Nadie ha calificado este análisis como útil todavía
Recomendado
0.0 h las últimas dos semanas / 4.0 h registradas
Publicada el 27 MAY 2022 a las 3:49 a. m.

★ Penumbra: Overture ★

★ Penumbra: Overture, Howard Phillips Lovecraft'ın yazdığı Dedliliğin Dağlarında'dan[en.wikipedia.org] büyük bir derecede ilham alınmış ve bu ilham hikâyeyi derinleştirmek ve güzelleştirmek için kullanılmış, sonradan Amnesia'yı başarıya kavuşturacak HPL Engine'nin denendiği, ilham alındığı yapıya bir aşk mektubu gibi hazırlanmış Penumbra üçlemesinin akıcı kısa ve gerektiği yerde gerilimli ilk oyunu.

★ Hikâyenin artılarını ve eksilerini tartmaya başlamadan spoilersız bir özet vermek gerekirse: 2000 yılında geçen hikâyede Philip Buchanon adındaki bir fizik profesörünü yönetiyoruz. Annesinin vefatının ardından ölü olarak bilinen babasından bir mektup alan Philip, babasının bu nottaki uyarılarına rağmen, babasının kaybının sırrını ve yıllardır nerede olduğunu çözmek için bu notta verilen Grönland'ın kuzeyindeki ıssız ve en yakın toplumdan 515km uzaktaki koordinata gidiyor.

Bu koordinata ulaştıktan sonra kar fırtınasına yakalanan Philip, hipotermiden bayılmak üzereyken gördüğü bir kapaktan yıllardır kullanılmayan bir madene giriyor ve ardından aşağı indiği merdiven çöküyor. Burada sıkışan Philip'in sonunda mektubu görmezden gelmediği için pişman olacağı hikayesi de başlamış oluyor.

Başta da dediğim gibi hikâye geçtiği lokasyondan tutun gelişimine "Deliliğin Dağlarında"dan ilham alıyor ama bu ilhamı hikâyeye derinlik katmak ve geliştirmek için kullanıyor. Bu da zaten gerici ve iyi yapılmış atmosferi olan Penumbra'ya aynı güzellikte Lovecraftian bir hikâye sağlamış oluyor ki eğer bütün notları toplayıp okuyarak oynarsanız zaten ilgi çekici olan hikâye bir o kadar daha ilginizi çeker. Bu arada notların hepsi zaten oyunda ilerlemek için girmeniz gereken odalarda olduğundan etrafta koşup toplanabilir aramanız gerekmiyor. Dürüst olmak gerekirse hikayesi ve atmosferi bu oyunun fortesi demek çok yanlış olmaz.

★ Atmosferiyse hikâyeden sonra oyunun ikinci fortesi. Oyunun en sonu hariç hiçbir yerinde jumpscare tarzı, ucuz korku tuzakları bulunmuyor. Bunun yerine Penumbra oyuncuyu klostrofobik, temkinsiz ve kasvetli koridorları, iyi yerleştirilmiş ama hiçbir zaman ilerleyişinizi imkânsız yapmayan düşman yerleşimleri ve günümüzde bile halen iyi olan ses sistemi ile sağlıyor. Oyun, etrafı inceleyerek gider ve odalara ilk girişinizde bulmanız gerekenleri bulursanız 4-5 saatte bittiği için de oyunun klostrofobik mekanları sizi boğacak zamanı bulamıyor.

★ Oynanış bakımından Penumbra eski oyunların genelinde olan problemlerin çoğunu da yanında getiriyor ki bu da büyük ihtimalle oyunun en büyük eksilerinden birisi. Oyunda 3 çeşit düşman var ve bunlardan biri sadece belirli kovalama sekanslarında ortaya çıkıyor diğer ikisi ise savaşabildiğiniz canavarlar ama işte savaş mekanikleri çok küt ve kullanması zor. Elinizdeki kazma/çekiçle ne kadar düşmanlara vurabilseniz de kullanması çok zor olduğu için ya düşmanın kafasına taş atarak ya da saklanarak gitmekten başka çareniz yok oyunda. Eğer düşmanları taşlaya taşlaya öldürürseniz bölümlerde hiçbir tehdit kalmadığından alanı istediğiniz gibi rahatça gezebiliyorsunuz. Eğer oyunun önerdiği şekilde saklanarak gider ve düşmanları öldürebileceğiniz gaz odalarına çekerek oynarsanız oyun çok daha zorlaşmasının yanı sıra çok daha gerçekçi de oluyor.

Oyunun genelini oluşturan bulmacalar da yine eski oyunların inanılmaz zorluğuna sahip. Oyunun başlangıcındaki tanıştırmadan sonra oyun sizi hiçbir şekilde kolunuzdan tutmuyor ve eğer odaları tekrar tekrar gezip eskiden gittiğiniz yerlere tekrar tekrar dönmek istemiyorsanız aklınızı kullanmak ve odaları didik didik aramak zorundasınız. Didik didik derken de tam anlamıyla en küçük dolaptan tutun şapkaların altına bakmaya kadar kastediyorum. Önceden bahsettiğim kaçış sekanslarında da aynı şekilde aklınızı kullanmanız ve etrafı hızlı analiz edip size verilen her şeyi kullanmanız gerekiyor. Spoiler olacak ama örnek olarak, bu sekanslardan birinde kaçarken eğer odanın ortasında bulunan ve odanın ağırlığını taşıyan kolonu kırmazsanız neredeyse hiçbir şekilde kaçamıyorsunuz. Peki bu kolonun kırılabilir olduğunu nasıl bileceksiniz... Bilemeyeceksiniz. Oyundaki kaçışların çoğunluğu böyle. Hatta dövüşte bahsettiğim, ikinci şekilde oynamak istiyorsanız oyunun tamamı. Bunu bir eksi olarak söylemiyorum bu arada yanlış anlamayın, aksine bu eski oyunlarda benim hoşuma giden olaylardan biri ama sevmeyen olabilir ondan söylemiş olayım.

★ Peki bu oyunu kimlere öneririm? Korku ve gerilim sevenlere öneririm ilk olarak, Amnesia veya Outlast derecesinde korkunç olmasa da gerilim yok demek yalan olur. Lovecraft sevenlere zaten öneririm sonuç olarak adamdan ilham alındığı inkâr edilemez bir gerçek. Bunun yanında puzzle sevenlere ve gizlilik oyunları sevenlere de öneririm ama diğer ikisi kadar değil. 18 liraya üç oyunu da alıyorsunuz zaten çok kaybedecek bir şeyiniz yok ondan sadece ilginizi çekmiş ise bile bu oyunu denemenizi öneririm. Sağlıcakla kalın.
¿Te ha sido útil esta reseña? No Divertida Premio