyde surlarla, dört kuleyle ve harpiya dekorasyonlu büyülü taretlerle korunmaktadır. Sahirler Kardeşliği, resmi olarak bu kalede yapılan herhangi bir üretime müdahalede bulunmaz veya denetlemez. Kale, 18 büyücüyü ve 50’ye yakın öğrenciyi barındırmaktadır. Kaledeki üretimin çeşitliliği, kendisine ticareti çekmiş ve yakınlarında küçük bir kasaba yapılmasına neden olmuştur.

Meşhur sihirbaz, büyüyü yaygınlaştırma konusunda takıntılı bir hâldeydi. Meslektaşlarının aksine, büyünün çoğunluğun iyiliği adına kullanılması gerektiğini savunurdu. Ona göre her insan, büyülü ilaçlara ve iksirlere kolaylıkla erişebilmeliydi. Efsunlu tılsımlar, muskalar ve tüm artifaktların kullanımı yaygın ve ücretsiz olmalıydı. Bunların hepsi, toplumun mutluluğu, huzuru ve refahı içindi. Hayallerini gerçekleştirmek için, icatlar yapmaya başladı ve her bir icadı kendisi kadar efsaneviydi.

Ancak yaşlı büyücünün hayalleri, acı gerçekle yüzleşti. Demokratik bir şekilde kullanılması amaçlanan icatlar, prototip aşamaya bile geçemedi. Ortolan’ın hayalinde kurduğu basit çözümler, aslında aşırı kompleks uygulamalara sahipti. Ayrıca bedava vermek istediği icatları üretmek oldukça payalıya mâl olacaktı. Lâkin tüm bunlara rağmen, efsanevi büyücü pes etmedi ve yeni çözümler üretmeye devam etti, tabii bunlar da başarısızlıkla sonuçlandı.

Ardarda gelen başarısızlıklar, Ortolan’ı, kendisine sabotaj yapıldığına dair şüpheye düşürdü. Bu doğru bir şüpheydi, çünkü büyücü kardeşliğindeki elitistler böyle güçlü buluşların yaygın olmasını istemiyordu. Ancak tek sebep bu değildi. Yaşlı büyücünün türetilerinin, askeri bir amaçla veya bir cinayette kullanılacağı korkusu vardı. Elbette bu korku temelsiz değildi. Çoğu mucit gibi Ortolan da patlayıcılara, yakıcı maddelere, zırhlı savaş arabalarına, ateşli silahlara ve zehirli gazlara ilgi duyuyordu. Ortolan, barışın ancak silahlanmayla gerçekleşeceğini düşünmekteydi. Savaşları azaltmanın tek yolu, yıkım gücü yüksek olan silahlar üretmek ve insanları bunlarla korkutmaktı. Bu fikrinde ısrarcı olan büyücü, kendisine sunulan öbür delilleri dinlemedi ve böylece, araştırma ekibine gizlice casuslar yerleştirildi ve bu yıkıcı buluşların gün yüzüne çıkması engellendi.

Casusların ellerinden kaçırdığı sadece tek bir icat oldu; ismi bilye fırlatıcısı idi. Gerçek hayattaki misket tüfeğinden hiçbir farkı olmayan bu silahın bazı savaşlarda denenmişliği bile oldu, fakat sonuçlar kimsenin hoşuna gitmemişti. Misket tüfeğiyle nişan alınsa bile, hedefi vurmak çok düşük bir ihtimaldi, bu yüzden dünyamızdaki eski savaşlarda ordular daima bir formasyon halindeydi.

Silahın başarısızlığını duyduğunda Ortolan umudunu yitirmemişti; bu silah, diğer tasarımlarının yanında sadece bir oyuncak gibi kalıyordu. Daha bilmediğimiz birçok yıkıcı silah projesiyle Ortolan, insanlığın yarısını yoketmesi gerekse bile, barışı getirmeye kararlıydı.

