Oyun genel olarak başkanlığını yaptığımız Sordland'ın kaderine kendi tercihlerimizle ideolojimizi oluşturup yön verdiğimiz bir strateji oyunudur. Anton Rayne adındaki başkanımız, partisi USP'nin seçimlerde çoğunluğu sağlamasıyla başkanlık koltuğuna oturur. Rayne'nin kaderini yönlendirmemiz daha oyun başlamadan Rayne'nin doğumundan itibaren yaptığımız seçimlerden başlıyor. Rayne'nin önünde ana iki tane seçenek vardır. Ya Tarquin Soll'un yolundan otokratik bir başkan olarak Sordland'ı yönetmek için Yüksek Mahkeme'yle -Old Guard tarafı- antlaşmaya gidip yönetiminizi kurmak veya Yüksek Mahkeme'ye karşı çıkıp demokratik bir Sordland için reformları yapmanız gerekiyor. Fakat bildiğiniz gibi var olan sisteme karşı çıkıp yeni reformlara imza atmak her zaman için var olan sisteme uymaktan çok daha zordur. Bu zorluklardan birincisi ve en zoru parti içindeki Gloria Tory cephesinde olan muhafazakarları reform paketini geçirmek için oy kullanmaya ikna etmektir. Bunun için tabi ki de anayasa değişikliğinden bazı tavizler vermeniz gerekiyor. Yenilikçi taraf eğer yeni anayasanızı otoriter görürse yine taviz vermeniz veya... İşin son olarak bir de muhalefetle antlaşma tarafı var ki herhangi bir taviz vermeden kelime oyunlarıyla kendi reform paketinizi destekleme ikna edebilirsiniz. Anton Rayne'nin sorunları burada da bitmek bilmiyor! Olan oldu ve meclisten yasa tasarınızı geçirdiniz diyelim fakat Yüksek Yargı'da çoğunluğu oluşturan Old Guard'lar sizin yasanızı reddedecektir. Bunun için Yüksek Yargı'daki Merkezci -Centrist- tarafı kendinize çekmeniz gerekiyor. Çektiniz ve başarılı oldunuz ama bitmedi çünkü bütün hepsinin oy verme olasılığı düşük bir olasılık. Bunun için araya tabi ki rüşvet giriyor! Mahkemeden geçirdikten sonra işleriniz yine zor olsa da yine kolaylaşıyor. Eğer Tarquin Soll'u yargılamak niyetindeyseniz -reformların bir amacı da reformları engelleyenleri ortadan kaldırmak olduğundan en mantıklı yol- yine yüksek mahkemenin Old Guards takımını devredışı bırakmanız gerekir. Bazen her şey artık tamam dediğiniz anda oyun sizi şah mat edebiliyor, o yüzden dikkatli olmanızda yarar var. Tabi bunların yanı sıra ideolojik olarak ekonomik yönü ele aldığımızda planlı ekonomi -aynı zamanda Soll'ün de uyguladığı- ve serbest piyasa ekonomisi -Alphonso'nun reformlarla getirmeye çalıştığı- modellerini uygulayarak aynı zamanda Doğu (CSP) veya Batı (ATO) eksenine devletinizi kaydırabilirsiniz. Benim değinmek istediğim diğer önemli nokta Suzerain'in Türkiye'yi hedef alması. Sordland'ın tarihi zamanlarda gelişen olayları ve olayları ateşleyen karakterlerin Türk tarihide ki kişilerle benzerlikleri olağanüstü bir şekilde benzerdir. Lafı uzatmadan başlayalım:
-İlk başta Sordlar Kuzey Merkopa bölgesinde yaşayan birçok ayrı milletten sadece biriydi ve çeşitli sebeplerden ötürü Güney Merkopa'ya göç etmeye karar vermişlerdir. (Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya göçüşüne benzetilebilir.)
- Güney Merkopa'ya vardıklarında, kabilelerinden biri olan Mark, hızla Sords ve diğer kabileleri -Agnos ve Valg'ler- üzerinde hakimiyet kurdu. Markian İmparatorluğu olarak bilinen bu devlet bölgede çok hızlı fetihlerle ilerleyişini sürdürdü fakat bu düzensiz ilerleyiş devletin son bulmasına yol açtı ve birçok farklı krallığın ortaya çıkmasına neden oldu. (Cengiz Han zamanında aşırı derecede büyüyen Moğol İmparatorluğu ve ölümünden sonra taht kavgalarıyla Altın Ordu, İlhanlılar, Çağatay Hanlığı ve Yuan İmparatorluğu gibi)
-Bu ortaya çıkan krallıklardan biri Renan Krallığı idi ve hala Sordlar bu krallığın nüfuzu alanında yaşıyorlardı. (Tıpkı Moğol İmparatorluğu'ndan ortaya çıkan İlhanlıların Anadolu Selçuklu Devleti'ni kukla bir devlet olarak kendi istedikleri gibi yönettiği zamanlar gibi)
-Milli bilincin en üst düzeylere çıktığı bu dönemde Sordlar, Renan Krallığı'nı yenmeyi başarmış ve Sordland Krallığı'nı kurmayı başarmışlardı. (Anadolu'da Moğol nüfuzunun gün geçtikçe azaldığı ve Batı'da yükselen Osmanlı İmparatorluğu'nun bu hakimiyete son vermesini çağrıştırıyor.)
