31
Produkter
anmeldt
423
Produkter
på konto

Seneste anmeldelser af K.Özbek

< 1  2  3  4 >
Viser 11-20 af 31 forekomster
Ingen har vurderet denne anmeldelse som hjælpsom endnu
0.2 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Bu oyunu oynadığımda içimde anlam veremediğim bir ürperme hissi oluştu. Çünkü bu oyunu oynamaya başladığımda eski zamanlarıma geri döndüm diyebilirim. Deathmatch Classic benim bir zamanlar hayvan gibi oynadığım Quake 3 arena oyununa aşırı derecede çok benziyordu. Zaten id software Gabe abimizin Valve dan önceki eviydi diyebilirim. Haliyle arasında aşırı derecede benzerlikler olacaktır. Her oyunda beklediğim gibi bunda da malesef training yoktu ve bodoslama serverlara dalmamız gerekiyordu.

Fakat serverlara daldığımda içimdeki ürperti dışarı vurup adeta tüylerimi diken diken etmeye yetti.
Serverlar BOMBOŞTU.

Burdaki boşluktan kastım gerçekten ilk aklınıza gelen boşluktu. Bir umut birileriyle şu oyunu oynayayım da güzelce inceleyeyim diye araştırmaya girdim ki bir tane 2 kişinin olduğu server buldum. Yüzümdeki mutluğu görseniz Half Life 3 çıkmış herhalde derdiniz. Fakat oyuna girdiğimde yüzümdeki mutluluk aynı anda sönüverdi.
Fareyle oyunu oynayamıyoruz. Ya bende oldu ya da oyundaki genel bir bug. Fareyi çevirmeye çalıştığımda crosshair eski yerine geri geliyordu. Bu da oynamama sıkıntı oluyordu. Ben de değişik bir şey deneyip looking i ok tuşlarına atadım ve öyle oynamaya başladım. 5 dakikalık güzel bir zevk yaşadım bunu inkar edemem fakat aşırı derecede zorlandığımı da inkar edemem.

Galiba bir oyunun ömrünün tamamlandığına gerçekten şahit olmuş biri olarak konuşmak istersem boğazım istemsizce düğümleniyor. Fakat bu tavsiye etmeyeceğim anlamına gelse de zaten bu oyunu almayacağınızı bildiğimden tavsiye ediyorum. Oyuna inceleme yazanların çoğu Valve Pack'ten geldiğini söylüyor. Benim de öyle oldu zaten. İçimdeki o garip hissi tarif etmek istersem eğer; hikaye bazlı bir oyunun karakterine aşırı bağlanıp oyunu bitirince oluşan o boşluk varya aynı ondaki gibi bir his var. Neyse çok uzattığımın farkındayım. Bir oyunun bitişini görmek gerçekten şu anda beni derinden etkiledi...

REST IN PEACE...

Saygılar...

Puanım: ....................... F .......................
Skrevet: 30. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
5 personer fandt denne anmeldelse brugbar
2.3 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Bir önceki Day of Defeat incelememde resmen kan kustuğum için midem bu incelemede biraz daha rahat ve biraz boş bir mideyle bu incelemeyi yazıyorum. Öncelikle bu incelememi diğer Day of Defeat'i (Source olmayan yani) baz alarak yazdığımı bilmenizi isterim. Haydi gelin hepberaber bu oyunun bende bıraktığı iyi ve kötü yanlarına birlikte bakalım...
Diğer incelememe ulaşmak isterseniz eğer https://steamproxy.net/profiles/76561198153957476/recommended/30/

Şimdi önce iyi yanlarını ele alalım ki bu oyunu almaya biraz daha şevkiniz olsun.

Source motoru ile grafikler ve oynanış artık biraz daha az kanser olmuş. Fakat yine de kanser olmadığını söyleyemem.
Serverlar var ve bu sefer girerken bok var gibi crash vermiyor. Fakat benim pek fazla araştırmadığımdan da olabilir bilmiyorum ama Valve'ın kendi resmi sunucularını ben pek göremedim. Genelde Topluluk sunucuları var ve çoğunda yeni map indirmeniz gerekiyor bu da loading ekranının beklenilenden 15 kat daha yavaş olmasına sebep oluyor. Hatta ve hatta siz loading yaparken server başka bir map e geçtiyse siz ona bir 15 daha ekleyin.
Silahların bazılarında beklediğimden daha iyi performans var. (Burda kastettiğim tabii ki de Valve'ın salak saçma tepme özelliği verdiği silahlar.)

Gelelim kötü yanlarına... Hazır mısınız?

Botlarla alıştırma yine yok. Şaşırdık mı? Tamam açıkçasını söylemek istersem eğer bu bazılarının pek ilgisini çekmeyebilir. Ama benim gibi düşünenlerin çoğunlukta olduğuna eminim. Bir oyunu oynarken training yaparak mı girmek istersiniz yoksa yapmadan mı? Bunu önce bir sindirin sonra bana sövebilirsiniz size izin veriyorum. Hani şöyle bir durum var matchmaking yok tabii ki bu oyunda. Yani siz girdiğinizde belki de bu oyunu 10 senedir oynayan birine de denk gelebilirsiniz, bir dakika önce alıp "Neymiş la bu?" diyenle de girebilirsiniz. Bunu bir anlayın. Training, çoğu online oyunda önemli bir faktör. İster kabul edin ister etmeyin. Yoksa bodoslama daldığınız bir oyunda 10 sn sonra headshot yiyip 1 dakika beklerseniz kusura bakmayın ama o oyundan bi s*k zevk alacağınızı zannetmiyorum. Hatta rage quit bile atabilirsiniz.
Silahların bazıları salak gibi tepmeye sahip ve bazı silahlarda nişangahtan bakılırken bazılarında bakılmıyor. Şimdi bunda bana yine "Sen de ne emmeye geliyon ne gömmeye geliyon a*ın feryadı" diyenler olabilir. m1 garand oynarken nişan alabiliyorum evet çok güzel bir şey. Fakat BAR1918 aldığımda (Belki de nişangahtan bakılması gereken bana göre en önemli silah) nişan alamıyorum. Neden derseniz oynayınca zaten göreceksiniz BAR silahı iki farklı atış moduna sahip. Biri tam otomatik diğeri de yarı otomatik. Şimdi anladınız mı sıkıntıyı?