Rissberg Kalesi

Yukarıda Ortolan’ın bulduğu yaşlanmayı önleyici iksirden bahsetmiştim. Bu iksir, Ortolan’ın yaptığı ilk icatlardan olduğundan, kalesinde herhangi bir sabotaja takılmadan dış dünyaya ulaştırılmıştı. Lâkin Kardeşlik, iksirin formülünü vakit kaybetmeden ele geçirmiş, dış dünyadaki üretimini durdurmuştur. İksiri kullanan erkek büyücüler, yani sahirler, bilge bir görünüm elde etmek için iksiri orta yaşlı hallerinde, sahireler ise en güzel göründükleri gençlik çağlarında içmişlerdir. Kardeşliğe mensup büyücüler, iksirin formülünü bir gözbebeği gibi saklamış, hatta böyle bir şeyin varolmadığını iddia etmişlerdir. Yaşlılığı dolayısıyla kalesinden ayrılamayan Ortolan ise, iksirinin birçok insan tarafından kullanıldığı, herkesin ölümsüz ve mutlu mesut yaşadığı yalanıyla kandırılmıştır.
Thanedd Darbesi (Witcher Lore)


Yazı serinin 4. kitabından ve Dizinin gelecek sezonlarından spoiler içermektedir!!!

Thanedd Darbesi, Büyücülerin 1267 yılının Temmuz ayında Büyücü ve Sahire toplantısında patlak veren bir darbedir. Orijinal de normal bir toplantı olması gerekirken, Kuzey ve Güney büyücülerinin, diğer tarafı habersiz yakalamak için yaptığı girişimlerden dolayı darbe patlak vermiştir. Bu yüzden, şiddet patlak verip bir çok büyücü veya sahirelerin ölümü ya da yaralanması ile sonuçlanmıştır. Ayrıca, Kuzey büyücülerin katıldığı “Brotherhood of Sorcerers” dağılmıştır.

Thanedd Darbesi sırasında Ciri ve Geralt(Geralt burada Artaud Terranova’nın başını kesiyor)

Thanedd Darbesi’nin Arka Planı
İmparator Emhyr, 2. Sodden Tepesi Savaşından sonrası aldığı küçük düşürücü yenilgiden dolayı yeni hedefi Kuzey büyücüleri olmuştur. 2. Kuzey Savaşını başlatmadan önce ilk başta büyücü ve sahireleri icabına bakmasını gerektiğini anlamış ve bu yüzden Vilgefortz‘u darbe sırasında, kardeşlik büyücülerini devre dışı bıraktırmak için kullanmıştır. Vilgefortz, görev verildikten sonra anlamıştır, Kuzey Krallıkları ve Kuzey Büyücüleri ile alakası olmadığını. Sadece büyücüleri diğer krallıklara mesaj göndermek(Güç gösterileri vs.) için kullandıklarını öğrenmiştir. Kuzey imparatorlukları, mesaj göndermek için yine eski ve geleneksel yol olan Kraliyet Elçilerini kullandığını fark etmiştir. Bu yüzden Vilgefortz, bu bilgiyi meclis de büyücülere sızdırmıştır ve yeni durum hakkında tartışmalarını sağlamıştır.

Sodden Tepesi Savaşında Yennefer ve Triss

Bu sırada, Kuzey İmparatorları, Dol Agra‘ya(Dol Agra, Dol Blathanna, Kaedwin, Lyria ve Rivia ve Aedrin için önemli bir ticaret vadisidir.) saldırıp, sanki Dol Agra‘ya Nilfgaard saldırmış gibi gösterip, yeni bahane ile Cintra‘yı tekrardan ele geçirmeyi planlıyorlardı. Fakat İmparator Emhyr bu planlı bildiğinden dolayı sınırın karşısına büyük bir tabur yollayıp bir bahane kollamıştır. Redenya Kralı 2. Vizimir ve Redenya İstihbarat Başı Djisktra bu ihaneti öğrenmiş ve Aedirn kralı Demavend‘e mesaj yollamıştır. Bu mesaj da Dol Agra‘ya saldırmamasını çünkü Nilfgaard taburlarının karşısında beklediğini söyleyen bir mektuptur. Fakat, Kraliyet Elçisi bu mesajı götürürken yolda öldürülmüştür. Demavend‘e bu çok önemli mesaj hiç iletilmemiştir.

