9
Products
reviewed
205
Products
in account

Recent reviews by wiseishere

Showing 1-9 of 9 entries
No one has rated this review as helpful yet
1.8 hrs on record
Çok güzel
Posted 28 November, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
85 people found this review helpful
4 people found this review funny
20.2 hrs on record (18.4 hrs at review time)
Çok güzel ama 400 tl etmez.
Posted 3 December, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
101.4 hrs on record (100.9 hrs at review time)
Daha önce hiç The Witcher oynamadıysanız bile bu oyunu oynayın. Skyrim’den beri kendinizi bırakacak devasa bir oyun evreni arıyorsanız bu oyunu oynayın. RPG, FPS, strateji… Fark etmez. Hangi türü seviyor olursanız olun bu oyunu oynayın. “Grafiklere önem veririm!” diyorsanız bu oyunu oynayın ve muhteşem manzaraların tadını çıkartın. “Önemli olan oynanıştır!” diyorsanız yine oynayın, dağ, tepe, ırmak, ova gezip Nekker avlayın. “Kurgu ve hikaye olmazsa olmaz!” tarafındaysanız düşünmeden alın. Oyun dünyasının en muhteşem kurgularından birine kendinizi bırakın. Oyun oynamayı sevmiyorsanız, yine oynayın, çünkü her güzel şeyin bir başlangıcı vardır.
Posted 29 June, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
31.2 hrs on record (31.2 hrs at review time)
Aşk, arkadaşlık, ihanet, İhtiras ve en önemlisi de her yerlerinden erkeklik fışkıran birbirlerini döven kaslı adamlar. İşte karşınızda yakuza O
2005te çıkan ilk oyunun öncesini anlatan yakuza 0, gerek hikaye anlatımıyla gerek oynanışıyla beni kendine bağladı.

Yakuza 0'da, son oyuna kadar yönlendirdiğimiz ve hikayesini takip ettiğimiz ana karakter Kazuma Kiryu'nun Yakuza'daki hikayesinin başlangıç
anlarına şahitlik ediyoruz. Henüz bir "Junior Yakuza" olan Kiryu, aileye tam anlamıyla girebilmek ve seviyesini yükseltebilmek için ona
verilen sıradan haraç toplama işlerinden birisini yapmaktadır. Yapılan bu sıradan iş sırasında Kiryu, para aldığı adamı bir güzel pataklar
ve olay yerinden ayrılır. Ancak daha sonra aldığı haber ile patakladığı adamın öldürüldüğünü öğrenir. Peki bu adamı Kiryu mu öldürdü,
yoksa birisi ona bir tuzak mı kuruyordu? İşte Kiryu'nun aksiyon ve kovalamacalarla dolu hikayesi tam da bu noktada başlıyor.
Ailesinin adını kirletmemek için kendini feda etmeye hazır olan Kiryu, kan kardeşi Nishikiyama ile zorluklara göğüs germeli ve hem kendi adını, hem de ailesinin adını temize çıkarmalıdır.


Diğer ana karakter, Goro Majima ise önceden işlediği bir suç yüzünden aileden men edilmiş bir suikastçi.
Yakuza tarafından gördüğü işkence sonucu bir gözünü kaybeden ve yerine karizmatik bir göz bandı takan Majima,
şimdi aileye tekrar girebilmek için para kazanmak zorundadır. Para kazanmak için de fiyakalı bir gece kulübü işletip gerçekten sağlam paralar kazanan Goro Majima,
yüzü ile olmasa da adı ile oldukça ünlü olan birisi. Herkes onun müşterilerine ne kadar saygılı olduğunu gayet iyi bilir. Bu bir kinayeydi, oyunu oynayınca hatırlayın bu cümleyi :)

hikayesi açısından gerçekten hiç tahmin edemeyeceğiniz, çok büyük alanlara kadar genişliyor. Dallanıp budaklanarak koca bir çınar ağacına dönüşüyor. "Yahu dün neredeydik, şimdi neredeyiz. Vay arkadaş!" diyebileceğiniz bir hikayeden bahsediyorum.
Yakuza 0'ın güzel yanlarından birisi, oyunda Goro Majima adlı bir diğer karakteri daha kontrol edebiliyor olmanız. Eğer Yakuza serisine aşinaysanız ve diğer oyunları da oynadıysanız Majima'nın seri için ne kadar önemli bir karakter olduğunu da biliyorsunuzdur.
Kendisini ve trajik hikayesini sonunda Yakuza 0'da öğrenebiliyorsunuz.