Gelelim taramalı tüfeklere çünkü bunda baya altyazı geçmem gerekiyor. Şimdi arkadaşlar bakın, bir silah ne kadar tepmeye sahip olursa olsun, isterseniz burda bana Barrett M82 modelini sıktırın isterseniz de M240 sıktırın farketmez... Askerlik yapmış herhangi bir insan evladının herhangi bir taramalı tüfeği sıkarken kolsuz biri gibi davranıp 2 atıştan sonra havaya sıkmaya başlayacağını zerre zannetmiyorum. Bu konuda açık ve netim. Bu oyunumuzda ise Gun Game (Silah Yarışı) serverlarına girdiğimde farkettiğim bir sıkıntı oldu. Oyundaki makinalı silahlar olarak tabir edilen taramalı silahlar KURULMADAN herhangi bir şekilde ateş edilince sizi acemi birliğini Call of Duty oynayarak yapmış bir insan evladı hissiyatı veriyor. İster yatın ister çömelin ister ayakta olun farketmiyor, paşa paşa kuracaksın onu. Ayrıyeten ben ilk başlarda "Beni bu silahla nasıl vuruyorlar lan?" diye oyuna küfürler yağdırmaya devam ediyordum. Ta ki birinin beni yerden sürekli base kill alarak vurduğunu farkedene kadar... Evet taramalı silahlarımızın ÖNCELİKLE duvar ya da yere kurulması gerek ki TEPMESİZ bir şekilde sıkabilelim. Ayrıyeten zaten bu silah elinizde varken biri size sürekli base kill atması içten bile değil. Yattın, kurdun, adamı vurdun ohooo...
Ha bu arada şunu şuraya bırakayım da ikna olursunuz belki...

https://www.youtube.com/watch?v=UcN7w_gh7uY

Onun dışında baya bir harita ve mod olduğunu gördüm bu oyunda ve hepsinde olmasa da birçoğunda eğlendim diyebilirim. Fakat malesef silahlarda gerçekten anormallikler var ve bu anormalliklere artık dayanamayarak oyunu bıraktım. Dediğim şey şu: M1 Garand la uzaktan sıktığım herif ölmüyor ve ayrıyeten herif beni Thompson ile öldürüyor. Sizce de garip değil mi? Zaten kart düşürmek ve inceleme yazmak için açmıştım hoş da bir deneyim oldu bana göre...

Kısacası diğer Day of Defeat oyunundan çok çok çok farklı olarak daha güzel bir deneyim almak istiyorsanız onun yerine bu oyunu almanızı tavsiye ederim. Ha arkadaş Day of Defeat değil de diğer oyunlarla kıyaslarsak derseniz başka oyunlara yönelmenizi tavsiye ederim. Güzel serverlar var güzel bir oynanışı var fakat bunlar tabii ki diğer DoD oyununa göre güzel olan şeyler... Diğer türlü beni pek tatmin etmedi. Yine de diğer Day of Defeat ten iyi performans sergilediği için İNDİRİMDEYKEN ya da VALVE PACK ALIRSANIZ tavsiye ediyorum. Yoksa parasına değecek bir oyun değil açıkçası. Yılına göre de aynı şekilde. Bunun yerine Battlefield 2 oynayabilirdiniz o yılı ele alırsak... Tabi söyledim yine söylüyorum EA denilen paragöz o*ospu evladı şirket bunun da serverlarının fişini çekti. Campaign modda botlara karşı oynayabilirsiniz. Bana bu efsane(!) denilen oyunları kötülediğim için içinizden "A*ını Battlefield ını siktimin Fanboy o*ospu çocuğu" diyebilirsiniz. Ki dediğinizi de biliyorum. Fakat ben karşılaştırma yaparken yılı ve diğer oyunları da baz alarak bu karşılaştırmayı yapıyorum kusuruma bakmazsınız değil mi?

Ha unutmadan Call of Duty ile kıyaslama yapanlara değinirsek bu oyun Call of Duty ve Call of Duty 2 ile kıyaslanabilir evet fakat BF 1942 ya da özellikle 2 ile kıyaslarken iki kere düşünün derim...

Saygılar...

Puanım: 3,8/10
Skrevet: 30. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
1 person fandt denne anmeldelse brugbar
6 personer fandt denne anmeldelse sjov
0.1 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Valve'ı artık yargılamayacağım derken Valve Pack'ten gelen bir başka oyunu denememle bu sözümü yine tutamadım. Şimdi bu oyunu sevenler olabilir, hatta bağımlısı olanlar da olabilir. Bu insanlara laf sokmak istemiyorum. Gerçekten istemiyorum. Ama Valve bunu bana zorluyor malesef. Ya arkadaşlar zevkler ve renkler tartışılmaz diyeceğim de bu oyun ne a*ına koyim ya? BU NE LAN? Anasını satim tamam bak CS yi Battlefield 1942 ile kıyasladığım için bana sövebilirsiniz. Gerçekten %0,00001 bile olsa hak veriyorum size. Ama bırakın da bu a*ını yolunu s*ktimin oyunu ile kıyaslamama izin verin lütfen.

Bu s*ktimin oyununu yemin ediyorum 0 beklenti içerisinde yükledim. Beklentimin karşılanmayacağını bildiğim halde oyuna girdim ve bir de ne göreyim? Botlarla oynama ihtimalimiz yok. Allah Allah...
Serverlar? ÇÖP...
Oynanış? Bok gibi. Hatta zemine sıçıp bokumla oynasam daha fazla zevk alırım...
Size ciddi söylüyorum oyunun iyi bir yönünü aramak için 3 sefer bilgisayarı tekrar başlatmak zorunda kaldım. Çünkü serverların bazılarına girdiğimde crash veriyor ve oyunu kapatamıyorum. Ctrl+Shift+Esc bi s*kime yaramadı her seferinde ve her seferinde reset atmak zorunda kaldım. CS ye sövüyordum ama bu oyun daha berbat a*ına koyim ya.

Normal bi map kurarak girdim ve Class seçtim. Tabii ki M1 Garand sevdiğim için direk onu seçtim fakat umarım sadece bende olmuştur bu olay çünkü sinir krizi geçirmeme sebep oldu. Ya arkadaşlar a*ına koydumun mouse unu oynatamamak nedir ya? S*keyim Crosshairi oynatıyorum 0,000000000001 salise sonra tekrar eski yerine geliyor ya. Oynayamamak konusunu farklı bir boyuta taşıdığı için bu buga ayrıyeten teşekkür ediyor ve Valve'a yere sıçtığım boktan bir öbek ikram ediyorum.

Hayır 1942 ile kıyaslamamalıyım 1942 ile kıyaslamamalıyım 1942 ile kıyaslamamalıyım 1942 ile kıyaslamamalıyım

GİDİN BATTLEFİELD 1942 OYNAYIN YAAA!!!
FİZİĞİNİ MOTORUNU S*KİCEM ARTIK A*INA KOYİM YETER LAN... BIKTIM HA...
CALL OF DUTY DEN DAHA İYİ DİYEN Bİ EMBESİL GÜRUH VAR AYRIYETEN. BU LAFIM ONLARA...
BE A*INA KOYDUMUN EMBESİLİ CALL OF DUTY BİLE BU SALAK OYUNDAN DAHA İYİ FİZİK MOTORUNA SAHİP A*INI S*KTİMİN APTAL FANBOYU... GİT GABEN'İN KOCA G*TÜNÜ YALA...

Tamam sakinim...

Kısacası bu oyunu ALMAYIN ve ALDIRMAYIN. Valve Pack'ın içinde gelse bile oynamayın. Gidin 1942 oynayın ve oyun neymiş onu görün. Fanboy olduğumu düşünebilirsiniz fakat EA denilen a*ını anasını binanın zeminini ve demiri döken ustanın g*tünü s*ktimin o*ospu evladı paragöz şirket 1942 nin serverlarını bok var gibi kapatmasaydı oyun neymiş görün derdim ama EA'nin server kapatmak gibi bir fetişi olduğu için bunu diyemiyorum. Fakat Campaign modda 1942 yi oynayabilirsiniz. Bu oyundan %100 daha fazla zevk alırsınız. Yapamıyorsanız Call of Duty oynayın. Hatta hiç olmadı (Bunu diyeceğimi düşünmezdim ama) CS oynayın. En azından onda oyuna giriyor a*ına koyim.

