Recenzii recente de Alkadraz

Rapture'a inilen ilk an, splicer bir hatunun sizinle alay ederek yaklaştığındaki ilk ürperti ve bu lanetlenmiş distopyada atılan ilk adımların tüyleri diken diken etmesi... İlk oynayışımın ardından yaklaşık 7 sene geçmişken, bu oyunun bana yaşattığı ilk hisleri hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Olağanüstü atmosfer ve sesleriyle beni koltuğuma çivilemişti. Eski bir oyun bile sayılabilirken adından sıkça söz ettiren bu oyuna kesinlikle bir klasik diyebiliriz.

Bu mükemmel atmosfer ve hikaye bütünün başlangıcını merak ediyorsanız durduğunuz kabahat. Hemen alın oynayın. Merak etmiyorsanız da kabahat, çünkü karşınızda duran koskoca bir efsane. Her halükarda alıp oynanması gereken bir şaheser bu oyun. Oyun demek bile az kalır, bir sanat eseri.

Bazı oyunlar vardır, eğlendirir unutursun. Bazıları vardır etkiler, aklından çıkmaz. To The Moon kesinlikle ikinci kategoriye giriyor. Dinlemek isteyenlere anlatacak o kadar güzel, o kadar hüzünlü ama bir o kadar da sürükleyici bir hikayesi var ki, başına oturduğunuzda bitirene kadar kaldırmıyor.

Eski tarz RPG görünümüne aldanıp da dallı budaklı bir oynanış da beklemeyin, resmen sadece bu güzel hikayeyi anlatmak istiyor oyun. O kadar sade bir macera oyunu ki... Grafik yapısı da oyunun vermek istediği havayı çok güzel yansıtıyor.

Ve gelelim oyunun en büyük kozuna... Müzikler son zamanlarda duyduğum en güzel müzikler olabilir. Hikayenin bu kadar etkilemesinde kesinlikle ana etken müzikler. Oyun bittikten sonra bile kendini dinletecek cinsten. Bir oyuna ancak bu kadar yakışabilir, bir oyunu ancak bu kadar güzel tamamlayabilirlerdi.

Kesinlikle oynamalı, oynatmalı, sözünü etmeli, ve bu güzel müzikleri sürekli dinlemelisiniz. Hiçbir oyuncu kendini bu güzel oyundan, bu güzel interaktif hikayeden mahrum bırakmamalı.

Great gameplay, great story. Must play!