Aedirn Kralı III. Demavend

Thanedd Şöleni
Büyücü ve Sahireler, Thanedd‘e şölenden her zaman olduğu gibi önceki gün varıp, birbirine çok samimi ve dostça davranmışlardır. Bu samimiyetin yanı sıra, herkesin politik ittifakı hakkında sessizce ve gizlice konuşulmuş ve aynı tarafta olsalar bile bir büyücünün casusluk yaptığı hakkında birbirini uyarmışlardır. Bu şölene, büyücü olmayanlar da katılmıştır. Bunlardan birisi Geralt‘dır(Yennefer‘ın sayesinde) diğeri de Djisktra‘dır(Phillipa Eilhart sayesinde)

Bir sonraki gün, Garstang da Thanedd Adasının kulesinde toplanmışlardır. Bu kulenin içinde bir büyü bariyeri sayesinde içinde büyü yapılmamaktadır. Çünkü herhangi bir hararetli bir tartışma da güvenliği korumak içindir. Bunun yanı sıra, Francesca Findabair, Kuzey Büyücülerinden habersizce, Scoia’tael birlikleri ve Nilfgaard destekçilerini, oyulmuş bu adanın altına sokmuştur ve gizli kalmalarını sağlamıştır. Bunun amacı, bir sonraki gün toplantı da Kuzey destekçi büyücüleri, Garstang‘dan içeri girip, ortadan kaldırmak içindir. Kuzey büyücülerinin bunu bilmemesine rağmen, bir hain olduğunu biliyorlardı ve bu yüzden gece yatağa gitmek dışında ilk hamleyi yapmak için planlar yapmışlardır.

Thanedd Adası

Thanedd Darbesi
Şafaktan önce Kuzey büyücüleri ilk hamleyi yapmış ve Nilfgaard destekçisi büyücüleri, Redanya askerleri ve Djisktra sayesinde yakalayıp, Dimeritiyum kelepçeleri ile asılmak için tutuklamışlardır. Bu tutuklamalar sırasında şiddeti en aza indirmeye çalışmışlardır. Fakat, bu kargaşa sırasında Lydia Van Bredevoort, Vilgefortz’un asistanı, kendini öldürmüştür. Bu ölüm aslında Vilgefortz tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunun sebebi kendisine ve Rience zaman kazandırmaktır. Buna rağmen, bütün Nilfgaard destekçileri sorun olmadan başarılı bir şekilde tutuklanıp, Garstang‘a götürülmüştür. Bunlara Krallara hizmet eden tarafsız bütün büyücüler dahildir. Örnek olarak Dorregay‘ı verebiliriz.

Lydia van Bredevoort’un ölümü

Kulenin içinde, Phillipa, Vilgefortz, Francesca Findabair, Artaud Terranova ve Fercart‘ı içinde bulunan gruba karşı yargılama başlatmıştı. Aretuza’nın baş Müdiresi Tissaia de Vries, bu yargılamayı böldüğünde, Kuzey Destekçilerin de etki altında olduğunu, bağımsız büyücü olmaktan ziyade kralları desteklediğini ifade etmiştir. Ayrıca, Kuzey’in Savaş planlarının olduğunu ama bunun Nilfgaard başlatmış gibi göstereceğini, bu yüzden Kuzey destekçilerinin de Güney destekçileri kadar suçlu olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Tissaia kanıt talep etmiştir. Philippa‘nın kanıt olarak uydurma bir kaç şey söylemiş olacak ki bunun üzerine Tissaia, Yennefer ve Ciri‘yi getirmiştir. Ciri‘yi transa geçirtip kehanette bulunmasını sağlamıştır. Ciri, Dol Agra‘nın arkasındaki gerçeği söylemiş. Dol Agra‘da Demavend‘in Nilfgaard‘ı kışkırtarak savaş başlattığını söylemiş(Demavend aslında taktiksel bir saldırı yapmıştır. Bunun üzerine Emhyr’in birlikleri Lyria ve Rivia’a karşı saldırmıştır. Bu da savaşın Kuzeyin Başlattığının göstergesidir). Ayrıca dün gecenin Redanya kralı II. Vizimir‘in suikastta kurban gittiğini söylemiştir.