Saygılar...

Puanım: 0,01/10 (Pişmanlık)
Skrevet: 28. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
9 personer fandt denne anmeldelse brugbar
1 person fandt denne anmeldelse sjov
44.0 timer registreret i alt (36.3 timer, da anmeldelsen blev skrevet)
Herkese tekrardan selamlar...

Bu incelememizde 2. Dünya Savaşı'nı güzel bir stratejik bir biçimde işleyen bir oyuna bakacağız. Company of Heroes 2 benim ilk başlarda strateji türüne ait olduğu için bir nebze önyargıyla yaklaşmama neden oldu. Çünkü strateji türüne pek yakın biri olmadığım için stratejik oyunlar genelde sıkılmama sebep oluyordu. Fakat bu oyun bu önyargımı çevirip adeta g*tüme soktu diyebilirim. Hikayesever biri olduğum için bir oyunda öncelikle hikaye olması taraftarıyım. CoH2 de bu isteğimi fazlasıyla yerine getirmiş, beni kendisine bağlamayı başarmış bir oyundur.

Oyuna geçmeden önce gerçek zamanlı strateji oyunu olduğunu söylemeliyim. Oyundaki çoğu durum gerçek zamana göre işliyor. Tam bir RTS yani... Fakat oyun çok hızlı işlediği için verilen zamanların adeta bir su gibi akıp gideceğinden adım gibi eminim. Hatta çoğu zaman: "Ne ara 3 saat oldu yaa?" diye Einstein gibi zamanın göreleliğini sorgulayacağınızdan da adım gibi eminim. Hatta hırsınıza yenik düşerseniz eğer gününüzü bu oyunla bile geçirebilirsiniz.

Oyuna geçersek eğer hem hikaye modu hem de Multiplayer modu bulunmaktadır. Tabii ki beni ilgilendiren kısım hikayesi olacak. DLC almadığım için Sovyet hikayesini oynadım. Yalan söylemicem ilk başta: "Bu ne ya çok basit hemen bitirim ben bunu" dediğime bin pişman oldum. Oyun ilerledikçe bazı bölümlerde o kadar zorlamaya başladı ki artık askerlerimle duygusal bağ falan kurmaya başladım. Hikayenin işlenişi aşırı derecede hoşuma gitti. O zamanın havasını cutscenes lerde çok iyi veriyor. Spoiler vermek istemiyorum ama çoğu sahnede şoka uğrayacağına eminim. Sonuç olarak Sovyetler osura osura kazanmadılar bu savaşı...

Diğer bir güzel özelliği ise Multiplayer olması ki bence MP ve RTS severlerin yüzü burada gülmeye başlıyor. Pek fazla oynamadığım için fazla yorum yapmicam fakat oyunda gerçekten stratejik düşünmeniz gerekiyor. Oyun dediğim gibi RTS olmasına rağmen zamanı adeta büküyor ve artık zamanı yetirememeye falan başlıyorsunuz. Zaten yaptığınız savaştaki o heyecan bazen alnınızı bile terletebiliyor. Şu özelliği de hoşuma gitti savaşa başlamadan önce bir komutan seçip o komutanın sağladığı özellikleri kullanabiliyorsunuz. Tabii ki her komutanın özelliği farklı ve strateji kısmı zaten burada başlıyor. Zırhlılara skin ekleyebilme özelliği de gayet hoş bir detay olmuş. Gösterişi sevenler için sevindirici bir haber.

Diğer bir güzel özellik ise özenle seçilmiş müzikler... Savaşın heyecanı ile sizi daha fazla hırslandıran müzikleri bence gayet yerine oturmuş. Ayrıca BF den aşina olduğumuz yıkım özelliğinin de harika bir detay olduğunu söylemek isterim. Çoğu yapı ve engel yıkılabiliyor ve bu da gerçeklik açısından güzel bir detay olmuş.

Oyunun can sıkan özelliklerine değinirsek eğer kaplamaların bence tam oturmadığını söyleyebilirim. Zeminden bariz bir şekilde belli olan askerler ve diğer zırhlılar bazı bölümlerde çizgifilm karakteri gibi gözükmesine neden olabiliyor. Fakat bu özellik ilk başta canınızı sıkabilse de oyuna alışınca gözünüze aşina gelmeye başlıyor.

Sonuç olarak 2. Dünya Savaşı'nı stratejik bir şekilde oynayabileceğiniz bu oyunda hikayesi bir yana, gerçekçiliği bir yana, multiplayer özelliği bir yana olsun, hikayesinde savaşın insanda oluşturduğu psikolojiyi göstermesi olsun, müzikleri ve oynanışı ile bence RTS severler ve strateji severler açısından çok harika bir performans sağladığını söyleyebilirim. Grafikleri beklenilenin biraz altında olmasına rağmen kendisini oynatmasını seviyor fakat 31 liralık oyun zamanında beleş dağıtıldığı için İNDİRİMDEYKEN almanızı tavsiye ederim.

Saygılar...

Puanım: 8,4/10 (For the Motherland and comrade Stalin)
Skrevet: 27. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
Ingen har vurderet denne anmeldelse som hjælpsom endnu
3.2 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Back to Bed bana göre güzel bir sürreal teması bulunan, yer yer sizi "Bu muydu lan?" ya da "Nereye koycaz lan bunu?" en kötü ise "Lan bi s*ktirgit artık a*ına koyim ya!" diyeceğiniz bir oyundur.

Oyuna geçmeden önce bu oyundan fazla bir beklentiniz varsa bu beklentinizi kırmanızı öneririm. Oyun basit bir puzzle oyunu ve ilk başlarda nerdeyse 1 dk düşünüp bölümü geçebiliyorsunuz. Fakat tabiki de her puzzle oyunu gibi bölümler gittikçe zorlaşmaya başlıyor ve üzerinde daha fazla düşünmeye başlıyorsunuz.

Oyunumuzun ana fikri Bob ismindeki uyurgezer karakterimizi yatağına sağ salim döndürmek için uğraştığımız bu oyunda, Subbob isimli köpek ve insan karışımı gardiyanı yönetmekteyiz. Şimdi uyurgezer arkadaşımızı biraz açmak istersek eğer, önünde bir engele rastlarsa sağına dönüp yoluna devam ediyor. Tren rayına gelirse balina bir tren bunu eziyor. Köpekten korkuyor. (Rüyada bile) Saatten herkez gibi nefret ediyor. Fakat nedense yüksekten korkmuyor. Düşerse bile uyanmayıp ilk başladığı noktadan tekrar başlıyor.

Oyun bana göre sürrealliği her ne kadar güzel işlese de müzikleri bir süre sonra kafa s*kmeye başlıyor. Oyun oynarken daha sakinleştirici müzik konulabilirdi. Evet bu bir rüya ve hepimiz biliyoruz ki kabusa yakın bir rüya. Ama dinlemesi gram zevkli olmayan müziklere sahip bir oyuna ne kadar katlanılabilir orası tartışılır. Kaldı ki Nightmare zorluğunda farklı bölümlere sahip olmasını beklerdim. Zaten bitirdiğiniz bir oyunda diğer zorluktan farkı sadece anahtar almak için uğraştığınız, tamamiyle aynı bölümlere sahip bu zorluğu bitirmeye uğraşır mısınız orası tartışılır.