Kiryu'yu oynarken Kamurocho'da, Majima'yı oynarken ise Sotenbori'de takılıyorsunuz. Her iki bölge de birbirinden farklı mekanlara ve sokaklara sahip.
Aslına bakarsanız ne Kamurocho, ne de Sotenbori harita büyüklüğü açısından öyle ahım şahım bir büyüklüğe sahip değil.
Ufak ve dar sokaklara sahip olan bu iki bölgenin asıl güzel yanı, onlarca yan görev, birbirinden farklı dükkanlar, yemek yiyebileceğiniz restoranlar, içki içebileceğiniz ve karaoke yapabileceğiniz barlar, kurtlarınızı dökebileceğiniz diskolar,
porno merkezleri ve çok daha fazlasıyla dolu.
Yakuza 0'ın dünyasında yapabileceğiniz o kadar çok şey var ki, "bu da yoktur ama" dediğiniz şeyle bile karşılaşabiliyorsunuz.


Belki de Yakuza 0'ı eşsiz kılan yanlardan en önemlisi de budur. Oyunda ana görevlerle ilgilenip hikayede ilerlerken birden karşınıza hiç beklemediğiniz bir karakter çıkabiliyor ve size çok ilginç, farklı bir görev verebiliyor.
Michael Jackson kılığına bürünmüş bir dansçıyı zombilerden kurtarabileceğiniz görev de var, cinsel performansı düştüğü için üzülen adama ilaç bulabileceğiniz görev de var,
yüz nakli gerçekleştirdiği için ailesi tarafından tanınmayacak duruma gelen bir adamı çocuğu ile kavuşturduğunuz duygusal görev bile var.
Görev çeşitliliği tahmin edemeyeceğiniz seviyelerde. Hiç kendini tekrar etmiyor, hiç sıkmıyor. Ana görevin karanlık yapısı canınızı mı sıktı, dalın yan görevlere. Yan görevler sarmadı mı, devam ana göreve. İkisi de mi sarmıyor?
Hah şimdi de oraya geliyoruz işte. Aktiviteler.

Yakuza 0'da, genel Yakuza serisinde de olduğu gibi ana ve yan görevler dışında bir de gerçekleştirebileceğiniz sosyal aktiviteler mevcut.
Bir restoranda yemek yemek, ya da barda Sake içmek gibi basit şeyleri getirmeyin aklınıza. Elbette onlar da var. Ama çok daha fazlası mevcut Yakuza 0'da. Bir bara gittiğinizde karaoke yaparak CP kazanabiliyorsunuz.


Tıpkı karaoke bar gibi, dans edebileceğiniz bir disko da var. Orada da kendi sistemine sahip bir mini oyun oynuyor ve disko kralı olmaya çalışıyorsunuz.
Hatta belli mi olur, dansınızı beğenen birisi yanınıza gelip size bir düello teklif edebilir, ya da size bir görev verebilir. Yakuza'da her an, her şey olabilir.
Karaoke ve diskoların yanı sıra Mahjong salonları ve Arcade dükkanları da var. Bunların yanı sıra Yakuza 0'ın cinsellik açısından da oldukça absürt aktiviteleri mevcut.
Örneğin bir kulübe giderek müşteriler için özel olarak ayırılmış odalardan birine giriyorsunuz. Odada bir masa, üzerinde bir telefon ve bir de küllük var. Bir de sandalye.
Sizce ne yapıyorsunuz burada? Ben söyleyeyim: Buluşmak isteyen kadınlar bu telefonları arıyor, açıyorsunuz ve telefonda flört ederek bir buluşma ayarlamaya çalışıyorsunuz.
Gerisi hayal gücünüze kalmış. Bir başka kulüpte de aynı şekilde özel bir oda, odada bir masa, masanın üstünde bir televizyon ve yanında bir kutu..peçete bulunuyor.
Bu televizyonda çeşitli videolar izliyor ve peçete ile bir şeyler yapıyorsunuz. Fazla detaya girmeyeceğim. Anladınız bence.


Anlayacağınız, Yakuza 0 içerik açısından günümüz açık dünya oyunlarına taş çıkarır cinsten, çok fazla çeşide sahip.
Aklınıza gelebilecek her şeye sahip olan oyun karanlık ve ciddi hikayesi ile de sürekli "acaba sonraki bölümde ne olacak" sorusunu sormanıza sebep oluyor.
Kazuma Kiryu ve Goro Majima'nın hikayesi eş derecede merak edeceğiniz, gerçekten güzel yazılmış hikayeler.
Posted 12 February, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
10.2 hrs on record (10.2 hrs at review time)
Yeni serinin ilk oyununa göre biraz daha kolay hissettirdiğini söylemek mümkün Hitman 2 için. Örnek olarak, hangi cesedin bulunduğunu gösteren yeni özellik, suikastçılık hikayesi, zor şartlarda oyunun elinizden tuttuğunu hissettirmesi gibi şeyler gösterilebilir. Oyunun bu kadar kolaylaştırılması aslında pek de kötü bir şey sayılmaz. Sonuçta, 2018 yılı içerisinde karşılaştığımız ilk kolaylaştırılmış oyun değil kendisi. Daha fazla kesime hitap etmesi için yapılıyor olabilir. Fakat, koca görevde başarısız olup tekrar başlamak da can sıkıcı bir durumdu sonuçta.