Phillipa bunu ağlayarak yalan olduğunu iddia etse bile Tissaia kararını çoktan vermişti ve büyü kalkanını kaldırdı. Bu sebepten ötürü, Nilfgaard destekçileri, kelepçelerinden kurtulmuş ve darbe patlak vermiştir. Bazıları direk ilk dakikalarında öldürülmüş ve Scoia’tael birlikleri Francesca tarafından Portal Büyüsü sayesinde Garstang‘a getirmiştir. Tissaia, ölü bedenleri gördükten sonra, Vilgefortz‘u sakinleştirip öldürmekten vazgeçtirmeye çalışsa da, Vilgefortz, sadece yüzüne gülmüş ve devam etmiştir. Perişan olan Tissaia, iki tarafta savaşırken kaçmıştır. Bu darbenin aslında kazanı olmamasına rağmen kaybedeni de (en azından bana göre) iki taraftır. Çünkü iki tarafta ağır kayıplar vermiştir.

Thanedd Darbesı Sonrası
Darbe sonrası, büyücülere olan güven ciddi anlamda azalmış ve çoğu büyücü Kraliyet Saraylarından kovulmuştur. Tissaia de Vries intihar etmiş. Francesca Findabair Dol Blathanna, Özgür Elf Devleti, Kraliçesi ilan edilmiştir. Ayrıca, Scoia’tael birliklerini Kuzey krallıklarını rahatsızlık vermelerini karşı çıktığını açıkça belirtmiştir. Brotherhood of Sorcerers‘ın ana liderlerinin dağılmasıyla beraber kardeşlik dağılmış, birkaç hafta sonra Phillipa Eilhart ve bir kaç sahire ile beraber Lodge of Sorceresses kurmuştur. Fakat bu sefer Loca da Nilfgaard‘lı sahireler de vardı.

Tissaia de Vries’in intiharı
Usurper (Gaspçı) Kimdir?
Nilfgaardın Başına Nasıl Geçmiştir? Emhyr’in Kirpi Olmasındaki Bağlantısı Ne?(Spoiler İçerir)
Usurper(Türkçe’ye çevrilmiş hali ile gaspçı)’nın gerçek adı bilinmemektedir. Kendisi 1237 yılından bir kaç yıl önce Emhyr var Emhreis’in babasını öldürüp tahtını almıştır ve 1257 yılında Emhyr ve destekçileri tarafından öldürülmüştür. Tahta geçtikten sonra politik suçluları serbest bırakmıştır ve Kuzey’i işgal etmeye devam etmiştir, Nilfgaard imparatoru olduğu sürece..



Tahta Çıkması
Usurper, 1230 yıllarında yıllarında soylu kişiler ile beraber Fergus’u(Emhyr’in babasının ismi) tahttan indirmek için hazırlıklar yapmışlardır. Yeteri kadar güç topladıktan sonra Fergus’a karşı ayaklanıp Nilfgaard tahtını kendisi için gasp etmiştir. Ayaklanmadan sonra Fergus’a tahta çıkmasını kabul ettirtmek için işkence etmiştir. Fakat, Fergus direnmiş ve sonunda öldürülmüştür. Emhyr o zamanlar 13 yaşındaydı. Braathens(kendisi bir büyücü’dür ve yakılarak öldürülmüştür.) Emhyr’i kirpi-insan formuna dönüştürerek onu lanetlemiştir. Kirpi’yi seçmesinin sebebi, Emhyr’in Nilfgaard dilinde Kirpi’ye benzemesidir. Ayrıca Braathens onu lanetledikten sonra İmparatorluğun başkentinden sürgün etmiştir. Usurper ise sürgünlendikten sonra avcılar tarafından öldürüldüğünü farz etmiştir fakat Ardal aep Dahy’nin yardımlarıyla imparatorluk sınırlarından kaçmıştır.

Emhyr’in kirpi formu

Egemenliği
Tahta çıktıktan kısa bir süre sonra imparatorluğu kontrol altına almıştır ve ülke genelinde genel af olacağını bildirmiştir. Fakat yüksek derece vatan hainliği suçundan suçlu bulunanlar bu afdan yaralanamamıştır(Örneğin, Vysogota of Corvo. Kendisi Oxenfurt ve İmparatorluk akademisinde profesör’dür. Politik kararlara karşı durmasından dolayı kendisi tahtı ele geçirmeye çalışmıştır. Fakat sonu zindanlarda bitmiştir. Sonralarda ise İmparatorluktan sürgün edilmiştir.) 1239 yılında Ebbing bölgesini İmparatorluk birlikleri ile kendisine katmıştır ve askeri saldırılarla ya da politik hilelerle fetihlerine devam etmiştir. Ayrıca bu hilelerle Metinna ve Nazair bölgesini kontrol altına alıp Maecht bölgesini ise fethetmiştir. Egemenliğinin bazı bölümlerinde ise Ulu Güneş Düzeni Tarikatını küçültmüştür.