Sonuç olarak Sürrealliği güzel bir şekilde yansıtan, yer yer düşündüren, sürrealliğe sahip olduğu için sürreal düşündüren fakat bana göre kötü müziklere sahip bu oyunu bence bedava olursa alın. Çünkü gerçeği söylemek gerekirse 11 liralık bir oyun değil. İndirimlerdeki fiyatına göre de bir oyun değil. Fakat benim gibi küçük bir kuzeniniz ya da kardeşiniz varsa beraber beyin fırtınası yapabileceğiniz bu oyunu yalnız ve yalnız İNDİRİMDEYKEN ya da BEDAVA iken almanızı tavsiye ederim. Görselliği küçük yaştaki insanların daha çok ilgisini çekiyor ve beyin fırtınası yapması için güzel bir fırsat...

Saygılar...

Puanım: 5,2/10
Skrevet: 27. juni 2018. Sidst redigeret: 27. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
7 personer fandt denne anmeldelse brugbar
20 personer fandt denne anmeldelse sjov
9.8 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Bu incelememizde CS nin yalnız ve yalnız botlusu diye tabir edebileceğim s*kindirik oyununa bakacağız. Condition Zero hangi akla mantığa uyularak çıkarılmış bir oyun olduğunu gerçekten çözemedim ilk başta. Fakat Deleted Scenes'i de oynadığımda Valve'ın nasıl sıçtığı boku sıvamaya çalıştığını anladım. Şimdi bu incelemeyi ikiye ayıracağım çünkü gerçekten bu kadar y*rrağımsı bi oyun hayatımda daha oynamamıştım. Keşke oynamasaydım...

İlki sadece ve sadece Condition Zero (Deleted Scenes değil)
Şimdi bu arkadaşta CS de yer alan çoğu mapleri botlar ile sırayla oynuyorsunuz prensip bu. Çok normal ve güzel bi oyun gibi duruyor değil mi? Challengelar falan var ve bildiğiniz üzere teröristlerin bomba kurmasına engel olmak istiyoruz ya da esir kurtarıyoruz. Ahahah tam bir training course değil mi? Y*rrak öyle. Bu a*ına koydumun oyunu tam bi beyin osuruğu. Botlar gerçekten aptallar ve ilk baştaki bölümlerde gerçekten kanser ola ola oynuyorsunuz. Ve eminim ilk baştaki görevlerde ölürseniz direk surrender çekeceğinizin altını çizer, üstüne de imzamı atar, mührümü basarım. İlk baştaki görevlerde seçebilmeniz için en kolsuz, gerizekalı, aptal o*ospu evladı botları size sunuyor ve eğer ben gibi normalde oynasanız bile kanser olmama ihtimaliniz yok gibi gözüküyor. Sadece ve sadece CT olarak oynadığımız bu gerizekalı oyunda bazı madalyalar var ve easy, normal, hard olarak değişiyor. Normalde bile bu kadar kanser olduğuma göre hard ı hayal bile edemeyeceğimden oyunu bıraktım.

"Kolsuz o*ospu çocuğuna bak oyun beğenmiyo sokuk" diyen bir gerizekalı duydum gibi oldu. Kardeşim kanser olma sebebim tabi ki de CS nin belirttiğim sokuk fizik motoru ve aptalca kodlanmış, üstünde düşünülmemiş modları. Hadi kanser olma sebeplerimi biraz daha açalım isterseniz...
Teröristler ilk görevde ve son görevde de aynı zorluğa sahip. Bu demek oluyor ki ilk görevlerde boku yediniz demektir. Zaten bu lafıma uymayıp oyunu alacağınızı ve oynayacağınızı bildiğimden boku yediğinizi şimdiden söylemek istiyorum. "Sıksana o****ossspu çocuuu" diye ekrana bağırma sesleriniz kulaklarımda çınlamaya başladı bile. Evet takım arkadaşlarınızın reaksiyon süresi teröristi gördükten sonra 5 sn. 5 sn sonra silahın tetiğine basıyor ve o 5 sn de ölmezse zaten normal olarak ölüyor. Çünkü gerçekten kolsuz birini getirsen, ayağıyla daha iyi nişan alır burası gerçek.
Artı teröristlerde sanırım aim hack ya da makro var a*ına koyim. P90(c90) ı sürekli sıksa bile mermi aynı yere gidiyor. Biz yapınca ne mi oluyor? Anasının a*ı oluyor tabiki. Bilgisayar ekranınızın her bir karesi olası mermi gitme yeri tabiki. Sonuç olarak ne mi oluyor? Teröristler o arada AK-47 ile annenize hükmediyor. Buradan o Vandal denen o*ospu evladı teröristi oynayıpta bunu kodlayıp kaydeden kimse a*ına trafo direği sokayım. O*ospu evladı aim hack açmışta kaydetmiş sanki a*ına koyim. Herif resmen görür görmez AK-47 ile headshot atıyor. Ben ya da takım arkadaşım farketmiyor. Ya da bi bana denk geldi a*ını yurdunu s*ktimin oyununda. Size zaten hiç denk gelmez a*ına koydumun sözde beni yalancı çıkaran, kendini profesyonel oyuncu zanneden embesil kişiler...

Kısacası CS haritalarında kanser olma hissini ve challenge ları yapacam diye g*tünüzü yırtabildiğiniz bu oyunda, o haritaya başlamadan önce takımınızda hangi kolsuz elemanların oynayacağını seçip aynı şekilde botlara karşı mücadele veriyorsunuz. Ha takım arkadaşlarınız bir süre sonra daha iyi oynayan takım arkadaşları yerine bırakıyor fakat ilk başlarda zaten kanser olacağınızdan diğer bölümlere hastanede devam edeceğinizden hiç şüphem yok...