Hitman 2 hakkında bir yorum olarak, ilk oyunun aynısıymış gibi gelebilir. Fakat, aslında durum tam olarak öyle değil. Evet, oynanış açısından neredeyse aynısı fakat yeni eklenmiş olan özellikler, resmen ilk oyunun ihtiyacı olan şeymiş gibi görünüyor. Yeni oynanış mekanikleri arasında eğer aynaya bakıyorlarsa NPC’ler, arkalarını görebiliyormuş gibi hissettirmesi bulunuyor mesela. Eğer suçu bir güvenlik kamerası karşısında işlerseniz, hemen oraya güvenlikler geliyor. Kalabalığa karışabilme yeteneği gibi oyundaki birçok şey, Hitman 2’yu daha mantıklı bir hale getirmiş.
Hitman 2 içerisinde karşılaşabileceğiniz bir başka değişiklik de, dinamik görsellere geçilmiş olması. Açıkçası, çok da hoşuma gitmiş olduğunu söyleyemem. Özellikle de, konuşmalar esnasında kimsenin ağzının oynamıyor oluşu biraz can sıkıcı bir durum açıkçası. Bazı araçların, ilk oyundakilerin 2. sürümleri olması da can sıkıcı bir durum mesela. Yani, eğer ilk oyunun bölümlerini oynarsanız, benzeri eşyalara sahip oluyorsunuz. Tabii, bu araçların bazıları gerekli, yerine göre ama birden fazla aynı şeye sahip olmak biraz garip bir his yaratıyor.

Hitman 2 inceleme yazımın başlarında bu oyunun 2. sezon olduğundan bahsetme sebebim de aslında tam olarak bunlardan kaynaklanıyor. Sanki, birkaç geliştirme, eklenti ve değişiklik ile oyunun 2. sezonuymuş gibi yapılmış. Yani, şöyle bir göz gezdirince aslında Hitman 2 içerisinde büyük değişikliklere gidilmiş olduğunu söylemek mümkün değil. Fakat, ilk oyuna göre kendinizi daha güvende hissettiğiniz belirtilebilir.

Mobil oyundan aşikar olduğumuz Sniper Assassin modununun da altı çizilmesi gerekli elbette. Fakat, Hitman 2 çıkışını gerçekleştirmeden önce üzerinde durulan Ghost Mode isimli çoklu oyuncu modu, pek de sarmadı beni açıkçası. Ghost Mode isimli modda, başka bir oyuncu veya arkadaşınız ile en iyi ve en etkili öldürme yöntemini kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu da bir yerden sonra anlamsız geliyor.
Açıkçası, Hitman 2 birçok konuda, yeni serinin ilk oyununa benzerlik bulunduruyor. Sadece yeni haritalar, yeni görevler, yeni araçlar gibi yenilikler bulunuyor. Bu durum da Hitman 2’nun yeni bir oyun değil de, 2. sezon oyunuymuş gibi hissettirmesine sebep oluyor. Oyun, gözümde daha fazla geliştirilebilirdi aslında. Daha fazla ve çeşitli yeni özellik eklenerek oyunu sessiz oynamak isteyenlere çeşitli tecrübeler sunulabilirdi gibime geliyor.
Posted 2 February, 2019. Last edited 2 February, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
0.9 hrs on record
Disneyden paralar yattı.
Posted 25 November, 2018.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
3.0 hrs on record (2.4 hrs at review time)
Ölü kusmuk.
Posted 6 January, 2018.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
69.8 hrs on record (14.5 hrs at review time)
Sid Meier, insanlık tarihi üzerine ansiklopediler okuyan özel bir oyun yapımcısı. Onun oyunu Civilization da insanlığın öyküsünü anlatan bir strateji oyunu. 90’lı yılların başından beri klasik olarak kabul edilen seri, Sid Meier’i da oyun tarihine geçirmiş durumda. Birçok eklenti paketiyle kusursuza yakın Civilization’dan sonra Sid Meier’in yeni hamlesi merakla bekleniyordu. Öncelikle yeni oyun görsel olarak farkıyla karşımıza çıkıyor. Civilization 4' e göre renklerin canlılığı biraz daha arttırılmış. Soğuk laboratuar havasından daha sıcak renklere geçilmiş tıpkı. Bu bakımdan oyunun Civilization 3'deki palete daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca konsollar için çıkan Civilization Revolution kadar olmasa da karşımızda canlı, renkli bir oyun var. Bu seride DirectX 11 desteğini de görüyoruz. Ancak takdir edersiniz ki Civilization gibi bir oyunda DirectX 11 desteğinin çok da efektif ve göze çarpan bir tarafı olmuyor.
İşleri ve saldırı planlarını hayli kolay hale getiren bu sistem nihayet son bularak yeni bir hale geliyor Civilization V'te. Artık bir karede değil 100, iki adet ünite bile bekletemiyoruz. Eğer ki bir ünite diğer ünitenin olduğu kareye getirilmek istenirse, orda duran mevcut ünite geriye çekilerek yerini yenisine bırakmakta. Pozisyonumuzu belirlemek adına bile olsa ünitelerin içinden geçmek engelleniyor. Bu da ünitelere fizik ve boyut getiriyor. Çok ufak bir değişlik gibi görünse de bu özelliğin oyuna büyük derecede gerçekçilik kattığını söyleyebiliriz. Artık bir yere saldırmadan önce ünitelerini çember oluşturacak biçimde saldıracağımız şehre yakın yerde tutuyoruz. Şehirlerden bombardıman yapıldığı için şehrin kültür alanına girdiğimiz anda şehre gidene kadar bombardıman ve okçu atışından ünitelerimizin yarısını kaybedebiliyoruz zaten. Bahsettiğim sebeplerden hareket etmek ve pozisyon almak oldukça zor hale gelmiş durumda. Bu da sadece tek bir şehrin istilasını bile düşünmeye itiyor insanı.
Bir başka değişiklik de artık şehirleri istila ettikten sonra onları kuklamız haline getirebiliyoruz. Kukla haline getirilen şehirler sizin olmayacak ama sizin için kültür puanı, ve bilim puanı gibi oyunda gerekli bonusları üretecek. Şehirdeki asi insan sayısını da bu şekilde azaltmış oluyoruz. Aksi halde şehri alırsak önceki serilerden bildiğiniz gibi şehirde isyan çıkartan kişilerin sayısı fazla olmakta. Ve bu isyan ancak mahkeme binası yapıldığı takdirde düşürülebilmekte. Hazır şehirden söz etmişken şehir içi yönetimde bir azalma olmadığını söylemek isterim. Eskiden kontrolümüz altında olan yönetim unsurlarının tamamı korunmakla beraber çalışma alanlarını yiyeceğe, bilime ya da işgücüne direkt kaydırmak adına hazır ön ayarlar bile mevcut.
Posted 22 December, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
14 people found this review helpful
6.5 hrs on record
Oyunu anlatmaya başlamadan önce şunu belirteyim ki JK:JA serinin kendinden önceki üyelerinden oldukça farklı. Her şeyden önce oyuna gelişmiş, hoş RPG öğeleri eklenmiş. Bunlar sayesinde yönettiğimiz karakterin saç renginden tutun da daha çok hangi tarafın güçlerini kullanacağına bile belirleyebiliyoruz. Bu imkanları bugüne kadara ancak zindanlı, büyücülü fantastik RPG’lerde görmüştük. Demek ki diğer oyunlara da uygulanabiliyormuş. Açıkçası gelecek aylarda piyasaya çıkacak başka oyunlarda da RPG öğeleri görmeye hazır olun. Çünkü yapımcı şirketler oyunlarına karakter geliştirme imkanının katılmasının müşteri potansiyelini arttırdığına iyice inanmış durumdalar. Neyse konuyu fazla dağıtmayalım ne diyordum? Elbetteki Jedi’lık yolunda olgunlaşma olayı öyle pat diye olan bir şey değil. Görevler yaptıkça deneyimimiz artıyor ve bu bize çeşitli kazanımlar olarak geri dönüyor.
Efendim oyuna başlamadan önce ekrana gelen menüler yardımıyla karakterimizin nasıl olacağını belirliyoruz. Burada karakterin çeşitli fiziksel özelliklerini, saçını, başını, giydiği pantolonu ve gömleği, kadın, erkek, insan veya diğer ırklardan herhangi birinden olmasını seçmek mümkün. Daha sonra kullanılan lightsaber’ın (ışın kılıcı) rengini, sapının tasarımını filan ayarlıyor ve zorluk seviyesini seçip oyuna dalıyoruz. 4 farklı zorluk seviyesi var ve benden söylemesi heyecanlı bir oyun istiyorsanız en azından “Jedi” seviyesinden başlayın. İlk oynayacağınız bölüm kısa bir training ve bence oldukça yetersiz. Öylesine konulmuş olduğu belli.
Jedi Academy’de toplam 18 tane single mission bulunmakta (evet oldukça az ama durum maalesef böyle). Bize yerine getirmemiz için 5’er görevlik paketler veriliyor. Bu 5 görevlik paketlerin arasına da asıl senaryoyu ilgilendiren ana görevler oturtulmuş durumda. Ana görevleri oynamak için paketlerdeki görevlerin en az 4 ‘ünü bitirmek şart. Paket görevler çok fazla karışık olmayan, basit ama oldukça eğlendirici şeyler. Mesela görevlerin birinde İmparatorluk gaz istasyonu yok ediyor, diğerinde düşen gemimizi tamir için parçalar buluyor, ötekinde düştüğümüz esaretten kaçmaya çalışıyoruz. Ana görevler ise asıl senaryonun üzerine oturtulan (Rosh Penn ve çetesini imha etme) ve gidişatına göre değişik durumların oluşabildiği uzunca bölümler. Görevlerin uzunlukları da oldukça iyi ayarlanmış ve hemen hiç biri (en son ana görev dışındaki o da devamlı saber’la dövüştüğümüz ve başka zekice numaralar kullanmadığımız için sıkıcı) insanı baymıyor. Görevler bazen oldukça büyük haritalar üzerinde bazen de uzay gemisi gibi dar mekanlarda cereyan ediyor. Merak etmeyin, haritalar kafa karıştıracak labirentlerle dolu değil. Yolunuzu bulmakta çok fazla zorlanmazsınız. Zor durumda kalırsanız “Sense” gücünü kullanarak gideceğiniz yönü tayin edebilirsiniz. Haritanın bazı yerlerinde Wolfenstein’dan hatırlayacağınız secret area’lar bulunmakta. Burada azalan zırhınız ve silah enerjinizi doldurabilir, çeşitli silahlar alabilirsiniz. Görevleri yaparken AT-ST, imparatorluk speeder motosikleti, sabit lazer topları ya da Hoth gezegenindeki o kangurumsu garip binek hayvanlarını kullanmak mümkün. Bu da oyunu oldukça eğlenceli hale getiriyor. Yalnız speeder oldukça kontrolsüz, AT-ST’de ise kamera açısı çok kötü. Ana görevleri de bitirdikçe sırasıyla saber kullanma stilimizi ve saber’mızın türünü (single, dual ya da staff) belirliyoruz. Sonuç olarak hızlı ya da güçlü stilde kılıcımızı kullanabilir, dual saber’a veya saber staff’e (çift taraflı kılıç) sahip olabiliriz ama unutmayın ki karakteriniz için belirleyeceğiniz her şeyin kendilerine göre avantajı ve dezavantajı var.
“Force’suz Jedi tekerleksiz arabaya benzer…” (Jedi atasözü)
Gelelim olmazsa olmaz “Force” mevzuuna. Force sayısı ve kullanım düzeyi “Jedi Outcast”a göre bayağı arttırılmış. Oyunda her göreve gitmeden önce ve ana görevler bitince bize hangi gücümüzü arttırmak istediğimiz soruluyor. Kullanılabilecek 3 tür güç var. Birincisi Core Powers denilen, kendi isteğimiz doğrultusunda değil de ana görevleri yaptıkça gelişen temel Jedi güçleri (Jump, Pull, Push, Sense, Speed, Saber Defense, Saber offens, Saber Throw). İkincisi light side güçleri (Protection, Mind Trick, Heal, Obsorption). Üçüncüsü de dark side güçleri (Drain, Grab, Lightning, Rage). Sadece light side ya da sadece dark side güçlerini seçep geliştirebilirsiniz. Eğer hepsinden de biraz biraz olsun derseniz o da olur. Fakat unutmayın ki böyle yaparsanız karakteriniz tonla force kullanabilen fakat hiç birine maksimum seviyede sahip olmadığından etkin olamayan birine dönüşür. Oyunun böylesine dar bir yapıya oturtulması aslında kötü olmuş. Yani ne iyi ne de kötü olan, arada kalmış yetim bir Jedi gibiyiz. Aslında seçtiğimiz güçlerin ağırlığına göre karakterin davranışları ve senaryo gelişseydi daha güzel olurdu.
Posted 21 December, 2017.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
Showing 1-9 of 9 entries