-Sordland Krallığı, 1866'da Renan'ın düşüşüyle ​​kuruldu ve 1923'e kadar sürdü. 19. yüzyılda etnik bir kavram olan Purple Blood (Mor Kan) Sord milliyetçiliğini ve gururunu temsil eden bir simgeydi ve bu yüzden de Sordland Krallığı'nın ilk kralı olan Kral Egmund bu sıfatı kendinde kullandı. (Osmanoğulları'nın hak iddia edebilmek için kendilerini Kayı boyuna mensup olduklarını iddia edip diğer beylikler üzerinde otorite kurmayı amaçladığına benziyor.)
-Kral Egmund ülkenin kimliğini değiştirdi ve eski aristokratik sistemlerden uzaklaştı. İlk değişikliklerinden biri başkentin Erlory'den Hol'a taşınmasıydı. Yeni başkent, High Sord anlamına gelen Holsord olarak yeniden adlandırıldı.
-Egmund tahtı güvence altına aldıktan ve gücünü pekiştirdikten sonra, güç gösterisi ile en zayıf komşu ülke Wehlen'e saldırdı. (İleride değineceğim gibi Wehlen'in Suriye veya Irak olması çok olası olacaktır. Yavuz Sultan Selim'in doğu seferlerine benziyor.)
-Bludish olarak bilinen etnik bir azınlık, ele geçirilen Wehzek topraklarında binlerce yıldır ikamet ediyordu. Başlangıçta, önceki yöneticileri tarafından korkunç bir verimlilikle zulüm gören Bludlar, Sordlar'ı ​​kurtarıcıları olarak memnuniyetle karşıladılar. Ne yazık ki, Bergia'nın ilhakından kısa bir süre sonra, Sordishler tarafından benzer bir küçümseme ile muamele gördüler. (Yavuz Sultan Selim'in tarihte Safevi desteğini alarak Osmanlı'ya isyan eden Alevi-Kürtler'i öldürmesine benziyor.)
-Savaştan hemen sonra kral, saltanatının geri kalanını şekillendirecek bir karar verdi: tüm Renan varlıklarına el koydu. Doğal olarak, hareket geri tepti ve Sordish tarihindeki en büyük protestoyla sonuçlandı. Kralın görünüşte o kadar uzun süredir olduğu mükemmel ve yanılmaz kurtarıcı olmadığını anlayan hoşnutsuz insanlar, Kral Parlamentosu'ndaki Cumhuriyetçi hizip lideri Artor S. Wisci'nin arkasında toplandılar.İktidarı elinde tutmasına rağmen, kralın itibarı onarılamaz bir şekilde zarar gördü ve mirası kalıcı olarak lekelendi. (Sultan Abdulhamid'in İttihat ve Terakki'nin Meşrutiyetçi akımına karşı direnemeyip kendi yetkilerini kısıtlayıp Meclis-i Mebusan'ı açmasına benziyor.)
-Bundan sonra kral bir süre daha direndiyse bile 1923 yılında monarşi Wisci yönetimi tarafından kaldırıldı ve Cumhuriyet ilan edildi.Kral ve ailesi ülkeden sınır dışı edildi.(1923 Cumhuriyetin ilanı ve kralın 'Vahdettin' ailesiyle birlikte ülkeden sınır dışı edilmesi tarih-zaman ilişkisini açıklamama gerek yok herhalde!)
-Ne yazık ki Wisci güçlü bir yönetim izleyemedi ve Sordland'ı iç savaşa sürükledi. Kızıl Gençlik ve Genç Sords arasında büyüyen ve bitmeyen iç savaş en sonunda tarafsız olsan Albay Soll'un ordusuyla sona erdirildi ve otokratik bir 29 Anayasası'nı hazırlayarak Yargıtay'ın ve başkanın yetkilerini arttırdı ve buna da Sollism adı verildi. (Sollizm otokratik yönden ve kanlı bir savaşın sonrasında kurulan yıkılmış bir ülkenin küllerinden doğan bir ideoloji olarak Kemalizm'le benzerlik göstermektedir.)
-Soll yönetiminden sonra USP'de Soll'e karşı çıkan ve reformları savunan bir zümre ortaya çıkmıştı. (Demokrat Parti ve Alphonso'da Adnan Menderes ile benzerlik gösteriyor.)
-Alphonso yönetimi serbest piyasa ekonomisiyle ülkenin refahını arttırmaya çalışırken işler ters gider ve Alphonso yönetimi ekonomik istikrarsızlık ve yolsuzluk batağında çürüyüp gider, hükümet iflas eder.
-Bundan sonrası sizin kararlarınızla Rayne yönetimi ülkeyi şekillendirecektir. Şimdi sıra kısa notlara geldi.
-Bludishler Kürt kökenli bir halk ve BFF Komünist bir örgüt olan PKK'dır.
-Wehlen hem sosyalist hem milliyetçi tarafıyla, (Baasçı) ve Bludların güneyinde kalmasıyla ve BFF ile savaşmasıyla Saddam Hüseyin zamanı Irak'ını andırıyor. Ülkenin başındaki Wiktor kendi heykellerini diktirmesiyle Saddam'a oldukça benziyor.
-Ato=Nato, CSP=Varşav Paktı, Arcasia=ABD, United Cortana=SSCB, Valgsland=Doğu Almanya, Rumburg=Yunanistan,Rumlar? Lespia=Alvarez'in sarhoşluğu Boris Yeltsin'i andırsada emin değilim.

🐐 A morgna wes core! Vectern sis da!