Geçelim şimdi Deleted Scenes denilen beyin s*çmığı oyuna...
Valve'ın yediği CS boklarından sadece bir başkası. Sadece Valve bunu s*çarken hastalanıp ishal olmayı beklemiş olacak ki eline, yüzüne, koluna, bacağına ve bilimum çevrede bulunan maşrapa, musluk, tuvalet kağıdı ve duvar dahil her yeri bokuyla boyamayı amaçlamış sanırsam.
CS nin hikayelisi diyebileceğim bu salak oyunda 19 farklı görev var ve bilin bakalım ne eksik? Tabii ki yapay zeka... Gerizekalı moblar ile teröristlere karşı savaştığımız bu oyunda farklı ülkelerin Özel Harekat timlerini oynuyoruz. SAS, Spetnaz ve aklıma gelmeyen bir çok tim bu oyunda yer alıyor. Burda umut ettiğim şey bu mobların ölümsüz olması idi. Çünkü bazı görevlerde bu sığır s*kleri yani elinde silah bulunduran embesil takım arkadaşlarınız; silahı g*tüne soksa daha faydalı olacakken, terörist buna sıkarken bu sığırlar avel avel etrafa bakmaya devam ediyor ve ölüncede MİSSİON FAİLED diye bir ekran ile karşılaşıp fareyi en yakınınızda bulunan duvara fırlatıyorsunuz.
Diğer bir kanser olduğum şey ise tabii ki CS de bulunan y*rrak gibi kodlanmış silahlar... A*ını oynanışını s*ktimin oyununda ağacın dalında taklacı güvercin gibi tünemiş gerizekalı bir terörist beni AK-47 ile tepmesiz tık tık tık diye vururken, s*ktimin tepmesine sahip oyununda m4a1 ile vuramıyorum. NEDEN ACABA? Ayrıca teröristlerin bazıları size resmen follow atıyor. Siz mesela merminiz bitti ve bir yere pusup şarjör değiştireceksiniz değil mi? Herif tepenizden "Ben geldim o*ospu evladı" dercesine bir anda belirip kafanıza pompalıyı sıkıyor. Siz de zeminden dünyayı izleyip ekrana vurmaya başlıyorsunuz. ÇOK EĞLENCELİ DEĞİL Mİ? Ha ayrıca teröristler wall hack kullanıyorlar merak etmeyin. Anasının a*ı gibi kapkaranlık yerde ya da ormanlık alanda bir anda saldırıya uğruyorsunuz. Siz zaten nerden sıktığını anca silahtan çıkan parlama efektine bakıp sıkıyorsunuz. İyiki gece görüş var da bu karanlık olayı biraz daha az kanser oluyor. Yoksa çekilecek dert değil. LAW silahını kapalı alanda kullananları unutmadım merak etmeyin. Bunlar inşallah kodlanmadan oluşan hatalardır diye umut ediyorum. Eğer bilerek konulduysa gerçekten bu oyunun kod satırlarını teker teker tükürükleyip boşaltayım. Herif iki metre ötede ve kapalı alanda LAW silahıyla sıkıyor. E tabi doğal olarak sonuç; yerden herifin dinazor y*rrağı gibi elinde tuttuğu LAW silahına bakıyorsunuz.
Ayrıca oyunda yardımcı hiç bir öge yok. Görevler çok uyuşuk bir biçimde hazırlanmış ve çoğu zaman 5 dakika boyunca devam edeceğiniz yolu araştırıyorsunuz. Sonunda ise havalandırma boşluğunu görüp sıkıyorsunuz ya da tahtaların hepsine tek tek sıkıp gereksiz yere mermi harcıyorsunuz.

Kısaca CS nin zorlama ve bok gibi hikayesini merak ediyorsanız etmeyin. Zaten hikayesi olmayacak kadar kötü bir oyuna niye Valve hikaye yapmak için uğraşmış onu çözemedim ben. Çoğu zaman sağa sola bakıp "Nerden gideceğim lan ben?" diyeceğiniz, "Ananın a*ından da sık o*ospu çocuğu" diyip zeminden dünyayı gözetleyip adeta bir flozof gibi nasıl öldüğünüzü çözmeye çalışacağınız bir oyundur kendisi. Uçaklarla, helikopterlerle m4a1 ile savaşacağınız, kurulmuş bombayı çözmeniz için adeta 500000 hp lik bir botu öldürmeye çalışıp sinir krizi geçireceğiniz bu oyunu ciddiyim oynamayın.

Sonuç olarak Valve'ın bok öbeği diyebileceğim bu oyunu satın alıp oynamak istiyorsanız almayın ve oynamayın. Çok ciddiyim. Gidin Delta Force ya da Medal of Honor oynayın daha iyi. Onların grafikleri de bunun gibi olmasına rağmen daha düzgün işlenmiş bir konusu ve hikayesi var. 18,50 lira CS nin bu paketi için zerre değmez. Gidin Valve Pack alın ve çok istiyorsanız ordan oynayın öyle daha karlı.

Saygılar...
Puanım: 1/10
Skrevet: 21. juni 2018. Sidst redigeret: 21. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
5 personer fandt denne anmeldelse brugbar
4 personer fandt denne anmeldelse sjov
1.3 timer registreret i alt (0.5 timer, da anmeldelsen blev skrevet)
Herkese tekrardan selamlar saygılar...

Bu incelememizde yaklaşık olarak 2 ya da 3 nesili JÖH ya da PÖH e özendiren bir oyuna bakacağız. Oyunumuz tabii ki Counter Strike...

Bu incelememde tamamiyle farklı olarak bu oyunun nasıl bu kadar ünlü olup beni kanser yapan özelliklerini sayacağım. Tabii ki yanında iyi özellikleri olabilir. Fakat bana göre bu oyunun boktan ibaret olduğunu değiştirmez. Şimdi her şeyden önce bu oyunun nasıl çıktığına bakalım...

Bu oyun bir zamanların ünlü ve efsane oyunu Half Life'ın sadece bir modu idi. Yani tamamiyle ünlü olmasında Half Life'ın çok büyük etkisi var. E millet o zamanlarda efsane olan bu oyunu oynayıp bitirince moduna başlıyordu. Ve şöyle de bir sorun vardı, çoğu insan yeni oyunlar arayışına girmek yerine ya internet cafelerdeki oyunları alıyordu ya da arkadaşlarından duydukları oyunları, CD yi paylaşarak alıyordu. "Eee ne var bunda a*ına koydumun salağı sanki sen almıyordun." diyenler olacaktır. Evet ben de alıyordum fakat benim şöyle bir değişik özelliğim vardı. Oyun araştırırdım. Farklı oyunlar denemeye çalışırdım. O zamanki bilgisayarımın çökmesindeki en büyük etkendi. Şimdi sadede gelecek olursak bu s*kik oyunu ben de oynardım. Oynamazdım demiyorum. Ama oyun o zamanlar bile bana çok saçma geliyordu. Ben o zamanlar adını bile bilmediğiniz belki de hiç duymadığınız Duke Nukem (3D) adlı oyunu oynardım ve bitirmeye uğraşırdım. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki o oyun bu s*ktimin Counter Strike oyunundan daha iyi fizik motoruna sahipti.

Oyunun beni kanser eden özelliklerin başında hiç bi s*kime, hiç bi boka yaramayan sizi adeta kolsuz bir o*ospu evladı gibi hissettiren crosshair... A*ını yolunu şeklini şemalini s*ktimin oyununa crosshair neden konmuş kimse bilmiyo sanırsam. Ya da şöyle bi şey olabilir "Yaaee ilk mermi gitsin de ondan sonrasını s*ktir edin a*ına koyim nere gidiyosa gitsin ehueheu" gibi bir söylemde bulunacak kadar salak bir beyne sahip oldukları için olabilir. A*ına koydumun oyununda hangi silahı alırsanız alın, ilk mermi dışında crosshair in içi hariç her yere ateş etme ihtimaliniz bulunuyor. Kodlanmasını ve silahın tepmesinin incelenmesini s*ktimin o*ospu çocuğu oyunu... "Niye bu kadar takılıyon a*ını g*tünü s*ktimin yavşağı" diyenler olabilir. Şimdi ben o zamanlarda da onlarca oyun oynadım ve silahları karşılaştırdığımda hiçbirinde böyle saçma bir tepme özelliği yoktu a*ına koyim.

Burda ikinci bir parantez açmak istersem bu salak oyunun o zamanki neslin kolsuz olmasına rağmen iyi bir oyuncu göstermesi idi. "Sen ne diyosun lan a*ını yurdunu siktimin i*nesi" diye triggerlanan embesiller olacağına eminim. Ben o zamanlar Battlefield 1942 de oynardım. Ve gerçekten çok oynardım. Fizikleri o kadar harikaydı ki O ZAMANA GÖRE BİLE o oyuna aşırı alıştım. Çünkü gerçekten de ince hesaplamalar falan yapman gerekiyodu bazen ateş ederken. Bu a*ına koydumun oyununda öyle bi şey yokmuş oynadığımda farkettim. Abi bu kadar gereksiz bu kadar baştan savma bir şey olamaz ya. Duke Nukem 3D de bile böyle bir kanser görmedim ya. O zamanki nesil dediğim gibi bok gibi oynamasına rağmen kill aldığı için; yani şöyle söylim crosshairi adamın üstüne bile getirmekten aciz embesiller headshot atabilme potansiyeline sahip olduğu için bu oyun aşırı derecede sevildi. Ve internet cafeciler sağolsun bu salak oyunu bilgisayarlarına yükleyip herkesin oynamasına sebep oldu. 1942 gibi bir muazzam oyunu sikleyen yoktu çünkü.

Diğer bir kanser olan şey ise bu oyunun kitlesi idi. 1942 de gerçekten takım ruhunu hissederken, bu oyunda o zaman bile velet ve dayılar çok fazla idi çünkü hiçkimse nedense başka oyun bilmiyodu a*ına koyim. Takım ruhunu geçtim birbirine chatten sürekli söven, adres isteyen, hatta kontör bile isteyen fake kızlara rastlayabilirdiniz. Onu geçtim dediğim gibi bok gibi oyun olduğu için yani kendimi adeta kolsuz bir özürlü hissettiğimden dolayı kötü oynadığımda desteklemek yerine "S*ktirgit lan başka serverde oyna" diyen askerden yeni dönmüş abilere rastlayabilmeniz çok olası idi.

Bu oyunun şimdiki kemik kitlesine değinirsek eğer, hayatında sürekli CS oynayan (Bu CS’yi oynayan yani), CS nin en iyi oyun olduğuna inanan, PS cafelerde halen daha PES 2013 ün gelmiş geçmiş en iyi futbol oyunu olduğuna inanan, oyun sektörüne uzak, kulaktan kapma bilgilerle oyun oynayan, telefonunda %98 ihtimalle PUBG Mobile bulunan, bilgisayarını yenilemeyi düşünmeyen, onun yerine modifiye Şahin alıp onu daha da modifiye edip egzoz bağırttıran, ya da araba almak yerine motor alıp egzozuna delik açıp onu bağıttıran, kezban ve keko arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi seven bir kemik kitlesi var. Bunu anlamak için bir servera girip sadece chatte yazanları okumanız yeterli... Benim gibi istisnalar olduğuna eminim. Ki bana “S*ktir lan g*t ben öyle miyim?” diyen kişiler olacağına eminim. Fakat benim gördüğüm genel olarak kitle bu kusuruma bakmayın. Ayrıca zaten siz kendinizi bu kitleyle eşit görüyorsanız s*ktirin gidin a*ına koyim.

Sonuç olarak 2-3 neslin EFSANE(!) diye adlandırdığı ama bana göre hiç bi özelliği olmayan bu oyunu ALMAYIN ALDIRMAYIN. Serverlar var fakat yukarda bahsettiğim sürekli küfür eden, laf sokan bi kitleyle dolu. Eğer çok oynamak istiyorsanız, gidin internetten indirin ya da Valve Pack alın onun içinde gelsin. Bu oyunun 18,50 liraya değeceğini zerre zannetmiyorum. EA denilen paragöz o*ospu evladı şirket 1942 nin serverlarının fişini çekmeseydi eğer gidin bunun yerine onu oynayın ve haklı olduğumu görün derdim ama oyunun anasını s*ktiği için EA, bunu malesef diyemiyorum. Yine de 1942 yi campaign modda CS nin s*kindirik botlarından daha zeki ve daha mantıklı hareket eden botlarıyla birlikte oynayabilirsiniz. Steamde maalesef yok. İnternetten indirmek istiyorsanız linkini atabilirim. O zamanki özellikleri de ele alırsanız daha sağlıklı karşılaştırma yapabilirsiniz.

Saygılar...

Puanım: 1,6/10 (İrOni mİ yaPtıĞıNı zaNnEdiYosUn Bir aLtı fiLaN?) -Evet
Skrevet: 21. juni 2018. Sidst redigeret: 21. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
Ingen har vurderet denne anmeldelse som hjælpsom endnu
1 person fandt denne anmeldelse sjov
6.4 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Bugünkü incelememizde ortaçağ temasını güzel bir şekilde işleyen bir oyuna bakacağız. Oyunumuz Chivalry: Medieval Warfare.

Oyuna geçmeden önce bu oyunun yalnızca multiplayer olduğunu belirtmek isterim. Üzülerek söylemeliyim ki herhangi bir hikayesi yok ve hikayesever bir oyuncu olduğum için yalnızca training beni pek bir sarmadı. Evet güzel bir tecrübe kazandırıyor fakat en azından 3 bölümlük bir hikayesinin olmasını tercih ederdim. Mekanikleri ve dövüş talimini daha iyi kavramak açısından güzel bir deneyim olacağı aşikar idi.

Oyuna geçersek eğer; ortaçağ sınıflarını harika bir şekilde deneyim edeceğiniz bu oyunda aklınıza gelmeyecek kadar sınıf bulunmakta. Eminim ki herkesin zevkine göre bir sınıf olacağı kesin. Zevk demişken de ben genelde uzak dövüşçü tercih ettiğim için bu oyunda bazı problemler gördüm ve bunları söylemeden geçemeyeceğim.

Okçu sınıfında şöyle bir sorun var; Oku çekerken zamanın anasını avradını s*kiyor. 5 saatte ok mu çekilir a*ına koyim ya? Her ok çekişimde adeta sinir krizi geçiriyorum. Artistlik olsun diye söylemiyorum fakat kendi yaşantımda da okçuluğa gittiğim için okun o kadar yavaş çekildiğini ilk defa bu oyunda gördüm. A*ına koydumun yerinde yavaş ve isabetli atış istesem gider arbalet alırım. Yayı ben hızlı ve seri olduğu için tercih etmiştim fakat bu sınıfta aşırı derecede sıkıntı var. Bir de hadi diyelim ki yavaş çakiliyor (Yani yayın libresi ağır diyelim, DİYELİM(!)) be a*ına koyim niye attığım ok hemen dibime düşüyor? Yayı yavaş çektin madem ok biraz daha uzağa gitmesi gerekir libreden dolayı. Dediğim gibi okçu sınıfında mekaniksel sıkıntılar var ve arbaletle arasında çok belirgin bir fark olduğunu zannetmiyorum. Arbaletin kurulumu da nerdeyse bu kadar zamanda oluyor ve en az yay kadar isabetsiz. Halbuki arbalet daha ağır ve atılan kısa okları daha hızlı ve daha uzağa atması gerekirken yay ile arasında çok belirgin bir fark yok.

Diğer bir canımı sıkan nokta ise ballista oldu. Atılan mermi dümdüz gidiyor. Hiç fiziksel bir sıkıntıya düşmemiş gibi ve ağırlık merkezi TAM ortada olduğundan sanırım düz bir şekilde aşağıya düşüyor. Burnunu falan kıpırdattığını göremedim. Ayrıca fırlatış sesi sürekli kendini tekrar ediyor. Şimdi bana "Ona mı takıldın a*ına koydumun embesili" diyenler kesinlikle olacaktır fakat oyunun hemen hemen nerdeyse yakın dövüşe odaklanılmış bir oyun olduğu açıkça görülüyor. Dövüş mekaniklerine bu kadar uğraşmışlarken ben gibi uzak dövüş seven kişilere neden böyle bir saygısızlık yapılmış onu anlayamadım?

"A*ını dilini siktimin kolsuz o*ospu evladının yaptığı laflara bak, biz savaş meydanında kılıç kılıca çarpışırken senin en arkada okla keyif sürmeni mi izlicez?" diyen gerizekalı bir çomarın da çıkacağından adım gibi eminim. O yüzden şunu söylemek istiyorum. Eski zamanlarda okçular hem gözcü hem de nöbetçi rolüne sahipti. Senin ettiğin bu lafları eski zamanda biri dese g*tüne kazığı sokar savaş meydanına gönderirlerdi. Ha oyunda bu sözümün geçerliliği pek olmayacaktır. Çünkü dediğim gibi biz oku çekene kadar adam seni çoktan öldürmüş olur. Fakat okçulara siperde düşman tespiti gibi özellikler gelirse bu söylediklerim geçerli olur. Ayrıca okçu sınıfının söylediğim sorunları çözülürse aynı şekilde geçerli olur.

Dediğim gibi oyun sizi mecburen yakın dövüşe ittiğinden ben çok bir zevk alamadım. Mount&Blade gibi bir oyunla karşılaştırma yapmayacağım tabiki haddime bile değil fakat savaş esnasında kol bacak kafa kopma efektleri benim hoşuma gitti. En azından gerçekçiliği biraz yansıtmışlar. Ayrıca grafikler de fena değil. Ortalamanın altında bir bilgisayara sahip olsanız bile rahat çalıştıracak grafiklere ve oynanışa sahip bir oyun.

Sonuç olarak Bannerlord'u beklediğimiz bu günlerde Warband'dan ve F&S'dan artık sıkılmışsanız size farklı bir deneyim sunacak bu oyunu alabilirsiniz. Ben Humble Bundle sayesinde bu oyunu oynama fırsatı buldum. Şahsi olarak pek zevk alamasamda söylediğim sorunlar dışında mekanikleri ve oynanışı gayet hoşuma gitti. Üzerinde düşünülmüş küçük bir hikayesi de olsaydı tadından yenmezdi fakat yalnızca online seven biriyseniz bu özellik sizi iplettirmez bile. 39 liralık bir oyun olduğunu düşünmüyorum. O yüzden İNDİRİMDEYKEN almanızı tavsiye ederim.

Saygılar...

Puanım: 6,9/10
(Evet halen daha okçuluğa devam etmeye çalışıyorum. Buradan bana bu kültürel faaliyeti öğreten herkese teşekkür ederim)
Skrevet: 11. juni 2018. Sidst redigeret: 11. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
2 personer fandt denne anmeldelse brugbar
21.2 timer registreret i alt
Herkese tekrardan selamlar...

Bu incelememizde The Bureau: XCOM Declassified isimli oyuna bakacağız. Şimdi öncelikle şunu söylemeliyim ki hikaye arayan oyuncular için beklenilenli karşılamayan bir oyun olduğunu söylemeliyim. Hikayesi başta merak uyandırsa da kendisini pek bir toparlayamıyor ve basit bir uzaylı istilasını kontrol etmeye çalışan bir grup insanın maceralarını incelemiş oluyorsunuz.

Oyuna geçecek olursak 70 li yıllarda William Carter isimli bir ajanı oynadığımız bu oyunda, bize verilen görevin istenilmeyen bir biçimde başarısız olunmasıyla dünyaya istila başlıyor. Görevi spoiler olarak söylersem eğer; çantamızın içindeki bilinmeyen malzemeyi ya da maddeyi üsse götürürken başka bir ajan tarafından kurşunlanıyoruz. Ajan ise tahmin edeceğiniz üzere uzaylılar tarafından kontrol edilen bir ajan.

Oyunun içeriği ve oynanışı bana başka bir oyunu hatılattı. Oynayanların da tanıdık geldiğine eminim. Oyun Mass Effect serisinden bariz bir şeyler almaya çalışmış gibi bana göre. Fakat bunları XCOM bünyesine pek yedirebildiğini söyleyemem. Hikayesi evet oynanabilir fakat duygusal olarak hikaye sizi çekmiyor. Siz sadece uzaylıları öldürmeye programlanmış bir robot gibi oyunun içinde yer alıyorsunuz. Bazı yerlerde hikaye toparlamaya çalıştığı görülüyor. Fakat yeterli olduğunu pek sanmıyorum. Dahası konuşmalar yer alıyor fakat bu konuşmaların bazıları iyi bazıları kötü...
Demek istediğim bir kişiyle konuşuyoruz, kişiye resmen tehdit edercesine konuşmak yerine ben kibar bir şekilde konuşmak istiyorum, ya da tam tersi... Bunu belirleyen bir konuşma seçenekleri yer alabilirdi. Ve bu da hikayeye işlenebilirdi. Mass Effect gibi olsun demiyorum fakat en azından orjinal bir şeyler varken bunu böylesine sade bir biçimde yedirmek ne kadar başarılı orası tartışılır.

Oynanışa gelirsek eğer; Stratejik bir oyun olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Uzaylılar sandığımızdan daha güçlü ve Normal seviyede oynamama rağmen beni aşırı zorladı diyebilirim. Fakat silah konusunda bir çok sıkıntılar var. Silahlar yeterli mi değil mi orası tartışılır fakat, uzaylıları öldürdüğümüzde ellerindeki silahlar kayboluyor yani kısaca alamıyoruz. Alabilmemiz için ise o silahı önce bulmamız gerekiyor. Bana biraz saçma geldi. Yani oyunun başlarında illa M1911, Carbine ve diğer insan yapımı silahları kullanmak zorundayız. Ha bir de silahların özellikleri gösterilmiyor ya da ben bulamadım. Bu bence büyük bir eksiklik. Bir silahın Hasar, tepme ve hedefi vurma olasılıkları her oyunda olması gereken özellikler bence. Ayrıca silahlara eklenti yapılabilseydi biraz daha iyi olurdu bana göre.
Backpack özelliği hoş bir detay olmuş. Kullanınca bazı kabiliyetlerimizi arttırması öngörülmüş fakat birkaç backpack dışında diğerlerini kullanacağınızı zannetmiyorum. Oyun ilerledikçe backpackler daha fazla özellik vermesini beklerken daha salak saçma özellik vermesi benim biraz sinirimi bozdu.
Emrimizdeki ajanlarının da dağıtılan özelliklerinin yeterli olduğunu düşünüyorum fakat yapay zekada bariz bir sıkıntı var gibi. Bir yerden sürekli hasar yiyince insanın noluyo lan falan demesi beklenir. Özellikle bu hasarı arkadan yiyince. Fakat bu özelliklerde dediğim gibi sıkıntı var. Savaşın ortasındayken bir anda ajanınızı yardım isterken bulabilirsiniz. Dahası ajanlarda ikinci bir silahın bulunmaması bir eksiklik bana göre. Örneğin; Sniper kullanan ajan illa yanındaki adama sniper ile dalmak zorunda kalıyor. Barındırdığı beceriler bundan kurtulmayı biraz da olsa yardımcı olsa da becerilerin tekrar dolum sürelerinin olması işi biraz sıkıntıya sokuyor.
Beceriler demişken de söylemeden geçemeyeceğim; Mass Effect ten aşina olduğumuz Omni Tool gibi bu oyunda da bileğimizde bulunan cihaz sayesinde belirli becerileri savaş sırasında kullanabiliyoruz. Fakat bu beceriler yeterli mi diye sorulursa orda kararsız kalabilirim. Sonuç olarak Normal zorlukta oynamama rağmen şahsi olarak zorlanmışken en zor modda neler olabileceğini hayal bile edemiyorum.