Çöküşü ve Ölümü
1257 yılında Ardal aep Dahy, Vilgefortz, Emhyr ve birkaç destekçisi, Usurper’a karşı ayaklanma planlamışlardır. Ardal aep Dahy ve diğerleri, bir kaç asker, askeri öğrenci ile toplantı yapmayı başarmışlardır ve bununla beraber Emhyr kendini tekrardan göstermiştir. İmparatorluk sarayına baskın düzenlemiştir. Emhyr tahtını geri almıştır ve baskın sırasında Usurper’ı öldürmüştür. Bu olaydan sonra Emhyr bütün politik düşmanlarının mezarlarını kazdırmış ve onların mezar taşlarını dans salonuna döşetmiştir. Böylece ünvanı olan “Düşmanların Mezarında Dans Eden Beyaz Alev” kazanmıştır. Usurper’in ölümünden sonra Emhyr tarafından Usurper ve destekçilerinin isimleri bütün kitaplardan, imparatorluk arşivlerinden, kütüphanelerden silinmiştir. Böylece kimse adından söz etmez olup unutulmaya yüz tutmuştur. Fakat bu görevin çok zor olduğu anlaşılmıştır çünkü Emhyr’in ölümünden sonra bile Emhyr’in varisi Morvran Voorhis tarafından bu görev, halen daha devam ettirilmekteydi.

Kullandığım Kaynaklar
Fantazya[fantazya.org]

Witcher Wiki Fandom[witcher.fandom.com]

Google Search[www.google.com.tr]

Google Görseller[www.google.com]

Witcher Evreni Ciltli[www.kitapyurdu.com]

Son Dilek 1. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Kader Kılıcı 2. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Elflerin Kanı 3. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Nefret Çağı 4. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Ateşle İmtihan 5. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Kırlangıç Kulesi 6. Kitap[www.kitapyurdu.com]

Gölün Hanımı 7. Kitap[www.kitapyurdu.com]
Sunuş
Evet arkadaşlar rehberimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu rehberi yapmamda ki amaç siz oyuncuların gözlerinden kaçan bazı bilgileri ve detayları olabildiğince açık ve net şekilde anlatmaktı. Umarım sizlere yardımcı olabilmişimdir ve biraz da olsa kafanızdaki soru işaretlerini giderebilmişimdir.

28 Comments
Routinues  [author] 27 Oct, 2023 @ 1:33pm 
Böyle bir karşılaşmayı bende çok isterdim fakat unuttuğun bir şey var Geralt normal bir Witcer değil bu yüzden Bonhartin Geralt karşısında pek fazla dayanabilecegini çok düşünmüyorum.
WARDELL 27 Oct, 2023 @ 3:18am 
Leo Bonhart ile Geralt ın karşı karşıya gelmesini çok isterdim ya bi tarafta 3 tane witcher öldürmüş profosyonel bir ödül avcısı diğer yanda hem ana karakterimiz hemde en güçlü witcherlar arasında olan geralt of rivia
Routinues  [author] 17 Mar, 2023 @ 6:20pm 
KEKW
Røssa 22 Sep, 2022 @ 11:39am 
hocam unicornlar hakkında eksik bilgi verilmiş :D
Routinues  [author] 27 Nov, 2021 @ 9:47am 
Teşekkürler eksik olmayın :Mirro_love:
Jon Snow 26 Aug, 2021 @ 5:55pm 
eline sağlık usta güzel olmuş
[SUSPENDED] Robin 25 Aug, 2021 @ 12:13pm 
elinize sağlık emeği geçenlerrr
√Plexus ⚔ 16 Aug, 2021 @ 6:36am 
+ süper olmuş epey bilgilendirici
BravoAlpha 11 Jun, 2021 @ 1:30am 
Harika bir rehber olmuş bro helal olsun çok beğendim :steamthumbsup:
Routinues  [author] 21 Feb, 2021 @ 10:37am 
Teşekkür ederim eksik olma :gwent_love: