Recent reviews by Tardiser

I think the last time I didn’t give a damn about the main quest but loved the side quests was with Skyrim. Not many games pull that off, but Disco Elysium nails it—and unlike Skyrim, you can actually see the effects of your side quests.

I initially thought this was going to be an inspiring game. How wrong I was... Davey Wreden must be the king of narrative-based games!

It’s quite rare to see a sequel as good as, if not better than, the original.

Yapması gereken her şeyi iyi yapan bir oyun olmuş. Oynadığım chill-duygusal-tatlı indie oyunlar arasında en çok beğendiklerimden birisi oldu. Ayrıca credits'in sonunda "Made in Taiwan with Love" yazması gülümsetti. (Küçük bugları var. Oyun bazen hareket etmeye izin vermiyor ama esc basınca düzeliyor. Çok kısa sürede düzeltirler muhtemelen.)

Pff, incelemesi zor bir oyun. Şu anda Steam'de görülen karışık rating'i hak ettiğini düşünüyorum, tabii eğer Steam review'ları gerçekten objektif olsaydı. Bir sürü boktan oyunun olumlu incelemeler aldığı bu platformda bu oyunu tavsiye etmemek -bütün eksiklerine rağmen- beni gerçekten kötü hissettirirdi. Binary review sisteminin kötü yanları işte...

Oyunun sanat yönetimi ve müzikleri çok güzel, hikayesi ise ortalama seviyede. Ne yazık ki, oyunun çok büyük bir pacing (akış?) problemi var. Bazı olaylar ve sahneler çok hızlı gelişiyor, ve bu da sizi oyunun atmosferine daha tam olarak girememişken bir anda düğüm ve çözüm evrelerine girmeye zorluyor. Birkaç kere diyaloglarda tutarsızlıklar canımı sıktı ve acaba bu kısmı farklı yazar mı yazmış diye düşündüm. Oyunda verdiğimiz kararlar hiçbir öneme sahip değil (sahipse de cidden hiç fark etmedim), yani dedektif falan değilsiniz, sadece karakterinizin mesleği ve dış görünüşü öyle. Son olarak da oyun sanki bölüm bölüm yayınlanacakmış gibi neredeyse her şeyi ucu açık bırakıp bitiyor.

Sonuç olarak çok da iyi bir oyun değil. Ama bana kalırsa bu stüdyo ileride çok daha iyi işler ortaya koyacaktır, ve bu yüzden de onları desteklemek için olumlu inceleme bırakıyorum. Bu seriye devam ederler mi bilmiyorum. Etseler de, minimum 1.5-2 yıl sonra çıkacak bir devam oyununu kaç kişi umursar, soru işareti... Umarım bu oyunda iyi bir para kazanırlar ve ileride tekrar göreceğim bir stüdyo olurlar.

Twin Peaks'in ilk bölümlerinde beni içine çeken Audrey'nin dansı olmuştu, bu oyunda da aynı tuzağa düşmem şaşırtmadı. Güzel bir pixel art kullanımı. Noir dedektiflik ve ona aitleşmiş müzikleri sevenler oyunu da sevecektir zaten. Twin Peaks göndermesi bana hikayenin de kaliteli olacağına dair güvence verdi. Beklemeye değer...

Küçük detaylarla süslenmiş (puzzle parçalarının gitgide daha bütün halde gelmesi gibi), hoş müzik ve çizimleri olan, 45-60 dakikalık kısa (ama tadında) bir interaktif görsel hikaye.

Tatlış.

Başyapıt.

Normalde güzel hikayeli/grafikli/müzikli yürüme simülatörü oyunları çok severim. Tilki de en sevdiğim hayvandır. Ama ne yazık ki bu oyunun -en azından benim için- zevk alınmasını engelleyecek kadar eksiği var. Bunların büyük çoğunluğu oyun mekaniği ve grafiklerden kaynaklı. İki konuya da neredeyse hiç emek harcanmamış gibi. Hikaye de iyi değil; ama normalde bu tür oyunlarda müzik ve görsellik hikayenin kötülüğünü saklayabilir. Burada görselliğin sınıfta kalması onu da aşağı çekiyor. Hakkını yemeyeceğim, oyunun en güzel tarafı müzikler. Hatta oyunu müzik olarak satın almayı tercih ederim. Yapımcısı oyunu, iş ve bebeğine ayırdığı zamanın dışındaki boş vakitlerinde kodlama kullanmadan yaptığını söylemiş. Her ne kadar taktir edilesi olsa da, bu oyuna daha çok zaman harcayıp daha geç çıkarmak pahasına, daha bütün bir oyun çıkarmayı engelleyecek bir şey değil. Ben de burada zaten yapımcının özel hayatını değil, oyunu inceliyorum. Ve oyun benim için tam bir hayal kırıklığı.