Yan görevlere gelcek olursak eğer; Sıkılmadan oynadığımı söyleyebilirim. Hep istediğim gibi tekrar etmeyen yan görevler var ve birçoğu üzerinde düşünülmüş yan görevler... Sizin de bunları yaparken fazla sıkılmayacağınıza eminim. Unutmadan da söylemeliyim ki oyunun birden fazla sonu var. Bir güzel özellik daha...

Sonuç olarak; belirttiğim gibi hikayesi sizi sarmıyor ve oyunda bariz görünen eksiklikler var. Fakat aksiyona ve bilim-kurgu türünden oyunlara meraklıysanız bir deneyin derim ama yine de iki kere düşünün. Yukarıda belirtmiş olduğum eksiklikleri dikkate alarak oynayın. Diğer XCOM oyunlarındaki gibi bir oynanış ve strateji bekliyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ben bu oyunu Humble Bundle sayesinde oynama imkanı buldum. Siz eğer bu imkanı bulamamışsanız, Oyunu İNDİRİMDEYKEN almanızı tavsiye ederim. Açıkçası 31 liralık bir oyun olduğunu düşünmüyorum ve DLC leri de hesaba katarsak (Ben şahsi olarak almadım) baya bir fiyat çıkıyor ortaya...

Saygılar...

Puanım: 5,3/10
Skrevet: 9. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
2 personer fandt denne anmeldelse brugbar
2 personer fandt denne anmeldelse sjov
18.3 timer registreret i alt
"Bunun burnu ♥♥♥ olursa Bozkurt, şöyle olursa Heavy Metalci olur." -Devlet Bahçeli

Herkese tekrardan selamlar...

Bugünkü incelememizde heavy metal türünü iliklerinize kadar işleyecek bir oyuna bakacağız. Oyunumuzun ismi Brütal Legend (u değil ü)

Şimdi "Heavy metal ne lan amk çocuu?" diyenleriniz olabilir. Led Zeppelin, Metallica, Motörhead, Scorpions, AC/DC ve daha sayamayacağım bir çok grupların gönül verdiği, Devlet Bahçeli'nin yukarıda söylemiş olduğu sözü diyip eliyle gösterdiği hareketi milyonların bu konserlerde yaptığı bir türden bahsediyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=uZGY4-phzY4

Oyuna gelecek olursak; sahne arkası kahramanları olarak nitelendirebileceğim ekibin bir parçası olan Eddie Riggs isimli karakterimiz, bir kaza sonucu adeta Heavy Metal'in orta dünyası olarak adlandırabileceğim farklı bir dünyada buluyor kendini. Burada aynı şekilde Heavy Metal türüne gönül vermiş birkaç insana yardımcı olarak gerçek Heavy Metal türünü tekrar günyüzüne çıkarmaya çalışıyor.

Oyunu detaylı incelersek hikayesi üstünde düşünülmüş bir hikaye olduğu göze çarpıyor. Efsaneler, tanrılar, kalıntılar bunların en büyük göstergesi...
Oynanışı ise faremizle yaptığımız belirli kombinasyonlarla elimizde bulunan balta ve elekto gitarımızla düşmanlarımıza adeta korku salıyoruz. Bununla da kalmıyor, kendi yaptığımız arabamızla da düşmanlarımızın üstünde adeta lastik yakıyoruz.
Grafikleri çok aman aman grafikler olduğunu söylemesem de tatmin edici grafiklerinin olduğunu söyleyebilirim. Yani vasat bir bilgisayarda maksimum performans alabilirsiniz.
Diğer bir göze çarpan detay ise küfür ve kanın gırla döndüğü... Tabii ki oyun size başlangıçta küfürü ya da kan görmek isteyip istemediğinizi adeta uyaran bir dille soruyor. Küfür duyman istemeyen veya kan tutan insanlar için çakmak yaktıran haber...

Fakat bazı detaylar var ki söylemeden geçemeyeceğim.
Öncelikle oyunda fast travel imkanı yok. Bu söylediğim oyunun başındayken sıkıntı yaratmıyor fakat oyunun sonlarına doğru ne demek istediğimi anlayacaksınız. Özellikle yan görevler konusunda seyahat bence önem yeşkil ediyor.
Yan görevler demişken de çok harika ve orjinal yan görevler var orası su götürmez bir gerçek. Fakat çoğu yan görev nerdeyse birbirinin aynısı ve bir süre sonra orjinjal yan görev yok mu yaa diye etrafta dolaşmaya başlıyorsunuz.

Oyunda arabamızın, baltamızın ve elektro gitarımızın geliştirilmesi özelliği hoşuma gitti. Fakat karakterimizin de geliştirmeye ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Çünkü oyunun sonlarına doğru yalnız başımıza savaşma imkanımız sıfırı zorluyor. Gerek düşmanların güçlenmesi olsun gerek sayı üstünlüğü olsun özellikle "Konser" diye tabir edeceğim savaş sahnelerinde bizi çok sıkıntıya sokuyor.

"Konser" diye tabir ettiğim savaş sahnelerine bir parantez açacak olursak eğer;
Karşı güruhun savaşçı birliğine karşı kendi ürettiğimiz savaşçı birliğini kullanarak yenmeye çalışıyoruz. Biraz işimiz zor anladığınız üzere... Bunları üretmek için ise fanlarımızın olması lazım. Fanlarımız ne kadar fazla ise o kadar savaşçı birliği üretebiliyoruz. Ayrıca bu sahnelerde öldüğünüz zaman fanlarınız tarafından kendi sahnenize geri döndürülüyorsunuz.

Ophelia'ya ayrı parantez açmak isterdim fakat buna ben cüret edemem. Daha romantik ve daha entellektüel birisinin anlatmasını tercih ederim. Oyunda romantik anlar baya var çünkü...

Sonuç olarak eşsiz bir dünyada sadece Heavy Metal ile ilgili ögelerin ve müziklerin bulunmasından zevk alıyorsanız, aşırı derecede bu türün hayranıysanız ve RPG ögeleri seviyorsanız kesinlikle hoşunuza gidecektir. Diğer kişiler için ise eğer bu tür ilginizi çekmiyor ise uzak durmanızı tavsiye ederim. Sadece RPG öğeleri barındırıyor diye almanızı tavsiye etmem. Çünkü oyun Heavy Metal üzerine kurulu... Ben bu oyunu Humble Bundle sayesinde oynama fırsatı buldum fakat siz bulamamış iseniz İNDİRİMLERİ beklemenizi tavsiye ederim sonuç olarak hiç bir oyun indirimsiz halini haketmez bu bir gerçek...

Puanım: 7,9/10 "The Metal Gods Bless You"
Skrevet: 5. juni 2018. Sidst redigeret: 5. juni 2018.
Fandt du denne anmeldelse brugbar? Ja Nej Sjov Pris
< 1  2  3  4 >
Viser 11-20 af 31 forekomster